31 Temmuz 2013 Çarşamba

Abbasağa Parkı Forum Notları (30 Temmuz)


Abbasağa Park Forumu
Tarih: 30 Temmuz 2013
Konu: Direnişte Kadınlar

Duyurular 1: Bugün, Trans bir kadın, Adana’dan Gamze öldürülmüş bir şekilde bulundu. Hükümetin söylemleri trans cinayetlerini destekliyor. Daha öncesinde Kürtlere ve Ermenilere yönelen pek çok saldırıyı gördük. LGBT’ler olarak bu konuda bir eylem yapacağız. Sizleri haberdar edeceğiz.

Duyuru 2- Gezi süreci sonrası tutuklamalar devam ediyor. Bugün de pek çok kişi gözaltına alındı. Bunu protesto etmek için Kartal Heykeline yürümeyi öneriyorum. Beşiktaş sakinlerini de eyleme çağıralım.
-Forumdan gelen bir öneri yürüyüşün başka bir gün daha kalabalık bir şekilde yapılması yönünde oldu.
Öneriyi yapan kişi bugün yürümenin refleks olarak anlamlı olduğunu, gözaltına alınanlardan bir kadının çıplak aramaya maruz kaldığını belirtti.
İkinci bir kez daha oylanması önerildi. Oylama sonucu net bir karara varılamadı. Moderatörler son bir kez daha oylamaya sundu. Forum katılımcıları söz aldı.

Katılımcı 1: Yürümeyelim diye oy verdim. Tabii ki gözaltıları protesto edeceğiz. Özel bir gündemle bir araya gelindi. Yürüyüşü daha organize olduğumuz bir gün yapalım. Bugün kadın gündemi konuşulacak. Mikrofonu bir erkeğin almasını da doğru bulmadım.

Katılımcı 2: Yarım saat geç başlamak bir sorun yaratmaz. Refleks gösterip yürüyüş yapalım.
Forumun çoğunluğundan yürüyüş kararı çıktı. Forum yürüyüş sonrasında devam edecek. 

ARA

Duyurular: Başlangıçta Abbasağa Kültür Sanat Grubunun dinletisinin yapılacağı duyuruldu.
Gezi eylemleri sürecinde yaşamını yitirenlerin ailelerine kartlar gönderileceği duyuruldu.
0-15 yaş arası Sarıgazi’deki yoksul çocuklara yeni alınmış bayramlık elbiselerin ulaştırılacağı duyuruldu.
Gezi için flash-mob dansı yapmayı önerdiler. Bu dansın nasıl yapılacağını anlatacaklarını belirttiler. Bu dansı öğrenmek isteyenler Gezi Parkı Sanat Kolektifi Facebook grubuna üye olup, grupla ilişkiye geçebilir. Eylemin, Taksim Meydanı’nda Cumartesi yapılması planlanıyor.

Moderatör: Gezi direnişi boyunca kadınlar önde yer aldı. Öncelikle doğaya, tarihi değerlere sahip çıkmak için oradaydık. Uzun yıllardır kadınlara yönelik saldırılarda kadınların sokağa çıkma nedeniydi. Başbakan’ın kürtajı yasaklamaya kalkışması, kaç çocuk doğuracağıma karışması gibi kadın düşmanı pek çok söylemi kadınların direnişte yer alma nedeniydi. Kadınlar, her zaman sokaklar geceler bizim dedi. Gezi direnişinde de gecelerce sokaklarda yerini aldı.  Kadınlar direnişle özgürleşiyor. Bugün burada kadınlar konuşacak. Konuyu direnişte kadınlarla, direniş deneyimlerimizle sınırlı tutmayı önereceğim. Sizler için de uygunsa söz sırası almaya başlayabilirsiniz.

Konuşmacı 1 (Kadın): Bugün yaşadığımız birr olayı aktarmak istiyorum. Yandaş medyanın saldırılarına maruz kaldık. Geçtiğimiz gün Akit Gazetesi gençlik kamplarına yönelik çirkin iddialarda bulundu. Kadın erkek kamp yapıyorlar diyerek öğrenci çalışmalarını hedef gösterdi. Bugün Akit Gazetesi önünde bu bunu protesto etmek istediğimizde saldırıya maruz kaldık. Canımızı zor kurtardık. Bu saldırı tüm ilerici kesimlere kadınlara yapılmıştır. Bir Akit Gazetesi yazarının 14 yaşında bir kıza tecavüzünü ahlaklı görüp, ses çıkarmayan ama mayoyla denize giren kadını ahlaksız gören AKİT Gazetesi’ni kınadığımızı herkese haykıralım.
Geçtiğimiz günlerdeki forumda diren hamile eylemi üzerine konuşmuştuk. Kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz her gün artarak devam ediyor. AKP iktidarıyla kadınların sorunları ayyuka çıktı. Tüm kadınları söz almaya davet ediyorum.

Konuşmacı 2 (Kadın): Merhaba çapulcular. Daha önceki forumlardan birine diren hamile kıyafetimle çıkmıştım. Geçtiğmiz Cuma öğlen saat 14:30 -  17:20 arası Taksim’de bir direniş yaptım. İkinci gün cumartesi günü yine oradaydım. Bu sefer “diren anne” yazısını seçtim. Elimdeki kartona “Sırtımda pala karnımda sıpa; bir sopa eksik kaldı onu da sen nerene dayarsan daya” diye yazdım. Ben bir yazarım. Şiirlerimde hiç argo kullanmamıştım. Şimdi ilk kez argo kullandım. İktidarın anladığı dili yazmak gerek demek ki. Palayı eylemlerde vurdular, biliyoruz. Ben eylem yaparken coplarını sallaya sallaya yanımdan geçtiler. Saat 20:10 gibi üç polis yanımda durup kimliğimi görmek istedi. “Veremem kimsiniz?” dedim. “Polisiz” dediler. “Siz kimliğinizi gösterin” dedim. Biri göstermek istemedi. Diğeri göstermesi için emir verince gösterdi. “Ey ahali yetişin burada polis var” diye bağırdım. “Kim beni size şikâyet ettiyse derhal gelsin; kim olduğunu bileyim.” dedim. Kitchenette’ten sesimi duyan bir çift geldi. Sonrasında üç genç geziden geldi. “Ben sizi rahatsız ettim mi?” diye sordum her birine. “Rahatsız ettiniz” demediler. Polis yine de “sizi götüreceğiz” dedi. “Beni kimin şikayet ettiğini, kuşkulandığınız kişiyi bana gösterin” dedim. Geziden gelen çocuklardan biri “bu anneye bir şey olursa ne yapacağız” deyip baroyu aradı. Polislerin üçü de gitti. Dokuzda eylemi bitirmek benim için çok anlamlıydı. Bir nevi dokuz doğurmak gibi. Bu üç arkadaş ve Kitchenette’ten gelen çift beni yalnız bırakmadı. Çok mutluyum. Böyle bir dayanışma çok güç veriyor.

Konuşmacı 3 (Kadın): Konuyla ilgili bir sorunum var. Kadın sorununu tartışacağız deniyor ama sorun yaratan kadınlar değil erkekler olduğu için bunun üzerine durmak isterim. Bugün öncelikle kadınlara söz verelim. Sonra erkeklere söz verelim diye öneriyorum. Kürtaj yasağı gündem olduğunda kadın hareketi kürtaj yasağını püskürtmeyi başardı. Biz sokaklarda, kendimizi ezdirmemeyi direnmeyi öğrendik. Cinsel şiddet başımıza gelecek en kötü şey değil. Bunun en kötü şey olduğu düşüncesi namus anlayışından kaynaklanıyor. Bunlar daha çok yaşanacak. En zayıf yanımız olduğunu düşünmeleri kötü. Kolumuzu kaybetmek daha kötü. Biz kadınlar Gezi direnişinde de güçlüydük. Bu güçle evde kendimizi ezdirmeyelim. Yerimiz mutfak değil direniş alanları, sokak… Erkekler hep sorar “biz ne yapalım?” diye. Bence erkeklerin yapacağı eline, beline, diline hakim olmak. Hiçbir kadına el kaldırmamak karşısındaki kadın her kim olursa olsun. Kavga etmeyi bilmenin avantajını kadınlar üzerinde kullanmayın. İkinci olarak belinize hakim olun. Sizi arzuladığından emin olmadığınız bir kadına cinsel olarak yaklaşmayın. Karşınızdaki kadının ne giydiği size cinsel olarak yaklaşması demek değildi. Giysisi vs… gibi nedenlerle kadınları taciz etmeyin. Dile hakim olmak. Sadece barikatta mücadele arkadaşlarımız oldukları için değil LGBTTleri aşağılamayın. Lezbiyen, gey, trans olmak ayıp değil. Eylemlerde küfürlü sloganlar karşısında Küfürle değil İnatla Diren” dedik. 
Orospu çocuğu en çok kullanılan sözdü. Kadınlar evlendiklerinde ücretsiz seks hizmeti vermek zorunda kalabiliyor. Ücretli seks işçiliği ayıp değil. Ayıp olan müşteri olmak, pezevenk olmaktır. Küfretmek istiyorsanız “pezevenk, sik kafa” deyin. Kadınlar ve LGBTTler üzerinden küfür etmeyim

Konuşmacı 4 (Kadın): Feminist olmak her erkeği aynı kategoriye koymak olmamalı. Siz çıkın biz konuşalım demeyelim. Argo ile neyi çözeriz? AKP bu kadar argo kullanıyor. Çözse kendi argosuyla pek çok şeyi çözerdi. Gezide kim eline, diline, ne kadar hakim oldu bilmiyorum. Ama benim gördüğün oradaki erkekler bize sahip çıktılar. Erkekleri indirgemek, hepsi aynıymış gibi yaklaşmak geçmişte kaldı. Eşitli diye bir şey var. Ben 17 yaşındayken de sokağa çıkıyordum hala da çıkıyorum. AKP buna karışamadı. Biz Gezi’de ötekileşmedik. LGBTTler onurumuzdur. Barikatta polisten korkmayan insanlardı herbiri. LGBTT cinayetlerine karşı herkes ses çıkarmalıyız. Yaptığı işe göre kimseyi yadırgamayalım. Kadın bedeni üzerinden siyaset yapılmasına izin vermeyelim.

Moderatör: Bir uyarıda bulunmak istiyorum. Burada kimseyi konuşmacı olarak dışlamıyoruz. Eşitlik her yerde yok. Ben de oturduğum semtte rahatça sokağa çıkıyorum ama her semtte durum böyle değil. Bugünkü forumda öncelikli söz hakkı kadınların olsun diye önerdik. Erkeler her yerde konuşuyor kadınların kendini rahat ifade etmesi için bunu önerdik.

Konuşmacı 5 (Kadın):  Kadın sorunu başlık olarak her platformda ele alınıyor. Sonrasında sorun oluyor. Kadınlar tartışmaya gönüllü olmuyor. Ben sorunun erkeklerle ayrıştırılarak ele alınmasını doğru bulmuyorum. Sosyalistim. Kadınlar olarak tek başına çözeceğimiz bir sorun değil. 1871 Paris barikatlarında da kadınlar vardı. 2013 Harizan’ında 15 günlük bir komün hayatı geçirildi. Bu aşkı örgütleyen kadınlar da vardı. Gerici sistem ataerkil kültür kendini kadın bedeni üzerinden var etti. Cadı olma, örtünmeye zorlama gibi sistemin kendini gerçekleştirmesi kadının kapatılması üzerinden oluyor. Kadın, ailenin toplumun namusu oluyor. O yüzden AKP saldırıyor. Kaç çocuk doğuracağıma, aldırıp aldırmayacağıma karışıyor. Bunu tek başıma aşamam. Bu; erkeklerle birlikte vereceğim bir mücadele. Böyle bakıyorum bu soruna. Direniş boyunca edilen küfürlerden bahsedildi. 31 Mayıs’ta Harbiye’ye çıktığımda herkes “orospu çocuğu” diye bağırıyordu. Küfrü sevmesem de kendimi bir süre sonra küfrederken buldum. Bir boşalmaydı. Başbakan “ananı da al git” derken ona, onun dilinden yanıt vermekti. Beni küfür bu yönüyle rahatsız etmedi.

Konuşmacı 6 (Erkek):  Açıkça söylemek gerekirse heteroseksüel bir erkek olarak alındım biraz. Bu konuda kromozomlarımdan dolayı sizlerle yanyanayken suçlanmak hoş bir şey değil. Bu sorun bir zihniyet sorunudur. Tayyip Erdoğan’ın zihniyeti yüzünden sırf erkek olduğum için suçlanmak hoşuma gitmedi. Sadece açıklama yapmak istedim.

Konuşmacı 7 (Erkek):  Ben, 68 kuşağıyım. Daha önceki forumlarda 68 kuşağıyla 2013 kuşağını kıyaslamıştım. Kadınlarla ilgili kıyaslamayı da şimdi yapacağım bu açıdan. Şu anda biz devrimi yaşıyoruz ve dünya da bunu gözlemliyor. Bu devrimi yaşarken benim kafamda şu belirdi, özellikle 68 döneminde kadınlar hiç yoktu. Aileler de istemiyordu zaten bunu. O zamanki eksikliği şimdi kadınlar tamamlamalı. Belediye meclislerinde, il meclislerinde ve mecliste kadınların sayısı erkeklerle eşit olmalı. Kadınlar görev aldığı zaman bunu daha iyi yapabiliyorlar. O yüzden gençlerin şu sıcak dönemde gençlerin genç kadınların daha çok görev alması lazım. Onlardan rica ediyorum. Çekinmeyin!

Konuşmacı 8 (Kadın):  Benim diyeceğim buradaki tartışmalarla ilgili. Biz erkeklik algısından bahsettik. Lütfen buradaki erkek arkadaşlar bireysel algılamasın. İkinci olarak, kadınlar ve gençler Gezi Direnişi sırasında en önlerde yer aldı. Şimdiye kadar en çok onlar ezildi. Kürtaj, hamilelik konularında tepkimizi gösterdik. Şimdiye kadar küçük kız çocuklarına tecavüz edildi.  Ama yine AKP onları suçladı, tecavüzcüleri serbest bıraktı. Tüm ezilmişliğimize rağmen Gezi’de kadınlar sokaktaydı. Bugün tartışmamız gereken kadınların taleplerinin ne kadar göz önüne alındığıdır. Neler yapabileceğimizi hep beraber konuşmamız gerekiyor. Tüm Türkiye’de kadınlar ne istiyor, nasıl bir dünya hayal ediyor bunu konuşalım.

Konuşmacı 9 (Kadın): Biz bir çerçeve çizmeli ve buna sadık kalmalıyız. Farklı siyasal görüşlerimiz, farklı politik düşüncelerimiz var. Biz madem ki burada hep beraber tartışıyoruz. Ortak bir konu üzerinden konuşalım. Bu da gezi direnişinde kadınlar olabilir. “Neden kadınlar bu kadar önde?” diye hep soruluyordu. AKP’nin kadın düşmanı politikaları yüzündendi bu. Buradaki erkek arkadaşlar bu konuda neler düşünüyor merak ediyorum. Gezi’de AKP’nin politikalarına karşı birikmiş öfkenin yansımasını gördük. Kadınlar hep öndeydi. Gezide biz direnerek ölmeyi öğrendik. Türkiye’de günde 5 kadın ölüyor. Bu direnişte erkek egemen sistemin uyguladığı şiddeti gördük. Destan yazdılar diye alkışlandılar. Direnişten sonra kadın cinayetlerinin arttığını gördük. Erkek egemen sistemin saldırıları devam etti. Hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak tabii ki. Kadınlar istihdamın dışında tutuluyor, her gün şiddete uğruyor, siyasette yer alamıyorlar özgürce, hamileliği bile suç sayılıyor. Siyasette yükselmelerinden bahsediliyor ama önlerine bir sürü engel çıkarılıyor. Bütün bunları birlikte değiştirmek için, ilk konuşmacı arkadaşımızın da yaptığı gibi eylemlerde birlik olabiliriz. Diren hamileyle ilgili bir yanıt oluşturabiliriz. Akit Gazetesi’ni birlikte protesto edebiliriz.

Konuşmacı 10 (Kadın): Arkadaşa katılıyorum. Erkek egemen sistemi her gün kadınlar ve erkekler olarak yeniden yaratıyoruz. Erkek egemen sistemi anlamalıyız öncelikle. Birkaç sorum olacak. Yanıt bekliyorum. Erkek arkadaşlar yakınlarındaki herhangi bir kadının kararlarıyla onun adına fikir sahibi oldular mı? Kadının nasıl davranacağını, ne giyeceğini, hangi okulda, hangi bölümü okuyacağını, okuyup okumayacağını, eve kaçta gelip çıkacağını onun adına belirlediler mi? Gece ondan sonra mahallelerinde yürümekten çekindiler mi?
Kalabalık bir otobüste tacize uğramaktan korktular mı hiç? Otobüsteki yerlerini bu korkuya göre seçtiler mi? Bu soruları sormaktaki amacım erkekleri yargılamak değil onların bir şeyleri algılamasını sağlamak. Ben bunun için birçok erkek arkadaşımla mücadele ettim. Çok iyi niyetlilerdi aslında ama onlar da bu sistemin kodlarıyla yetişmişti. Demek istediğimin özü böyle bir toplumda yaşıyoruz ve bu yüzden de önce birbirimizi anlamalıyız ve somut bir mücadeleye girişmeliyiz hep beraber.

Konuşmacı 11 (Kadın):  Az önceki sorular üzerinden düşünelim. Kromozomlardan bahsetti bir arkadaş. Bu kromozomlar sorunu tabiki değil. Mesele nasıl bir sistem içinde toplumsallaşıyoruz. Öğrendiklerinizi aile ve okulda küçüklükten itibaren öğreniyoruz. Bunların hiçbiri münferit değil sistematik olaylar. Neden sadece kadınlarla politika yapıyoruz? Kadınlar için politika yapmanın tarihi var. Neden mücadele kadınlarla ilerler? Direnişe bakmamız bile yeterli. Polis şiddetini gözünle görürken evde çocuğuna mama yapmak onu beslemek zorundasın.
(Sesler yükselince, moderatör tarafından sıra alıp konuşma uyarısı yapıldı. İlk günden beri görüşlere saygı gösterildiği, biri konuşurken müdahale edilmemesi, bunun konuşan kişiye saygısızlık olduğu ifade edildi.)

Konuşmacı devam… Her toplantıda bir grup erkek sesini yükselttiği için sağlıklı tartışamıyoruz. Bu gibi olaylar yaşandığı için kadınlarla birlikte kadınlar olarak politika yapıyoruz. Direniş boyunca biz evlerimizde çocuklarımıza bakıp, kocalarımı beklediğimiz için kadınlarla politika yapıyoruz. Orospu Çocuğu sloganları için “bir boşalmaydı” dedi. İktidarlar da boşalma anlarını kadınlar üzerinden yaşar ve geliştirir. Nedenleri üzerine düşünelim. Biz bu dili kullanmayalım. Bunlar münferit olaylar mı sistematik olaylar mı?

Konuşmacı 12 (Kadın): Konuya erkek şiddeti sorunu derken tek tek erkekleri kastetmiyoruz. Bu erkek egemen sistemin sorunu. Erkeklerde her ne kadar kadın haklarını destekliyorum dese de erkek egemen sistem erkeklere avantaj sağlıyor. Kadın istihdam oranlarını biliyor musunuz? Türkiye’de %24 25 arasında gidiyor. Avrupa ülkerinde çok daha yüksek bu oran. Biz Kuzey Afrika, Ortadoğu ülkeleriyle aynı kategorideyiz. Ben bir işe başvurduğumda kadın olduğum için kabul alamıyorum. Gece evime dönerken kadın olduğum kıyafetimden dolayı fiziksel sözlü tacize uğruyorum. Erkeklerin hiçbiri tacize uğramadan evlerinin yolunu tutuyor. Kadınlar olarak çocukluğumuzdan beri erkeklere her türlü hizmeti vermek için yetiştiriliyoruz. Kadının içinden geliyor deyip erkekler evişlerinin peşinden koşmuyorlar. Erkek egemen sistemden tek bir erkek bile azade değil. İstediğiniz kadar kadınların yanında olduğunu söyleyin, ama bu sistem size avantajlar sağlıyor. Tecavüz ve cinayet ıssız bir yerde değil hayatın içinde oluyor. En yakınımızdaki erkeklerden geliyor bu cinayetler, taciz ve tecavüzler… Kim bunlar? Kocalar, babalar, patronlar, erkek arkadaşlarımız. Kaç erkek sevgilisi eylemde dirensin diye “çocuğa ben bakayım, yemeği ben yapayım.” dedi. İşe kendimizden, en yakınımızdan başlamak bu işin en önemli çözümü.

Konuşmacı 13 (Kadın): Kadına yönelik şiddete değinmek istiyorum. Çok fazla safhaları var. Son noktası ölümle sonuçlanabiliyor. Kadın hep yalnız. Hükümet kadını o zaman da önemsemiyor. Kadınlara koruma kanunu diye bir kanun var. Bu kanuna göre yetkililer koruma veriyor ama; öldürülen kadınların çoğu da koruma altındaydı. Kadınlar karakola gittiğinde “ölüm haktır, öl de kurtul” diyebiliyorlar. Devlet kadınlara sahip çıkmıyor; bu uygulamayı yapanlar ceza almıyor. Sığınma evlerinin durumu kötü. Koruma kanunu var ama kadınların bunu suiistimal ettiği söyleniyor. Kadın şiddet gördüğünde bunu ailesi bile bilmiyor olabilir. Bazıları cesaret edip koruma istiyor ya da sığınma evinde kalıyor. Günde 5 kadın öldürülürken bu nasıl suiistimal edilebilir? Bu suiistimalin oranı nedir? Birkaç kişi suiistimal etse bile neden diğer şiddet yaşayanlar değil suiistimal öne çıkarılıyor? Cinayetlere dair bir açıklama duymuyoruz. Fatma Şahin bir konuşmasında cinayetleri haber yapan medyaya kızmıştı. Kadın o kadar yok sayılmış ki kadın cinayetlerinin haber yapılması bile istenmiyor. Medyada haber olmasın kimse duymasın diye düşünülüyor. El ele olmalıyız. Birlikte olmalıyız. Bir kadın şiddet görüyorsa bir erkeğin ablası annesi kardeşidir. Bunu erkeklerle değiştirmeliyiz.

Konuşmacı 14 (Erkek): Erkeğin kadınlarla ilgili konuşması ateşten gömlek gibi oluyor. Gezi’de yola çıktığımız radikal feminist arkadaşlar var. Bizi karşınıza alırsanız düşmanınız arkada kalır. Forumdan pek çok kişi gitti. Küfür yemeye gelmedik dediler. Kadınlar öldürülüyor. Erkekler de öldürülüyor. Devrim şehitleri erkekler. Erkeklere karşı örgütlenelim dememelisiniz. O zaman aşktan bihabersiniz demektir. Erkek senin sevgilin, eşin olacak. Biraz daha saygı istiyoruz. Bu konuşulanlar ağır geldi. Birini kırdıysam özür dilerim.

Konuşmacı 15 (Erkek): İlk kez forumda konuşuyorum. Geçenlerde Hendekteydim. “Gezi olaylarını uygun buluyor musunuz” dediler. “Evet” dedim. İnsanlar ağaçlar için birleşti. Belli başlı yerlerde bu tür olaylar çıkıyor. Kaybolan erkekler daha fazla. AKP’den Türkan Dağlı geldi, dolaştı, insanlarla konuştu. “Hükümetten memnun musunuz?” dedi. “Nasıl memnun olayım!” dedim. O zaman 3 çocuk haberleri yeni çıkmıştı. Çocuğumuza iş bulamıyoruz ki nasıl eş bulalım? Bu refah düzeyine göre biz bu çocuklara nasıl bakalım? Hoca hanıma konuştuğu kişilerin evlerine götürecek yemeği olmadığını söyledim. “Sizin döneminizde en fazla kadın cinayetleri erkek cinayetleri çıkıyor” dedim. İşsiz adamın çocuğu, evinde eşi olur mu? Hanımlar yeteri kadar korunuyor. Mesele hükümetin ekonomik düzeyi düzeltmesi. Ben Hataylıyım. Gezi olaylarında iki hemşerim öldü. Burada Mustafa Kemal’in portresi yok.  Bu hoşuma gitmiyor. Gezi’de ölenlerin anne baba kardeşleri Mustafa Kemal’in resmini burada görmediklerinde o zaman onlar da ölmüş sayılır.

Konuşmacı 16 (Kadın): Abbasağa’nın erkekleri çok alınganmış bugün bunu öğrendik. Bazı konuşmacılar da sert çıktı. Birkaç sorum olacak: Kadın cinayetlerini işleyenlere mahkemeler indirim veriyor. Namus ve ağır tahrik nedeniyle. Eşlerini aldatmaları gerekçe gösteriliyor. Sanki erkekler aldatmıyor. Erkekler hep taciz ediyor. Sokakta yürürken birileri gelip yanına sokulup “amını yalamak istiyorum” diyebiliyor. Bu beni rahatsız ederken erkekler niye buna karşı çıkmıyor. Buna sen niye alınmıyorsun?
Forumu dinleyenler arasında küfür etmemesi yönünde itirazlar gelir. Bazıları küfür etmediğini, yaşadığı tacizi anlattığını söyler. Moderasyon, katılımcıları konuşmacının sözünü kesmemeye davet eder.  

Konuşmacı 17 (Kadın): Ben bir erkek ve kız çocuk annesiyim. Benim için erkek ve kız çocuğumun bi farkı yok. İkisini de aynı seviyorum. İkisine de ayrımcılık yapmadım. Erkek küçük olduğu halde kız çocuğumu erkek çocuğuma emanet etmedim. Çok yankoş var. Anneler de hata yapıyor. Kız çocukları erkek çıocuklarına emanet edilir baba yoksa erkek çocuk baba yerine konar. Cocuklar ağlayamaz. Çocuk esirgeme yurtlarında çalıştım erkek çocukların gizli gizli ağladığını gördüm. Bu konuda kızlar daha rahat. Onların duygusal olmaları rahat. Erkeklere izin verilmiyor. Duygu sevmektir. Küçük bir çocuğun duygularını ifade etmesine izin vermezseniz yol alamayız. Erkek ve kız çocuklaın birbirine eşit olduğu bir toplumda yaşamıyoruz. Anne ve babaların etkisi var.

Duyuru: Mühendis-Mimar-Şehir Plancıları Grubu Beşiktaş’taki Kadıköy iskelesiyle ilgili eylemleri anlatır. İlki B. Belediyesine iskelenin durumunu öğrenmek için verilen dilekçelerdir. Cevabını almaya bir hafta kaldı. Forumda verilen karar göre 1 Ağustos Perşembe günü 18.30’da bisikletlerle Beşiktaş Kadıköy iskelesi yolunda eylem yapılacak. Bu ulaşım hakkımızın engellenmesi anlamına geldiği için eyleme geniş katılım sağlamak çok önemli. Kaldırılan durağımızı, polisin kapattığı yolu geri almak istiyoruz. Perşembe günü bisikletliler, bisikleti olmayanlar eyleme çağrılıyor.
Başka bir duyuru Yedikule bostanlarıyla ilgili yıkımı durdurmak üzerine yapıldı. Bunun için 31 Temmuz’da Koca Mustafa Paşa’da buluşulacak.

Konuşmacı 18 (Erkek): Bir konuya çözüm bulmaya çalışıyoruz. Eleştiri içe yönelik yapılırsa kaos çıkar, eleştiriler dışa yönelik yapılmalı ve çözüm üretilmeli. Çözüm üretmede yetersiz kalıyoruz. Sorunların temelinde kapitalist sistem yatar. Kar üzerinden rekabet, bencillik, ahlaksızlık üretir. 12 Eylül öncesi şiddet, adli olaylar çok yoktu. Eğitimli, bilinç düzeyi yüksek insanlar vardı. Kadın erkek sorunu, kadın erkek eşitliği konusunda bir sorun yoktu. Kapitalizm ahlaksızlık ve suç üretiyor. İnsancıl yaşam tarzı kurmalıyız. Erdemli insan olmalıyız. Felsefi etik değerler çerçevesinde kendimizi donattığımızda bu eleştiriler ortadan kalkar. Dışa yönelik çözüm üretmeyi tavsiye ediyorum.

Konuşmacı 19 (Erkek): Biz erkekler, özeleştiri vermeliyiz. Erkekler olarak bu sorunları anlayamadık. Biz özeleştiri vermeden kadının durumunu anlayamayacağız. Bunun tarihi  bir arka planı var. Kadın, işçi sınıfından önce itaat etmeye düşürüldü. Kapitalist ulus devlet erkektir. Kadınlar mücadele eder. Feministlerin tanımladığı gibi bir erkek düşmanlığı değildir. SSCB’de de devrim yapıldı. Çok mu demokratik ve özgürlükçüydü. Değildi. Devletçiydi. Kadın orada özgürleşebildi mi? Kadın özgürleşmesi için esas olarak cins devrimi lazım. Buna karşı tedirgin olmayın. Kadınlar az bile söylüyor. Bu söylediklerimi feministlik sanmayın. Erkek kendini gözden geçirmeli. Bu tarihten biz de sorumluyuz

Konuşmacı 20 (Kadın): İlkel çağlarda sihir ve büyüye ilgi var ve kadının nasıl çocuk doğurduğu bilinmiyor. Bunun büyü ile olduğu sanılıyor. Kadının doğurganlığı anlaşılınca büyü bozuldu. Sonrasında, ordu-saray-tek tanrılı dinler egemen oldu. Savaşlar gelişti. Ataerkil toplum oluştu. Hamurabi kanunlarından itibaren kadınlar Tanrılara kurban ediliyor. Truva savaşında da karşı tarafa bakire kız bağışlanıyordu. Şikayet etmekten öte yapıcı olmaya çalışalım.

Konuşmacı 21 (Kadın): Son iki konuşmayla biraz rahatladım. Gerilmiştim. Neden? Abbasağa’da beş altı foruma katıldım. İlk kez bu kadar tahammülsüz bir müdahale gördüm. Gezi’deki dayanışmanın sonrasında da sürmesini isterim. Çok farklı ezme ezilme biçimleri var. Sınıfsal farklarımız, ulus, cinsiyet olarak farklarımız var. Erkek egemen cinsiyetçi sistem var. Gezi ruhu gerçekten varsa burada konuşan kadınların sözleri üzerine düşünülmesini talep ederim. Konuşan kadınlar ne demek istiyorlar? Ben benzer bir davranışı birine yaptım mı diye düşünün. Kız kardeşimi engelledim mi? Bir kadını giysisinden dolayı yargıladım mı? Kadınların sözlerini engelleyecek bir şey yaptım mı? O ne düşündü? Gibi soruları kendinize sorun.  Birbirimizden farkımız yok demeyelim. Çünkü bunu söylemek ezme ezilme ilişkisini önemsizleştiriyor, kadına yönelik şiddeti görünmez kılıyor. “Kadına bir şey olmuyor” derken şiddeti meşrulaştırdığımızı unutmayalım.

Konuşmacı 22: (Erkek) Kadınların kadın olmalarından kaynaklanan sorunları var. Onları dinleyelim. Sistem kadın ezilmesi üzerinden kurulmuştur. İlk işten atılan en son işe alınan kadındır. Evdeki işler de kadınların üzerinde. Ben evde bulaşık yıkıyor, yemek yapıyorum. Bizim evde kim erken gelirse sofrayı o kurar. Tek tanrılı dinler üzerinden kadıların kapatılmasına karşı çıkmalıyız. Başı örtüsüne karışamam ama dinler kadını kapatıyor. Kadın erkeği tahrik etmemek için kapanıyor. Erkekler kadınlara sadece cinsellik üzerinden bakmamalı. Aşk sevgi olmadan cinsellik olmaz.

Konuşmacı 23 (Kadın): Dil dayağına dikkat çekmek istiyorum. Cinsiyetçi ifadelere. Kültür Sanat çalışma grubunun bir çalışmasındaydım. Yandaki çocuklar direnişçilik oynarken bir sürü cinsiyetçi slogan atıyordu. Bahsettikleri eylemin, organların ne olduğunu bilmeden bu sözleri sarf ediyordu. Gezi’de kullanılan dile yönelik bir duyarlılık oluşmuştu. Ben bunu arkadaşlarımla konuştuğumda “aman feminist” yanıtını aldım. Gezi ütopyaydı, parklar gerçek hayat. Bu hayattan memnun değilim. Burada da dil dayağı var. Kıyafet görünüş gülümseme bile erkekler tarafından yanlış anlaşılıyor. Bizim kimseye verdiğimiz bir mesaj yok. Biz rahatsızlıklarımız söylediğimizde de tepkiniz “pist feminist” olmasın.

Konuşmacı 24 (Erkek): Kadınlar özeldir. Hükümetin kadına şiddeti hoş gördüğü söyleniyor. Bu hükümet aldığı oyun yarısını kadınlardan aldı. Buna nasıl yanıt vereceksiniz? Fahişeye giden erkekler suçludur dendi. Bu ülkede jigololar da var. O zaman kim suçlu olacak? Rusya’da kadınlara laf atılmıyor. Votka içip uyunuyor.

Konuşmacı 25: … Bu konuşmacı söz almadı.

Konuşmacı 26: (Konuşmanın ilk kısmı duyulamadı…) Ailemde akrabalar benim kız kardeşim hakkında ağza alınmayacak laflar söyledi. Bu beni çok sarstı. Annemi toprağa vermem ikinci yıkımdı. Babamla konuştum “ya akrabalar ya ben” dedim. Onları seçti. Ben babam öldü mü kaldı mı bilmiyorum. Kadınlar benim için candır.

Konuşmacı 27: … Bu konuşmacı söz almadı.

Konuşmacı 28 (Kadın): Kızıp küsüp ayrılan abiler amcalar niye bunu yaptı anlamadım. Karşı olduğumuz şey erkek ırkı değil; zihniyettir. Erkekler rahat büyürken kadınlara kıyafeti, davranışı vs üzerinden küçüklükten itibaren kendini kısıtlaması aşılanır. Kadınlar kıyafetlerinde, davranışlarında özgürdür. Bu toplum erkeklerden oluşmuyor. Kardeşinize sevgilinize, annenize nasıl davranıyorsanız etrafınızdaki kadınlara da öyle saygıyla davranabilirsiniz.

Konuşmacı 29 (Kadın): Cinsiyet ayrımcılığı hepimiz için geçerli. Herkes kendi kararını kendi verir. Türkiye İstanbul’dan ibaret değil. Dünya büyük şehirlerden oluşmuyor. Afrika’da zorunlu sünnet var. Anadolu’da çocuk gelinler var. Çocuk yetiştiren de kadın. Her kadın bunu yapmak zorunda değil tabii. Kadının bir duruşu olmalı. Şiddet kötü. Şiddeti durdurmak gerekir.

Konuşmacı 30 (Kadın): Forum notlarını yazdığım için daha önce söz alamadım. Serbest kürsü olunca pek konuya değiniliyor. Ben de birini seçeceğim. Bazı konuşmacılar feminizmden kötü bir şeymiş gibi bahsetti. “Yanlış anlamayın feminist değilim, beni feminist sanmayın” sözlerini konuşmalarında geçirdiler. Öncelikle feminizm kötü, korkulacak bir şey değildir. Tam tersine kadınlar ve erkekler için son derece özgürleştiricidir. Feminist bir yazar yıllar önce “Kadın doğulmaz, kadın olunur” demişti. Feminizm bize nasıl sistemin istediği ataerkil kadınlar olarak yetiştirildiğimizi gösterdi ve bunun değişebilir olduğunu, kadınların kendilerinden başlayarak, birlikte örgütlenerek cinsiyetçi sistemi nasıl dönüştürebileceklerini de gösterdi. Erkek de doğulmaz, erkek de olunur. Erkeklik de toplumsal olarak belirlenir. Erkeklerde de şiddet uygulayan, duygularını saklayan ya da duyguları bastırılan, kadınlara taciz, tecavüz eden adamlar olarak anılmak istemezler. Bu durumdan memnun değilsinizdir. Dolayısıyla sisteme alternatif, egemen olmayan bir erkeklik de yaratmak mümkün. Bu nedenle feminizmden korkmayın. Feminizm kadınlara da erkelere de bu rollerden çıkmaları için olanak sağlıyor.  Feminizmden kaçmak yerine bence feminizme daha çok yaklaşın diyebilirim.

Öneri (Erkek): Kadına değer verdiğimizi ve onu anlama çabamızı göstermek için erkeleri Taksim’e eteklerle bekliyorum. Taksime kadın kıyafetleriyle çıkalım diyenlerle bu eylemi yapalım.  Kadın kıyafetleriyle gezelim. Oylayalım mı?
Eylem önerisi foruma soruldu: Yarı yarıya onay verildi.

Forum 00.02’de sona erdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder