16 Temmuz 2013 Salı

Selamiçeşme Özgürlük Parkı Forum Notları (14 Temmuz)

Özgürlük Parkı Halk Forumu
Sulukule | Our Neighborhood (Kısa Film) seyredildi ve devamında serbest kürsü yapıldı.

Sulukule insanlarının yaşamlarını Taksim’in arka sokaklarında kazandıklarından Kayabaşı’ndan oraya gitmeleri onlara ekstra maliyet oluşturuyor. Oradaki insanların hayat standartları düşürüldü. Sadece yerlerinden edilmediler aynı zamanda kültürlerinden de kopartılıyorlar. Ve birbirlerinden kopartılıyorlar.  Bu durumun aynısı yanı başımızda Fikirtepe’de yaşanıyor. O insanların hayat standartlarını mı yükseltiyoruz yoksa onları oradan kopartmak mı istiyorsunuz. Oradan çıkarken insanlara 20k gibi rakamlar ödüyorlar. Biz bu sorunlara eğilmeliyiz.

Cüneyt
Fikirtepeliyim. Resim yarışması düzenlemek istiyoruz. Katılımcı olsun istiyoruz. Resim yarışması için katılımcıları bekliyoruz.
….
Sulukule’de 900 ailenin tapusu alındı ve sözleşmede belirlenen metrekare fiyatının 2 katına çıkarıldı. İyi bir etüt çalışması ile bir inşaatın maliyeti en başta belirlenebilir. Bu sebeple oradaki insanlara kesinlikle kazık atıldığını düşünüyorum. 900 haneden ancak 50 tanesi yeni yapılan binalardan alabildi. Diğerleri maalesef karşılayamadıkları için açıkta kaldılar.
Moderatör: Yarın akşam Berkin’i ziyarete gidiyoruz. 18:30’da Söğütlüçeşme metrobüste, 19.30’da Okmeydanı devlet hastanesinde buluşuyoruz. Destek olmak isteyenler varsa çadırımızda Bağış Kutusu var.
Çağrı
İnşaat maliyetlerini öngöremediler. Köprü yolunda bile hata yapabilen insanların inşaat maliyetlerini öngörememesi gayet doğal. Fikirtepe’de kiracıların durumu berbat, başka dar gelirlilerin yaşadıkları yerlere gidecekler. Mülk sahipleriyse, mesela benim arkadaşımın 5 daire karşılığında oradan kar edeceğini düşünüyor. İyi para aldı ama gitti köye yerleşti ve her şey paradan ibaret değil kültüründen koptu o sebeple de aslında mutsuz.
Serpil
Belgesel çok güzeldi. Belgeseldeki bir cümle beni çok etkiledi. “İstanbul Sulukule’yi Verme” yazıyordu. Ama biz Sulukule’yi verdik ve bu bizim hatamız. Biz İstanbul olarak buna nasıl izin verdik? Keşke öncesinde bir şeyler yapabilseydik. Bu sebeple kendimi çok kötü hissediyorum.
Kentsel dönüşümle ilgili, inşaat müteahhitlerinin uyanıklığı söz konusu. Genelde %30-40 gibi bedellerle inşaat yapıyorlar. Bunu da daire sayısına göre planlıyorlar. Aslında bu bedel inşaat maliyeti üzerinden hesaplanır ve Göztepe daire fiyatları çok yüksek. Aslında kar payları maliyet üzerinden hesaplanmalıdır. Yani bir bina 1milyona mal oluyorsa, 400.000 alması lazım ama bu şu an daire sayısı üzerinden yapılıyor. Mülk sahipleri de aslında kar edeceği şeyden zarar ediyor. Bunun da çok farkında değiller. Göztepe pahalı muhitken burada büyük oyunlar dönüyor. Bu konuda hepimiz dikkatli olup müteahhitlere bu karı elde etme şansı vermemeliyiz. Rayiç bedelden bir şey ödeniyor ve Göztepe’yi terk edin gidin diyorlar. Bu konuda dikkatli olmak gerekir.
Evrim
Sulukule’ye ilk gittiğimde 2006’yd. Ananem “Bırak bu Çingeneleri, ne uğraşıyorsun?” dedi. Ben de “Bugün ona, yarın sana bunlar olacak” dedim. Ve artık öyle hunharca kanunlar hazırlanıyor ki, tapu varmış yokmuş bir şey değişmiyor. Devlet senin olduğunu düşündüğün şeye her an el koyabiliyor.
Sulukule’yi bırak, bizim binalarımız da yıkılıyor. Bir dostum, ben 65 yaşındayım, 10 yıllık kredi alsam ödeyip ödeyemeyeceğimi bilemiyorum. Ölürsem eşime borç bırakmak istemiyorum. Kaçırdım.
Fikirtepe’deki kentsel dönüşümün onlar için devlet kuşu olduğunu düşünüyorlar. Çünkü sabit geliri çok olmayan insanlar, dairelerini beklediklerinin daha üstünde fiyatlara satabiliyorlar. Hatta çoğu tutuyor evlerini ve daha da yükseğe evlerini satmayı planlıyorlar. Bunun için Erdoğan’a minnettarlar. Hükümet Sulukule’deki olaylardan ötürü belki de daha hassas davranmaya çalışıyor gibime geliyor. Halkın kısacası bunun çok farkında olduğunu düşünmüyorum.
Burhan
Gezi direnişi toplumsal bir direniş devrim değil. Devrim göz kırptı orda sanki. Daha önce hassas olmadığımız konularda hassasiyet artıyor. Bir ağaç duyarlılığıyla başlayan şey aslında ekolojik duyarlılığa dönüştü. Artık görülmeye başlamış olan ekolojik duyarlılığımız güçlendirmenin yollarını aramalıyız. Adeta şehrimizde kendimizi ekonomik bir sismograf gibi hissetmeliyiz. Taşyapı’ya verilen kat irtifa hakkı başka kimseye verilmiyor. Yarın belki parklarımız da tehlikeye girecek. Gece yarısı yasalarıyla bir sürü şeyi değiştiriyor.
Moderatör: Kuşdili Çayırı’nın AVM olarak düzenlenmesine ilişkin plan iptal edildi. Kuşdili Çayırı yeşil alan olarak kalacak.
Ama altına 2 kat otopark yapılacak. Ve orada nasıl bir tarih var bilmiyoruz. Marmara Üniversitesi Maltepe’ye taşınacak orası TOKİ’ye verilecek. Marmara Üniversitesi’nin toprakları Ağaoğlu’na satıldı. Yarın Ayvansaray ile ilgili bir film getireceğim.
Başka ülkelerde bina yıkılırken 2 km alan boşaltılıyor. Burada hemen yanı başımızda bina yıkılıyor ve bu sağlığımıza nasıl zararlar veriyor bilmiyoruz.
Moderatör: Burada hemen yanı başımızda Kalamış Marinası meselesi var. Öncelikle yakın çevremizde olan bitenin farkına varmalıyız. Ek bir bilgi olarak, İstanbul’daki yönetmeliğe göre belli bir metrekarenin üstündeki yeşil alanların altına otopark yapılması izinli.
Öykü / Sosyolog
Tarlabaşı Toplum Merkezi gönüllüsüyüm. Bizde de bu tarz dokümanlar var ben de Tarlabaşı kentsel dönüşümü ile ilgili sunum hazırlamaya çalışacağım. Herkesi Tarlabaşı’na desteğe bekliyoruz. Biz merkezde, çocuklara etüt desteği veriyoruz. Çocukların derslerine yardımcı oluyoruz. Sanat atölyesi yapıyoruz. İngilizce öğreniyoruz beraber. Yetişkinler için de okuma, üniversite giriş hazırlık vs. konularında destek olmaya çalışıyoruz. Yıkımlar ara sokaklarda devam ediyor. Çocuklar gezi ile ilgili diren gezi resmi yaptı ve astı. Biz çalışmalarımızı bu şekilde devam ettiriyoruz. Herkesi merkeze bekliyoruz. tarlabasi.org’dan çalışmalarımızı takip etmeye davet ediyorum hepiniz.
Nihal
Göztepe sakiniyim. Bugün yapılan modern binalar, tarihi önemi olan binaların yerine yapıldı ve tam anlamıyla ucube bu binalar ve gençler bu binalara sahip çıkmalı.
Neden kentsel dönüşümde bu kadar rant dönüyo “neden böyle yapıyorlar” diye düşünüyorum. Benim büyüdüğüm yerde yurtlar vardı Beyazıt’ta ve bir olay olduğun da bu yurtlardan gençler akın akın gelirdi. Şimdiyse üniversiteler, yurtlar şehrin dışına taşınıyor ve bu da genel olarak gençlerin bir olay olduğunda toplanmasına engel olmak için yapılıyor. İşçi sınıfı ile ilgili, otomasyondan ötürü, gerçek anlamda işçiler yerine teknik işçiye ihtiyaç oluyor ve bu sebeple işçi sınıfı da şehir içinden koparılıyor. Sulukule’dekiler işçi olarak çalışmak zorunda kalacaklar, eğlence sektöründen kopacak olmalarından ötürü. Fabrikalar da şehir dışında olduğundan ötürü onlar da şehir merkezlerinden kopacaklar. Bu şekilde insanları şehir merkezinden koparacaklar. Bu da planlarının bir parçası. Tayyip’ten bir an evvel kurtulmamız gerekiyor ama bu durum Tayyip’ten değil. Bütün dünyada sistem bunun üzerine kurulduğundan dünyanın her yerinde bu şekilde oluyor. Taksimde yenen gazın aynısı aynı vahşet Arap Baharı’nı yaşayan ülkelerde de yaşanıyor. Değişik bir şey yok. Tayyip gitse başkası gelse aynı şekilde davranacaktır. Biz burada daha farklı bir şey yapmamız gerekiyor. Bu sisteme ilişkin ileriye dönük neler yapabiliriz bunları konuşmalıyız. Buna karşı nasıl örgütlenebiliriz bunu ortaya çıkarmamız gerekiyor. Yarın örgütlenme üzerine konuşacağız. “Parti mi kuralım hangi partiye oy verelim” bu konuşuluyor. Bundan sıyrılmalıyız. Halk sokakta neler yapabiliyor gördük. Dolayısıyla biz bir partiye kuruma bağlı kalmadan halk olarak çok iyi şeyler yapabiliriz, bunu göz ardı etmemeliyiz.
Burhan
Ekolojik duyarlılık sayesinde Almanya’da Yeşiller Partisi çıktı ve endüstrileşmenin öncüsü olan Almanya’da çıkması pek rastlantı değil. Vakti zamanında nükleer santrallerin en fazla yerleşkesi olan yer Almanya’ydı ve Yeşil Parti oluştu ve meclise girdi. Aynısı Amerika’da oldu. Murrey Bookchin bu adam bu filozof Amerika’da endüstriye karşı çıktı. Bizim de bu konudaki duyarlılığımızı arttırmalıyız. Türkiye’de bu duyarlılık Çernobil ile ortaya çıktı. Ukrayna ‘da olmuş bir felaketin etkisi ülkemize geldi, daha sonra caretta carettaların yuvalama bölgesinde otel yapımına karşı ekolojistler eylem yaptı, daha sonra siyanürle altın aramaya karşı protestolar çıktı. Ama Gezi Direnişiyle beraber iyice ortaya çıktı. Bugün uzay araştırmalarıyla uzay bile kirletiliyor.
Bekir
Antakyalıyım; 40 yıl önce İstanbul’a geldim üniversiteye. Gezi olaylarında ölenlerin 2’si Antakyalı. Antakya’da devlet hiçbir yatırım yapmaz. Antakya’da Türkiye’nin 3. büyük ovası Amik Ovası var ve Antakya’da ölen 3 çocuk da Alevi. Bunlar garip rastlantılar. Ben gençlerin örgütlü olmasına inanıyorum. Tayyip devrilse de onun yerine benzeri gelecek. Bunun önüne geçecek bir şeyler yapmak için örgütlenmeniz gerekiyor. Gençlerin apolitik olduklarına inanıyordum ama ben de çok şaşırdım. Organize olup bunların önüne geçmelisiniz.
Zafer
Militan kelimesine karşıyım. Tayyip gitsin kim gelecek? Mustafa Sarıgül’ü sildiniz, Muhsin yazıcı öldü. Hepimiz boş konuşuyoruz. Buradan da AKP’ye oy verenler var. “Kılıçdaroğlu var” diyorsunuz da Sarıgül’ü sildiniz. Atatürk yaşasa bunlara izin verilmezdi. Halkın partisini halktan kopardılar.
Serpil
Burada doğru görüş yanlış görüş yok. Kimsenin görüşü yanlış değil. Herkes düşüncesine paylaşacak ki bir yerlere varalım.
Öykü
“Sen çapulcu musun, anlat bakalım” diyorlar ailem. Çünkü sosyal medyadan uzaklar ve meraklarını gidermek için benden dinlemek istediler. Siz politik misiniz bana sordukları ilk soruydu. Ben de değişir bu dedim. Bir siyasi örgütlenmeden bahsediyorsanız; apolitiğiz. Yapıyı bilmedikleri için ben de anlatmakta zorlandım. Bana dediler ki “Geziye İstanbul Komünü yazmışsınız peki Paris Komünü’nü biliyor musunuz?”. Biz bunda ne kadar suçluyuz bilmiyorum. Bize bilgileriniz ne kadar aktardınız? Apolitik mi politik mi konusunda sizin istediğiniz yere gelemedik. Üzgünüz ama yine de orda çok güzel bir oluşum oldu. Biz 80 öncesi sosyal hareketleri çok bilmiyoruz. Çünkü okullarda bunlar bize öğretilmedi. Biz bu dönemi tanımıyoruz. Ve bu dönemi bize anlatmadınız. Sustunuz ve bu yüzden de bilmiyoruz. İşte ekran gelin sunum yapın öğretin bize.
Biz her şeyin okumanın da yasak olduğu dönemde, Marks’ın, Lenin’in, Hitler’in Kavgam’ın okutulmadığı dönemde yaşadık. Şimdi benim elimde bir doküman yok ki sana anlatayım. Hepsi kafamda sadece.
AKP seçim bitse de ev ev dolaşmaya devam ediyor. Ama diğer partiler yeter ki kendileri girsinler gerisi tufan kafasında. Onun için komple hepsini değiştirmeniz lazım. Bunu nasıl yapacaksınız bilmiyorum. Çünkü biz bunun çok uzağında kaldık.
(Öykü’ye cevap) Sizin yaşlarınızda benim de kızım var, o da apolitik. Biz ona bir tek şey öğrettik, araştırsın istedik. Onu öyle yetiştirmemiş olsaydık bu Gezi olmazdı.
Sosyoloji mezunuyum hem de tarih okudum. Sözlü tarih diye bir şey vardır. Gelirsiniz sözlü olarak anlatırsınız. Türkiye’deki sol hareket kaç parçaya bölünmüştü; neydi benim bile kafam karışık. Gelin anlatın. Apolitik gençler bunu nasıl böyle yaptı. Bu neden böyle söyleniyor, 80 öncesi kuşakta politik olmanın belli bir tanımı vardı, belli şeyler yapmalıydı. Ama bu gün bu tanım değişti. Gençler politik olmanın tanımını değiştirdiler. Ben de onlar gibi politik olmak istiyorum.
Mustafa
Niçin anlatılmadı birçok şey… Toplumda var olan yaşlı egemenliğinden kaynaklanıyor. Gezi süreci sonrasında bir yanılgı içerisindeyiz. Toplumda gençliği birilerinin sürüklediği gibi bir yanılsama var. Politik konumlandırmada devletin benimsediği bir süreç vardır. Bu süreçte toplum ayrıştırılır. Yaşı genç olanlar, bu süreçte “gençlik” diye kategorize edip gençliği ayırır ve ona göre bir şekilde gençlik yönetilir. Keza kadınlarda da aynı durum söz konusudur. Özellikle Gezi sürecinde devlet bunu işledi. “Gezi sürecini yapan gençler” diye o grubu yaftaladı ve bu toplumsal başkaldırıyı sadece gençlere indirgedi. Böyle baktığımızda, konuyu basite alıp krizi yönetme işini yaptığını görüyoruz. Bu büyük bir tuzak ve gençliği gençlik olarak ayırmak çok büyük bir yanlış. Gençler tabii ki daha dinamik ve bazen fevri hareket edebilen bir kitledir. Gençlik acaba nereye basıyoruz diye düşünmez. Önemli olan gençliğin dinamiğiyle tecrübelerimizi bütünleştirmemizdir. Bugün partilere baktığımızda, gençlik örgütleri ayrıdır. Kendilerini bağımsız zannederler aslında başındaki bir kaç “abi”yle yönetilirler. Önemli olan karar alma sürecinde kendilerinin sürecin içinde olduklarını hissetmeleri gerekmektedir. Gezi’de 7’den 70’e herkes vardı. Gençler, yaşı fazla olanlarla bir arada uyum içindeydi ve tecrübeyle dinamizm birleşmişti. Benim ailem de bu süreçte bu şekilde Gezi’de bulundu. Bu birliktelik bu hareketi güçlendirdi. Devletin bu ayrıştırma hareketini engellemeliyiz.
Hande
İlk kez foruma katılıyorum. Mutluyum. Her yerde forum var mı? (cevap geldi: Var..)
Tuğçe
2. kez geldim bu foruma. Dün sunuma denk geldim. Eleştirim olacak. Dün sunum yapılırken Taksim’de eylem vardı ve polisin saldırısı oldu. Bu saldırı burada 3 saat sonra duyuruldu. Yarın Çağlayan’da 11:00’da 6 Temmuzda göz altına alınıp 8 Temmuzda tutuklananların duruşması var. Bu tutuklamalar “random” yapıldı; benim bile arkadaşım tutuklandı. Bu konuları duyurmalıyız. Bir konuşmacının “AKP’yi devirmek varken bunlara yoğunlaşmamalıyız dedi”. Bence olayları ayrı ayrı değil beraber değerlendirmeli ve en ufak bir taş bile yerinden oynasa da tepki göstermeliyiz.
Zafer
Taksim’deki esnafın hali ne olacak? Bu da konuşulmalı. Polis de bu ülkenin vatandaşı…

Moderatör: Berkin’i ziyaret ettikten sonra forum yapılacak. 15.07.2013 tarihli forumumuzun gündemi farklı örgütlenme biçimleri, yatay örgütlenmeler olacak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder