Bahçelievler Dayanışması olarak, 20.00 da Yeryüzü Sofrası adı altında
gerçekleştirdiğimiz iftardan sonra Ali İsmail Korkmaz’ın temsili anıtına bıraktığımız mumlar, takas pazarı için getirilen kitapların ve Dayanışma Masası’nın düzenlenmesiyle birlikte konu başlığı Ali İsmail Korkmaz’ın
kaybedilişi olmak üzere forumumuz başlamıştır…
Ufuk isimli katılımcı, Ali İsmail Korkmaz adına yazdığı mektubu okudu.
“Benim adım Ali İsmail Korkmaz,
19 yaşındayım. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde öğrenciyim. Gezi Parkı
eylemlerine destek vermek için çeşitli arkadaşlarımla beraber sokaklara çıktım.
2 Haziran günü katıldığım eylemde polis şiddetinden kaçarken sokakta kimliği
belirsiz kişiler tarafından kıstırılarak odunlarla dövüldüm. Yere yıkılana
kadar dayak yedim. Olaya şahit olan bir kişi korktuğu için müdahale etmedi,
edemedi. Bir süre sonra ayağa kalktım ve uzaklaştım. Ancak başka saldırganlar
tarafından yakalanarak dayak yemeğe devam ettim. Kendimi otobüs durağına
attığımda bayılmışım. Arkadaşlarım beni tesadüfen buldular, hastaneye gittik.
Ancak doktor eylemden gelenlere bakmıyordu. Her tarafım morluk ve şişlikler
içerisinde olmasına rağmen hastanede “ Bir şeyin yok, git ifadeni ver” diyerek
uzaklaştırıldık. Çocukken kalp ameliyatı geçirdiğim ve kan sulandırıcı ilaçları
hala kullandığım için kanamadan korkup hastaneden eve dönemedim. Sabaha kadar
hastane önünde bekleyip, yorgun düşünce mecburen eve gittim. Uyandığımda
konuşma zorluğu çekiyordum. Arkadaşlarım, aileme haber vererek beni başka bir
hastaneye götürdü. Fakat ikinci hastanede, önce ifade vermemin gerekliği olduğu
söyleyerek, beni karakola gönderdi. O halde karakollarda gezinerek yanımdaki
arkadaşlarımın yardımıyla ifademi verdim. Çünkü dilim dolanıyor ve konuşmakta
güçlük çekiyordum. İfade sonrası götürüldüğüm hastane, dayak yememden tam bir
gün sonra muhanemi yapmaya karar verdi. Çekilen tomografi sonucunda beyin
kanaması geçirdiğim ve vücudumda pek çok kırık olduğu belirlenerek ameliyata
alındım. 4 saatlik ameliyatın ardından solunum ve bilincimi kaybettim, yoğun
bakıma alındım. Ailem ve arkadaşlarım haftalarca, tedirginlikle hem yaşamamı
hem de ölümümü beklediler. Bir ara kendi kendime son bir gayret ile nefes
almaya başladım. Lakin olmadı. Hepinizi üzdüm. Umutlandırdım. Affedin!
Ben Ali İsmail Korkmaz, 19
yaşındaydım. 2 Haziran gecesi elinde odunlar olan kimliği belirsiz kişiler
tarafından Gezi Parkı eylemlerine destek verdiğim için öldüresiye dövüldüm. 10
Temmuz günü hayata gözlerimi yumdum. “
Katılımcı düşünceleri;
- Ali İsmail Korkmaz, 31 Mayıs
günü başlayan, Taksim Gezi Parkı direnişinden bu yana polis ve devlet
tarafından öldürülen beşinci arkadaşımız, ışıklar içinde uyusun. Anısı
mücadelemizde yaşayacak.
- Arkadaşımız mektubu okurken,
bir anne olarak çok duygulandım, üzüldüm. Şuanda çok öfkeliyim. Ali İsmail
Yılmaz’ı kaybettik ama bir gider, bin geliriz! Mücadeleye devam!
- Hala yoğun bakımda olan
arkadaşlarımız var. Yarın bir ölüm haberi daha alabiliriz. Alilerin ölümlerine
alışmamamız lazım. Ali Hataylıydı ve Hatay son 4 ayda Reyhanlı başta olmak
üzere çok ciddi şeyler yaşadı. Hatay bizden daha kızgın ve Hatay’da polis çok
daha sert davranıyor.
- Çift çanak kullandığı için
gözaltına alınan insanlar vardı ve bu satılmış medya Gezi Parkı olaylarından
sonra o insanlara şunu söyletti, “Neden şimdi çift çanak kullandığımızı
anlayabiliyor musunuz?”
- Sopalı, palalı saldırganlar
münferit bir olay değil, hükümetin ve satılmış medyasının yarattığı bir
durumdur. Biz Ali’yi ve Ali gibi beş arkadaşımızı daha kaybettik. Bizim gücümüz
kaybettiklerimiz içerisinde bir polisi de var görmemizdir. Bu farkımızı
koruyalım.
- Yıllar boyunca halklar, devlet
eliyle birbirine düşman edildi. Ancak bazıları halkların birbirinden hiçbir
farkı olmadığı anlayamadı. Bu sömürü sistemi içerisinde devletin şiddetiyle,
zamlarıyla, saldırıyla, çeşitli müdahaleleriyle birçok ortak yönümüz oluştu.
Gezi Direnişi bu ortak yönlerin buluşmasıdır. Gezi Direnişi bize yan yana
durmayı öğretti. Bundan sonraki çalışmalarımızla da mahallemizde, okullarımızda
hep beraber ortak bir iradeyle bu hak, kardeşlik ve barış mücadelesini
büyütelim.
- Ali’nin öldürülmesi bir biat
toplumuna dönüştürülmek istenen toplumun içerisinde bulunan yürüyen insanın,
konuşan insanın susturulmak, durdurulmak istenmesidir. Buna karşı gelecekler
vurmakla, kırmakla tükenmez.
- Biz eski kuşakların içerisinde
olduğu tartışmaların cevabıdır Ali’nin ölümü. Ali’nin öldürülmesi devletin
niteliğinin öğrenilmesi açısından en büyük örnektir. Ali’yi bu sömürü sistemi,
ezen – ezilen sınıflar olduğu sürece var olacak sistemin polisi ve onun sivil
uzantıları öldürdü.
- Ali; Sevcan gibi, Uğur gibi,
Ethem gibi öldürülen bir insan. Ali’nin arkasında olanlara, Sevcan’ın ve
Uğur’unda ihtiyacı var. Umarım Gezi Direnişinden sonra insanlar Maraş’ta,
Dersim’de, sırf ırkından ve inancından dolayı öldürülen, katledilen insanları
da düşünecektir. Biz halkına karşı katliamlarla, ölümlerle cevap veren hiçbir
iktidarı affetmiyoruz.
- Bugün Ali için koruduğumuz
hassasiyeti, günlerdir komada olan Berkin içinde göstermemiz ve tutsaklarımızı
yalnız bırakmamamız gerekir.
- Örgütlü olduğumuz sürece
polisin ve onun sivil uzantılarının saldırıları da egale edilecektir. Bu
nedenle kendi içimizde örgütlü olmanın önemini vurgulamak istiyorum.
Daha sonra, avukat olan bir katılımcı, yaşanılan süreç içerisinde
gelişen hukuki ve hukuki olmayan olaylara dair açıklamalarda bulunarak, gözaltı
sürecinde gösterilmesi gerekilen tavrı aktarmış ve katılımcıların sorularını
yanıtlamıştır. Konuşma özeti;
- Hükümet sözcülerinin bu süreç
içerisinde söylediği her söz mahkeme konusu olabilecek açıklamalardır. “Kağıt
üzerinde bazı haklar vardır ancak bunları biz istediğimiz sürece, bizim
istediğimiz şekilde kullanırsınız, kullanmazsanız sizi terörist ilan ederiz”
denilmektedir. Hiçbir anayasal hak yukarıdan birilerinin yazmasıyla, çizmesiyle
oluşmaz. Bunlar halkların mücadeleleri sonucunda kazanılan haklardır. Kağıt
üzerinde size tanılan hak ve özgürlükler vardır. Ancak uygulamada birçok
kısıtlama getirilir. Kazandığınız bu haklar siz kullandığınız sürece vardır.
Kullanmaz, savunmazsanız yok olur. Yasaları oluşturan ve uygulatan halkın kendi
gücüdür.
- Parkın keyfi yasaklanmasından
sonra kendisinin halk olarak görüldüğüne artık tereddüt ile baktığını söyleyen
katılımcı, parka girmenin yasal şartını “yandaş mı olmak lazım?” diyerek sordu.
Soruya cevaben,
Valinin açıklamalarının
tutarsızlıklarla dolu olduğunu, halkın gözünde vali itibarının kalmadığı ve
hiçbir hukuksal alt yapıya binaen yapılmadığı söylendi. “Bu açıklamalara cevap
vermek dahi saçmalığa karşı cevap vermektir. Herhangi bir idarecinin toplanma
hakkının engellemesi suçtur, valinin halk üzerinde ise hiçbir ciddiyeti
kalmamıştır.” denildi.
- Gözaltı durumunda eylemcilerin
takınması gereken tavrı soran katılımcıya cevaben,
Gözaltı sürecinde herhangi bir
itirazda, eylemcinin polis ile mukavemet etmekten tehdit edildiği genelde ise
soruşturmanın bu yönde açıldığı, gözaltına alınan eylemcinin çevresindeki
insanlara ismini duyurmasının gerekli olduğu, gözaltı sürecinde sessiz kalma,
tutanak imzalamama, avukat isteme hakkının var olduğu hatırlatıldı. İnsanların
çantasında çıkan güneş ve deniz gözlüklerinin dahi artık tutuklama sebebi
olduğu belirtildi.
- Taksim Dayanışması üyelerinin
gözaltına alınmasından sonra tutuklanmasını beklediğini söyleyen bir katılımcı,
üyelerin serbest bırakılmasını kendi adına sürpriz olduğunu, bu sürecin bir
hukukçu olarak nasıl izlenildiği soruldu.
Göz altıların, Taksim Dayanışması’nı
yıpratmak amacı taşıdığı, ardından savcının acil bir şekilde suç örgütü kurma
telaşına girdiği aktarıldı. “Gözaltına alınanlardan birisi polis otobüsünün
yanında geldiği için bir suç örgütü oluşturmaktan üç gün sonra hakim karşısına
çıktı. Bu gerçek bir hukuk komedisidir. Gözaltı sürecinde savcının bir terör
örgütü oluşturma çabasının başarısızlığını ise yeterince çalışamamasına
bağlıyorum. Önümüzdeki süreçte bu hazırlığın yapılmasını da bekliyoruz. Dava
hakkında yeterince kamuoyu oluşmadığı sürece o dava hukuki sonuçlanmayabilir.
Taksim Dayanışması üyelerinin serbest kalışının nedenini de buna, bir kamuoyu
oluşmasına bağlıyorum. “
Forum günlerinin Salı ve Cuma olarak düzenlenmesinin kararlaştırılması,
forumumuzun sosyal medya adresinin, forum ve Yeryüzü Sofrası’nın gün ve
saatinin paylaşılması, TMMOB ve Taksim
Dayanışması’nın Cumartesi günü için yaptıkları yürüyüş çağrısının
aktarılmasının ardından sonra forum sonlandırıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder