26 Haziran 2013 Çarşamba

Abbasağa Alternatif ( Küçük) Forum Notları (25 Haziran)


Abbasağa Küçük (Alternatif) Forum Notları / 25 Haziran 2013

Küçük Forum her zaman toplandığı yere (amfi-tiyatronun aşağısında solda, köpek gezdirme alanı önünde) Büyük Forumun hukuk grubu orada toplandığı için geç geçebildi. Önce gelenlere küçük forumla ilgili kısa bilgi ve nasıl bir işleyişi olduğu aktarıldı. Her seferinde gönüllü bir moderasyon seçiliyor, gündem önerileri alınıp sıraya konuyor ve gündem oluşturuluyor. Konuşmak isteyenlerin sayısı çoksa (genelde öyle) isim yazdırarak o gündem maddesi konusunda söz alıyor. Fakat o anda gelişebilecek başka bir tartışma/gündem maddesinin de bir o kadar önemli olduğu düşünülürse buna izin veriliyor ve sırf gündem sırasını takip etmek adına o yeni başlığın konuşulmasına engel konmuyor. Örneğin, 24 Haziran günü tutuklamaların konuşulacağı sırada kullanılan ifade biçimlerinden ötürü (erkek/bayan), forumlarda toplumsal cinsiyet eşitliği ve duyarlılığı doğrultusunda nasıl bir dil kullanılması gerektiği konuşuldu. Bu dilin katılımın önünü nasıl açabileceği tartışıldı. Tutuklamalarla ilgili gündem bir sonraki gün olan 25 Haziran’da konuşuldu.

İşleyiş olarak, Forumun sonuna doğru çıkan eğilimler ve somut öneriler karara bağlanıyor. Bunlarla ilgili daha fazla bilgilenmeye veya üzerinde çalışılmaya ihtiyaç varsa konu hakkında atölye veya çalışma grubu oluşturuluyor.

- 25 Haziran toplantısında önceki günden kalan gündemler aktarıldı. Ethem Sarısülük’ü öldüren polisin serbest bırakılmasını protesto için eylem önerileri ve gözaltı/tutuklamalarla ilgili ne yapılabileceği gündem maddeleriydi. Forumun her zamanki kalabalığı olmadığı için eylem önerilerinin hangi gün/saat yapılacağı konusundaki karar sonraki toplantıya ertelendi. Eylem önerilerinden spontan eylem yaparak ölü gibi yere yatma eylemi önerisinin halihazırda bir gün önce İstiklal’de yapıldığı aktarıldı.

- Hukuk grubunun toplantısını bitirip bilgi vermek ve katkı sunmak için küçük foruma katılmasıyla gözaltı ve tutuklamalarla ilgili konuşuldu. Genç avukat arkadaşlar olağan gözaltı süreciyle (yoldan geçen veya eylemde alınmış biri için), evlere operasyon durumunda terörle mücadele şube tarafından gözaltı işlemi hakkında bilgi verdi. Gezi hukuku facebook sayfasında ve gezihukuku.org sayfalarında yararlı bilgiler olduğunu söylediler.

- Tutuklanan insanların bazı örgütlerin üyeleri olduğu için değil Gezi direnişinin parçası olduğu ve devletin bu toplumsal hareketi baskılamak istediği için tutuklandığı konuşuldu. Bu direnişin cezasının 3-5 kişiye kesilmek isteniyor, buna karşı durulmalı.

- Ethem Sarısülük’ün ailesinin yaptığı çağrı aktarıldı. Aile, tutuklanan insanlarla ilgili ailelere de gençlerin yanında olmaları için kendini ihbar (beni de al) kampanyası başlatmış. Aynı şekilde gözaltıların Redhack üyelerine ulaşma istediğini gösterdiği ve onlarla da dayanışmak gerektiği söylendi.

- Bu çağrılarla ilgili olarak twitter ve facebook kullanmayan yaş kuşağına da seslenilmesi vurgulandı. 

- Başbakan Erdoğan’ın Erzurum konuşmasında saldırı emrini kendisinin verdiğini söylemesi ve kışkırtıcı  konuşmalarına karşı dava açılabilmesinin koşulları soruldu. TCK 216’dan (yanılmıyorsam) nefret suçu kapsamında dava açılabileceği söylendi.

- Tutuklamalarla ilgili Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma kampanyasından bilgi ve örnekler verildi. Oradaki Beni de Al kampanyası  anlatıldı. Polisin hangi irrasyonel gerekçelerle kişileri tutuklayabildiğine yönelik örnekler verildi.

- Avukatlar kendi katkılarının hangi yönde olabileceğini aktardı. Hukuki destek yanında eylemci yönlerinin uzun zamandan sonra ilk defa Adliye’deki yüzlerce avukatın eylemiyle ortaya çıktığını, ÇHD tutuklamalarında bile böyle bir kitleselliğin yakalanamadığını aktardı. Öncelikle avukat olduklarını, ama örneğin her Cumartesi Gezi merdivenleri önünde yapılacak eylemlere çapulcu avukatlar olarak cübbeleriyle katılabileceklerini belirttiler. Doktorlar gibi diğer meslek gruplarının da kendi cephelerinden bu katılımı sağlayabileceğini söylediler.

- Gözaltı durumunda kadınlara yönelik tacize karşı ne yapılabileceği soruldu. Avukatlar, her şeyden önce gözaltına alındığınızın bilinmesinin (isim bağırarak, görenlerin Baro CMK 444 52 71’e haber vererek) önemli olduğunu söyledi. Polisle karşılaşıldığında sükunetin korunması ve saldırgan davranılmaması gerektiğini belirttiler. Farklı kişiler çeşitli gözaltı deneyimlerini anlattı, üzerine konuşuldu. Polisle insani bir iletişim beklentisinin yanlış olduğu söylendi.

- Tartışmaları dinleyen görme engelli üç kişi gaz kullanımının özel olarak protesto haklarını kullanmalarına engel olduğunu, gaz saldırısı olduğunda görüp kaçamadıklarını söyledi. Bu konuda anayasal haklarının olup olmadığını, nasıl kullanabileceklerini sordu. Avukatlar suç duyurusu durumunda bunu vurgulayabileceklerini söyledi. Fakat suç duyurusunda bulunmak için saldırıya uğramış olunması gerekiyor. Ayrıca gönüllüler belirleyip engelli derneklerinin forumlara katılması için çaba gösterilmesinde ortaklaşıldı.

- Avukatlar ayrıca yürüyüş, basın açıklaması gibi eylemlere katılmanın hukuki hak olduğunu vurguladı. Olay yeri tutanağı imzalamaktan imtina edilmesi gerektiğini, gerekirse polise gerçekleri yansıtmayan bu tutanağı imzalamaktan imtina ediyorum diye yazılmasını salık verdiler. Avukat yoksa imzalanan tutanakların işkence altında imzalandığını ispatlamanın kolay olduğunu, mesela kişi sağ elini kullanıyorsa zorla imzalatılması durumunda sol eliyle imzalaması veya her zamanki imzasını atmaması söylendi. AİHM başvurusu için oluşturulan hukuki izleme grubunun hala mağdurların başvurularını beklediklerini, 500 başvuru sayısını tamamlamaya çalıştıklarını hatırlattılar. Bunun içingezihukuku@gmail.com adresine başvuruları bekliyorlar.

- Gündem dışı tartışmalar da açıldı. Bunlar Gezi protestolarını tanımlayan siyasi içerik/karakterin ne olduğu ve devamlılık için ne yapılabileceği konusundaydı. Oyları bölmemek pahasına davranmamak gerektiği, dini düşüncenin kitleleri mobilize etmesine karşı bir şey yapılması gerektiğini söyleyen görüşe karşı bu hareketin seküler bir hareket olmadığı, ötekiyle ilişkisinde başka bir tahayyülü olduğu söylendi. Karara bağlanan önerilerden biri olarak, farklı kesimlerin bu harekete nasıl baktığı konusunda sohbetler düzenlemek istediğimiz, bunun için anti-kapitalist Müslümanları çağıracağımız hatırlatıldı. Fakat anti kapitalist Müslümanları çağırırken amacın bizi karşı tarafın suçlanan kesimine karşı onları çağırmamamızın, bununla ilgili olarak kendi dilimizi geliştirmemizin doğru olacağı da söylendi.
Direnişin karakteri hakkında herkesin kendi nasılsa öyle olmak istediği için bu direnişte yer aldığı, diğergamlık duygusunun öne çıktığı söylendi. Bu direnişten politik bir şey çıkartmaya çalışmak yerine burada ördüğümüz yaşamkültürüne vurgu yapalım dendi.

- Gündem dışı ikinci bir tartışma da mevcut tepkilerin meclise yansıması konusuydu. Bir katılımcı  önceki dönemlerde Ecevit’in %42,5 oy aldığı ama daha adil bir seçim sistemi olduğu için tek başına iktidar olamadığını  hatırlattı. Sandığa gitmeyenlerin neden gitmediğini sorgulamak gerekir, gitmesi nasıl sağlanır? Aslında diğer partiler ve sandığı gitmeyenlerin oylarının toplamının AKP oylarını geçiyor, Erdoğan’ın kendine gelebilmesi için seçim kaybetmesi gerekir. Bunun için bir adayın üzerinde yoğunlaşılmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder