Bir önceki forumda alınan kararla hükümetin yapı taşlarından hukuk-yargı konusu tartışıldı.
Yargıda görülen bir çok adaletsizlik örneği verildi. Bunlarda taciz, tecavüz konuları ağırlıktaydı. Siyasi tutukluluk ve yargılamalardan da bahsedildi .
82 anayasasının hala yürürlükte oluyor oluşu ve darbecilerin kendi yaptıkları yasalarla yargılandıkları, bu anayasa yürürlükte olduğu sürece bu tür adaletsiz durumlarla karşılaşılacağı dile getirildi. Anayasa okuduğunda içerisinde çokça “ama” geçtiği bu sebeple amayasa olarak da adlandırıldığı belirtildi.
Anayasa tartışmalarının yapılmalı ve halk uygulamalardan haberdar olmalıdır denildi.
Bu adalet sisteminden bir şey beklenemez diye düşünerek de geri çekilmek doğru olmaz denildi.
Aslında bir eşitlikten bahsedebileceğimiz söylendi. Yani bir kadınla diğer bir kadının, bir işçinin diğer bir işçiyle eşitliği olduğu dile getirildi.
Hukuk eşittir adalet demek midir, yapılanlar kağıt üzerinde hukukidir denildi.
Sorun yapılanların hukuki olması değil meşru olup olmadığıdır, hareketler meşruluk üzerinden tanımlanmalıdır denildi. Hukuk egemenler, ezenler için vardır, kimler tarafından yapıldığına bakmak gerektir.
Dünyada 35 bin küsür siyasi tutuklu vardı, Türkiye’de ise 13bin küsür. Bu rakam toplamın 3’te birine denk gelmekte ve dünyada birinci sırada olduğumuzu göstermektedir.
Marx’ın hukuk kavramından bahsedildi. Hukuk mücadelesi aynı zamanda iktidar mücadelesidir denildi.
Halktan yana bir hukukun olması için halk iktidarının olması gerektiği söylendi.
Temsili demokrasi yoluyla yürüyen bir sistemde demokrasinin sorunlu olacağı dile getirildi.
Yasallıkla hukuk karıştırılmamalıdır, hukuk yasalar üstüdür. Bir eylem yasal olabilir ama hukuki olmayabilir.
Hukuk evrenseldir savı da sorgulanmalıdır.
Hukuki ve yasal ayrımı doğru değildir. Asıl karşılaştırma adalet ve hukuk olarak yapılmalıdır.
Türkiye’deki hukuk eğitiminin yetersiz olduğundan, Almanya ve Amerika’dan örnek verilerek avukat, savcı olmanın koşullarının zorluğundan Türkiye’de ise çok kolay olduğundan bahsedildi.
Adaletin bilinçli bir şekilde ayaklar altına alındığı belirtildi.
Yasama, yürütme ve yargı organları iyi korunmalıdır, beğenelim yada beğenmeyelim bir yargı vardır, hakimler vardır. Amacımız yargıyı bağımsız hale getirmek olmalıdır. Yasama süreciyle ilgili de mücadele edilmelidir. Yasama ve yasamadan sonraki süreci takip etmek önemlidir.
Herkes için adalet, herkes için eşitlik istemeliyiz.
Tepki göstermek, mücadele etmek sadece eylemlerle yapılmamalıdır. Sanat grubuyla yaptığımız “Ali’yi anlatıyoruz” çalışması çok dikkat çekmiş ve olumlu tepkiler almıştır. Bu fikri diğer konular üzerinde de ve gündeme uygun bir biçimde güncelleyerek tekrar yapabiliriz.
Ali’nin katillerinin bulunması bizim tek amacımız değildir, amacımız tüm adaletsizliklerin ortadan kalkmasıdır.
Hükümetler geçmişi yargılamak istemezler, çünkü bilirlerki geçmişi yargılarlarsa kendileri de yargılanacaktır. Bu sistem değişmedikçe adaletin sürekliliği sağlanamaz.
Haksızlıklar karşısında elde edilen kazanımlar değerlidir ancak bunlar korunamazsa uğraşlar boşuna olur.
Yargılanması gereken suçtur, suçlular değil. Şu an darbeciler yargılanıyor, darbe değil.
Bir partiye girip meclise girilmesi önemlidir ifadesinin ardından, siyaset artık her yerdedir, sokakta evimizde ve bulunduğumuz yerlerde, siyaset sadece mecliste değildir olarak karşılık verildi. AKP bile bugün sokakta siyaset yapmaktadır (mitingleri ile).
Salı günkü forumda (23 Temmuz) 2006 yılında Diyarbakır’da yaşananları anlatan bir belgesel gösterilecektir. Bu belgesel üzerinden günümüze gelerek polis şiddeti tartışılacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder