30 Haziran 2013 Pazar

Bahçelievler Dayanışması Forum Notları (27 Haziran)


BAHÇELİEVLER DAYANIŞMASI FORUMU

27 Haziran Perşembe günü Bahçelievler Dayanışması Forumu Levent Kırca – Oya Başar Parkı’nda yaklaşık 100 katılımcıyla yapıldı. Dayanışma Yürütme Komisyonu forum öncesinde yapmış olduğu toplantıda alınan kararları ve gündem konusunda bilgilendirmeler yaparak forum başlatılmıştır. Yürütme komisyonunun öncelikli konuları arasında çevrede Gezi Parkı olaylarında yaralanarak tek gözünü kaybeden Erdal ile ilgili unutulmadığını, unutturulmayacağını hatırlatmak amacıyla video çekimi gerçekleştirerek bir mesaj göndermek için bir sonraki forumda bir organizasyon yapılması konusunda forumun onayını almıştır. Ayrıca Taksim Dayanışmasının her cumartesi günü Taksim’de eylem yapma çağrısına binaen Bahçelievler halkının bir pankart ardında yürümesi kararı alınmıştır. 28 Haziran Cuma günü Beşiktaş Abbasağa Parkı forumu için komisyonumuzdan katılımcı daveti yapıldığını ve forumumuzla ilgili gelişmelerin iletileceği konusunda forum bilgilendirildi.
-Katılımcı: “Eylemler azaldı ama biz mahallelerimizde somut anlamda bir şeyler yapmak istiyoruz. Toplulukta daha organize yapıya doğru yol alıyoruz diyen bir katılımcı Ümraniye F tipinde kalan siyasi tutuklu bir öğretmenin gelen kitapların niteliksiz olduğunu belirterek forumdaki katılımcıların tutuklulara DVD ve kitap yollayabileceğine dair bir öneride bulundu.”
-Katılımcı: “Amaca giderken taleplerimizi nasıl ifade edeceğiz? Hedefte siyasi iktidar var. Her ne kadar bu iktidar ileri demokrasi dese de buna tamamen aykırı uygulamalarla halkı canından bezdirmiş bir iktidar. Önümüzde yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bu seçimlere giderken yapabileceklerimizi iyi değerlendirmeliyiz.”
-Katılımcı: “Bahçelievler forumunda ilk kez bulunuyorum. Daha önce Abasağa parkındaydım. Kitlesel olarak ne yapmalıyız? Siyasi bir parti oluşturalım önerisi bana pek gerçekçi gelmiyor.”
-Katılımcı: “Sadece buraya katılmak ve fikir belirtmek yeterli değil. Semt semt dolaşılacaksa bir an önce başlanmalı. Az şey konuşarak çok şey anlatmalıyız. Buradaki arkadaşların komşularını, arkadaşlarını getirmesi gerekiyor. Hepimiz organizasyonun içindeyiz; bu şekilde katılımcı olunabilir.”
-Katılımcı: “Yaklaşık bir aydır yüreği sevgi ve özgürlükle dolu insanlar despota karşı bu zulüm yeter artık dedi. Taksim mücadelenin merkezi oldu. Bu bir halk hareketidir. Değişik eğilimlerden insanlar bu halk hareketinin içine girdiler. Bu mücadele içinde artık yeter diyen insanlar yer almıştır. Bu sistemin her tarafı çürümüştür. Bizler bu yüzden demokrasiyi birleşerek yeniden inşa etmeliyiz.”
-Katılımcı: “Ben orada ne kimsenin fedaisi ne de askeri olarak bulundum. Ben halk için; belki de hiç yüzünü bile görmediğim insanlar için oradaydım. Bu hareket tüm ezilen halkların hareketidir. Parasız eğitim istediğim için, Roboski’de katledilenler için oradaydım. Bizi terörist ilan edenler, Madımak’ta insanları yakanlar, İbrahim Kaypakkaya’yı öldürenlerdir. Halkın haklı kavgası sonuç alana kadar sürecektir. Sözlerime Yılmaz Güney’in sözleriyle son vermek istiyorum: “Mutlaka kazanacağız; bir gün mutlaka”
-Katılımcı: “Polis devleti ilgili bir şey söylemek istiyorum. Başbakan polis için benim polisim ifadesini kullanıyor. Bu halk nezhinde psikolojik baskıya neden oluyor. Ama biz bu süreçte polisten korkmamayı öğrendik.”
-Katılımcı: “Hep saldırgan, liberalizmi benimseyen, katliamdan beslenen iktidarlarla karşılaştık. İktidarların zenginler sınıfını desteklediğini gördük.  Anlaşılan o ki hiçbir parti bizi kurtuluşa götüremez. Partiler tam tersine halk hareketini böler. Bizim bu forumlara halkın katılımını artırmamız gerekiyor. Geçici devrim hükümeti ve milisleri oluşturmak; halk iktidarını kurmak zorundayız.”
Forumumuz saat Yürütme Komisyonu ve Mahalle Komisyonu üyelerinin kısa bir değerlendirmeleri sonucu saat 23.00 da bitirilmiştir.

BAHÇELİEVLER YÜRÜTME KOMİSYONU

Ankara Güvenpark Dayanışması Forum Notları (29 Haziran)


Forum gündemi: Lice ve 2 temmuz.
Lice olaylarına karşı tavrımız, bizim için samimiyet sınavıdır. Olay karşısında, sokağın verdiği tepki, halkların kucaklaştığının somut göstergesidir.
Güvenpark Dayanışması, 'anıt yapımı' ile ilgilenen komite bir duyuru yaptı. Ethem Sarısülük'ün ailesiyle yapılan görüşme sonucu, şöyle bir karar alındı; Ethem, Abdullah ve Mehmet yoldaşların anıtı tek bir anıtta birleştireceğiz. Lice olayında ölen Medeni yoldaşın anıtını ekleme fikri oylandı ve kabul edildi. Ethem Sarısülük'ün ailesine şu an ulaşamadık. Onlar da onaylarsa, anıtımız böyle şekillenecek.
Güvenpark komitesi, yeni bir anket düzenliyor. Anketin konusu "Formun genel gidişatı"
Güvenpark komitesi, dün yaptığı anketin sonuçlarını açıkladı. Anketin konusu "seçimler" Anketin sonuçları şu şekilde;Siyasi muhalefeti yeterli buluyor musunuz? Evet: %5 Hayır: %95
Seçim barajının düşmesini istiyor musunuz? Evet: %97 Hayır:%3
Yerel seçimlerde, sandığa gitmeyi düşünüyor musunuz? Evet: % 88 Hayır: %12
Önümüzdeki seçimlerde, AKP dışı bir partinin başa gelebileceğini düşünüyor musunuz? Evet: % 64 Hayır: %36
2 Temmuz saat 20:00'da, Güvenpark'da buluşuyoruz.
Özyönetim konusunda yıllarca mücadele edip, şimdi bu konuya dair hiçbir şey yapmayan sendikalara mail atalım. Sonuç ne olursa olsun,  biz yine de haberdar etmiş oluruz.

29 Haziran 2013 Cumartesi

Okmeydanı Sibel Yalçınkaya Parkı Forum Notları (28 Haziran)


Okmeydanı halkı Gezi Parkı eylemleri ilk başladığı yandan bu yana her akşam yaptığı mahalle yürüyüşleriyle direnişe destek verdi. Düzenli olarak Taksim’deki mitinglere de katılım sağlandı. Alınan karar doğrultusunda geçen haftadan beri her cuma günü yürüyüş sonrası Sibel Yalçınkaya Parkı’nın forum alanında mahalle halkı toplanıyor. Bu toplantılar Okmeydanı Dayanışması adı altında sürdürülüyor.
 Okmeydanı Dayanışması Taksim Dayanışması ile ortak hareket ettiğini teyid etti ve Gezi Parkı’nın 6 talebini de sahiplendiğini, bu taleplerin arkasında olduğunu açıkladı. Ancak Okmeydanı mahallesinin de kendi özgül taleplerinin hazırlaması gerektiği belirtildi. Bu talepler mahalle halkının istekleri doğrultusunda hazırlanacak ve Taksim talepleriyle birlikte savunulacak.
 Bir katılımcı mahallenin görünür yerlerine bütün bu taleplerin asılmasını önerdi. Bu fikrine örnek olarak Gezi Parkı’nın nasıl bir yaşam alanına dönüştürüldünü hatırlattı.
 Bir başka katılımcı mahallenin özgül talepleri arasında kentsel dönüşümle ilgili talepler olması gerektiğini söyledi. “Kentsel değil yerine dönüşüm, rantsal değil halk için dönüşüm” sloganı önerildi. Bir diğer katılımcı ise 12 yaşından beri sigortasız çalıştığını söyleyerek emeklilik hakkını istedi.
 Kararlar:
-29 Haziran Taksim eylemine destek verilecek.
-Sivas Katlimanın 20. Yılı için 30 Haziran Pazar günü Okmeydanı mahallesinde Sivas Anması olacak. Sivas’la ilgili slayt gösterisi, Gezi Parkıyla ilgili sinevizyon gösterisi ve bir müzik dinletisi olacak.
-1 Temmuz 12.30’da Çağlayan Adliyesinde suç duyurusu yapılmasına destek verilecek.
-Bundan sonra mahalle temsilcileri Taksim Dayanışması toplantılarına katılacak.
-Bundan sonra Gezi direnişiyle ortaya çıkan özgürlük ve hak mücadelesi sürdürülecek.

Bebek Parkı Forum Notları (28 Haziran)


Forumdan önce yine balon ve panolarla yürüyüş yapılıp bebek halkına çağrı yapıldı.

·         Foruma gündem konuşması ile başlandı. Gündemdeki Lice olayları ve Akşam gazetesi insan kaynakları tarafından işten çıkarılan 3 kadın gazeteci hakkında konuşuldu.
Forum öncesi yapılan yürüyüşte karşılaşıp foruma davet edilen örtülü arkadaşlara söz verildi onlardan gelen yorumlar şöyleydi:
·         Kimsenin bizi ayrıştıramayacağı ancak ağaç sevgisi olarak başlayan masum eylemleri bir sanatçının “olay bir ağaç değil sen hala anlamadın mı” diyerek, polise taş atarak olayı masumluktan uzaklaştırdığı
·          Örtülü insanlara da çok saldırı olduğu
·          Hepimizi bu ülkeyi sevdiği  ve burada yaşamak istediği ve ayrım olmaması gerektiği
·          Bu olayların George Soros’un oyunu olduğunu ve oyunlara gelmememiz gerektiğini
·         Yandaş basın lafının göreceli olduğu ve kimin kime göre yandaş olacağı

Bunun üzerine forumda bu söylenenler karşı fikirler beyan edildi
  Bir  konuşmacı Gezi Parkı masum başladı sonra masumluktan çıktı lafını kabul etmiyorum dedi. Masum başladı ve öyle devam etti. Bu yönün dışına çıkanlar oldu ama biz onları dışladık dedi. Basının özgür haber yapmama nedeni fabrikalarının kapanması dedi.
·         Bir konuşmacı yandaş  basın denen bir kuruluşta çalıştığını patronların hem iktidar ile iyi ilişkileri olduğunu iletti. Finansal şeffaflık olmasının şart olduğunu iletti.
·         Bir konuşmacı hep yurt dışını güçlü kendimizi güçsüz görüyoruz. Bizim ülkemiz güçlü bir ülke dedi. Yandaş basın bütün dünyada olan bir şey. Ama bizim eksiğimiz, karşıt görüşlü insanların çok olması dedi. Son aylarda hep kutuplaşmaya gittik. Bu yüzden her iki tarafın basınını okuyup öğrenmek gerektiğini iletti.
·         Bir konuşmacı 2 gün hiç haber alamadık o yüzden lütfen kimse yandaş basını savunmasın dedi.
·         Bir konuşmacı  Kuran’da örtünmenin manasının kötülüklerden kurtulmak olduğunu iletti. İslam ilim ve bilim dinidir. Bu böyle anlaşılırsa insanlık değerleri artacak. Ama aksine bunun kötü kullanıldığını belirtti.
·         1,5milyon içinde 20bin kişinin hata yapması önemli değildir ama 20 bin kişinin hata yapması insanların yanlış düşüncelere kapılmasına neden olur. Bu dönemde insanların devlete bağlı kalmadığı görüldü. Cnn Türk ihtarname aldı. Bu da bazı insanların gözünü korkuttu.
·         Geziyi destekleyen insanlar bir tarafmış gibi gözüküyor ama böyle bir şey yok. Bunu yapanın Başbakan olduğu belirtildi.
·         Kamplaşma hep yöneten ve yönetilenler arasındadır. Yöneten ve yönetilenlerin aynı noktaya gelmesi için herkesin tabandan siyasetle ilgilenmesi gerektiğini belirtti.

Forumun ikinci yarısında foruma davet edilen Burçak Ünsal isimli bir konuşmacı hazırladığı program hakkında bilgi verdi. 150 bin kişilik aktif güç ile çalıştıklarını ve amaçlarını gerçekleştirmek için iki kulvarda çalıştıklarını iletti. Birinci kulvar konusunda dünya çapında uzman olan bir meclisi kurmak ve ülke sorunlarına cevap aramak, ikincisi ise kısa vadede ve pratikte bu çözümleri uygulanabilir hale getirebilmek amacıyla siyasi çabayı organize etmek ve etkin kılmak. Amaçlarının
1.      Demokrasiyi totaliter rejime giden tren olmakta çıkarmak;
2.      İfade özgürlüğü, haber alma özgürlüğü, iletişim özgürlüğü, din-vicdan özgürlüğü temel hakları hakim kılmak;
3.      Son bir ayda her yurttaşın yaşadığı devlet gücüyle tehdidi, şiddeti, sansürü, baskıyı tarihe gömmek;
4.      Ekonomik büyümeyi sürdürülebilir, çevreyle, insan yaşam kalitesiyle uyumlu başarabilmek;
5.      Kadın haklarını vaatlerden çıkarıp toplumsal ve profesyonel hayatın normu ve gerçeği haline getirmek;
6.      Eğitim reformu yapmak;
7.      Erkler ayrılığını tesis etmek;
8.      Hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını tesis etmek;
9.      Azınlık haklarını korumak ve en önemlisi;
10.  Etnik, siyasi, felsefi, dini farklılıklara rağmen Gezi Parkı için Türkiye’nin her şehrinde el ele tutuşmuş insanların birleşmiş ellerini bir daha hiçbir zaman çözdürmemek.
Olduğunu belirtti. Bu amaçlar için bizden beklentilerin umudu kaybetmeden bir arada iletişimde kalmak, her birimizin, ailemizin, akrabalarımızın, iş çevremizin ve içinde bulunduğumuz STK ların ve grupların seferber edilmesiyle bir oy bloğu oluşturmamız ve kendi uzmanlıklarımız ve ilgi alanlarımız dahilinde alt gruplar kurarak o komisyonlarda çalışmamız olduğunu iletti.
·         30.06 Pazar günü saat 16.00’da Çevre bilinciyle ilgili bir bir söyleşi yapılacak. 17:00’den itibaren parkta çeşitli faaliyetler yapılıp 21.00 de foruma başlanacak. 

Ankara Batıkent Forum Notları (26 Haziran)


Batıkent forumdan çok serbest kürsü havasında gidiyor.
Biraz hızlıca çalakalem aldığım kısa notlar:

* Eylemlerimizde çeşitliliği sağlamalıyız, evinde oturan kitleyi çekmek için konser vs. organizasyonlar düzenlenmelidir. Direnişe halihazırdaki kitlenin dışındakileri katmaya çalışmalıyız. (Bunun tam tersini söyleyen bir ablamız da vardı: insanlar acı çekiyor, içimiz kan ağlıyor, eğlenmek yerine örgütlenmeye ağırlık vermeliyiz)

* Genel olarak sitelerde, mahallelerde örgütlenmeyi yaygınlaştırma, aktivitenin siyasi boyutunu artırma yönünde bir eğilim vardı. Bu forum ve örgütlenmelerin birleştirilerek belki bir partiye dönüşmesi ya da halkın ortak adaylar belirleyerek seçimlerde bunları desteklemesi yönünde çalışma yapılmasını isteyenler oldu.

* Batıkent Yürüyüş'lerinin daha disiplinli yapılmasını isteyenler oldu: Kortejin pankartın arkasında, düzgün ve kolkola girerek yürümesi, slogan atılırken müzik çalınmaması... Ayrıca yapılan etkinliklerin duyurusunun iyi yapılamadığı, forumların çok geç saate kaldığı, daha erkene alınması gerektiği konusunda şikayetler vardı. Etkinlik duyuruları için Dayanışma Platformu'nun facebook grubunun kullanılabileceği, moderatörler tarafından belirtildi. Benzer bir çağrıyı ben de yaptım, BatıkentForum sayfasından da bu etkinliklerin duyurulacağını belirttim.

* Direniş için fon oluşturulmasını önerenler oldu. Bu fonlardan cezaevine düşen, yaralanan kişilere yardım yapılması, ailelerinin yalnız bırakılmaması önerildi. Ancak izleyenlerin bir bölümü gördüğüm kadarıyla yardımların doğru yere gideceği konusunda şüpheli.

* Batıkent'teki hukukçuların açılan davaları takip etmeleri ve destek olmaları konusunda bir çağrı yapıldı.

* AVM ve Medya Boykotuna destek istendi. AVM'lerin ya yabancıları ya da cemaatin elinde olduğu vurgulandı.

* Bir arkadaş, Petrol Yasası, Arabuluculuk Yasası (bunu bilmiyorum?) gibi AKP'nin bu olaylar sırasında arada kaynattığı yasalara dikkati çekti. Arabulucuk Yasası ile ilahiyat mezunlarına iş imkanı yaratılacağını farketmemizi istedi.

* Bir öğretmen, 4+4+4 yasasından bahsetti, AKP'nin eğitim alanındaki oyunlarını ancak Öğrenci-Öğretmen-Veli üçlüsünün birlikte aşabileceğini belirtti.

* Biber gazından etkilenen kişilerin akciğer filmi çektirip İHD'ye göndermesi istendi. İnsan Hakları Derneği bu filmleri açılacak davada delili olarak sunacakmış.

* Cumartesi - Pazar Ethem Sarısülük Parkı (Ahmetler Postanesi yanı), Seğmenler Parkı, Kuğulu, 100. yıl gibi yerlerde genel forumlar yapıldığı duyuruldu, Batıkent halkından bu forumlara da katılım istendi.

* Hayat TV, İMC gibi direnişe destek veren kanalların kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu vurgulandı.

* Konuşmalardan bazı parçalar (hatırlayabildiğim kadarıyla):
   - Tutsaklardan selam var. Onlar kendilerine ceza veren mahkemede halaya durarakmahkemeyi direniş alanına çevirdiler. Herkes kendi hayat alanı içinde direnişte olmalı
   - Bu eylem sayesinde sokakta neler yapabileceğimizi keşfettik.
   - Eylem sadece gençlere özgü değildir, biz orta yaşlılar da gençlere destek olmalıyız.
   - Tüm koşturmacaya, yorulmamıza rağmen eylemlere katılacak gücü içimizde hissediyoruz, kendimizi evde durduramıyoruz :)
   - Aslolan halkın kendini yönetmesidir. Batıkent'te direnişin organize edilmesi sadece Dayanışma Platformuna bırakılmamalı, organizasyon komitesi değiştirilmeli, halkın ortak kararlar almasına olanak tanınmalı


Son bir not:
Yürüyüş öncesi Meydan'da bir genç arkadaşımız, gözaltına alınanların marjinal, provokatör ilan edilip yalnızlaştırıldığını, direnişe destek veren halkın içinde bile AKP'nin bu yalanlarına inananların olduğunu belirtti. Direnişin bu noktaya gelmesinde bu insanların öneminin farkına varılmasını ve onlara destek verilmesini istedi. Unutmayın ki Ethem yaşıyor olsaydı muhtemelen o da şu anda gözaltına alınan, tutuklanan arkadaşlarımızdan biri olacaktı. 


Forumun ses kayıtlarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:


Kısıtlı imkanlarla yapılan kayıtta sıkıntılar olabilir, özür dileriz. Elinde daha temiz kayıt olanların katkılarını bekleriz

Eyüp Hz. Halit Parkı Forum Notları (28 Haziran)


Öne çıkanlar:

- Taksim Dayanışması'nın çağrısı üzerine, 29.06.2013 Cumartesi, yani bugün,18:00'da Fransız Konsolosluğu önüne buluşup 19:00'daki eyleme hep beraber katılacağız.

- Ramazan'da tüm parklarda (veya katılacak olanlarda) topluca iftar yapma etkinliği organize etmeye çalışıyoruz. Bugün Devrimci/Anti-kapitalist
 Müslümanlar'a bu konuyla ilgili ulaşmaya ve fikirlerini almaya çalışacağız.

- Parkta 10 noktaya sokak hayvanları için su ve yem kapları koyduk. Kapların üzerine veya yanına da "Hayvanların suya ihtiyacı var.", "Lütfen bittiğinde doldurun." yazılı kartonlar bıraktık. Alta da "Eyüp Gezi Forumu"nu ekledik.

Genel

- İspanya örneği ve mahalle örgütlenmesinin nasıl söndüğü ile ilgili konuşuldu. Sivil inisiyatifin öne çıkması ve örgütlü yapıları dışarıda bırakmasının düşülen en büyük tuzaklardan olduğu belirtildi.  
- Büyük parklarda katılımcıların çokluğundan dolayı konuların derinlemesine tartışılmadığı, bu işlevi küçük parkların üzerine alabileceği konuşuldu.
- Capul.tv'yi Eyüp parkına çağırmak istiyoruz. Hatta capul.tv tüm parkları dolaşabilir.
- Örgütlü yapılar ve partilerden neden yeterli desteği göremediğimiz konuşuldu. 
- Parklardaki forumlar ve oluşumlarla birlikte Gezi hareketi örgütleniyor ve kurum olmaya başlıyor denildi.
- Gezi ruhunu örgütlerden çok, örgütlere üye olmayan ve ilk kez eyleme katılan kitlenin oluşturduğu ve bu kitlenin korunması, eve çekilmesinin engellenmesi gereği konuşuldu. 

Etkinlik/katılım:

- Halkevleri'nden de arkadaşların katılımı oldu ve bizimle görüş alışverişinde bulunup, nasıl destek olabileceklerini konuştuk. 
- Abbasağa katılımcılarından iki kişi Eyüplü olduklarından bu gece bizimleydiler.
- Şirin, Abbasağa izlenimlerini aktardı. Önceki gece Abbasağa'ya gitmişti. Eyüp Gezi Forumu'nun Ramazan'da iftar önerisiyle adının duyulmasından çok memnun olduk hepimiz. 
- İspanya örneğini ileriki günlerde gündemimize alıp, bu konuda bilgi sahibi olan ve araştırma yapıp foruma aktarabilecek bir arkadaşın inisiyatif almasıyla herkesin bilgilenebileceği bir etkinlik yapacağız.
- Birlikte okuma etkinlikleri ile beyin fırtınası yapmanın faydalı olacağı konuşuldu. İleriki günlerde yer verilecek etkinliklerden olacak.
- İftar yapılacak ise, bir ya da birkaç kez yapılmasının etkili olmayacağı, uzun süreli yapılması gerektiği konuşuldu. 
- Parklarda yerel sorunlara eğilmeye başlandığında katılımların daha fazla sağlanabileceği öne sürüldü.
- Teyyib Erdoğan'ın İstanbul Atatürk Havaalanı'ndaki karşılamasına cemaat yurtlarında kalan öğencilerin saat 20:00'de toplanarak götürüldüğü bilgisi alındı. 3500 kişi civarı götürüldüğü öğrenildi.

Yerel/Kentsel sorunlar:

- GOP ve Eyüp civarındaki Kentsel Dönüşüm projesinin etkileri ve bekleyen tehlikeler konuşuldu. 
- Pierre Loti tarafındaki Karyağdırdı Baba türbesinin bakımsız bırakıldığı ve ilgilenilmesi gerektiği konuşuldu.

Özgürleşen tüm parklara kucak dolusu sevgiler!

Bakırköy Forum Notları (28 Haziran)


  • Haftasonu eylemleri hatırlatılarak forum başladı. Cumartesi günü isteyenler, saat 15:00’de Bakırköy’deki Kadıköy deniz otobüsü  iskelesinde buluşup, Kadıköy’de düzenlenecek ekolojik/iklim değişikliği yürüyüşüne katılacak (16:00-17:00 arası). 18:00’de Taksim Galatasaray Lisesi önünde buluşup, Taksim Dayanışma’nın eylemine destek verilecek. Her iki eylemde de “Diren Bakırköy” pankartımız kullanılacak.
  • Pazar günü, LGBT’nin 17:00’da gerçekleşecek onur yürüyüşünün duyurusu tekrarlandı; bunun içinse facebook aracılığıyla katılmak isteyenlerin buluşmalarını organize etmeleri istendi. Bu yürüyüşe pankartımızla katılmak yerine, twitter vs. vasıtasıyla LGBT’ye ulaşmak ve eylemlerinde Bakırköy forumu olarak yanlarında olduğumuzu belirtmek daha uygun olur dendi.
  • 1 Temmuz’da Çağlayan Adliyesi’nde “Kendini İhbar Et” eyleminin duyurusu yapıldı. Taksim Dayanışma’nın konuya ilişkin yapacağı duyuruların internetten takip edilmesi istendi.
  • Basılması planlanan etiketlere dair çeşitli ebat ve fiyat bilgileri verildi; konunun uzmanı olan arkadaşların (Kerem Gökçen, Mustafa Layık) ilgilenmesi hususunda karar verildi.
  • Ethem’in öldürülmesi ve katili olan polis memurunun salıverilmesine ilişkin dilekçeler Nevin tarafından herkese dağıtıldı, imzalanıp kendisine iade edildi.
  • Hasan Bey çalışma gruplarıyla ilgili hazırlamış olduğu önerileri paylaştı; her bir grubun 2 sözcüsü olması, kadın erkek üye sayıları hususunda %50’lik kota uygulanması, sözcülerin aynı zamanda yürütmeyi de sağlaması ve belirli süreler dahilinde gruplarda görev almaları gibi fikirlerden oluşan çalışma grubu önerisi tartışmaya açıldı.
  • Çalışma gruplarının isimleri üzerinde uzlaşılamazken, söz konusu grupların/komisyonların bürokrasi yaratarak hiyerarşik bir düzene sebep olacağı gibi eleştiriler geldi. Bunun yanı sıra, çalışma gruplarının önerildiği haliyle sayısını fazla bulanlar oldu. Genel bir kanı, grupların önce oluşturulması, sonra çalışacakları konu başlıklarını kendi aralarında belirlemeleri yahut ihtiyaca göre zamanla farklı gruplar oluşturulması şeklinde oldu.
  • Daha temel, kapsayıcı çalışma grubu konuları önerildiği gibi, daha spesifik, gezi ruhuyla yahut gündemin aciliyet arzeden hususlarıyla ilgili olacak konu başlıklarının seçilmesi gerektiği de belirtildi.
  • Uzun süren tartışmalardan sonra facebooktan çalışma grubu başlıklarının ortaklaşa belirlenmesi kararı alınarak konu nihayete erdirildi.
  • Pazar 13:00’de siyaset atölyesinin toplanacağı duyurusu yapıldı.
  • Hazırlayacağımız bülten için, Evren’in yaptığı “sevgili komşumuz” dokümanı hatırlatıldı, facebook sayfamızda yer alan belgeye herkesin göz atması istendi.
  • Tiyatro için ilgilenenlerin Gökhan’la görüşebileceği hatırlatıldı.
  • Herkesin aklındaki atölye fikrini Elvin’le görüşmesi önemle belirtildi.
  • 7 Temmuz’da, 17:30’da Kadıköy Meydanda toplanma çağrısı yapıldı (Gazdan Adam Festivali).

Adana Atatürk Parkı Forum Notları (27 Haziran)


27.06.2013 Atatürk Parkı Forum Notları
Yaklaşık 65-70 kişinin katılımıyla gerçekleşen Forum notlarıdır.

- Eylem farklı bir biçimde devam etmeli.  Örneğin sporcular maçlara çıktıklarında birşeyleri protesto etmek için kollarına siyah bir bant takıyorlar. Böyle birşey yapılabilir. Takım elbisesiyle işe giden birisi gömleğinin üstüne bağlayabilir.  Tişört giyen birisi koluna bağlayabilir. Birşekilde devam etmesi gerekiyor eylemlerin. Bir de şunu söylemek istiyorum. Polislerin içersinde AKP yanlısı polisler var. Onlar sayesinde polis olmuş insanlarda var. Duyguları ile hareket ediyorlar. Herhangi bir durumda buna göre davranıyorlar. Sert müdahelede bulunabiliyorlar. Ama tam tersi olarak gelen emire direnen polislerde var.
 AKP gitmiş olsa CHP, MHP veya bir başka parti gelmiş olsa çok farklı mı olur? Hayır olmaz. İktidar partisinin değişmesinden ziyade sistemin değişmesi gerekiyor. Kadrolaşma her zaman vardı. Belki bu hükümette şimdiye kadarkinden daha fazla oldu. Ama yine de kadrolaşma her zaman oldu.

- Gözlemlediğim kadarıyla sayımız azaldı diye insanların biraz morali bozuluyor.  Ben sayımızın azaldığına inanmıyorum. Buraya gelmeyen insanlar var ama ben bu ruhun devam ettiğine inanıyorum. Kimse moralini bozmasın. 1 Haziranda ki kalabalık hala burada. Belki gelemiyorlardır, belki çekiniyor ya da sayıyı az görüp de gelmiyorlardır. Bu arada bugün parkın ışıklarını karartmışlar. Bu bir psikolojik baskı. Yapsınlar. Bizi yıldıramazlar. Hiç korkmayın. Hiç moraliniz bozulmasın. Herkes gelmeye çalışıyor.

- Sayımızın az olmasının en büyük sebebi insanların haberinin olmaması. Çoğu kişi bana soruyor. Daha devam ediyor mu diye.
Buraları bilmeyenler de var. Biz bu semtin insanı olduğumuz için biliyoruz.

- Ben bu parka yakın oturuyorum. Daha önceleri hava karardığı zamanlar bu parka gelmeye çekiniyordum. Ama şimdi burada bir sürü insan var. Buraya gelip konuşabiliyor, birbirimizi dinleyebiliyoruz. Burada her görüşten insan var.

- Bir soru sorabilir miyim? Neden korkuyordun bu parka gelmeye?

- Burada oturan bir takım adamlar oluyordu. Ya da nasıl adlandıracağımı bilmiyorum ve bir hata yapmak istemiyorum ama travesti olan insanlar da bu parktaydı. Burada ilave edeceğim bir şey var. Önceden saygı duymuyordum bu insanlara. Çekiniyordum.  Ama artık çok saygı duyuyorum. Ben homofobik bir insandım. Toplumun dayatmasından kaynaklı bir sorundu bu. Korkuyordum ama şimdi bunu yendiğimi düşünüyorum.

- Arkadaşlar hepimizin yerleşik korkuları var. Az önce ben de forumun başlamasını beklerken, burada benden başka bir adam daha vardı. 60 yaşında bir kadın olarak ben, eğer gençler gelmezse ne yaparım diye düşündüm. Korkmadım dersem yalan söylemiş olurum. Yerleşik korkularımız var.

- Ben 2 senedir Atatürk Parkının yanındaki bir binada oturuyorum. Ben ve kızım sürekli olarak parktan yararlanıyoruz. Bunu belirli saatler içinde yapıyoruz. Fakat gece karanlık olduğunda özellikle bu kısımlarda  - ki bu parkın güvenlik görevlileri var ama yoğun olarak iç kısımlarda geziyorlar -  tinerciler, sokak çocukları, hayat kadını olan transeksüeller olurdu. Korkardık. Bunu bu eylemle birlikte biraz değiştirebildik. Örneğin tinerci çocuklar burada çadırlarda kalan insanlarla çok iyi ilişkiler geliştirdiler. Şimdi onlarda bizden. Artık bu parkta korkulacak hiçbirşey kalmadı. Eskiden bende korkuyordum. Karanlık olunca evime çıkıyordum. Ama şimdi transseksüel arkadaşlarımızda bizimle birlikte. Tinerci çocuklarda ki bırakmak istiyor çok büyük bir çoğunluğu. Gördüğünüz her tinerci ile her sokak çocuğu ile konuşmanızı size şiddetle tavsiye ederim. Almaya çok açıklar çünkü. Ve aynı şekilde eşcinselleri de transeksüelleri, travesitleri de dışlamamanızı, onlarla da konuşmanızı tavsiye ederim. Hiçkimseye hiçbir zararları yok. Sadece insanlık ve sevgi istiyorlar. 

- Herkesten özür dilerim. Ben 17 senedir burdayım. Başkasından gördüğüm zararı onlardan görmedim. Gelirler, oturular, giderler. Ne yapıp ettikleri beni ilgilendirmez. Kim ne yapıyorsa kendine yapıyor. Öteki dünyada herkes hesabını verecek. Yani kimisi orada çay içer, kimisi bira, şarap içer. Kimisi orada kız arkadaşıyla oturur. Bunlar benim sorunum değil.

- Ben de bu semtte oturuyorum. Bu park ile ilgili benim de korkularım vardı. Ama sebep insanları yargılamak değildi. Kim ne isterse onu yapıyor. Bu sorun değil. Benim tek sorunum burdaki ışıklandırma. Ben herkesle bunu paylaşıyorum. Eğer bu parkta yeterli ışıklandırma olsaydı ben rahatlıkla yürüyebilirdim. Şu haliyle karşıma kimin çıkacağını ne zaman çıkacağını bilemiyorum. Bu nedenle baskı yapalım ve parka daha fazla ışık sağlayalım.

- Ben bu öneriye kesinlikle katılıyorum. Bir şikayet formu hazırlayalım. Burda bulunan herkes tanıdıklarına da söylesin. Bir şekilde burda birleştirelim. Ve hep birlikte belediyeye dilekçe ile isteklerimizi sunalım.

 - Bu eylemler korku duvarlarını yıkmamızı sağladı. Hayatımdaki ilişkiler çok fazla iş odaklı  yani kısaca çıkar odaklıydı.  Son 20-25 gündür hem bu parkta, hem eylemler sırasında insanlarla kurduğum ilişkiler ise çok farklıydı. İnsanlara karşı önyargımızı yendik. İnsanlara duyduğumuz korkuyu aştık. Bu da bana göre eylemlerin çok önemli bir katkısıdır. Bundan sonraki aşamalarda ilişkilerin daha sağlıklı kurulacağını ümit ediyorum.

- İçinde bulunduğumuz sistemin temel amacı, insanları, %99,9'u genetik olarak aynı olan insanları birbirinden farklı olduğuna inandırmaya çalışmasıdır. Örneğin az önce sokak çocuğu, tinerci, seks işçisi, transeksüel gibi niteliklerle belirlediğimiz insanlarla aynı parkı kullanmaktan koktuğumuzdan bahsettik. Transeksüel bireylerin, seks işçisi bireylerin,  sokak çocuklarının, tinerci çocukların toplum içerisinde yarattığı suç oranı bizim bildiğimizden düşündüğümüzden çok daha azdır. Ama ters taraftan medya, her sokak çocuğu ile ilgili, transeksüel bireylerle ilgili problemleri bizim gözümüzün önüne sokar ki, parklardan, bahçelerden, toplumsal hayattan, kamusal alandan bu insanlarla karşılaşmamak için uzak durmamız sağlansın. Örneğin bir tinerci suç mu işledi. Medya da ikinci üçüncü sayfada en önde çıkıyor. Bir transeksüel birey suç işlemeye mi devam etti, parkar güvenli değil deniyor. Bunu da aileler üzerinden çocuklara aktarıyor. Biraz önceki arkadaşım korkuları olduğundan bahsetti. Bu büyük ihtimalle kendi yarattığı bir korku değil. Daha çok hepimizin annelerimizden babalarımızdan miras olarak aldığımız korkulardır bunlar. Bana da söylendi. Gitme oraya, orada tinerci çocuklar var, transeksüeller var. Ben de diyorum ki transeksüel bir bireyden veya tinerci bir çocuktan o yılda iki üç tane üçüncü sayfada gördüğümüz bıçaklama haberlerinden dolayı korkmak zorunda değilim. Milyon tane adam var böyle. 2, 3 tane suç çıkarıyor, bak diyor çıkma, gitme sokağa! Dünyada ki çoğu suç bireyler tarafından, halk tarafından değil, devletler tarafından yaratılıyor. Ben hayatımda tinerciden, transeksüelden görmediğin şiddeti devletten, polisten gördüm. TOMA'dan, Akrep'ten gördüm.

- Korkularımızdan bahsettik. Ama aslında korkmamalıyız. Artık herkes tepkisini göstermeye başladı. Bu iyi birşey. Buna sevinmeliyiz. Bir sorundan bahsedildi. Ama bunlar halledilmeyecek sorunlar değil. Başımızda daha büyük bir bela var. O belanın da ne olduğunu herkes biliyor herhalde. Onlar gittikten sonra, daha özgür ve daha demokratik bir şekilde  bu sorunların hepsi çözülür. Onların derdi ise sorunları çözmek değil. Kategorize etmek, bölmek. Bunu da çok iyi yapıyorlar. Ama ilk defa olarak bunu çok kolay yapamayacaklarını anladılar. Şimdi sizden ricam yarın gelirken yanınızda 2 kişi daha getirin. Bu şekilde sayımız çok artacaktır. Çok basit aslında. Ben kardeşimle gelebiliri. Annemiz, babamızla gelebiliriz. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Devlet ve Hükümet. Bunları birbirinden ayıralım. Devlet baki, hükümet geçicidir. Herkes hükümetin polisi değil. Devletin polisleri de var. Polisleri de o kadar yargılamayalım.

- Bir duyuru yapmak istiyorum. Cumartesi günü saat 18:00'de bir eylem var. Eylemin konusu şu: Bizim TOMA'ya ihtiyacımız yok, biz kendi kendimizi ıslatabiliriz. Bİr nevi su oyunu. Su savaşı demiyorum. Su oyunu.

- Merhabalar. Tolstoy'un güzel bir lafı vardır. "Bütün insanlar dünyayı değiştirmek ister ama kimse kendini değiştirmek istemez." Biz burada bunu yapmaya başladık. Kendimizi değiştirmeye başladık. Bu bence örgütlenmenin en önemli dayanağıdır. Kendimizi değiştirmeden sistemi değiştiremeyiz. Çünkü sistem bizleriz. Hitler, yaptığı katliamları tek başına yapmadı. Arkasında çok ciddi bir destek vardı. Halk ona bu gücü verdi. Bu ülkede de en büyük sorunlardan biri milliyetçiliktir. Bunu engellemeliyiz.

- Gezi direnişi eylemi bana birçok şey öğretti. İnternetten başından kalkmayan, elinden telefon düşmeyen, benimde çocuklarımın dahil olduğu apolitik olarak adlandırdığımız gençler, sosyal medyayı kullanarak çok güzel bir eylem başlattılar. Bu beni çok mutlu etti. Direnişin ne olduğunu gördüler, dayanışmanın ne olduğunu gördüler ve bizim görmediğimiz, bilmediğimiz şeyleri de bize gösterdiler. Bu ülke 30 yıldır uyuyordu. Son 12 yılı komada geçiyordu. Ama şimdi komadaki o hastanın gözleri aralandı. Biraz parmağını oynatmaya başladı. Ve bu hasta ayağa da kalkacak. Ben bu gençlerle, orantısız zeka kullanan gençlerle bunu bu ülkede başaracağımıza inanıyorum. Yarın ölürsem eğer, inanın artık gözüm açık gitmeyecek.

- Atatürk gibi bir cumhurbaşkanı Türkiye'nin başına hiç geldi mi? Yok! Adam bir tek kefenle gitti. İsteseydi Türkiye'nin tapusunu alırdı. Başbakan ise elinde tapu, istediği gibi oynatıyor herşeyi. Ben hiç kimseden korkmuyorum. Her gün ben tinerci çocuklara yemek yediririm. Onlara kıyafet veririm. Bunları ben yapmayacam. Bunları devlet yapacak. Hırsız bankta yatıyor. "Çaldım abla!" diyor. "Niye çaldın oğlum?" dedim. "Ben çaldım. Birazını polise verdim. Poliste gitti hükümete verdi." Bu nasıl bir anlayıştır. Kurban olurum ben o çocuklara. Öyle güzel insanlar ki. Türkiye'de havuz dolu. Yüzmeye bilen kendini kurtarıyor, bilmeyen gidiyor. Bu böyle gitmez. Ayı zor getiriyoruz. Emekliyim arkadaşım emekliyim. Benim hakkım bu değil. 40 sene hizmet verdim ben.

- Arkadaşlar! Dün kısaca seçim yasasının değişmesi gerektiğinden bahsedilmişti. Bugün bana gelen bir ileti de şu öneriliyor. Yurdışında yaşayan tanıdıklarınıza haber verin. Konsolosluklarda oy kullanılıyor. Lütfen atlamayalım bu haberi ve paylaşalım.

- Allah rızası için o sandıktan benim oyum çıkmaz mı. Ben oy kullandım ama o sandıktan benim oyum çıkmadı.

- Seçimlerde görev almalıyız. Oyların sayım aşamasında bulunmalıyız.

- Şimdi biz 20-25 gündür bu olaylar içerisindeyiz. Hepimiz direniyoruz. İnsanlar öldü, yaralandı. Peki bu yaptığımız mücadelenin önderliğini kim yapacak? Ben bunu çok merak ediyorum. Bizim başımız kim olacak yani. Peki yarın seçimler olacak. Bizi kim yönetecek?

- Bu harekete birinin önderlik yapmasını isteyenler, bekleyenler; beklemesin! Bu hareketin bir önderi olduğu zaman bu hareket anlamını yitirecektir. Vizyonu dar insanlar birinin onlara yol göstermesini ister. Sonra bir demagog çıkar, başbakan gibi insanları etkiler. Adam ne güzel konuşuyor diye herkes ona oy verir. Başbakan da çok iyi bir hatip. Adam yalanları öyle güzel söylüyor ki. Böyle bir adama ihtiyaç yok. Böyle bir öndere ihtiyaç yok. Bir hareket var ve böyle bir hareketin sözcüleri olur. Bu hareketi halka anlatacak sözcülere ihtiyaç var. Lider demek ego demektir. Bizim lidere ihtiyacımız yok. Sadece böyle topluluklara ihtiyacımız var. Böyle topluluklardan fikir çıkmasına ihtiyacımız var.
Bu akşam 7. akşam. Birkaç tane güzel fikir çıktı. Özellikle dün akşam bir arkadaşımızın gerçek tarimizi keşfedelim önerisi vardı. Ben gün içerinde bu konu üzerine biraz düşündüm. Bu fikri nasıl gerçekleştirebiliriz? Aramızda eminim tarihçiler, araştırmacılar vardır. Bu konuda üniversitelerden destek alalım. Ve gerçek tarihi önümüze koyalım, çocuklarımıza anlatalım. Örneğin bize ortaokul, lisede ders kitaplarında anlatılan Atatürk ile, benim üniversitede kendi çabamla öğrendiğim Atatürk arasında dağlar kadar fark var. Devletten beklemeyin böyle birşeyi. Kendi tarihimizi kendimiz öğrenelim. Bunun için bir girişimimiz olsun. Diren adana facebook sayfası üzerinden gerekiyorsa bir forum açalım. Örneğin biz bilmiyoruz ermeniler ne oldu? Birileri ermeni katliamı dedi, birileri soykırım dedi. Bilmiyoruz. Babaannem Kaç Kaç diye birşeyden bahsederdi. Bilmiyoruz bunları. Gerçekleri bilmiyoruz. Gerçekleri ortaya çıkaralım. Bugün Türkiye kendi toprak bütünlüğünü koruyacaksa halklarıyla barışmalıdır. Ve halkarıyla barışması için, geçmişte yaşanan zulümlerin tekrarlanmaması için, geçmişten ders alınması için bizim geçmişte ne olduğunu öğrenmemiz lazım.

- Ben 6 çocuk sahibi bir anne olarak burdayım. Gururla burdayım. Söylenecek o kadar çok şey var ki. Yarın bir gün seçim var deniliyor. Peki biz bu seçimlerde kime oy vereceğiz? Ne yapmamız gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Yoksa burada istediğimiz kadar konuşalım bu bir işe yaramayacaktır.
Bugün başbakan halkı, polis ile asker ile karşı karşıya getirdi. Bu tuzağa düşmemeliyiz. Polisleri de, askerleri de dışlamamalıyız. Halkı da öyle. Yani bütün görüşlere saygı duymalıyız.

- Bir arkadaşımızın tarihle ilgili bir fikri vardı. Ben bunu kendi adıma çok tehlikeli buluyorum. Bırakın yakın tarihi, bu 20 günlük tarih bile iki farklı şekilde yazıldı. Burada örneğin ermeni soykırımı dediğiniz zaman veya başka birşey dediğiniz zaman onbin tane farklı yorum çıkar. Bir tane gerçek bulamazsınız. Ne yazik ki durum bu. Yazılmış yüzlerce kitap var. Hangisinin gerçek olduğu aslında kişisel bir konu. Bizi daha fazla ayırmaktan, ötekileştirmekten başka bir işe yaramayacağını düşünüyorum. Bu tarihçiler arasında bir tartışma konusu olabilir ama biz buna girersek biraz çözümsüz kalacağımızı düşünüyorum.
Lider konusunda da birşeyler söylemek istiyorum. Bence buradan bir siyasi parti çıkmaz. Çok farklı düşüncelere sahibiz. Solcu da olsak, sağcı da olsak buradan belki 10 tane siyasi parti çıkar ama bir tane çıkmaz. Bizim amacımız insanların düşünmesini sağlamak. Güzel bir söz vardı. "Benim gibi düşünmenizi istemiyorum, sadece düşünmenizi istiyorum." Düşündüğümüz ve bunları paylaştığımız zaman inanıyorum ki ortak bir çözüm buluruz.

- Ortada bir yangın var. Peki bu yangından öncelikli kurtarılması gereken nedir? Bİz neden burdayız? Bunun farkına varmalıyız. Örneğin ermenilerle sorunu olan var mı şu anda? Yok. Bizim hak ve özgürlüklerimize çok kaba bir tabirle tecavüz ediliyor. Bizim geleceğimiz elimizden alınıyor. Ama biz hala geçmişe dönelim, geçmişi kurcalayalım diyoruz. Geçmişi bırakalım. Bu ülkenin tarihi yazıldı. Bir daha yazılmayacak. Bu ülkenin tarihini anlayamadıysak sorun bizde. Ortada bir yangın var. Herkes kendiyle ilgili birşey söyleyebilir. Emekli abim der ki emekli maaşımdan yana sıkıntılıyım. Sağlık memuru arkadaşım, öğrenci arkadaşım kendi sorunlarından bahsedebilir. Önerim şudur. Bir sonra ki forum için belirli konular belirleyelim. Bu konular üzerinden tartışalım.

- Tarih bilincinden bahsetti arkadaşlar. Kimisi dedi ki tarihi bir yana bırakalım, geleceğe bakalım, bugüne bakalım. Başka birisi burdan bir tane siyasi parti çıkmaz, 10 ayrı parti çıkar dedi. Burdan 10 değişik siyasi parti çıkmasının nedeni  de zaten herkesin tarih bilincinin farklı olmasıdır. Bu farklılık nedeniyle kişi şimdiyi farklı değerlendirir ve geeceği farklı hayal eder. Hepimizin tarhi bilincinde bir sakatlık var. Tarihi araştırıp öğrenmek gerekir. Örneğin Topçu Kışlası'nı neden yapmak istiyorlar? İşte 31 Mart ayaklanması var. Bir irtica ayaklanması var. Bu ayaklanma bastırılıyor, irticacılar öldürülüyor ve Topçu Kışlası yıkılıyor. Erdoğan'da bunun intikamını almak için oraya tekrar Topçu Kışlasını yapmak istiyor. Hepimiz biliyoruz ki o ayaklanma irtica ayaklanması. Ben de aksini iddia ediyorum. Oradaki ayaklanma, irtica ayaklanması değil. Orada ayaklananlar şeriat istyorlardı. Peki şeriat nedir? İslam hukukudur. Ve ordakiler de aynı şu an bizim istediğimiz gibi hukuk istiyorlar, adalet istiyorlar. Bunu farklı kavramlarla, farklı bir dille, adalet, hukuk, yasa ile ifade edemedikleri için ve ancak şeriat ile ifade edebildikleri için, şeriat istiyorlar. Burada şeriattan kasıt hukukdur. Hukuk istedikleri için bastırıyorlar. Biz bu ayaklanmayı irtica ayaklanması olarak biliyoruz. Peki biz bunu nerden biliyoruz? Okulda böyle öğrettiler. Peki bunu kim öğretti? Egemenler öğretti. Bu çok tipiktir. Bu şekilde bugünü anlamak ve geleceği hayal etmek mümkün değildir.
1. meclis 1921'de kurulmuş. Peki bu meclisin bileşenlerini biliyor musunuz? Kürt milletvekillerinin olduğunu, Laz milletvekillerinin olduğunu biliyor musunuz. Peki 1924'ten sonra bu neden olmuyor? Peki bugün olan şey, yine kürt milletvekilleri var mecliste. Peki bunlar nasıl varolabiliyor? Çünkü bunlar zaten vardılar. Birşeyi yoktan var edemezsiniz. 

Ataevler 4 Mevsim Parkı Nilüfer Halk Forumu Notları (26 Haziran)


Nilüfer Halk Forumu
26 Haziran 2013 / Ataevler 4 Mevsim Parkı

Forum, Günay beyin açılış konuşmasıyla başladı.

Açılış konuşmasında “Tarihsel bir döneme tanıklık yapıyoruz, AKP’nin gerici ve neo liberal uygulamalarıyla baskıcı bir dönemden geçiyoruz. Kamusal alanlar tasfiye edilip, her şey piyasa, kar ve zarar kriterlerine göre şekillendirilmekte. Gezi Parkı’nın yok edilip yerine topçu kışlası yapımı da bu anlayışın ürünüdür. Sabah 05.00’te, yaşamına ve kentine sahip çıkanlara polisin vahşice saldırısıyla ve bu saldırının görüntülerinin sosyal medyada ülke geneline hızla yayılmasıyla, insanlar isyan ve direniş ruhuyla sokaklara dökülmüştür. Evlerinde tencere-ışık eylemlerini de dahil ettiğimizde 5-6 milyon insan direnişe katıldı. Ülke tarihinin en kitlesel ve militan eylemleri yaşandı. Hepimiz, evlerinden eylemcilere limon-su veren Ayşe teyze olduk, üzerine fırlatılan gaz bombasını geri fırlatan genç ve cesur erkekler, kadınlar olduk, tazyikli sudan kaçarken yanındakine çarptığında özür dileyecek kadar da naziktik. Hepimiz Ethem olduk, Abdullah olduk. Bu sürede kaybettiğimiz kardeşlerimizi; Ethem, Mehmet, Abdullah ve İrfan’ı asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Şimdi mücadelenin başka bir safhasına geçtik. Mahallelerimizde, yerellerde, yaşam alanlarımızda katılımcı ve doğrudan demokrasi örneklerini yaşatmak üzere, halkın meclislerini oluşturarak tartışmalar yürüteceğiz. Burada, hak ve özgürlüklerimiz için izleyeceğimiz yolu konuşmak, neyi ve nasıl yapacağımızı birlikte belirlemek üzere toplandık, tarihi her zaman direnenler yazmıştır.” dedi.

Açılış konuşmasının ardından kolaylaştırıcı (söz veren) olarak Can bey kendisini önerdi. Konuşmacıların 3-4 dakikayla sınırlı konuşması ve toplantının 10.30’da sona erdirilmesi kararı, forum katılımcılarının onayıyla alındı ve konuşmalara geçildi.

Foruma yaklaşık 200 kişi katıldı ve 26 kişi söz aldı.

İzettin : İstanbul’da ki direnişlerin sonucu ve onun belli aşamasında buradayız. Tayyip’in otoriter tavırları karşısında dipten gelen bir dalgayla direndik ve buradayız. Siyaseten yok sayılanların meclisi ve direnişidir. İnsanlar yeniden konuşmayı ve yan yana gelmeyi öğrendiler. 4 yılda bir sandık kurularak demokrasi olmaz. Birbirimizi asla hakaret etmeden dinlemeliyiz.

Can : 1 hafta bende Taksim’deydim. Yaşadım ve gördüm. İnanılmaz bir coşku vardı. Gaz saldırısını gezide bekledik elbette gerginlik te vardı, direndik. Gezide kazanmıştık ancak Beşiktaş’ta müdahale devam ediyordu. Gezi parkı bu anlamda güzel bitti. Umutluyum.

Caner: Bursa’da müdahale olmadı. Müdahale olan yerlerde enerji, paylaşım ortaya çıktı. Çevre sorunları, HES’ler, yaşam alanlarımızın yok edilmesine karşı köylerde önceden direnişler vardı. Bu direniş kentlerde ve faşizan baskılara karşı yapıldı. Nilüfer Çayı, Uludağ’ın yok edilmesi konularında, nasıl bir Bursa’da yaşayacağımız konusunda tavır almalıyız.

Gürsel : 68’in çapulcularındanım. 70’li yıllar güzel dönemlerdi. 90’lı gençler bana o yılları hatırlattı. Tepkilerinde doyalı genşlere teşekkür ederim. Gençler yeter dedi. Eğitim, yerel yönetim uygulamaları, sağlık gibi konularda tepki göstermeliyiz. Sağlık ocaklarında iğne-hap kesilmiş. Büyükşehir yasasın nedeniyle köylüler mağdur.

Nesimi : Siyasi yapılar ve meslek odalarında çok fazla genç yoktu. İlgisiz idiler. Ortaya çıktılar ve yaşama sahip çıktılar. Baskıya başkaldırdılar. 90 gençliğinden öğrendik. Umutluyum. Anne babalar gençlere sahip çıkmalı. En doğrusunu, iyisini yapalım. Bu toplantıları takvime bağlayalım. Haftada 1-2 kez yapalım.

Sezgin: 82 doğumlu “Y” kuşağından sınıf öğretmeniyim. Üç işareti-bozkurt,zafer ve yumruk- yan yana gördüm ve beni heyecanlandırdı. Nefretimizi iç savaş varken yanlış yere yönlendirmedik. Doğru yere yönlendirdik. Çiftçi, işçi, emekçi herkesin burada olmak için bir sebebi vardı. İnsanlar çok kolay ayrışabilirler. Etkili muhalefetle insanları bir arada tutmalıyız. Seçimlerde güçlü çıkalım. Tüm muhalefet kesimlerini bir arada tutmalıyız.

Gamze: Organizasyonlar yaparken eksik yapıyoruz. Bu organizasyonu iyi duyuralım. Sosyal medya sayfası oluşturalım. Örgütlü olmayanlar tesadüfi geliyor. Ben bir psikolog olarak toplumun iki kutuba ayrıldığını görüyorum. Direnenler/direnmeyenler. Çapulcular/haklı olalar. Acaba biz de ötekileştiriyor muyuz ? Diğer taraflara da anlatalım, onları kazanalım.

Ali Rıza:  Öğrenciyken faşist saldırı olunca gazeteci ağabeyimiz Yılmaz Akkılıç’ın yanına giderdik. Şimdi yıla sonra onun adını verilen parkta toplandık. Bu kadar insanı burada görmek mutluluk vericidir. Büyük sıkıntı bizi bekliyor. Diktatoryal konuşmalarla halkı bakı altına alan başbakan var. Bu süreç bitmeyecek, devam edecektir. Yapacağımız her şeyi önemseyelim. Karartma yaşanıyor. Ancak sosyal medya ile her şey ortaya çıkıyor. Reyhanlı ile başladılar. Bu söylenenlerin tümü faşizmdir. Gençler siyasete girmelidir.

Seyhan : AKP politikalarından son 5-6 yıldır en çok kadınlar zarar gördü. Ama ben korkmuyorum. Tencerelerimizi boş bıraktı. Kürtaj yasası getirdi. Öte yandan tecavüzcüler mahkemelerde serbest bırakılıyor. Serbestçe dolaşıyorlar. Şeriat olan bir ülkede yaşamak istemiyorum. Kızım zorunlu din dersini almasın. 4+4+4’ te kaygılıyım. Hükümet istifa diyorum. Platform devam etmelidir.

Ferruh : Umudun inadı, inadın umudu eksik olmasın. Marjinaller inadı temsil ediyor. Yeniden umutlandık. Öfkemizi özgür ve demokratik bir ülke mücadelesi için kullanalım.  AKP toplumu bölüyor. Kazlıçeşme mitinginde bunu yaşadım. Farklılığımıza rağmen bir araya geldik. Vicdanımızla ve adalet için ortak paydada buluşup mücadele edebiliriz.  Tayyip’in yalanlarını, Gezi hakkındaki yalanları boşa çıkaralım. Öfkemiz özgürlüğün umudu olsun.

Derya: 31 Mayıs sürecinde korkularımızı yendik. Geleceğe yönelik kazanım olması için mücadele emek eksenli olmalıdır. Katılımcı demokrasi eksenlidir. Egemen güçlerin kararını bu şekilde ortadan kaldırabiliriz.

Sultan: Neden gezi parkında hareket barış söylemiyle ortaya çıktı? İnsanlar ayrıştırılıp bölündü. 30 yıl analar ağladı. Savaş bitsin diyenleri, halkların kardeşliğini Taksim’de gördük. Omuz omuza mücadele ettik. Kapitalizmi teşhir etme fırsatı bulduk.

Esra : Burada olmakla gururluyum. Eğitim sistemine, zorunlu din dersine karşı olduğum için buradayım. Hatay’da olanlar için buradayız. İki kelimeyi bir araya getiremeyen bir diktatörün başbakanlığında bu ülkenin geleceği nasıl olacak düşünemiyorum? Gençler çok duyarlı ve sonuna kadar gitmelidirler. Hükümet istifa etmeli. Şeriatla, diktatörlükle gençlerimizi yıldıramazlar. Geleceğimiz için hükümet istifa.

Gizem : Denizli’de öğrenciyim. Öğrenciler çok fazla düzene karşılar. İçimizde her yöreden insanlar var. Bizi parçaladılar. Sorular sormalıyız. Bunu eğitim sistemiyle engellediler. Büyüklerimiz siyasete karışma derler, ancak bu kez mitinglere anne ve babalarımızla gidiyoruz. Çok mutluyuz. Arkadaşlarımıza anlatacağız, çoğalıp yayılacağız. Sosyal medyayı kullanalım.

Edai : Gençlerimizin konuşmasını ısrarla istiyorum. Kuşkusuz tecrubelerimiz de önemli. Gezi parkı milat oldu. Başbakana yakışmayan hareketleri var. Buralarda saldırılar, eylemler olurken, başbakan Afrika’ya, ABD’ye gitti, Geridekilere talimatlar verdi, hakaretler yağdırdı. Yalan ve korku imparatorluğunun idrakındayız. Önümüzdeki süreç zor olacak. Bu tür toplantıları büyüterek devam ettirmeliyiz. Koltuklarını terk etmeyecekler ancak ayaklar baş olacak.

Umut : Forumu organize edenlere, dostlarıma teşekkür ederim. İstanbul’da okuyorum. Gezi’deydim. Yaralılara yardım ettik. Anneler eylemdeydiler. Senelerdir umut ediyorum. Hak ve özgürlükler için mücadele edeceğim. Elimizden alamazlar. Buradaki insanlar umudu taşıyorlar.

Kudret : Sizlerle birlikte olmaktan mutluyum. Vekiller vekilliklerini yapmadılar. Kandırdılar. 4-5 yılda bir seçimlerle bizi kandırdılar. Meclis burada.  Burada çıkar, kavga yok. Tek çıkarımız, insanca yaşamak istemek. Seçim barajı kalkmalı. Siyasi partiler yasası değişmeli. Bu meclisleri çoğaltmalıyız.

Öykü: Ankara’da Anadolu Lisesi’nde öğrenciyim. Copları yedik. Mahallemiz kapalı bir mahalledir. Buna rağmen 100 kişi toplandık, yürüdük. AKP’ye oy verenlerin çoğu başbakanı dinlememişlerdir.

Birgül : Lise öğretmeniyim. Güzel şeyler oluyor. Hepimiz eylemciyiz. Eskiden marjinal zarar veren idi, şimdi kahramanlarımız oldular. Eskiden sendikaya gelmeyenler şimdi eylemci oldular. Bu nedenle mutluyum. Çapulcuyum. Direnişe devam.

Füsun: Eğitimciyim. AKP diğerlerini ötekileştiriyor. Eğitim sisteminde ötekileştirmeyelim. Öğrencileri lider ruhlu yetiştirelim. Alışverişlerde AKP sermayesini desteklemeyelim. Laik, ilericileri destekleyelim. Örgütlü olalım, hepimiz bir sivil toplum örgütüne üye olalım.

Ezgi: Facebok ve twitter sayfalarını önemsiyorum. Çok sayfalar var. Birbirlerine bağlayalım. Geniş topluluklara ulaşabiliriz.

Bir öğrenci: Çıplak eylem vardı. Mesaj verdi. Neden kötü şeyler Müslüman ülkelerde oluyor. Bu sorgulamalardan canım yanıyor.

Ahmet Hikmet : Ezber değişti. Gezi’yi %70 gençler örgütledi.Bu kuşak devrimci bir kuşak yaratacak. Örgütlenme tarzımıza yeni tarzda devam etmeliyiz. Çevreci, doğacı, dini ve milli değerleri önemseyen, emek eksenli devam edeceğiz. Barış yolunda devam edeceğiz.

Kerim:  33 yıllık öğretmenim. Liseliler apolitik, bunlardan bir şey olmaz diyordum. Yanıldım. Devam ettirecekler. Taksim’de bunu yaptıysalar doğuda kimbilir neler yaptılar diyoruz? Bugün sorguluyoruz. Dindar nesil yetiştirmek istiyorlar. Topluca, ayrımsız bir arada olacağız.

Emre: Konuşmalardan kafam çok karıştı. Dinledikçe daha da karıştı. Bilen biri varsa anlatsın. Her yerde olay var. Doğru yol neresi? (o sırada telefonu çalınca mikrofonu biraktı J J )

Volkan: Gezi çok doluydu. Her tipte insan vardı. Çok aykırı şeyler vardı. Ancak insanlar bir aradaydı. Bu güzel tarafıydı. Gençlerin %80’i zülme karşı direnmeye gitti. 1-2 kişi taş attı, 40 kişi engelledi. 1-2 kişi küfretti 100 kişi engelledi. Çok eğlenceliler. Geziyi kazanmak için oradaydılar. Zeka AKP’yi düşürecek. Guruplar açılabilir. Kalabalık olanlar devam eder. Burada demokrasiyi öğreneceğiz. Demokrasinin temeli konuşmaktır. Kürtlerle, şeriat isteyenlerle konuşmalıyız. Doğru bildiklerimiz yıkıldı. Basına lanet olsun. En ufak bir şeyde toplanacağız, sahip çıkacağız.

Konuşmaların ardından, gelen önerileri değerlendirecek ve bir daha ki toplantının
hazırlığını /duyurusunu yapacak, 12 kişiden oluşan “dayanışma komite” si oluşturuldu.

Daha kalabalık şekilde, 1 Temmuz Pazartesi günü, aynı yer ve saatte yeniden buluşmak
üzere başlangıçta belirlenen süreyi 15 dk. aşarak J forum sonlandırıldı. 

Küçükçekmece Forum Notları (28 Haziran)


28 Haziran Küçükçekmece Forumu
28 Haziran Cuma günü ikinci forum gerçekleştirildi. Forum amfi tiyatroda Göl Festivali çalışmaları olduğu için biraz gecikmeli olarak başladı. Amfide çalışma olduğu için 21:30’a kadar toplanma için beklenildi, ardından forum için bayrak direği altına geçildi.
Foruma başlamadan önce Sivas katliamında ve Taksim direnişinde yitirdiklerimiz için kısa bir anma programı yapıldı. Sivas’ta, Taksim’de ve mücadelede tüm yitirilenler için bir dakikalık saygı duruşunun ardından Esenyurt İşçi kültür Evi’nden iki emekçi şiir dinletisi gerçekleştirdi. Şiir dinletisinin ardından da forumdan iki arkadaşımız kısa bir bir müzik dinletisi yaptı. Anma programının ardından forum, Taksim Dayanışması toplantı bilgilendirmesi, Cennet, Atakent ve Bakırköy Forumları’ndan aktarımlarla başladı. Ardından da bundan sonraki süreç ve atölyeler üzerine sözler alındı.
Forumda gerçekleşen tartışmalar sonucunda şu kararlar alındı:
-          Bir sonraki forum 3 Temmuz Çarşamba günü 21:00’da, amfi tiyatroda festival devam edeceğiz için Küçükçekmece sahildeki bayrak direğinin altında olacak.
-          Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla 29 Haziran Cumartesi günü gerçekleşecek eylem için 18:00’da Cennet Forum’dan gelenlerle buluşulacak. Küçükçekmece Dayanışması ve Cennet Forum pankartları açılarak yürüyüşle meydana gidilecek.
-          1 Temmuz günü Sivas katliamı için bir yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirilecek. Bu yürüyüşe de Küçükçekmece Dayanışma ve Cennet Forum pankartları ile katılınacak. Yürüyüş için 20:00’da Tepeüstü’nde buluşulacak. Basın açıklaması da Hürriyet Caddesi bitiminde gerçekleştirilecek.
-          Taksim Dayanışması’nın çağrısını yaptığı kendini ihbar etme ve sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunma eylemi için 1 Temmuz günü, 12:30’da Çağlayan Adliyesi önünde buluşulacak.
-          Cennet Forum’la forumlar ayrı ayrı gerçekleşecek, yerellerde daha etkin olmak için forumlar birleştirilmeyecek, ancak koordineli hareket edilecek. Ayrıca ortak eylemler yapılacak.
-          30 Haziran Pazar günü 17:00’da Cennet Forum’un Hüriiyet Caddesi Dev-adam Kitapevi önünde gerçekleştireceği etkinliğe katılım sağlanacak.
-          3 Temmuz’da forumda siyaset atölyesi ve kentsel dönüşüm atölyesi üzerine ayrıntılı planlamalar yapılacak. Küçükçekmece bölgesi kentsel dönüşüm tehdidi altında olduğu için kentsel dönüşüm meselesinin atölye vb. çalışmalarla ön plana çıkartılabileceği tartışıldı. Ayrıca bölgemizdeki yerel sorunlarla ilgili –kötü koku vb.- de çalışmalar yapılabileceği önerildi.
-          3 Temmuz’daki forumda iletişim, eylem vb. ihtiyaçlar için komiteler oluşturulacak.