22 Temmuz 2013 Pazartesi

Abbasağa Küçük Forum Notları (20 Temmuz)

20 Temmuz - Abbasağa Küçük Forum Notları
Bu akşam aslında gündemimizden dışarı çıkıp, metin oluşturmak için tartışmayı planladığımız 8 madde için haftalık  bir plan yapmak yerine, bir hayli farklı  bir konuyu tartıştık. Her ne kadar planladığımız gündemin dışında olsa da, bu tartışma Küçük Forum katılımcılarının çoğu için sistemle alakalı düşüncelerini yansıtabileceği bir ortam yarattı.
Hikayenin başına dönelim... Herşey Nesrin Hanım’ın “Lütfen bir bana açıklasın, Ulusalcılık nedir? Kemalizm nedir? Neden Atatürk’e büyük tepki var? Hayır kötü bir şey varsa ben de bileyim, ben de öğreneyim...” diye sormasıyla başladı. Sevgili Nesrin Hanım o kadar içten sordu ki bu soruyu, forumun ana gündemine geçmeden önce ona bir açıklama yapalım istedik. Ama tabii bu hararetli konuyu saatlerce konuşmaktan, asıl gündemimizi atladık.
Size uzun uzun neler konuştuğumuzu-tartıştığımızı  anlatmayacağım, ama ana başlıklar halinde kısacık bir özetini vereceğim
  • TC kurulurken neler yaşandı, 1920’lerin ulus-devlet anlayışı neydi?
  • 1950-60’lardan itibaren dünyadaki ulus anlayışı neydi, sömürgelerden kurtulan uluslar nasıl yeni bir bakış açısı getirdi?
  • İddia: Türkiye’de yaşanan bir çok olayın sorumlusu ABD ya da diğer dış güçler
  • Karşı iddia: Her olayın altında ABD var diyerek, suçu ve suçluları görmezden geliyoruz. Maraş katliamını yapanlar serbest bırakıldı, kimler tarafından körüklendiler bilemeyiz ama o katliamı yapan faillerin serbest bırakılması kadar yanlış bir şey olamaz. Sürekli ABD diye bir suçlu gösterip, gerçek failleri ve işledikleri suçu görmezden gelemeyiz.
  • Türban meselesi: Bu tartışma yine bildiğimiz savlar üzerinden gitti. Kadın özgürlüğü, kamu çalışanları kılık-kıyafet yönetmeliği vs. (burada şahsi bir yorumda bulunmak isterim; bu tartışmada gözlemdiğim en büyük tıkanma noktası, herkesin “özgürlük” kavramını farklı tanımlaması; kimileri için türban takmak, kimileri içinse türban takmamak özgürlük... o nedenle bu mesele hep hararetli tartışılıyor, ve tabii ki türban karşıtları savlarından vazgeçmiyor. )
  • Devlet kim?: Bu tartışma da bir hayli hararetliydi. “Devlet biziz” diyen bir katılımcıya bir çok karşıt görüş çıktı. Genel olarak yönetim sistemlerinin (tüm tarihsel süreçte) belirli bir sınıfın hegemonya kurması olduğundan ve sistemlerin kendini savunma şeklinin de şiddet olduğundan bahsedildi.
  • Ortak nokta: Herkesin bir “acı”sı var, hepimiz geçmişten gelen acıları var. Hepimizin örgütlenebilmesi için, öncelikle geçmişte yaşanan acıları dinleyip-anlayıp-acıları paylaşıp birbirimizi anlamamız lazım. (Gece bahsedilen olaylar, Dersim Katliamı, Maraş Katliamı, 12 Eylül vs.)
  • Kürtler için çözüm nedir? Yerel yönetimler mi, federasyon sistemi mi, ayrı bir devlet mi? (tabii bu konu da hararetliydi) İspanya’daki federasyon sisteminden örnek verildi.
Bir de şöyle bir hafta planı yapıldı, ama bazı küçük detaylar değişebilir:
  1. Pzt: Siyasi partiler kanunu ve seçim yasasının değiştirilmesi, %10 barajının kaldırılması
  2. Salı: Toplumsal barış, Kürt ve Türk halklarının ortak yaşam iradesinin tanınması, savaşın/çatışmaların durdurulması, mezhep temelli ayrımcılığın sonlandırılması
  3. Çrş: Sinema Atölyesi - Broşür – Sandıkbaşında gönüllü olarak çalışma
  4. Prş: Film gösterimi
  5. Cuma: Cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığına dayalı suçların önlenmesi (Pınar bu gece için Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuyla iletişime geçecekmiş. Eğer konuklar Cuma günü gelebilirse, bu gündem maddesi Cuma günü olarak kalacak. Değişirse haber vereceğiz.)
Hakan arkadaşımız da Cuma günkü konunun çok önemli olduğunun altını çizdi: Tecavüze uğramış mağdurların  çok zor durumda olduğunu, adliyede mağdurun ailesinin suçlunun ailesi tarafından rahatsız edildiğini, suçlu tarafın ailesinin mağdur tarafa sataştığını anlattı. Bu nedenle 5 kişi de olsa (tabii daha çok olmak makbule geçer) bu davalara gözlemci olarak gitmek ve mağdurla ailesine destek çıkmak gerektiğini anlattı. Cuma günü, tecavüz davalarına katılımcı olarak gidip gidemeyeceğimizi de konuşacağız.
(ilgili not: belirli duruşmalar hariç (kapalı  mahkeme, çocuk suçları vs.) tüm duruşmaları izleme hakkımız hukuksal olarak var. Kimseye  “şu yüzden izlemeye geldim”  diye bir açıklama yapmak zorunda da değiliz, uymamız gereken kurallara uyduğumuz sürece istediğimiz gibi izleyebiliriz.)

Ayrıca film önerileri vardı, filmlerin adlarını not tutamayanlar için yazıyorum:
  1. Battle for Brooklyn (NY’daki 8 yıllık bir mücadele anlatılıyor, belgesel) http://www.imdb.com/title/tt1861281/
  2. 45’ Ruhu (The Spirit of ‘45, yönetmen: Ken Loach ) http://www.imdb.com/title/tt2332801/http://www.imdb.com/title/tt2332801/
“Ken Loach, festivalin de açılış filmi olan ’45 Ruhu’nda savaştan yıkımla çıkmış İngiltere’nin, İşçi Partisi hükümeti tarafından yeniden kuruluşunu anlatıyor. O yeniden kuruluştaki kamucu anlayışa vurgu yapıyor.” (http://www.sendika.org/2013/04/ken-loachla-ozel-roportaj-artik-kapitalizmden-kurtulmaliyiz/)
  1. Ülke ve Özgürlük (Land and Freedom, Ken Loach) http://www.imdb.com/title/tt0114671/
  2. Fırınların Saati (240 dk. üç bölüm. Gizem arkadaşımız sağolsun bu filmi indirmiş, muhtemelen Prş gösterilecek, ama uzun bir film, 3 bölümün hepsi seyredilir mi, sizler karar vereceksiniz)

Ayşe arkadaşımız da “bir ara kış geldiğinde nerede buluşacağımızı konuşmamız lazım, kapalı alanda 3’ten fazla kişi sürekli buluşursa illegal örgüt olarak adlandırılıp suçlanabiliyor, dernek adı altında legal bir topluluk olmak zorunda kalabiliriz” dedi. Bu mesele de ileriki günlerde tartışılır mı bilmiyorum, ben aktarayım da, çoğunluk nasıl isterse öyle yapılır.
Son olarak, Adil arkadaşımız kaşe için para topladı, kimin ne kadar para verdiğini bir dosyada yazıp Google.docs ile bizimle paylaşacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder