Maçka forumunun yerini
bulamadığımızdan Abbasağa’ya geldik. Geldiğimizde saat 21:30 suları idi. Yağmur
başlamak üzere idi. Forum yerinde yüze yakın insan bulunmakta idi. Fakat Pazar
günü forumunun iptali kararının dün alınmış olduğundan haberimiz yoktu, geldiğimizde
bu bilgiyi oradaki görevli bir
arkadaştan öğrendik. gelen birçok hiç
kimsenin bundan haberi yoktu.
Bir
süre sonra küçük gruplar halinde konuşarak forumun iptal edilmesine
üzüldüğümüzü ve orada toplananlarla forum yapma istenildiğine karar verdik. Yağmura rağmen, bir ağacın dallarına ve
konuşmacıya verdiğimiz şemsiye ile foruma başladık. Yağmurun şiddetlenmesi
nedeniyle kısa süren forumda konuşulanları aşağıda özetledik. Yanlış anlaşılma
ve eksikler için konuşmacılardan özür dileriz:
(Not: Tüketimi durdurmak için alışveriş etmeme kararına rağmen, forum
alanında bulduğumuz Benetton’dan yeni alınmış bir tişörtü bularak tentenin
altına koyduk J Tişörtünü kaybeden arkadaş gidip oradan alabilir.)
1.
Konuşmacı:
“Ben forumun içeriği ile başlamak
istiyorum. İlk zamanlarda, yoğun günler yaşıyorduk. Acil çözüm önerileri
geliyordu. Ama artık anılarımızı konuşmaya başladık. Oysa, burada konuları
belirlemeli ve bir işe yönelik sonuç alıcı konuşmalar yapmalıyız.”
2.
Konuşmacı:
“Dün karar alan moderatör (Pazar günü
forum yapılmayacağı kararı), burada olsaydı onunla konuşurduk. Ama bence dün
yeterli tartışma yapılmadan ve oylama yapılmaksızın bugün forum yapılmayacağına
karar verildi. Bu kararı, moderatörün aldığını düşünüyorum. Bence bu demokratik
bir karar değildi.
Sarıyer’deki
olayları düşünüp bizim tarzımı belirlemek için bir tecrübe edindik. Bizim
tarzımız barışçıdır, dünyanın birçok yerindeki isyanlar gitgide şiddete doğru,
biz şiddet yerine, konuşmayı ve forumları seçtik. Bu çok doğru ve güzel bir
uygulamadır. Bunu bütün dünya da böyle izliyor. Bu yüzden forumların, azalmadan
devam etmesi gerekir. Bu nedenle bugün foruma devam ediyoruz. Lice konusu, çok
önemli. Aslında bu konuda konuşmak istiyordum. Kürt sorunu yaklaşık 30 yıldır Türkiye’nin önemli bir sorunudur.
İnsanlar, bu sorunu Lice olayları ile birlikte daha iyi anlamaya başladılar.
Çünkü tıpkı Gezi Parkında olduğuna benzer bir durumda, insanlar bir şeye
direniyorlar. Bizim gibi karşı çıktıkları bir durum var. Onlar bunu senelerdir
yapmaya ve dile getirmeye çalışıyorlar ve müdahaleye maruz kalıyorlar. Bu
nedenle Kürt sorunu forumların önemli konularından biri olmalıdır.”
3.
Konuşmacı:
“Moderatörün yaklaşımının forumun tek
başına belirleyicisi olması gerekmez. Ayrıca her forumda moderatörlerin değişmesi
gerekir. Moderatör forumun yöneticisidir. Karar alma yetkisi yoktur bence.
Sürekli aynı kişilerin böyle öne çıkması da sağlıklı bir yaklaşım değildir. Bir
önceki konuşmacının söylediği gibi, forumlar gerçekten de çok önemlidir. Gezi
parkıyla başlayan direniş ve forumlar bütün dünyaya yeni bir ışık yakmıştır.
Bunu Cihangir Parkı’ndaki Fransa’dan gelen bir konuşmacı ifade etmişti. Bence
de aynen öyle. Türkiye Antik dönem demokrasisi ile (Yunanistan’da Sokrates ve
tüm Yunanlılar önemli kararları sokakta alırlardı.) uygulamalı olarak ilk kez
tanışıyor. Biz de sandık demokrasisine
değil, doğrudan demokrasiye önem vermeliyiz. Kendi gücümüze güvenerek,
meclise etki edeceğimizi bilmeliyiz. Yunanistan’da iki yıldır, semt meclisleri
devam etmektedir. Bizde de bu forumlar bir güç olarak devam edecektir.
Forumlarda
belirli konularda somut kararlar almalı
ve bunları uygulamalıyız. Burada
alınan kararlardan en önemlisi, boykot
kararıdır. Bu kararın her yerde uygulanması için, daha çok duyurmalıyız.
Küçük esnaftan alışveriş etmeliyiz. Ayrıca, gezi parkındaki Devrim Market’in mantığını devam ettirmek için,
“değişim birimleri” oluşturulabilir mi? “Değişim birimi” derken; fazla olan eşyaların ve yiyeceklerin bu
birimlere getirilmesi ve buradan insanların kullanımı için sunulmasını
kastediyorum. Örneğin, memleketten getirilen, fazla yiyeceklerin, birimlere
getirilerek, başka ürünlerle değiştirilmesi mümkün olabilir. Karadenizli bir
kilo fındık getirir, 1 kilo kayısıyı götürür. Aslında bu konuda düşünce
üretmemiz gerekiyor. “
4.
Konuşmacı:
“Kapitalist sistemin direğinin
ekonomi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak,
tüketimden gelen gücü kullanmak yerine, üretimden gelen gücü kullanmalıyız. Bu
direniş sırasında sanırım bunu pek yapamadık. İşçiler, memurlar, günlük hayata
yönelik bir değişiklik, çalışma yapılamadı. Bunu yapmak için, çaba
harcamalıyız. “
5.
Konuşmacı:
“Ben GALATASARAY ÜNİVERSİTESİN’DE öğretim
üyesiyim. Biz, GSÜ MECLİSİ’ni kurduk. Bu meclis bütün üniversite çalışanlarını
kapsıyor. 1. Temmuz’dan itibaren tüm sözleşmeli çalışanların iş akdi fes
edilecek ve biz bu konuları mecliste konuşuyoruz. Bununla ilgili hukuki
girişimlerde bulunuyoruz. Üretimden
gelen gücü kullanmak üzere söylediğiniz çalışmaları yapıyoruz. Ülkemizin en
büyük sorunlarından biri olan taşeronlaşma
ile mücadele, düşük ücretler ile güvencesiz çalışma koşullarının forumlarda
ele alınması ve çözüm süreçlerinde aktif rol alınması çok önemli diye
düşünüyorum.”
6.
Konuşmacı:
“Acaba boykot kararı sonuç itibariyle
büyük firmalara mı yoksa orada düşüş ücretle çalışanlara mı zarar verir?
Sorusunu soruyorum. Bu konuda net bilgi edinmek ve ona göre hareket etmek
gerektiğini düşünüyorum. Bunun ekonomi uzmanlarına sorulması ve net bilgiler
edinilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Ayrıca, parklarda alınan kararları
anında takip etmek istiyorum ama takip edemiyorum. Bu konuda bir görevli
olmalı, mesela bugün forumun iptal olduğundan birçoğumuzun haberi olmadı. Bu
sorunun giderilmesi gerekir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder