Bugünki forumda Ankara Feminist Hareket ve
Kaos GL’den arkadaşların katılımıyla kadın ve eşcinsellere yönelik ayrımcılık
tartışıldı.
Konuşanlar, konuşulanlar;
·
(Pelin) Forum Ankara feminist
hareketten gelen arkadaşların Kuğulu inisiyatifinde yaşadıkları tatsız olayları
anlatmalarıyla başladı. 3 kadın kendini Kuğulu inisiyatiften sayan birileri
tarafından tacize uğramış. Geçen Cuma için Lice olaylarının yaşanmasının da
etkisiyle feministlerin organize ettiği film gösterimini iptal etmişler.
Feministlerin tepkisi üzerine de bundan sonra kadınla ilgili her şeyi iptal
ediyoruz diyerek üsten bir dille kabalık etmişler. Diğerleri de bu konuda net
bir tepki göstermeyip sadece arkadaşı mazur görün, duygusal bir arkadaş
demişler. Aynı gün bir kadını da kıyafetine bakarak yargılamışlar. Güvenpark’ta
da küfürle ilgili sıkıntılar olmuş.
·
6 Temmuz Cumartesi günü 16:00’da
Güvenpark’ta kadın platformu eylem yapacak. Eylem söylemi “ Devlet şiddeti
örtbas etmeye çalışıyor, susma itiraz et” olacak.
·
Mahremiyet yasası hasta-doktor
arasındaki güven ilişkisini bozacak ve doktora gitmeler azalacak. Bu yasayla
birlikte hastanın özel bilgilerinin 3. şahıslarla paylaşılmasının önü açılmış
olacak. Cinsel yaşam, kürtaj, alkol, madde alışkanlıkları gibi özel bilgiler
ailelerle ve Sağlık Bakanlığı’yla paylaşılacak.
·
Takvim gazetesinin “Nakavt”
başlığıyla verdiği ve adeta bir boks maçını anlatır gibi anlattığı kadına
yönelik şiddet haberi için her gün 12:30 da eylem başlatıldı. Bu eylemlerden birinde
bir kadın arkadaşımız sivil polisin şiddetine maruz
kaldı. Takvimdeki yazarlardan biri eylemcilerle bu konuda görüşebiliriz dedi.
Yarın Güvenpark’ta yapılacak eylemde bu eylemi düzenleyenler de olacak.
·
(Yasemin) Feminist kadınlar
uzun süredir sokaklarda. Geçen sene kürtajla ilgili büyük bir miting
düzenlemişler ancak katılım istenen kadar olmamış. Geziden sonra sokağa karşı
çekinceler azaldı, sokakta güzel bir değişim başladı.
·
Kennedy’de taraftar gruplarının
kadını ve eşcinselleri aşağılayan küfürlü sloganlarına kadınlar tepki
göstermiş. Cinsiyetçi ve aşağılayıcı küfürlerin eleştirilen şeye dönüştüğünü
anlatmaya çalışmışlar. Bir süre sonra grup küfürleri bırakmış. Sokakta bir
şeylerin dönüştüğünü, yan yana durabilmeyi, farklılıkların kabullenilebildiğini
görmek çok güzel. Hiç de azımsanmayacak güzellikler yorulmaya değdi.
·
(Ayşe) Bir kadın kürsüsü
oluşturulması ve kadınların deneyimlerini paylaşması önerildi.
·
LGBT için de büyük dönüşümler
oldu. Onlara karşı olan “onlar sadece eğlenir, seks düşünür” gibi önyargılar
kırıldı. Neden yaşanan şiddet, doğa katliamı sonucunda ibne, orospu gibi
küfürler ediliyor. Neden en nefret ettiğimiz, en kızdığımız kişiler ibnedir,
orospudur, bu nasıl yerleşti dilimize? “politikacı” yı bile küfür olarak kullansak
yerini daha iyi bulmuş olur.
·
15 Temmuz’da Ahmet Yıldız’ın ölüm yıldönümü, LGBT
etkinliğine çağrı yapıldı.
·
Hatayı annelerde buluyorum,
özellikler erkek çocuklarını yetiştirirken daha dikkatli olunmalı. Türk
kültüründe kız erkek evlat ayrımı var. Belki bizlerle daha yeni yeni değişiyor.
·
Evren: Bu süreç eşcinseller
için neden bu kadar önemliydi? Yeraltında
çekilmiş eşcinsel hayat için gezi parkı önemliydi. Gezi park
olduğundan beri eşcinseller hep oradaydı. Özellikle gayler dışarıdaydı
çünkü kadın eşcinseller daha gizli yaşıyorlar. Güvenpark Ankara’da
savunulamadı. Türkiye’de eşcinsel hareket doğduğu günden beri anarşizmi ve
devrimciliği benimsemiş bir hareket. 2001’de kaos GL ilk defa eşcinsel işçiler
kimliğiyle sokağa çıktığında bunların ne işi var burada denmişti. 2006-2007’den
sonra değişimler oldu. Evet bu direniş militarist, ırkçı, cinsiyetçi yer yer..
Daha önceden Arnavut kaldırımları gibi yan yana dizilmiş gibiydik. Artık taşlar
kazındı da yığın halinde temas ediyoruz, bu yığından ne çıkar bilmiyorum ama
yeniden kaldırım olsak da biz temas ettik.
·
Birsen: Mahremiyet yasasının
örneklerini yaşıyoruz. Daha yasalaşmadan, hamilelik testi yaptıran bir kadının
eşini arıyorlar haberiniz var mı diye ya da 30 yaşındaki kadınları arayıp ne
zaman çocuk yapmayı düşünüyorsunuz diye soruyorlar. Çok tedirgin edici bir
durum bunun bir de yasal olması. Bir şeyler yapmalıyız.
·
Dün antikapitalist Müslümanlar
dışlanır gibi olmuş çok üzüldüm. Taksim herkes için yeni, başka türlü birşey.
Tarih yazılıyor, yapılıyor, herkes kendince katkıda bulunuyor. Bir insanın dini
inançlarının olması bu seküler yaşamda bir şeylere karşı çıkmasına engel değil.
Bu arkadaşların Taksimdeki varlığı çok değerli. Kucaklayıcı bir dil
kullanılmalı. 100. Yıl’da da bunun güzel örnekleri yaşanmalı. Eğer birşeyleri
değiştirmek istiyorsak dini inancı olanlarla birlikte nasıl yürüneceğine kafa
yormak gerekiyor. Dayanışmanın içerisinde olanların ortak zeminde buluşmasının
yolunu arıyalım, buna dikkat edelim.
·
12 Eylül kuşağındanım, Tıp Der
derneğindeydim. Solcu olduğu tahmin edilen bir eşcinsel arkadaşımız vardı.
Seçimden seçime bütün fraksiyonlar herkesin olduğu gibi onun da peşine düşerdi.
Ama onunla bir yandan da dalga geçiliyordu, tiksindiriciydi. Liseden aynı
apartmanda oturduğumuz bir arkadaşımla farklı görüşlerdeydik. Üniversite
döneminde türbanlı olarak gördüm ve selam vermedim. Yıldız Ramazanoğlu feminist
arkadaşlar belki bilir kadın haklarıyla ilgili yazıyor. O zaman da için için utandım, içim hala sızlıyor.
Pursaklardaki iş yerime giderken otobüste yanıma oturan adamın tacizine
uğradım, hepimiz her gün buna benzer örnekler yaşıyoruz.
·
Kadına yönelik taciz her yerde,
2 gün önce peşime takıldılar kendimi foruma zor attım. 2 ay önce veteriner
kedilerim için eve geldi. Doğal olarak bir şeyler konuşup çay ikram ettim. Vücuduma
dokunup seninle görüşmek istiyorum diyerek sözlü ve fiziksel tacizde bulundu.
Bir an hiçbir şey yapamadım yeter ki evimden gitsin istedim. Kadınlar daha
neler neler yaşıyorlar, feminizmin erkek düşmanlığı olmadığını insanlara
anlatmamız lazım. Bu insanların görüşünü çok etkiliyor, en ufak bir bilinç bile
çok etkili.
·
Bunlar neden oluyor kendimce
fikir belirtmek istiyorum. Direnişin insanları özgürleştirdiğini düşünüyorum. Bu
güne kadar çok fazla gerici iktidar oldu. AKP, cemaat ve devlet eliyle
toplumumuzu dinci gerileştirdi. Bu hayatın her alanında karşımıza çıkıyor.
Kadınları bu durumu da ataerkil bir yapının sonucu. Kaos GL eylemi ilk
yapıldığı zamanlarda 50 kişiydi. Bu sene bu kadar kalabalık olması direnişin
bir sonucu. Farklılıkların bir arada olduğu bir direniş. Çünkü her alana
yapılan saldırı aynı dille yapıldı. Bu direniş kendi hatlarını çizmeye başlarsa
başarılı olabilir. Irkçı, cinsiyetçi dilden arınması gerekir.
·
Forumu geç saatte haber aldım,
kadınlar, çocuklar nasıl dönecek eve, forum saatleri erkene alınmalı.
·
(Ezgi) Ev işi emeğin bölüşümü
forum ve eylemler için de önemli oldu.
Ev sorumlulukları kadınların kamusal alandan dışlanmasına sebep oluyor,
başörtüsü de öyle. Güvenpark’ta bir kadın yıllardır sokakta bu kadar güvende
hissetmedik, bundan sonra bunu bize borçlusunuz, hep böyle olsun istiyoruz
dedi.
·
Direnmek en çok kadınların,
işçilerin, Kürtlerin, öğrencilerin gereksinimi. Toplumda erkek şiddeti denen
şeyin temeli nedir? Erkek egemen eğitim, lise dahil. Diyelim ki bu sorunu
üniversitelerde çözdük, odtü de çözdük, yüzüncuyıl da çözdük. Toplumun geneline
yaygınlaştırılması gerekir. 18 yaş altındaki çocukların eğitim sisteminin
yeniden düzenlenmesi, yargının halk tarafından ele geçirilmesi lazım. İşgücünün
yeniden üretimi, işçi eve geldiğinde yemeği hazır olmalı.. Bunları
düzenleyenlerin elinden alması lazım halkın.
·
Bu ayaklanma süreci hepimize
pek çok şey kattı, ençok da feminist arkadaşlara birşeyler kattı. Birkaç sene önce 25
Kasım’da erkekler kadınların eyleminden kovulmuş, onlara destek olmak
için gitmişken. Şimdi feminist arkadaşlar erkeklerle omuz omuza oldular. Kişisel
olarak ben feminist değilim, sosyalistim, gözaltına alındığımda kadın polisten
de şiddet gördüm. Sadece erkek şiddeti değil mesele, gazdan etkilendiğimde
erkekler yardım ettiler. Ataerkillik kadınlar tarafından da destekleniyor,
aslan oğlum vs. kız çocukları kenara atılıyor. Bu sistem sorunu.
·
Ataerkillik kadınların meselesi
olduğu için yılda iki kere kadınlar olarak eylem yapıyoruz. Erkekler eğer
kadınlara destek veriyorsa ya da erkekliklerini sorgulamak istiyorsa bunun çok
yolu var. Neden sadece bu 2 günde yapılan eylem? Bu direnişin bize kazandırdığı
şey, feministlerin aklı başına geldi de birlikte yürüyoruz değil. 25 Kasım ve 8
Mart’ta kadınların öz gücü olarak sadece kadın olsun istiyoruz. Diğer bütün
eylemlerde beraber yürüyoruz zaten.
·
Ataerkil mücadele teker teker
erkeklere indirgenecek bir mesele değildir. O erkek devrimci olabilir, benimle
aynı fikirde hatta kadın mücadelesi konusunda benden daha aktif de olabilir.
Ama bu benim kadın olarak kendi ayaklarımın üstünde kadın eylemlerine gitmek
istediğimi değiştirmez.
·
Eşcinseller her yerde, eşcinseller
de çalışıyor, işçi sınıfının içinde eşcinseller de var. Bir hak mücadelesi
içinde bazı şeyler daha öncelikli yaklaşımı bizi daha ileri bir noktaya
götürmez. Cemil Çiçek, eşcinsel ayrımcılık anayasa maddesi için, bu yüzyılın meselesi
değil gelecek yüzyılın meselesi demiş, aynı zihniyet. Bir de, erkekliğe dair
sistematik bir sorun var doğru ama, feministler birşey diyoruz, özel olan
politiktir. Sevişirken, ütüyü kimin yapacağı gibi günlük hayattaki
dönüşümlerimizle önce kendi hayatlarımızdan başlıyabiliriz.
·
Namusa apış arasından bakıyoruz
oysa namus dürüst olmaktır. Apış arasından bakmayı yoğunlaştırdı AKP. Gece
yarısı sokakta yalnız başına yürüyen bir kadının aranmadığını, öğretmenim ben,
öğrencilerimize anlatmalıyız.
·
Demin yanlış anlaşıldım galiba,
eşcinsellerin direnişi geri plandadır demek istememiştim. Bu mücadele
bütünlüklü bir mücadele. Cemil İpekçi eşcinsel olduğunu söyleyip rahat rahat
dolaşıyorken, Ostim’deki arkadaş bunu söyleyemez. Erkek erkek olduğu için
yapmıyor derken, erkek yönetici erkek olduğu için değil, yönetici olduğu için
demek istemiştim. Bugün dünyadaki en kötü insanlardan birisi Margaret Thatcher,
bir kadın. Kendi hayatlarımızdan
başlıyalım, yok böyle birşey, hayatlarımız bizim değil ki.
·
İdil: Margaret Thatcher en kötü
insanlardandır. Ancak, erkekleştiğin
zaman yükselebiliyorsun, cam tavan diye bir kavram vardır. Kadınsan,
eşcinselsen hiç ulaşamazsınız bu bir gerçek. Bütünlüklü sistemle mücadele, aynı
zamanda özel hayatın dönüştürmeden olamaz. Bugün eve gittiğimde ütüyü ben
yapacağım çocuğa da karım kadar eşit bakacağım dersem bir adım atmış olurum.
·
Bunu sadece kapitalizmi
yıktığımızda çözebileceğimizi düşünmek safdillik gibi geliyor. Patronu
tarafından ezilen işçi eve gidince karısını eziyor. Hem kapitalizmle, hem
patriarkayla birlikte mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
·
Tecavüze uğrasam anlatır mıyım
susar mıyım bilmiyorum. Yanımda erkek arkadaşım varken çay koymak benim işimmiş
gibi geliyorsa birşeyler yanlış.
·
Ragıp: Kadın sorunu diyoruz ya
aslında, bu kadın erkek herkesin sorunu. Kapitalizm öncesi de vardı sonra da
olacak belki. Kadının da erkeğin de değişmesi gerekiyor. Kapitalizmle kadın sorunu
başka sorunlar. Herkes kendi farkındalığını yaratmalı; bu konulara ne kadar
duyarlı olduğunun, ne derece homofobik olduğunun bilinciyle hareket ederse bir
şeyler değişebilir.
·
İki farklı kötü tarif ediyoruz,
kapitalizm ve patriarka. Ama şunu da görmek lazım, tekleşmiş iktidar kadın
kasabı. Özel alanine politik olduğuna katılıyorum ama, toplumsal olanın
mücadelesi ıskalanıyor mu acaba? Muhafazakârlaşma kadın cinayetlerinin
artmasının sebebidir. 11 yıldır muhafazakarlığı hedef alan bir çalışma görmedim.
·
Simten Coşar’ın muhafazakârlaşmaya
dair
bir kitabı çıktı. Kahretsin ki Cemil İpekçi örneği var. Tansu Çiller örneği
gibi. On yıl sonar Tayyip erkek olarak değil başbakan olarak hatırlanacak.
Sokaklara eşcinseller de çıktı, yaşlı kadınlar da, engelliler de.. onlar bu
hareketin özneleridirler, yaşlı, engelli, mesela gündem çocuk gibi gruplarla
iletişim kurulabilir, çocuklar, engelliler, yaşlıların da burada olabilmesi
için saatler konusu düşünülmeli, burada olamayan grupları burada özne olmaya
çağırmalı.
·
Cam tavan deneyi. Cam tavanı
kaldırsanız bile çekirge zıplayamaz. Bir fikir arkasındaki kitle kadar güçlü
oluyor.
·
Bu sorunlar kadın sorunu değil,
önce insan sorunudur. Konuşma ve ifadelerde daha ılımlı olmalı, bir kadın
öldüğünde cinayet, bir insan ölüyor, bir insan bunu yaptı, bir insan öldü,
gibi. Burayı böldüğümüz an bir kitleyi kaybetmiş olabiliyoruz. Bu
sosyalistlerin de düştüğü bir hata.
·
Melek: Sormak istiyorum, küçük
bir kız çocuğuna 28 erkek tecavüz etti, biz bunu 28 insan bir insana tecavüz
etti diye mi okuyacağız?
·
O küçük ben olsam ne değişir ki
(önce insan sorunudur diyen erkek arkadaş)
·
Buraya feministler olarak
geldik. Somut veriler var. Sosyalist olmak feminist olmaya engel değil,
sosyalist feminist kollektif var.. Şu çok zor değil; feminizmin çok ortasınıf, akademik
bir algısı var. Erkek düşmanı, çirkin, evde kalmış kişiler feminist olur diye
bir önyargı var. Aynı şey eşcinseller
için de geçerli, onlar da küçükken tecavüze uğramıştır gibi. 6 yılda 41469
tecavüz olayı yaşandı. 2002-2008 arasında resmi kayıtlara göre her gün 22
tecavüz yaşanmış. Kendine feminist demek bu kadar zor değil. Kadın mücadelesi
ne işe yarıyor? Diyarbakır’da R.Ç eşcinsel diye babası tarafından öldürüldü.
LGBT takip etti diye itiraf etmiş oldu. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün.
www.bianet.org sitesindeki kadın linkinden içerikler incelenebilir. Tacizi
konuşabilmek çok güç ama çok kıymetli bir paylaşım. Bu yapılanların cezasız
kalması, haksız tahrik suçlamaları gibi sebeplerle kadınlar daha da içine
kapanıyor.
·
Tayyip Erdoğan direniş sürecinde
Taksim dayanışmayla görüşürken görüşmeyi terketti çünkü ona kafa tutan bir
kadındı. Polisler kadınları tecavüzle tehdit ettiler. Eylem boyunca kadınların
yeri, barikatlardaki kadınların simge olması, kadınlara özgüven kazandırdı. Bu
sayede direniş daha da büyüyecek.
·
Ataerkilliğin ve kapitalizmin
bir tutulması yanlış. Önce kapitalizm sonra kadın LGBT olmasından rahatsızım.
En korunmuş bölge olarak tabir edilebilecek bölgelerden ODTÜ’de bile kayıtlı
582 tecavüz vakası var. Kadın, erkek, eşcinsel kimliğiyle yolda rahatça
yürüyebilmek çok önemli.
·
Şiddeti politika dışında
tutunca fail ile mağduru aynı yerde tutuyormuşsunuz gibi geliyor. Peki tacize
uğramamak için ne yapmalı. Buna iki tür cevap veriliyor, bir çok muhafazakar, o
saatte orada yürümemen gerekir.. İkincisi de o senin kadın, eşcinsel olman
değil, ali, Ayşe olmandan kaynaklanan çok liberal bir söylem. Ben Aslı olduğum
için değil, eşcinsel olduğum için evsahibime iş telefonumu veremiyorum,
eşcinsel dernekte çalıştığımı söyliyemiyorum. Ev ararken sahte işyeri göstermem
gerekiyor.
·
Bu ortam fazla ideal Türkiye
ortalamasına göre, çok kadın var. Çok şehir gördüm, Kanada-Montreal ve
Küba-Havana gördüğüm en ideal şehirlerdi. Bu 2 şehirde kadınlar çok rahattı,
gece 2’de sokağın ortasına uzanmıştı kadın. Biz erkeklerin düşünmesi gereken
kadınların gece sokağa çıkıp çıkamadığı. Dünya mal varlıklarının %90’ından
fazlası erkeklerin elinde. Kadın en çok evde şiddet görür. Ekonomik şiddet
oranı değişmedikçe kadına karşı ayrımcılık sürecek. Sistem fiziksel gücü öne
çıkardıkça da kadın ayrımcılığı olacak. Kavga savaş gibi örneklerde kadınlar
güçsüz kalıyor. Telefon verirken erkek rahatça verir ama kadın veremez. ODTÜ’de
mühendislik fakültelerinde hiç kadın dekan, kadın rektör olmadı. Yönetim ve
karar mekanizmalarında kadının yeri artmalı. Sistemlerden bağımsız eşitsizlik
her yerde var.
·
Sınıflı toplumlarda eşitsizlik
her zaman vardır. Ekonomik bağımsızlık çok önemli. Kurtarılmış bölgelerle bu iş
olmaz. Sabah 7, akşam 10 çalışıp eve giden bir erkek ütü yapayım diyemez. Özel
hayattan çok kamusal alanda dönüşüm ön planda olmalı.
·
Yıllardır kadına olan şiddetin
sadece doğuda, daha az gelirli yerlerde olduğuna dair bir algı var. Ama durum
böyle değil. Ekonomik gelir yükseldiğinde şiddet de dönüşüyor, şiddetin biçimi
değişiyor, psikolojik şiddet oluyor vs. Özel ve kamusal alanda dönüşüm
birbirinden ayrı düşünülemez.
·
Ben feministim, niye, kadın
olmak çok zor. Tansu Çiller güzel bir kadındı. Tansu Çiller’e taciz çok oldu. Cumhuriyet
yazarları suni sarışın dedi, Mehmet Barlas güzel sarışın dedi, o hep güzel bir
kadın olarak görüldü, başbakan olarak görülmedi. Çocuğu ben doğuruyorum, kürtaj
olmak benim meselem, erkek söyleyecek bana bunu, aldıramazsın yapacaksın diye. Bazı
konuşmacılar da annelere yüklendi, çocukları yetiştirirken biraz da babalar yük
alsın. Erkekler kitabi konuşuyor, gündelik dil böyle birşey, ben dertlerimi
kendi cümlelerimle anlatıyorum. Feminizmi de böyle görüyorum.
·
Erkeklerle çocukları daha
katılımcı yetiştirmemiz lazım. Eşimle yeni evlendiğimizde fabrikada çalışıyordum.
Uzun saatler çalıştığım için eve bulaşık makinesi almak istedim. Eşim ne gereği
var diyince o zaman sırayla yıkarız dedim. Ben kendi günümde düzgün yıkarken, o
evdeki bütün tabak çanak bitinceye kadar bulaşıkları lavaboya yığdı. Sonunda
gittik makine aldık. Bunun gibi örneklerle onları zorlamalıyız, zamanla haklı
sebepleri görmeye başlıyorlar.
·
Tüm dünyaya baktığımızda
ekonomik gelişme fark etmeksizin kadına yönelik şiddet mevcut. Maalesef şiddet
eğitime, paraya göre de bir yere kadar değişebiliyor.
·
Kayıtlı çalışan oranı kadında
%26’yken erkekte %70. Bu ülkenin bakanı bile kadınlar çalışmak istemese
işsizlik sorunu ortadan kalkar diyor. Dönüşümler için kadınlar zorlayıcı
olmasın, erkek de dönüşmeye çalışsın. Dünyanın her yerinde kadınlar daha çok ev
işi yapıp daha çok çocukla ilgileniyor. Türkiye’de ortalamaya bakarsak kadın 6
saat, erkek 30 dakika ev işi yapıyor. Sendikaların çocuklar için bakım
olanakları yaratması lazım. Kadınlar evde iş yapsın, erkekler sendika
toplantılarına gitsin. Yok öyle yağma..
·
Kız çocuklarının eğitimi çok
önemli. 4+4+4 sisteminin kız çocuklarının eğitimine olumsuz etkileri oldu.
Eğitim müfredatları da bu konuda çok etkili. Çocuklar 6 yaşından itibaren
okullara gidiyorlar, müfredatlar tamamen hocaların inisiyatifinde oluyor.
Cinsiyet eşitsizliklerine karşı duyarlılık okulda görülmeli, oyuncakların
cinsiyet ayrımı okullarda görülüyor hep.
·
Zorunlu okulöncesi eğitim
olmalı kadınların da rahatlaması için. Kadınlar da erkeklerin üstünlüğünü
benimsemiş durumda, annelerimizin de eğitilmesi lazım. İş hayatında kadınlar
güvencesizlik ve maaş eşitsizlikleri yaşıyorlar. Her yerde kadın maaşları daha
düşük.
·
Ben sadece 2 gün bile olsa
kadın ve erkeğin eylemlerde ayrılmaması gerektiğine inanıyorum. Kadın
eşitsizliği konusunda aktivist arkadaşım Marko Türkiye’de de 8 Mart’a
katılacağım diye heveslenip eve boynu bükük döndü. Böyle şeyler olmamalı.
·
Önceden karmaydı eylemler,
sonra görüldü ki erkek sesi kadın sesini bastırıyor Bu sebeple sadece kadınlar
olarak ses yükselteceğimiz eylemler olsun istiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder