Türkiye'nin
demokratikleşme süreçlerinde aktif deneyim birikimine sahip TMMOB, yasaların ve
üyelerinin ona verdiği siyaset yapma hakkını sürdürdüğü için
cezalandırılamaz
yetkileri kısıtlanamaz
Geçmişi, Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti olarak, 1908 yılına kadar uzanan; Cumhuriyet'ten
sonraki örgütlenmesini, 1926 yılında kurulan Türk Mühendisler Birliği ve Türk
Yüksek Mühendisler Birliği adı altında gerçekleştiren, bu örgütü Şubat 1927
tarihinde kurulan Türk Yüksek Mimarlar Birliği'nin izlediği TMMOB (Türk
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği), 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında
kurulmuştur. Temel ilkelerinin birinci maddesinde yer alan bir "mesleki demokratik kitle örgütü"
olarak, bugün bünyesinde; Çevre,
Bilgisayar, Elektrik, Fizik, Gemi Makinaları İşletme, Gemi, Gıda, Harita Ve
Kadastro, İnşaat, Jeofizik, Jeoloji, Kimya, Maden, Makina, Metalurji,
Meteoroloji, Orman, Petrol, Ziraat, Tekstil Mühendisleri Odaları ve İç
Mimarlar, Peyzaj Mimarları, Şehir Plancıları Odaları bulunmaktadır.
Bu yapı bir yüzyılı devirmiş bir deneyimin birikimi, bir demokrasi geleneğinin
inşası demektir. İktidar 9 Temmuz 2013 gece yarısı, torbaya attığı, 3194 sayılı
imar kanunun 8. maddesine eklenen yasa ile demokrasiyle arasındaki mesafenin
uzaklığını bir kez daha açıkça ortaya koymuştur. Birikimi, deneyimi ve
eylemleri ile "yerindeliğini kanıtlamış" bir meslek örgütünü kendi
çıkarları ve çıkarlarının sürekliliği için tehdit unsuru olarak görerek, toplumsal
hayattaki işlevini ve işlerliğini ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Çünkü Odaların
geleneği sivil toplumun olmazsa olmaz ilkelerine dayanır. Bu ilkelere göre;
1 Üyelerinin meslekle ilişkilerini düzenlemek ve denetlemek, o meslekten
insanları bir arada tutan meslek örgütlerinin tasarrufundadır.
2 İş dünyasının meslekle ilişkisine
zemin teşkil edecek hukuki ve ahlaki değerleri, iş yapma adap ve etiğini
oluşturmak meslek örgütlerinin kuruluş amaçlarındandır.
3 Meslek örgütleri mesleki haklar
mücadelesini verirken aynı zamanda mesleğin kamu yararına uygun gelişmesini
sağlamak için çözüm önerileri ve politikalar üretmek yani ülkenin demokratikleşmesi
için vardırlar.
Bu üç madde özünde şu anlama gelir: TMMOB
üyeleri adına karar almak ve siyasi faaliyette bulunmak zorundadır. Odalar
siyaset yapıyor diye eleştirmek ve suçlamak yerine görevlerini yaptıklarını düşünmek gerekir. Bu
yetki ona tüzel kişiliği ve üyeleri tarafından verilmiştir. Dolayısıyla, TMMOB'nin mesleki ve
kamusal imkan ve deneyimlerini, kamu yararına, sivil toplum adına Gezi Parkı
hareketinde kullanması da onun asli görevleri arasındadır. Merkezi otoritenin,
bir kentin kamusal alan kullanımı hakkında kapalı kapılar ardında karar vermesine
karşı çıkışla başlayan Gezi hareketi, rejimin toplum üzerinde yarattığı baskının
çözülmesiyle devam etmektedir. Bu çözülme tabi ki bir ülkenin tüm demokratik
kitle örgütlerinin konusu haline gelecektir.
Çıkartılan ek yasa ile iktidar; TMMOB ve bağlı Odalarının gelirlerini
kesip, birbirleri ile bağlarını koparıp, kamu adına bağımsız, bilimsel, teknik,
mesleki denetim yapma yetkisini elinden alıp merkezi otoriteye bağlamaya cüret
etmekle bir taraftan da kamusal-toplumsal kaynak ve varlıkların talan
edilmesinin önünü açmış ve doğrudan demokrasinin özüne müdahale etmiştir. Üyelerini
gözaltına alıp toplum karşısında "suçlu" gösterecek kadar...
AKP iktidarının kendisine karşı
muhalefet yürüten her kurum ve kuruluşu olduğu gibi, 410.000 üyesi ile
gerek meslek hakları gerekse demokrasi mücadelesinde ülkenin en güçlü
örgütlerinin başında gelen TMMOB’yi de etkisizleştirerek
susturmaya ve teslim almaya çalışmasını asla kabullenmiyoruz. Mücadelesinde
TMMOB'nin yanında yer alıyoruz.
HEYBELİADA FORUMU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder