9 Temmuz 2013 Salı

Ankara 100. Yıl İzci Parkı Forum Notları (5 Temmuz)

Bugünki forumda Ankara Feminist Hareket ve Kaos GL’den arkadaşların katılımıyla kadın ve eşcinsellere yönelik ayrımcılık tartışıldı.
Konuşanlar, konuşulanlar;
·         (Pelin) Forum Ankara feminist hareketten gelen arkadaşların Kuğulu inisiyatifinde yaşadıkları tatsız olayları anlatmalarıyla başladı. 3 kadın kendini Kuğulu inisiyatiften sayan birileri tarafından tacize uğramış. Geçen Cuma için Lice olaylarının yaşanmasının da etkisiyle feministlerin organize ettiği film gösterimini iptal etmişler. Feministlerin tepkisi üzerine de bundan sonra kadınla ilgili her şeyi iptal ediyoruz diyerek üsten bir dille kabalık etmişler. Diğerleri de bu konuda net bir tepki göstermeyip sadece arkadaşı mazur görün, duygusal bir arkadaş demişler. Aynı gün bir kadını da kıyafetine bakarak yargılamışlar. Güvenpark’ta da küfürle ilgili sıkıntılar olmuş.
·         6 Temmuz Cumartesi günü 16:00’da Güvenpark’ta kadın platformu eylem yapacak. Eylem söylemi “ Devlet şiddeti örtbas etmeye çalışıyor, susma itiraz et” olacak.
·         Mahremiyet yasası hasta-doktor arasındaki güven ilişkisini bozacak ve doktora gitmeler azalacak. Bu yasayla birlikte hastanın özel bilgilerinin 3. şahıslarla paylaşılmasının önü açılmış olacak. Cinsel yaşam, kürtaj, alkol, madde alışkanlıkları gibi özel bilgiler ailelerle ve Sağlık Bakanlığı’yla paylaşılacak.
·         Takvim gazetesinin “Nakavt” başlığıyla verdiği ve adeta bir boks maçını anlatır gibi anlattığı kadına yönelik şiddet haberi için her gün 12:30 da eylem başlatıldı. Bu eylemlerden birinde bir kadın arkadaşımız sivil polisin şiddetine maruz kaldı. Takvimdeki yazarlardan biri eylemcilerle bu konuda görüşebiliriz dedi. Yarın Güvenpark’ta yapılacak eylemde bu eylemi düzenleyenler de olacak.
·         (Yasemin) Feminist kadınlar uzun süredir sokaklarda. Geçen sene kürtajla ilgili büyük bir miting düzenlemişler ancak katılım istenen kadar olmamış. Geziden sonra sokağa karşı çekinceler azaldı, sokakta güzel bir değişim başladı.
·         Kennedy’de taraftar gruplarının kadını ve eşcinselleri aşağılayan küfürlü sloganlarına kadınlar tepki göstermiş. Cinsiyetçi ve aşağılayıcı küfürlerin eleştirilen şeye dönüştüğünü anlatmaya çalışmışlar. Bir süre sonra grup küfürleri bırakmış. Sokakta bir şeylerin dönüştüğünü, yan yana durabilmeyi, farklılıkların kabullenilebildiğini görmek çok güzel. Hiç de azımsanmayacak güzellikler yorulmaya değdi.
·         (Ayşe) Bir kadın kürsüsü oluşturulması ve kadınların deneyimlerini paylaşması önerildi.
·         LGBT için de büyük dönüşümler oldu. Onlara karşı olan “onlar sadece eğlenir, seks düşünür” gibi önyargılar kırıldı. Neden yaşanan şiddet, doğa katliamı sonucunda ibne, orospu gibi küfürler ediliyor. Neden en nefret ettiğimiz, en kızdığımız kişiler ibnedir, orospudur, bu nasıl yerleşti dilimize?  “politikacı” yı bile küfür olarak kullansak yerini daha iyi bulmuş olur.
·          15 Temmuz’da Ahmet Yıldız’ın ölüm yıldönümü, LGBT etkinliğine çağrı yapıldı.
·         Hatayı annelerde buluyorum, özellikler erkek çocuklarını yetiştirirken daha dikkatli olunmalı. Türk kültüründe kız erkek evlat ayrımı var. Belki bizlerle daha yeni yeni değişiyor.
·         Evren: Bu süreç eşcinseller için neden bu kadar önemliydi?  Yeraltında çekilmiş eşcinsel hayat için gezi parkı önemliydi. Gezi park olduğundan beri eşcinseller hep oradaydı. Özellikle gayler dışarıdaydı çünkü kadın eşcinseller daha gizli yaşıyorlar. Güvenpark Ankara’da savunulamadı. Türkiye’de eşcinsel hareket doğduğu günden beri anarşizmi ve devrimciliği benimsemiş bir hareket. 2001’de kaos GL ilk defa eşcinsel işçiler kimliğiyle sokağa çıktığında bunların ne işi var burada denmişti. 2006-2007’den sonra değişimler oldu. Evet bu direniş militarist, ırkçı, cinsiyetçi yer yer.. Daha önceden Arnavut kaldırımları gibi yan yana dizilmiş gibiydik. Artık taşlar kazındı da yığın halinde temas ediyoruz, bu yığından ne çıkar bilmiyorum ama yeniden kaldırım olsak da biz temas ettik.
·         Birsen: Mahremiyet yasasının örneklerini yaşıyoruz. Daha yasalaşmadan, hamilelik testi yaptıran bir kadının eşini arıyorlar haberiniz var mı diye ya da 30 yaşındaki kadınları arayıp ne zaman çocuk yapmayı düşünüyorsunuz diye soruyorlar. Çok tedirgin edici bir durum bunun bir de yasal olması. Bir şeyler yapmalıyız.
·         Dün antikapitalist Müslümanlar dışlanır gibi olmuş çok üzüldüm. Taksim herkes için yeni, başka türlü birşey. Tarih yazılıyor, yapılıyor, herkes kendince katkıda bulunuyor. Bir insanın dini inançlarının olması bu seküler yaşamda bir şeylere karşı çıkmasına engel değil. Bu arkadaşların Taksimdeki varlığı çok değerli. Kucaklayıcı bir dil kullanılmalı. 100. Yıl’da da bunun güzel örnekleri yaşanmalı. Eğer birşeyleri değiştirmek istiyorsak dini inancı olanlarla birlikte nasıl yürüneceğine kafa yormak gerekiyor. Dayanışmanın içerisinde olanların ortak zeminde buluşmasının yolunu arıyalım, buna dikkat edelim.
·         12 Eylül kuşağındanım, Tıp Der derneğindeydim. Solcu olduğu tahmin edilen bir eşcinsel arkadaşımız vardı. Seçimden seçime bütün fraksiyonlar herkesin olduğu gibi onun da peşine düşerdi. Ama onunla bir yandan da dalga geçiliyordu, tiksindiriciydi. Liseden aynı apartmanda oturduğumuz bir arkadaşımla farklı görüşlerdeydik. Üniversite döneminde türbanlı olarak gördüm ve selam vermedim. Yıldız Ramazanoğlu feminist arkadaşlar belki bilir kadın haklarıyla ilgili yazıyor.  O zaman da için için utandım, içim hala sızlıyor. Pursaklardaki iş yerime giderken otobüste yanıma oturan adamın tacizine uğradım, hepimiz her gün buna benzer örnekler yaşıyoruz.
·         Kadına yönelik taciz her yerde, 2 gün önce peşime takıldılar kendimi foruma zor attım. 2 ay önce veteriner kedilerim için eve geldi. Doğal olarak bir şeyler konuşup çay ikram ettim. Vücuduma dokunup seninle görüşmek istiyorum diyerek sözlü ve fiziksel tacizde bulundu. Bir an hiçbir şey yapamadım yeter ki evimden gitsin istedim. Kadınlar daha neler neler yaşıyorlar, feminizmin erkek düşmanlığı olmadığını insanlara anlatmamız lazım. Bu insanların görüşünü çok etkiliyor, en ufak bir bilinç bile çok etkili.
·         Bunlar neden oluyor kendimce fikir belirtmek istiyorum. Direnişin insanları özgürleştirdiğini düşünüyorum. Bu güne kadar çok fazla gerici iktidar oldu. AKP, cemaat ve devlet eliyle toplumumuzu dinci gerileştirdi. Bu hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Kadınları bu durumu da ataerkil bir yapının sonucu. Kaos GL eylemi ilk yapıldığı zamanlarda 50 kişiydi. Bu sene bu kadar kalabalık olması direnişin bir sonucu. Farklılıkların bir arada olduğu bir direniş. Çünkü her alana yapılan saldırı aynı dille yapıldı. Bu direniş kendi hatlarını çizmeye başlarsa başarılı olabilir. Irkçı, cinsiyetçi dilden arınması gerekir.
·         Forumu geç saatte haber aldım, kadınlar, çocuklar nasıl dönecek eve, forum saatleri erkene alınmalı.
·         (Ezgi) Ev işi emeğin bölüşümü forum ve eylemler için de önemli oldu.  Ev sorumlulukları kadınların kamusal alandan dışlanmasına sebep oluyor, başörtüsü de öyle. Güvenpark’ta bir kadın yıllardır sokakta bu kadar güvende hissetmedik, bundan sonra bunu bize borçlusunuz, hep böyle olsun istiyoruz dedi.
·         Direnmek en çok kadınların, işçilerin, Kürtlerin, öğrencilerin gereksinimi. Toplumda erkek şiddeti denen şeyin temeli nedir? Erkek egemen eğitim, lise dahil. Diyelim ki bu sorunu üniversitelerde çözdük, odtü de çözdük, yüzüncuyıl da çözdük. Toplumun geneline yaygınlaştırılması gerekir. 18 yaş altındaki çocukların eğitim sisteminin yeniden düzenlenmesi, yargının halk tarafından ele geçirilmesi lazım. İşgücünün yeniden üretimi, işçi eve geldiğinde yemeği hazır olmalı.. Bunları düzenleyenlerin elinden alması lazım halkın.
·         Bu ayaklanma süreci hepimize pek çok şey kattı, ençok da feminist arkadaşlara birşeyler kattı. Birkaç sene önce 25 Kasım’da erkekler kadınların eyleminden kovulmuş, onlara destek olmak için gitmişken. Şimdi feminist arkadaşlar erkeklerle omuz omuza oldular. Kişisel olarak ben feminist değilim, sosyalistim, gözaltına alındığımda kadın polisten de şiddet gördüm. Sadece erkek şiddeti değil mesele, gazdan etkilendiğimde erkekler yardım ettiler. Ataerkillik kadınlar tarafından da destekleniyor, aslan oğlum vs. kız çocukları kenara atılıyor. Bu sistem sorunu.
·         Ataerkillik kadınların meselesi olduğu için yılda iki kere kadınlar olarak eylem yapıyoruz. Erkekler eğer kadınlara destek veriyorsa ya da erkekliklerini sorgulamak istiyorsa bunun çok yolu var. Neden sadece bu 2 günde yapılan eylem? Bu direnişin bize kazandırdığı şey, feministlerin aklı başına geldi de birlikte yürüyoruz değil. 25 Kasım ve 8 Mart’ta kadınların öz gücü olarak sadece kadın olsun istiyoruz. Diğer bütün eylemlerde beraber yürüyoruz zaten.
·         Ataerkil mücadele teker teker erkeklere indirgenecek bir mesele değildir. O erkek devrimci olabilir, benimle aynı fikirde hatta kadın mücadelesi konusunda benden daha aktif de olabilir. Ama bu benim kadın olarak kendi ayaklarımın üstünde kadın eylemlerine gitmek istediğimi değiştirmez.
·         Eşcinseller her yerde, eşcinseller de çalışıyor, işçi sınıfının içinde eşcinseller de var. Bir hak mücadelesi içinde bazı şeyler daha öncelikli yaklaşımı bizi daha ileri bir noktaya götürmez. Cemil Çiçek, eşcinsel ayrımcılık anayasa maddesi için, bu yüzyılın meselesi değil gelecek yüzyılın meselesi demiş, aynı zihniyet. Bir de, erkekliğe dair sistematik bir sorun var doğru ama, feministler birşey diyoruz, özel olan politiktir. Sevişirken, ütüyü kimin yapacağı gibi günlük hayattaki dönüşümlerimizle önce kendi hayatlarımızdan başlıyabiliriz.
·         Namusa apış arasından bakıyoruz oysa namus dürüst olmaktır. Apış arasından bakmayı yoğunlaştırdı AKP. Gece yarısı sokakta yalnız başına yürüyen bir kadının aranmadığını, öğretmenim ben, öğrencilerimize anlatmalıyız.
·         Demin yanlış anlaşıldım galiba, eşcinsellerin direnişi geri plandadır demek istememiştim. Bu mücadele bütünlüklü bir mücadele. Cemil İpekçi eşcinsel olduğunu söyleyip rahat rahat dolaşıyorken, Ostim’deki arkadaş bunu söyleyemez. Erkek erkek olduğu için yapmıyor derken, erkek yönetici erkek olduğu için değil, yönetici olduğu için demek istemiştim. Bugün dünyadaki en kötü insanlardan birisi Margaret Thatcher, bir kadın.  Kendi hayatlarımızdan başlıyalım, yok böyle birşey, hayatlarımız bizim değil ki.
·         İdil: Margaret Thatcher en kötü insanlardandır.  Ancak, erkekleştiğin zaman yükselebiliyorsun, cam tavan diye bir kavram vardır. Kadınsan, eşcinselsen hiç ulaşamazsınız bu bir gerçek. Bütünlüklü sistemle mücadele, aynı zamanda özel hayatın dönüştürmeden olamaz. Bugün eve gittiğimde ütüyü ben yapacağım çocuğa da karım kadar eşit bakacağım dersem bir adım atmış olurum.
·         Bunu sadece kapitalizmi yıktığımızda çözebileceğimizi düşünmek safdillik gibi geliyor. Patronu tarafından ezilen işçi eve gidince karısını eziyor. Hem kapitalizmle, hem patriarkayla birlikte mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
·         Tecavüze uğrasam anlatır mıyım susar mıyım bilmiyorum. Yanımda erkek arkadaşım varken çay koymak benim işimmiş gibi geliyorsa birşeyler yanlış.
·         Ragıp: Kadın sorunu diyoruz ya aslında, bu kadın erkek herkesin sorunu. Kapitalizm öncesi de vardı sonra da olacak belki. Kadının da erkeğin de değişmesi gerekiyor. Kapitalizmle kadın sorunu başka sorunlar. Herkes kendi farkındalığını yaratmalı; bu konulara ne kadar duyarlı olduğunun, ne derece homofobik olduğunun bilinciyle hareket ederse bir şeyler değişebilir.
·         İki farklı kötü tarif ediyoruz, kapitalizm ve patriarka. Ama şunu da görmek lazım, tekleşmiş iktidar kadın kasabı. Özel alanine politik olduğuna katılıyorum ama, toplumsal olanın mücadelesi ıskalanıyor mu acaba? Muhafazakârlaşma kadın cinayetlerinin artmasının sebebidir. 11 yıldır muhafazakarlığı hedef alan bir çalışma görmedim.
·         Simten Coşar’ın muhafazakârlaşmaya dair bir kitabı çıktı. Kahretsin ki Cemil İpekçi örneği var. Tansu Çiller örneği gibi. On yıl sonar Tayyip erkek olarak değil başbakan olarak hatırlanacak. Sokaklara eşcinseller de çıktı, yaşlı kadınlar da, engelliler de.. onlar bu hareketin özneleridirler, yaşlı, engelli, mesela gündem çocuk gibi gruplarla iletişim kurulabilir, çocuklar, engelliler, yaşlıların da burada olabilmesi için saatler konusu düşünülmeli, burada olamayan grupları burada özne olmaya çağırmalı.
·         Cam tavan deneyi. Cam tavanı kaldırsanız bile çekirge zıplayamaz. Bir fikir arkasındaki kitle kadar güçlü oluyor.
·         Bu sorunlar kadın sorunu değil, önce insan sorunudur. Konuşma ve ifadelerde daha ılımlı olmalı, bir kadın öldüğünde cinayet, bir insan ölüyor, bir insan bunu yaptı, bir insan öldü, gibi. Burayı böldüğümüz an bir kitleyi kaybetmiş olabiliyoruz. Bu sosyalistlerin de düştüğü bir hata.
·         Melek: Sormak istiyorum, küçük bir kız çocuğuna 28 erkek tecavüz etti, biz bunu 28 insan bir insana tecavüz etti diye mi okuyacağız?
·         O küçük ben olsam ne değişir ki (önce insan sorunudur diyen erkek arkadaş)
·         Buraya feministler olarak geldik. Somut veriler var. Sosyalist olmak feminist olmaya engel değil, sosyalist feminist kollektif var.. Şu çok zor değil; feminizmin çok ortasınıf, akademik bir algısı var. Erkek düşmanı, çirkin, evde kalmış kişiler feminist olur diye bir önyargı var.  Aynı şey eşcinseller için de geçerli, onlar da küçükken tecavüze uğramıştır gibi. 6 yılda 41469 tecavüz olayı yaşandı. 2002-2008 arasında resmi kayıtlara göre her gün 22 tecavüz yaşanmış. Kendine feminist demek bu kadar zor değil. Kadın mücadelesi ne işe yarıyor? Diyarbakır’da R.Ç eşcinsel diye babası tarafından öldürüldü. LGBT takip etti diye itiraf etmiş oldu. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. www.bianet.org sitesindeki kadın linkinden içerikler incelenebilir. Tacizi konuşabilmek çok güç ama çok kıymetli bir paylaşım. Bu yapılanların cezasız kalması, haksız tahrik suçlamaları gibi sebeplerle kadınlar daha da içine kapanıyor.
·         Tayyip Erdoğan direniş sürecinde Taksim dayanışmayla görüşürken görüşmeyi terketti çünkü ona kafa tutan bir kadındı. Polisler kadınları tecavüzle tehdit ettiler. Eylem boyunca kadınların yeri, barikatlardaki kadınların simge olması, kadınlara özgüven kazandırdı. Bu sayede direniş daha da büyüyecek.
·         Ataerkilliğin ve kapitalizmin bir tutulması yanlış. Önce kapitalizm sonra kadın LGBT olmasından rahatsızım. En korunmuş bölge olarak tabir edilebilecek bölgelerden ODTÜ’de bile kayıtlı 582 tecavüz vakası var. Kadın, erkek, eşcinsel kimliğiyle yolda rahatça yürüyebilmek çok önemli.
·         Şiddeti politika dışında tutunca fail ile mağduru aynı yerde tutuyormuşsunuz gibi geliyor. Peki tacize uğramamak için ne yapmalı. Buna iki tür cevap veriliyor, bir çok muhafazakar, o saatte orada yürümemen gerekir.. İkincisi de o senin kadın, eşcinsel olman değil, ali, Ayşe olmandan kaynaklanan çok liberal bir söylem. Ben Aslı olduğum için değil, eşcinsel olduğum için evsahibime iş telefonumu veremiyorum, eşcinsel dernekte çalıştığımı söyliyemiyorum. Ev ararken sahte işyeri göstermem gerekiyor.
·         Bu ortam fazla ideal Türkiye ortalamasına göre, çok kadın var. Çok şehir gördüm, Kanada-Montreal ve Küba-Havana gördüğüm en ideal şehirlerdi. Bu 2 şehirde kadınlar çok rahattı, gece 2’de sokağın ortasına uzanmıştı kadın. Biz erkeklerin düşünmesi gereken kadınların gece sokağa çıkıp çıkamadığı. Dünya mal varlıklarının %90’ından fazlası erkeklerin elinde. Kadın en çok evde şiddet görür. Ekonomik şiddet oranı değişmedikçe kadına karşı ayrımcılık sürecek. Sistem fiziksel gücü öne çıkardıkça da kadın ayrımcılığı olacak. Kavga savaş gibi örneklerde kadınlar güçsüz kalıyor. Telefon verirken erkek rahatça verir ama kadın veremez. ODTÜ’de mühendislik fakültelerinde hiç kadın dekan, kadın rektör olmadı. Yönetim ve karar mekanizmalarında kadının yeri artmalı. Sistemlerden bağımsız eşitsizlik her yerde var.
·         Sınıflı toplumlarda eşitsizlik her zaman vardır. Ekonomik bağımsızlık çok önemli. Kurtarılmış bölgelerle bu iş olmaz. Sabah 7, akşam 10 çalışıp eve giden bir erkek ütü yapayım diyemez. Özel hayattan çok kamusal alanda dönüşüm ön planda olmalı.
·         Yıllardır kadına olan şiddetin sadece doğuda, daha az gelirli yerlerde olduğuna dair bir algı var. Ama durum böyle değil. Ekonomik gelir yükseldiğinde şiddet de dönüşüyor, şiddetin biçimi değişiyor, psikolojik şiddet oluyor vs. Özel ve kamusal alanda dönüşüm birbirinden ayrı düşünülemez.
·         Ben feministim, niye, kadın olmak çok zor. Tansu Çiller güzel bir kadındı. Tansu Çiller’e taciz çok oldu. Cumhuriyet yazarları suni sarışın dedi, Mehmet Barlas güzel sarışın dedi, o hep güzel bir kadın olarak görüldü, başbakan olarak görülmedi. Çocuğu ben doğuruyorum, kürtaj olmak benim meselem, erkek söyleyecek bana bunu, aldıramazsın yapacaksın diye. Bazı konuşmacılar da annelere yüklendi, çocukları yetiştirirken biraz da babalar yük alsın. Erkekler kitabi konuşuyor, gündelik dil böyle birşey, ben dertlerimi kendi cümlelerimle anlatıyorum. Feminizmi de böyle görüyorum.
·         Erkeklerle çocukları daha katılımcı yetiştirmemiz lazım. Eşimle yeni evlendiğimizde fabrikada çalışıyordum. Uzun saatler çalıştığım için eve bulaşık makinesi almak istedim. Eşim ne gereği var diyince o zaman sırayla yıkarız dedim. Ben kendi günümde düzgün yıkarken, o evdeki bütün tabak çanak bitinceye kadar bulaşıkları lavaboya yığdı. Sonunda gittik makine aldık. Bunun gibi örneklerle onları zorlamalıyız, zamanla haklı sebepleri görmeye başlıyorlar.
·         Tüm dünyaya baktığımızda ekonomik gelişme fark etmeksizin kadına yönelik şiddet mevcut. Maalesef şiddet eğitime, paraya göre de bir yere kadar değişebiliyor.
·         Kayıtlı çalışan oranı kadında %26’yken erkekte %70. Bu ülkenin bakanı bile kadınlar çalışmak istemese işsizlik sorunu ortadan kalkar diyor. Dönüşümler için kadınlar zorlayıcı olmasın, erkek de dönüşmeye çalışsın. Dünyanın her yerinde kadınlar daha çok ev işi yapıp daha çok çocukla ilgileniyor. Türkiye’de ortalamaya bakarsak kadın 6 saat, erkek 30 dakika ev işi yapıyor. Sendikaların çocuklar için bakım olanakları yaratması lazım. Kadınlar evde iş yapsın, erkekler sendika toplantılarına gitsin. Yok öyle yağma..
·         Kız çocuklarının eğitimi çok önemli. 4+4+4 sisteminin kız çocuklarının eğitimine olumsuz etkileri oldu. Eğitim müfredatları da bu konuda çok etkili. Çocuklar 6 yaşından itibaren okullara gidiyorlar, müfredatlar tamamen hocaların inisiyatifinde oluyor. Cinsiyet eşitsizliklerine karşı duyarlılık okulda görülmeli, oyuncakların cinsiyet ayrımı okullarda görülüyor hep.
·         Zorunlu okulöncesi eğitim olmalı kadınların da rahatlaması için. Kadınlar da erkeklerin üstünlüğünü benimsemiş durumda, annelerimizin de eğitilmesi lazım. İş hayatında kadınlar güvencesizlik ve maaş eşitsizlikleri yaşıyorlar. Her yerde kadın maaşları daha düşük.
·         Ben sadece 2 gün bile olsa kadın ve erkeğin eylemlerde ayrılmaması gerektiğine inanıyorum. Kadın eşitsizliği konusunda aktivist arkadaşım Marko Türkiye’de de 8 Mart’a katılacağım diye heveslenip eve boynu bükük döndü. Böyle şeyler olmamalı.
·         Önceden karmaydı eylemler, sonra görüldü ki erkek sesi kadın sesini bastırıyor Bu sebeple sadece kadınlar olarak ses yükselteceğimiz eylemler olsun istiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder