Forumda uzun bir süredir açık
kürsü vesilesiyle tartışılan başlıkların artık hayata geçirilmesi gerektiği
vurgulandı ve önemli bir adım olarak gönüllü katılım temelinde hareket edecek inisiyatif-istişare
grupları oluşturuldu. Mit Yasası’nın takibi ve Gezi Direnişi sırasında yaşanan
hukuksuzluklar ile ilgili çalışma yürütecek hukukçular inisiyatifinden,
doktor-mühendis-öğretmen-öğrenci ve esnaf inisiyatiflerine kadar tüm çalışmalar
için gönüllülerin iletişim bilgileri alındı.
Abbasağa Parkı’nın yaşayan bir alan haline dönüştürülmesi
gerekliliğinden ve 20 Haziran itibariyle yoksul çocuklara verilen özel dersten
bahsedildi. Açık kürsünün yanı sıra
belirli saatlerde gerçekleştirilecek resim-heykel-drama atölyelerinin
oluşturulması ve bundan sonraki forumların gece saat 12-1 civarında bitirilmesi
kararlaştırıldı. Bu çalışmaların raporlarla hem forum bileşenlerine, hem de
diğer parklardaki forum katılımcılarına duyurulacağı belirtildi. Facebook’taki
“Direniş, Halk ve Özgürlük Platformu” grubu üzerinden de haberleşmenin
sağlanabileceği vurgulandı.
Forumun en ihtilaflı başlığı
“örgütlenme”ye dair izlenecek yol oldu. İlk seçimlerde aday çıkarılması
gerektiğini düşünenlerin, bir parti girişimine sıcak bakanların fakat bu
partili profilinin “koltuk sevdası”ndan öte düşünmesi gerektiğini savunanların
yanında, parti kurmaya dönük yeterli vaktin olmaması sebebiyle varolan siyasi
partiler ile ittifaka girilmesi gerektiğini
ve kıyıda CHP, Doğuda BDP, İç Anadolu’da ise MHP ile ortak
çalışılabileceğini önerenler de vardı.
Diğer yandan Abbasağa Halk Meclisi’nin kendisini bir yurttaşlık hareketi
olarak tariflemesi gerektiğini savunanlar, hareketin meclis çatısına daraltılmaması
ve otonom karakterinin korunmasına önem verenler ve “sokak”ların can damarı
olduğunu belirtenler de vardı. Özellikle “kendi liderimizi çıkartmamız
gerekiyor” söylemi; sokağın ve bizler gibi düşünmeyenlerin örgütlenmesinin başa
yazılması gerektiği ve yöneticilik vb. kaygıların hareketin sonu olacağı
savıyla karşılandı. İlerisi için bu başlık netlik kazanamasa bile
“örgütlenme”ye dönük bir fikir birliği olduğu fakat bu örgütlülüğün biçimine
dair bir muğlaklığın henüz ortadan kalkmadığı rahatça söylenebilir.
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin
MYK’sının toplanacağı ve İnsan Hakları Derneği ve İstanbul Barosu ile polis
saldırısı sonrası ruhsal travma yaşayanlar için ortak bir çalışma yürütüleceği
belirtildi.
“Açık Teklif”, iktidar yanlısı
kurumlarda çalışan ve ayrılmak isteyen direnişçilere iş bulma konusunda
yardımcı olmak için oluşturulmuş bir yapı, iletişime geçmek isteyenler için : http://acikteklif.tumblr.com/
Sahiplendiğimiz yeri savunup
koruduğumuz fikrinden hareketle oluşturulan “Abbasağa Bostanı İstişare
Grubu”nun gerçekleştireceği, permakültür tasarımına dair bilgi verildi.
Kendi iletişim araçlarımızın
oluşturulmasına dair ortak fikre binaen, yeni bir gazetenin çıkarılması önerisi
getirildi ve twitter ve facebook üzerinden sosyal medyanın daha etkin bir
biçimde kullanılması gerektiğinden bahsedildi.
Türkiye’ye biber gazı satışını
gerçekleştiren firmalara mail atılması ve tepkilerin ortaya koyulması gerektiği
belirtildi.
Darbe anayasası ile mücadelenin
mümkün olmadığından hareketle, sivil ve çerçeve bir anayasanın
oluşturulabilmesi için çalışmaktan, müdahil olmak gerektiğinden bahsedildi.
Forumda karar alma sürecine dair
Occupy Wall Street ve Yunanistan’daki örneklerden faydalanmak gerektiği
konuşuldu ve Gezi Postası’nda yer alan “Forumlarda Konsensüs Yöntemiyle Karar
Alma” metni dağıtıldı.
Gözaltındaki direnişçi
arkadaşlarımıza kart atmak, ölülerimizi anmak ve hastanelerdeki yaralı
arkadaşlarımıza yanlarında olduğumuzu hissettirmek gerektiği konuşuldu.
Mahkeme kararı olmaksızın evimizi
aramaya yetkisi olmayan polisin yanında, MİT’e yeni yasa ile mahkeme kararına
gerek kalmaksızın operasyon yetkisi tanındığı ve muhakkak sürecin takipçisi
olunması gerektiği belirtildi. Bunun için gerek twitter’da hashtag yoluyla,
gerek bilgilendirme toplantılarıyla kamuoyunun dikkatini çekmek gerektiği
vurgulandı.
Eşcinsel direnişçi
arkadaşlarımızdan biri, birkaç gün önce bir saldırıya uğradığını, dışarıda hala
kendilerini güvende hissedemediklerini, hem direniş ruhunu diri tutmak, hem de
onlara omuz vermemiz için 23 Haziran Pazar günü saat 17.00’da Taksim’de
gerçekleştirilecek “Onur Yürüyüşü”ne katılım çağrısında bulundu.
İktidarın ötekileştiren söylemini
sahiplenmenin yanlış olacağından, derdimizi en çok da Akp’li seçmenlere
anlatmak gerektiğinden ve iletişim kanallarının öneminden bahsedildi.
Seçim barajının düşürülmesine
dönük talepler dile getirildi.
Özellikle parka yakın oturan biri olarak, Yaşam alanı haline getirmek ve park alanlar içindeki zaman geçirmeyi artırmak adına kütüphane kurulmasını ve bunun içinde gönüllü olduğumu belirtmek isterim. Bu konuda birlikte çalışmak ve gezideki kütüphanenin benzerini kurmak adına birlikte çalışabileceğimiz gönüllüleri bir araya getirebilirmiyiz.
YanıtlaSilTeşekkürler
Gülin Gürsoy
Bize bir e-mail verir misiniz?
YanıtlaSil21 haziranda küçük forumda bir öneri getirmiştim, buradan bir kez daha duyurmak istiyorum.
YanıtlaSilbilgi iletimi için berberler ve taksiciler aktif olarak kullanılmalı. gerekçelerini kendimce uzun uzun yazdım. http://s--o--t.blogspot.com/2013/06/berberler-ve-taksiciler teşekkür ederim.