31 Temmuz 2013 Çarşamba

Duyuru: Berkin Elvan İçin Eylem

Okmeydanı’nda polisin attığı gaz kapsülünün başına gelmesiyle ağır yaralanan ve bir buçuk aydır komada olan 14 yaşındaki Berkin’in ailesi bugün saat 19.00′da herkesi Taksim Tramvay Durağı’na çağırıyor
Okmeydanı’nda 16 Haziran’da sabah saatlerinde başlayan polis saldırısında başına gaz kapsülü gelerek başından yaralanan 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın ailesinden çağrı var: “Berkin’in yaşam mücadelesine destek verenler, Taksim’e”. Berkin’in yaşam mücadelesine destek vermek için yapılacak açıklama saat 19.o0′da Taksim Tramvay Durağı’nda yapılacak.
Elvan ailesinin yaptığı çağrı şöyle:

Merhaba dostlar, emekçi halkımız.
44 Gün önce oğlumuz, canımız, evladımız Berkin’imiz fırına ekmek almaya gittiği sırada polis tarafından başından gaz kapsülü ile vuruldu ve hala Okmeydanı SSK Hastanesinde bilinci kapalı olarak yatmaktadır. Sağlık durumu hala ciddiyetini korumaktadır. Sonrasında gelişen süreçte enfeksiyon kapmasından kaynaklı durumu daha da ağırlaştı.
Biz Berkin’in ailesi olarak Hukuki sürecin bir an önce hızlanması vur emri verenlerin ateş edenlerin açığa çıkarılması ve yargılanmalarını istiyoruz.
Bizle Berkin’in ailesi ve avukatları olarak 31 Temmuz Çarşamba günü Saat 19:00 da Taksim Tramvay Durağında olacağız.
Tüm gezi parkı direnişçilerini,
Tüm gezi parkı tutsak ailelerini,
Gezi parkı direnişinde hayatını kaybeden aileleri,
Gezi parkı direnişinde polisin saldırısı sırasında çeşitli şekillerde yaralanan direnişçileri,
Anneleri, babaları, kardeşleri,
Tüm demokratik kurum, kuruluş, dernek,
Ve tüm devrimci kurumları,
Bizlere destek veren sanatçı dostlarımızı bizlere destek vermeye çağırıyoruz.
Herkese şimdiden teşekkür ederiz.

Gezi Postası #14: "Bugün Günlerden 53"

Abbasağa Parkı Forum Notları (30 Temmuz)


Abbasağa Park Forumu
Tarih: 30 Temmuz 2013
Konu: Direnişte Kadınlar

Duyurular 1: Bugün, Trans bir kadın, Adana’dan Gamze öldürülmüş bir şekilde bulundu. Hükümetin söylemleri trans cinayetlerini destekliyor. Daha öncesinde Kürtlere ve Ermenilere yönelen pek çok saldırıyı gördük. LGBT’ler olarak bu konuda bir eylem yapacağız. Sizleri haberdar edeceğiz.

Duyuru 2- Gezi süreci sonrası tutuklamalar devam ediyor. Bugün de pek çok kişi gözaltına alındı. Bunu protesto etmek için Kartal Heykeline yürümeyi öneriyorum. Beşiktaş sakinlerini de eyleme çağıralım.
-Forumdan gelen bir öneri yürüyüşün başka bir gün daha kalabalık bir şekilde yapılması yönünde oldu.
Öneriyi yapan kişi bugün yürümenin refleks olarak anlamlı olduğunu, gözaltına alınanlardan bir kadının çıplak aramaya maruz kaldığını belirtti.
İkinci bir kez daha oylanması önerildi. Oylama sonucu net bir karara varılamadı. Moderatörler son bir kez daha oylamaya sundu. Forum katılımcıları söz aldı.

Katılımcı 1: Yürümeyelim diye oy verdim. Tabii ki gözaltıları protesto edeceğiz. Özel bir gündemle bir araya gelindi. Yürüyüşü daha organize olduğumuz bir gün yapalım. Bugün kadın gündemi konuşulacak. Mikrofonu bir erkeğin almasını da doğru bulmadım.

Katılımcı 2: Yarım saat geç başlamak bir sorun yaratmaz. Refleks gösterip yürüyüş yapalım.
Forumun çoğunluğundan yürüyüş kararı çıktı. Forum yürüyüş sonrasında devam edecek. 

ARA

Duyurular: Başlangıçta Abbasağa Kültür Sanat Grubunun dinletisinin yapılacağı duyuruldu.
Gezi eylemleri sürecinde yaşamını yitirenlerin ailelerine kartlar gönderileceği duyuruldu.
0-15 yaş arası Sarıgazi’deki yoksul çocuklara yeni alınmış bayramlık elbiselerin ulaştırılacağı duyuruldu.
Gezi için flash-mob dansı yapmayı önerdiler. Bu dansın nasıl yapılacağını anlatacaklarını belirttiler. Bu dansı öğrenmek isteyenler Gezi Parkı Sanat Kolektifi Facebook grubuna üye olup, grupla ilişkiye geçebilir. Eylemin, Taksim Meydanı’nda Cumartesi yapılması planlanıyor.

Moderatör: Gezi direnişi boyunca kadınlar önde yer aldı. Öncelikle doğaya, tarihi değerlere sahip çıkmak için oradaydık. Uzun yıllardır kadınlara yönelik saldırılarda kadınların sokağa çıkma nedeniydi. Başbakan’ın kürtajı yasaklamaya kalkışması, kaç çocuk doğuracağıma karışması gibi kadın düşmanı pek çok söylemi kadınların direnişte yer alma nedeniydi. Kadınlar, her zaman sokaklar geceler bizim dedi. Gezi direnişinde de gecelerce sokaklarda yerini aldı.  Kadınlar direnişle özgürleşiyor. Bugün burada kadınlar konuşacak. Konuyu direnişte kadınlarla, direniş deneyimlerimizle sınırlı tutmayı önereceğim. Sizler için de uygunsa söz sırası almaya başlayabilirsiniz.

Konuşmacı 1 (Kadın): Bugün yaşadığımız birr olayı aktarmak istiyorum. Yandaş medyanın saldırılarına maruz kaldık. Geçtiğimiz gün Akit Gazetesi gençlik kamplarına yönelik çirkin iddialarda bulundu. Kadın erkek kamp yapıyorlar diyerek öğrenci çalışmalarını hedef gösterdi. Bugün Akit Gazetesi önünde bu bunu protesto etmek istediğimizde saldırıya maruz kaldık. Canımızı zor kurtardık. Bu saldırı tüm ilerici kesimlere kadınlara yapılmıştır. Bir Akit Gazetesi yazarının 14 yaşında bir kıza tecavüzünü ahlaklı görüp, ses çıkarmayan ama mayoyla denize giren kadını ahlaksız gören AKİT Gazetesi’ni kınadığımızı herkese haykıralım.
Geçtiğimiz günlerdeki forumda diren hamile eylemi üzerine konuşmuştuk. Kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz her gün artarak devam ediyor. AKP iktidarıyla kadınların sorunları ayyuka çıktı. Tüm kadınları söz almaya davet ediyorum.

Konuşmacı 2 (Kadın): Merhaba çapulcular. Daha önceki forumlardan birine diren hamile kıyafetimle çıkmıştım. Geçtiğmiz Cuma öğlen saat 14:30 -  17:20 arası Taksim’de bir direniş yaptım. İkinci gün cumartesi günü yine oradaydım. Bu sefer “diren anne” yazısını seçtim. Elimdeki kartona “Sırtımda pala karnımda sıpa; bir sopa eksik kaldı onu da sen nerene dayarsan daya” diye yazdım. Ben bir yazarım. Şiirlerimde hiç argo kullanmamıştım. Şimdi ilk kez argo kullandım. İktidarın anladığı dili yazmak gerek demek ki. Palayı eylemlerde vurdular, biliyoruz. Ben eylem yaparken coplarını sallaya sallaya yanımdan geçtiler. Saat 20:10 gibi üç polis yanımda durup kimliğimi görmek istedi. “Veremem kimsiniz?” dedim. “Polisiz” dediler. “Siz kimliğinizi gösterin” dedim. Biri göstermek istemedi. Diğeri göstermesi için emir verince gösterdi. “Ey ahali yetişin burada polis var” diye bağırdım. “Kim beni size şikâyet ettiyse derhal gelsin; kim olduğunu bileyim.” dedim. Kitchenette’ten sesimi duyan bir çift geldi. Sonrasında üç genç geziden geldi. “Ben sizi rahatsız ettim mi?” diye sordum her birine. “Rahatsız ettiniz” demediler. Polis yine de “sizi götüreceğiz” dedi. “Beni kimin şikayet ettiğini, kuşkulandığınız kişiyi bana gösterin” dedim. Geziden gelen çocuklardan biri “bu anneye bir şey olursa ne yapacağız” deyip baroyu aradı. Polislerin üçü de gitti. Dokuzda eylemi bitirmek benim için çok anlamlıydı. Bir nevi dokuz doğurmak gibi. Bu üç arkadaş ve Kitchenette’ten gelen çift beni yalnız bırakmadı. Çok mutluyum. Böyle bir dayanışma çok güç veriyor.

Konuşmacı 3 (Kadın): Konuyla ilgili bir sorunum var. Kadın sorununu tartışacağız deniyor ama sorun yaratan kadınlar değil erkekler olduğu için bunun üzerine durmak isterim. Bugün öncelikle kadınlara söz verelim. Sonra erkeklere söz verelim diye öneriyorum. Kürtaj yasağı gündem olduğunda kadın hareketi kürtaj yasağını püskürtmeyi başardı. Biz sokaklarda, kendimizi ezdirmemeyi direnmeyi öğrendik. Cinsel şiddet başımıza gelecek en kötü şey değil. Bunun en kötü şey olduğu düşüncesi namus anlayışından kaynaklanıyor. Bunlar daha çok yaşanacak. En zayıf yanımız olduğunu düşünmeleri kötü. Kolumuzu kaybetmek daha kötü. Biz kadınlar Gezi direnişinde de güçlüydük. Bu güçle evde kendimizi ezdirmeyelim. Yerimiz mutfak değil direniş alanları, sokak… Erkekler hep sorar “biz ne yapalım?” diye. Bence erkeklerin yapacağı eline, beline, diline hakim olmak. Hiçbir kadına el kaldırmamak karşısındaki kadın her kim olursa olsun. Kavga etmeyi bilmenin avantajını kadınlar üzerinde kullanmayın. İkinci olarak belinize hakim olun. Sizi arzuladığından emin olmadığınız bir kadına cinsel olarak yaklaşmayın. Karşınızdaki kadının ne giydiği size cinsel olarak yaklaşması demek değildi. Giysisi vs… gibi nedenlerle kadınları taciz etmeyin. Dile hakim olmak. Sadece barikatta mücadele arkadaşlarımız oldukları için değil LGBTTleri aşağılamayın. Lezbiyen, gey, trans olmak ayıp değil. Eylemlerde küfürlü sloganlar karşısında Küfürle değil İnatla Diren” dedik. 
Orospu çocuğu en çok kullanılan sözdü. Kadınlar evlendiklerinde ücretsiz seks hizmeti vermek zorunda kalabiliyor. Ücretli seks işçiliği ayıp değil. Ayıp olan müşteri olmak, pezevenk olmaktır. Küfretmek istiyorsanız “pezevenk, sik kafa” deyin. Kadınlar ve LGBTTler üzerinden küfür etmeyim

Konuşmacı 4 (Kadın): Feminist olmak her erkeği aynı kategoriye koymak olmamalı. Siz çıkın biz konuşalım demeyelim. Argo ile neyi çözeriz? AKP bu kadar argo kullanıyor. Çözse kendi argosuyla pek çok şeyi çözerdi. Gezide kim eline, diline, ne kadar hakim oldu bilmiyorum. Ama benim gördüğün oradaki erkekler bize sahip çıktılar. Erkekleri indirgemek, hepsi aynıymış gibi yaklaşmak geçmişte kaldı. Eşitli diye bir şey var. Ben 17 yaşındayken de sokağa çıkıyordum hala da çıkıyorum. AKP buna karışamadı. Biz Gezi’de ötekileşmedik. LGBTTler onurumuzdur. Barikatta polisten korkmayan insanlardı herbiri. LGBTT cinayetlerine karşı herkes ses çıkarmalıyız. Yaptığı işe göre kimseyi yadırgamayalım. Kadın bedeni üzerinden siyaset yapılmasına izin vermeyelim.

Moderatör: Bir uyarıda bulunmak istiyorum. Burada kimseyi konuşmacı olarak dışlamıyoruz. Eşitlik her yerde yok. Ben de oturduğum semtte rahatça sokağa çıkıyorum ama her semtte durum böyle değil. Bugünkü forumda öncelikli söz hakkı kadınların olsun diye önerdik. Erkeler her yerde konuşuyor kadınların kendini rahat ifade etmesi için bunu önerdik.

Konuşmacı 5 (Kadın):  Kadın sorunu başlık olarak her platformda ele alınıyor. Sonrasında sorun oluyor. Kadınlar tartışmaya gönüllü olmuyor. Ben sorunun erkeklerle ayrıştırılarak ele alınmasını doğru bulmuyorum. Sosyalistim. Kadınlar olarak tek başına çözeceğimiz bir sorun değil. 1871 Paris barikatlarında da kadınlar vardı. 2013 Harizan’ında 15 günlük bir komün hayatı geçirildi. Bu aşkı örgütleyen kadınlar da vardı. Gerici sistem ataerkil kültür kendini kadın bedeni üzerinden var etti. Cadı olma, örtünmeye zorlama gibi sistemin kendini gerçekleştirmesi kadının kapatılması üzerinden oluyor. Kadın, ailenin toplumun namusu oluyor. O yüzden AKP saldırıyor. Kaç çocuk doğuracağıma, aldırıp aldırmayacağıma karışıyor. Bunu tek başıma aşamam. Bu; erkeklerle birlikte vereceğim bir mücadele. Böyle bakıyorum bu soruna. Direniş boyunca edilen küfürlerden bahsedildi. 31 Mayıs’ta Harbiye’ye çıktığımda herkes “orospu çocuğu” diye bağırıyordu. Küfrü sevmesem de kendimi bir süre sonra küfrederken buldum. Bir boşalmaydı. Başbakan “ananı da al git” derken ona, onun dilinden yanıt vermekti. Beni küfür bu yönüyle rahatsız etmedi.

Konuşmacı 6 (Erkek):  Açıkça söylemek gerekirse heteroseksüel bir erkek olarak alındım biraz. Bu konuda kromozomlarımdan dolayı sizlerle yanyanayken suçlanmak hoş bir şey değil. Bu sorun bir zihniyet sorunudur. Tayyip Erdoğan’ın zihniyeti yüzünden sırf erkek olduğum için suçlanmak hoşuma gitmedi. Sadece açıklama yapmak istedim.

Konuşmacı 7 (Erkek):  Ben, 68 kuşağıyım. Daha önceki forumlarda 68 kuşağıyla 2013 kuşağını kıyaslamıştım. Kadınlarla ilgili kıyaslamayı da şimdi yapacağım bu açıdan. Şu anda biz devrimi yaşıyoruz ve dünya da bunu gözlemliyor. Bu devrimi yaşarken benim kafamda şu belirdi, özellikle 68 döneminde kadınlar hiç yoktu. Aileler de istemiyordu zaten bunu. O zamanki eksikliği şimdi kadınlar tamamlamalı. Belediye meclislerinde, il meclislerinde ve mecliste kadınların sayısı erkeklerle eşit olmalı. Kadınlar görev aldığı zaman bunu daha iyi yapabiliyorlar. O yüzden gençlerin şu sıcak dönemde gençlerin genç kadınların daha çok görev alması lazım. Onlardan rica ediyorum. Çekinmeyin!

Konuşmacı 8 (Kadın):  Benim diyeceğim buradaki tartışmalarla ilgili. Biz erkeklik algısından bahsettik. Lütfen buradaki erkek arkadaşlar bireysel algılamasın. İkinci olarak, kadınlar ve gençler Gezi Direnişi sırasında en önlerde yer aldı. Şimdiye kadar en çok onlar ezildi. Kürtaj, hamilelik konularında tepkimizi gösterdik. Şimdiye kadar küçük kız çocuklarına tecavüz edildi.  Ama yine AKP onları suçladı, tecavüzcüleri serbest bıraktı. Tüm ezilmişliğimize rağmen Gezi’de kadınlar sokaktaydı. Bugün tartışmamız gereken kadınların taleplerinin ne kadar göz önüne alındığıdır. Neler yapabileceğimizi hep beraber konuşmamız gerekiyor. Tüm Türkiye’de kadınlar ne istiyor, nasıl bir dünya hayal ediyor bunu konuşalım.

Konuşmacı 9 (Kadın): Biz bir çerçeve çizmeli ve buna sadık kalmalıyız. Farklı siyasal görüşlerimiz, farklı politik düşüncelerimiz var. Biz madem ki burada hep beraber tartışıyoruz. Ortak bir konu üzerinden konuşalım. Bu da gezi direnişinde kadınlar olabilir. “Neden kadınlar bu kadar önde?” diye hep soruluyordu. AKP’nin kadın düşmanı politikaları yüzündendi bu. Buradaki erkek arkadaşlar bu konuda neler düşünüyor merak ediyorum. Gezi’de AKP’nin politikalarına karşı birikmiş öfkenin yansımasını gördük. Kadınlar hep öndeydi. Gezide biz direnerek ölmeyi öğrendik. Türkiye’de günde 5 kadın ölüyor. Bu direnişte erkek egemen sistemin uyguladığı şiddeti gördük. Destan yazdılar diye alkışlandılar. Direnişten sonra kadın cinayetlerinin arttığını gördük. Erkek egemen sistemin saldırıları devam etti. Hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak tabii ki. Kadınlar istihdamın dışında tutuluyor, her gün şiddete uğruyor, siyasette yer alamıyorlar özgürce, hamileliği bile suç sayılıyor. Siyasette yükselmelerinden bahsediliyor ama önlerine bir sürü engel çıkarılıyor. Bütün bunları birlikte değiştirmek için, ilk konuşmacı arkadaşımızın da yaptığı gibi eylemlerde birlik olabiliriz. Diren hamileyle ilgili bir yanıt oluşturabiliriz. Akit Gazetesi’ni birlikte protesto edebiliriz.

Konuşmacı 10 (Kadın): Arkadaşa katılıyorum. Erkek egemen sistemi her gün kadınlar ve erkekler olarak yeniden yaratıyoruz. Erkek egemen sistemi anlamalıyız öncelikle. Birkaç sorum olacak. Yanıt bekliyorum. Erkek arkadaşlar yakınlarındaki herhangi bir kadının kararlarıyla onun adına fikir sahibi oldular mı? Kadının nasıl davranacağını, ne giyeceğini, hangi okulda, hangi bölümü okuyacağını, okuyup okumayacağını, eve kaçta gelip çıkacağını onun adına belirlediler mi? Gece ondan sonra mahallelerinde yürümekten çekindiler mi?
Kalabalık bir otobüste tacize uğramaktan korktular mı hiç? Otobüsteki yerlerini bu korkuya göre seçtiler mi? Bu soruları sormaktaki amacım erkekleri yargılamak değil onların bir şeyleri algılamasını sağlamak. Ben bunun için birçok erkek arkadaşımla mücadele ettim. Çok iyi niyetlilerdi aslında ama onlar da bu sistemin kodlarıyla yetişmişti. Demek istediğimin özü böyle bir toplumda yaşıyoruz ve bu yüzden de önce birbirimizi anlamalıyız ve somut bir mücadeleye girişmeliyiz hep beraber.

Konuşmacı 11 (Kadın):  Az önceki sorular üzerinden düşünelim. Kromozomlardan bahsetti bir arkadaş. Bu kromozomlar sorunu tabiki değil. Mesele nasıl bir sistem içinde toplumsallaşıyoruz. Öğrendiklerinizi aile ve okulda küçüklükten itibaren öğreniyoruz. Bunların hiçbiri münferit değil sistematik olaylar. Neden sadece kadınlarla politika yapıyoruz? Kadınlar için politika yapmanın tarihi var. Neden mücadele kadınlarla ilerler? Direnişe bakmamız bile yeterli. Polis şiddetini gözünle görürken evde çocuğuna mama yapmak onu beslemek zorundasın.
(Sesler yükselince, moderatör tarafından sıra alıp konuşma uyarısı yapıldı. İlk günden beri görüşlere saygı gösterildiği, biri konuşurken müdahale edilmemesi, bunun konuşan kişiye saygısızlık olduğu ifade edildi.)

Konuşmacı devam… Her toplantıda bir grup erkek sesini yükselttiği için sağlıklı tartışamıyoruz. Bu gibi olaylar yaşandığı için kadınlarla birlikte kadınlar olarak politika yapıyoruz. Direniş boyunca biz evlerimizde çocuklarımıza bakıp, kocalarımı beklediğimiz için kadınlarla politika yapıyoruz. Orospu Çocuğu sloganları için “bir boşalmaydı” dedi. İktidarlar da boşalma anlarını kadınlar üzerinden yaşar ve geliştirir. Nedenleri üzerine düşünelim. Biz bu dili kullanmayalım. Bunlar münferit olaylar mı sistematik olaylar mı?

Konuşmacı 12 (Kadın): Konuya erkek şiddeti sorunu derken tek tek erkekleri kastetmiyoruz. Bu erkek egemen sistemin sorunu. Erkeklerde her ne kadar kadın haklarını destekliyorum dese de erkek egemen sistem erkeklere avantaj sağlıyor. Kadın istihdam oranlarını biliyor musunuz? Türkiye’de %24 25 arasında gidiyor. Avrupa ülkerinde çok daha yüksek bu oran. Biz Kuzey Afrika, Ortadoğu ülkeleriyle aynı kategorideyiz. Ben bir işe başvurduğumda kadın olduğum için kabul alamıyorum. Gece evime dönerken kadın olduğum kıyafetimden dolayı fiziksel sözlü tacize uğruyorum. Erkeklerin hiçbiri tacize uğramadan evlerinin yolunu tutuyor. Kadınlar olarak çocukluğumuzdan beri erkeklere her türlü hizmeti vermek için yetiştiriliyoruz. Kadının içinden geliyor deyip erkekler evişlerinin peşinden koşmuyorlar. Erkek egemen sistemden tek bir erkek bile azade değil. İstediğiniz kadar kadınların yanında olduğunu söyleyin, ama bu sistem size avantajlar sağlıyor. Tecavüz ve cinayet ıssız bir yerde değil hayatın içinde oluyor. En yakınımızdaki erkeklerden geliyor bu cinayetler, taciz ve tecavüzler… Kim bunlar? Kocalar, babalar, patronlar, erkek arkadaşlarımız. Kaç erkek sevgilisi eylemde dirensin diye “çocuğa ben bakayım, yemeği ben yapayım.” dedi. İşe kendimizden, en yakınımızdan başlamak bu işin en önemli çözümü.

Konuşmacı 13 (Kadın): Kadına yönelik şiddete değinmek istiyorum. Çok fazla safhaları var. Son noktası ölümle sonuçlanabiliyor. Kadın hep yalnız. Hükümet kadını o zaman da önemsemiyor. Kadınlara koruma kanunu diye bir kanun var. Bu kanuna göre yetkililer koruma veriyor ama; öldürülen kadınların çoğu da koruma altındaydı. Kadınlar karakola gittiğinde “ölüm haktır, öl de kurtul” diyebiliyorlar. Devlet kadınlara sahip çıkmıyor; bu uygulamayı yapanlar ceza almıyor. Sığınma evlerinin durumu kötü. Koruma kanunu var ama kadınların bunu suiistimal ettiği söyleniyor. Kadın şiddet gördüğünde bunu ailesi bile bilmiyor olabilir. Bazıları cesaret edip koruma istiyor ya da sığınma evinde kalıyor. Günde 5 kadın öldürülürken bu nasıl suiistimal edilebilir? Bu suiistimalin oranı nedir? Birkaç kişi suiistimal etse bile neden diğer şiddet yaşayanlar değil suiistimal öne çıkarılıyor? Cinayetlere dair bir açıklama duymuyoruz. Fatma Şahin bir konuşmasında cinayetleri haber yapan medyaya kızmıştı. Kadın o kadar yok sayılmış ki kadın cinayetlerinin haber yapılması bile istenmiyor. Medyada haber olmasın kimse duymasın diye düşünülüyor. El ele olmalıyız. Birlikte olmalıyız. Bir kadın şiddet görüyorsa bir erkeğin ablası annesi kardeşidir. Bunu erkeklerle değiştirmeliyiz.

Konuşmacı 14 (Erkek): Erkeğin kadınlarla ilgili konuşması ateşten gömlek gibi oluyor. Gezi’de yola çıktığımız radikal feminist arkadaşlar var. Bizi karşınıza alırsanız düşmanınız arkada kalır. Forumdan pek çok kişi gitti. Küfür yemeye gelmedik dediler. Kadınlar öldürülüyor. Erkekler de öldürülüyor. Devrim şehitleri erkekler. Erkeklere karşı örgütlenelim dememelisiniz. O zaman aşktan bihabersiniz demektir. Erkek senin sevgilin, eşin olacak. Biraz daha saygı istiyoruz. Bu konuşulanlar ağır geldi. Birini kırdıysam özür dilerim.

Konuşmacı 15 (Erkek): İlk kez forumda konuşuyorum. Geçenlerde Hendekteydim. “Gezi olaylarını uygun buluyor musunuz” dediler. “Evet” dedim. İnsanlar ağaçlar için birleşti. Belli başlı yerlerde bu tür olaylar çıkıyor. Kaybolan erkekler daha fazla. AKP’den Türkan Dağlı geldi, dolaştı, insanlarla konuştu. “Hükümetten memnun musunuz?” dedi. “Nasıl memnun olayım!” dedim. O zaman 3 çocuk haberleri yeni çıkmıştı. Çocuğumuza iş bulamıyoruz ki nasıl eş bulalım? Bu refah düzeyine göre biz bu çocuklara nasıl bakalım? Hoca hanıma konuştuğu kişilerin evlerine götürecek yemeği olmadığını söyledim. “Sizin döneminizde en fazla kadın cinayetleri erkek cinayetleri çıkıyor” dedim. İşsiz adamın çocuğu, evinde eşi olur mu? Hanımlar yeteri kadar korunuyor. Mesele hükümetin ekonomik düzeyi düzeltmesi. Ben Hataylıyım. Gezi olaylarında iki hemşerim öldü. Burada Mustafa Kemal’in portresi yok.  Bu hoşuma gitmiyor. Gezi’de ölenlerin anne baba kardeşleri Mustafa Kemal’in resmini burada görmediklerinde o zaman onlar da ölmüş sayılır.

Konuşmacı 16 (Kadın): Abbasağa’nın erkekleri çok alınganmış bugün bunu öğrendik. Bazı konuşmacılar da sert çıktı. Birkaç sorum olacak: Kadın cinayetlerini işleyenlere mahkemeler indirim veriyor. Namus ve ağır tahrik nedeniyle. Eşlerini aldatmaları gerekçe gösteriliyor. Sanki erkekler aldatmıyor. Erkekler hep taciz ediyor. Sokakta yürürken birileri gelip yanına sokulup “amını yalamak istiyorum” diyebiliyor. Bu beni rahatsız ederken erkekler niye buna karşı çıkmıyor. Buna sen niye alınmıyorsun?
Forumu dinleyenler arasında küfür etmemesi yönünde itirazlar gelir. Bazıları küfür etmediğini, yaşadığı tacizi anlattığını söyler. Moderasyon, katılımcıları konuşmacının sözünü kesmemeye davet eder.  

Konuşmacı 17 (Kadın): Ben bir erkek ve kız çocuk annesiyim. Benim için erkek ve kız çocuğumun bi farkı yok. İkisini de aynı seviyorum. İkisine de ayrımcılık yapmadım. Erkek küçük olduğu halde kız çocuğumu erkek çocuğuma emanet etmedim. Çok yankoş var. Anneler de hata yapıyor. Kız çocukları erkek çıocuklarına emanet edilir baba yoksa erkek çocuk baba yerine konar. Cocuklar ağlayamaz. Çocuk esirgeme yurtlarında çalıştım erkek çocukların gizli gizli ağladığını gördüm. Bu konuda kızlar daha rahat. Onların duygusal olmaları rahat. Erkeklere izin verilmiyor. Duygu sevmektir. Küçük bir çocuğun duygularını ifade etmesine izin vermezseniz yol alamayız. Erkek ve kız çocuklaın birbirine eşit olduğu bir toplumda yaşamıyoruz. Anne ve babaların etkisi var.

Duyuru: Mühendis-Mimar-Şehir Plancıları Grubu Beşiktaş’taki Kadıköy iskelesiyle ilgili eylemleri anlatır. İlki B. Belediyesine iskelenin durumunu öğrenmek için verilen dilekçelerdir. Cevabını almaya bir hafta kaldı. Forumda verilen karar göre 1 Ağustos Perşembe günü 18.30’da bisikletlerle Beşiktaş Kadıköy iskelesi yolunda eylem yapılacak. Bu ulaşım hakkımızın engellenmesi anlamına geldiği için eyleme geniş katılım sağlamak çok önemli. Kaldırılan durağımızı, polisin kapattığı yolu geri almak istiyoruz. Perşembe günü bisikletliler, bisikleti olmayanlar eyleme çağrılıyor.
Başka bir duyuru Yedikule bostanlarıyla ilgili yıkımı durdurmak üzerine yapıldı. Bunun için 31 Temmuz’da Koca Mustafa Paşa’da buluşulacak.

Konuşmacı 18 (Erkek): Bir konuya çözüm bulmaya çalışıyoruz. Eleştiri içe yönelik yapılırsa kaos çıkar, eleştiriler dışa yönelik yapılmalı ve çözüm üretilmeli. Çözüm üretmede yetersiz kalıyoruz. Sorunların temelinde kapitalist sistem yatar. Kar üzerinden rekabet, bencillik, ahlaksızlık üretir. 12 Eylül öncesi şiddet, adli olaylar çok yoktu. Eğitimli, bilinç düzeyi yüksek insanlar vardı. Kadın erkek sorunu, kadın erkek eşitliği konusunda bir sorun yoktu. Kapitalizm ahlaksızlık ve suç üretiyor. İnsancıl yaşam tarzı kurmalıyız. Erdemli insan olmalıyız. Felsefi etik değerler çerçevesinde kendimizi donattığımızda bu eleştiriler ortadan kalkar. Dışa yönelik çözüm üretmeyi tavsiye ediyorum.

Konuşmacı 19 (Erkek): Biz erkekler, özeleştiri vermeliyiz. Erkekler olarak bu sorunları anlayamadık. Biz özeleştiri vermeden kadının durumunu anlayamayacağız. Bunun tarihi  bir arka planı var. Kadın, işçi sınıfından önce itaat etmeye düşürüldü. Kapitalist ulus devlet erkektir. Kadınlar mücadele eder. Feministlerin tanımladığı gibi bir erkek düşmanlığı değildir. SSCB’de de devrim yapıldı. Çok mu demokratik ve özgürlükçüydü. Değildi. Devletçiydi. Kadın orada özgürleşebildi mi? Kadın özgürleşmesi için esas olarak cins devrimi lazım. Buna karşı tedirgin olmayın. Kadınlar az bile söylüyor. Bu söylediklerimi feministlik sanmayın. Erkek kendini gözden geçirmeli. Bu tarihten biz de sorumluyuz

Konuşmacı 20 (Kadın): İlkel çağlarda sihir ve büyüye ilgi var ve kadının nasıl çocuk doğurduğu bilinmiyor. Bunun büyü ile olduğu sanılıyor. Kadının doğurganlığı anlaşılınca büyü bozuldu. Sonrasında, ordu-saray-tek tanrılı dinler egemen oldu. Savaşlar gelişti. Ataerkil toplum oluştu. Hamurabi kanunlarından itibaren kadınlar Tanrılara kurban ediliyor. Truva savaşında da karşı tarafa bakire kız bağışlanıyordu. Şikayet etmekten öte yapıcı olmaya çalışalım.

Konuşmacı 21 (Kadın): Son iki konuşmayla biraz rahatladım. Gerilmiştim. Neden? Abbasağa’da beş altı foruma katıldım. İlk kez bu kadar tahammülsüz bir müdahale gördüm. Gezi’deki dayanışmanın sonrasında da sürmesini isterim. Çok farklı ezme ezilme biçimleri var. Sınıfsal farklarımız, ulus, cinsiyet olarak farklarımız var. Erkek egemen cinsiyetçi sistem var. Gezi ruhu gerçekten varsa burada konuşan kadınların sözleri üzerine düşünülmesini talep ederim. Konuşan kadınlar ne demek istiyorlar? Ben benzer bir davranışı birine yaptım mı diye düşünün. Kız kardeşimi engelledim mi? Bir kadını giysisinden dolayı yargıladım mı? Kadınların sözlerini engelleyecek bir şey yaptım mı? O ne düşündü? Gibi soruları kendinize sorun.  Birbirimizden farkımız yok demeyelim. Çünkü bunu söylemek ezme ezilme ilişkisini önemsizleştiriyor, kadına yönelik şiddeti görünmez kılıyor. “Kadına bir şey olmuyor” derken şiddeti meşrulaştırdığımızı unutmayalım.

Konuşmacı 22: (Erkek) Kadınların kadın olmalarından kaynaklanan sorunları var. Onları dinleyelim. Sistem kadın ezilmesi üzerinden kurulmuştur. İlk işten atılan en son işe alınan kadındır. Evdeki işler de kadınların üzerinde. Ben evde bulaşık yıkıyor, yemek yapıyorum. Bizim evde kim erken gelirse sofrayı o kurar. Tek tanrılı dinler üzerinden kadıların kapatılmasına karşı çıkmalıyız. Başı örtüsüne karışamam ama dinler kadını kapatıyor. Kadın erkeği tahrik etmemek için kapanıyor. Erkekler kadınlara sadece cinsellik üzerinden bakmamalı. Aşk sevgi olmadan cinsellik olmaz.

Konuşmacı 23 (Kadın): Dil dayağına dikkat çekmek istiyorum. Cinsiyetçi ifadelere. Kültür Sanat çalışma grubunun bir çalışmasındaydım. Yandaki çocuklar direnişçilik oynarken bir sürü cinsiyetçi slogan atıyordu. Bahsettikleri eylemin, organların ne olduğunu bilmeden bu sözleri sarf ediyordu. Gezi’de kullanılan dile yönelik bir duyarlılık oluşmuştu. Ben bunu arkadaşlarımla konuştuğumda “aman feminist” yanıtını aldım. Gezi ütopyaydı, parklar gerçek hayat. Bu hayattan memnun değilim. Burada da dil dayağı var. Kıyafet görünüş gülümseme bile erkekler tarafından yanlış anlaşılıyor. Bizim kimseye verdiğimiz bir mesaj yok. Biz rahatsızlıklarımız söylediğimizde de tepkiniz “pist feminist” olmasın.

Konuşmacı 24 (Erkek): Kadınlar özeldir. Hükümetin kadına şiddeti hoş gördüğü söyleniyor. Bu hükümet aldığı oyun yarısını kadınlardan aldı. Buna nasıl yanıt vereceksiniz? Fahişeye giden erkekler suçludur dendi. Bu ülkede jigololar da var. O zaman kim suçlu olacak? Rusya’da kadınlara laf atılmıyor. Votka içip uyunuyor.

Konuşmacı 25: … Bu konuşmacı söz almadı.

Konuşmacı 26: (Konuşmanın ilk kısmı duyulamadı…) Ailemde akrabalar benim kız kardeşim hakkında ağza alınmayacak laflar söyledi. Bu beni çok sarstı. Annemi toprağa vermem ikinci yıkımdı. Babamla konuştum “ya akrabalar ya ben” dedim. Onları seçti. Ben babam öldü mü kaldı mı bilmiyorum. Kadınlar benim için candır.

Konuşmacı 27: … Bu konuşmacı söz almadı.

Konuşmacı 28 (Kadın): Kızıp küsüp ayrılan abiler amcalar niye bunu yaptı anlamadım. Karşı olduğumuz şey erkek ırkı değil; zihniyettir. Erkekler rahat büyürken kadınlara kıyafeti, davranışı vs üzerinden küçüklükten itibaren kendini kısıtlaması aşılanır. Kadınlar kıyafetlerinde, davranışlarında özgürdür. Bu toplum erkeklerden oluşmuyor. Kardeşinize sevgilinize, annenize nasıl davranıyorsanız etrafınızdaki kadınlara da öyle saygıyla davranabilirsiniz.

Konuşmacı 29 (Kadın): Cinsiyet ayrımcılığı hepimiz için geçerli. Herkes kendi kararını kendi verir. Türkiye İstanbul’dan ibaret değil. Dünya büyük şehirlerden oluşmuyor. Afrika’da zorunlu sünnet var. Anadolu’da çocuk gelinler var. Çocuk yetiştiren de kadın. Her kadın bunu yapmak zorunda değil tabii. Kadının bir duruşu olmalı. Şiddet kötü. Şiddeti durdurmak gerekir.

Konuşmacı 30 (Kadın): Forum notlarını yazdığım için daha önce söz alamadım. Serbest kürsü olunca pek konuya değiniliyor. Ben de birini seçeceğim. Bazı konuşmacılar feminizmden kötü bir şeymiş gibi bahsetti. “Yanlış anlamayın feminist değilim, beni feminist sanmayın” sözlerini konuşmalarında geçirdiler. Öncelikle feminizm kötü, korkulacak bir şey değildir. Tam tersine kadınlar ve erkekler için son derece özgürleştiricidir. Feminist bir yazar yıllar önce “Kadın doğulmaz, kadın olunur” demişti. Feminizm bize nasıl sistemin istediği ataerkil kadınlar olarak yetiştirildiğimizi gösterdi ve bunun değişebilir olduğunu, kadınların kendilerinden başlayarak, birlikte örgütlenerek cinsiyetçi sistemi nasıl dönüştürebileceklerini de gösterdi. Erkek de doğulmaz, erkek de olunur. Erkeklik de toplumsal olarak belirlenir. Erkeklerde de şiddet uygulayan, duygularını saklayan ya da duyguları bastırılan, kadınlara taciz, tecavüz eden adamlar olarak anılmak istemezler. Bu durumdan memnun değilsinizdir. Dolayısıyla sisteme alternatif, egemen olmayan bir erkeklik de yaratmak mümkün. Bu nedenle feminizmden korkmayın. Feminizm kadınlara da erkelere de bu rollerden çıkmaları için olanak sağlıyor.  Feminizmden kaçmak yerine bence feminizme daha çok yaklaşın diyebilirim.

Öneri (Erkek): Kadına değer verdiğimizi ve onu anlama çabamızı göstermek için erkeleri Taksim’e eteklerle bekliyorum. Taksime kadın kıyafetleriyle çıkalım diyenlerle bu eylemi yapalım.  Kadın kıyafetleriyle gezelim. Oylayalım mı?
Eylem önerisi foruma soruldu: Yarı yarıya onay verildi.

Forum 00.02’de sona erdi.

Bakırköy Forumu Notları (30 Temmuz)

• Çevre ve Şehircilik Çalışma Grubu’nun raporu okundu.
Rapor grubun yaptığı dört toplantı sonucunda oluşturuldu. Grup ismini “Çevre ve Kent Çalışma Grubu” olarak değiştirmek istediğini belirtti, oylandı, kabul edildi.

31 Temmuz’da (Çarşamba) tüketim kooperatifi için kısa bir sunum, ardından da HES’lerle ilgili bir film gösterimi yapılacağı söylendi, bu da forumda benimsendi.

Çalışma grubu her cumartesi 14:00’te parkta toplanıyor. 
Rapor www.direnbakirkoy.com sayfasına konacak. Raporla bağlantılı olarak konuşulanlar şöyle:
o Halil Bedii Yönetken ilköğretim Okulu’nun içinde bulunduğu durum foruma bildirildi. Okulun onarımı (dış cephesi) Büyükşehir Belediyesi ile Bakırköy Belediyesi arasında anlaşmazlık nedeniyle yarım kalmış, veliler ve öğrenciler mağdur. Öğretim yılı başlamadan bu sorunun çözülmesi için forum katılımcılarından destek talebi var. Çevre ve Şehircilik Çalışma Grubu’un belediyeyle yapacağı görüşmelerde bunun da bir gündem maddesi olarak konuşulabileceği söylendi.

o Forum katılımcılarından birinin görüşü, belediyelerle ve AVM yetkilileriyle vs. konuşmanın işe yaramadığı, bir sonuç getirmediği, doğrudan eylemliliğin daha etkili olduğu yönündeydi. Ancak bazı durumlarda belediyeyle ortak çalışmak ve proje geliştirmek (örneğin engellilerin yürüyüş yolları, ağaçların çevresindeki boşlukların engelliler için yarattığı sorun konusunda) daha yararlı olabiliyor.

o Çalışma grubunun sunduğu önerilerin bir kısmı maliyetli olabilir, örneğin üzerinde direnbakırköy yazan bez torbaların yapımı gibi. Buna karşılık söylenen ise, böyle durumlarda örneğin maliyetine bez torbaların satılabilmesi söz konusu olabileceği. 

o Capacity AVM’deki kuşların konmaması için yapılmış çivilerin kuşlara gerçekten zarar verip vermediğinden emin olup öyle harekete geçmenin daha doğru olabileceği söylendi, ancak buna karşılık olarak da şu görüş benimsendi: Zarar vermese bile, bizim geleneksel mimarimizde kuş yuvaları bile barındıran yapılar bulunurdu, biz bu çivilere prensip olarak karşı olduğumuzu diğer çevre örgütleri/hayvan hakları örgütleriyle birlikte dile getirmeliyiz dendi.

• Siyaset ve Fikir Çalışma Grubu duyurular yaptı:
o “Kimiz ve Ne İstiyoruz?” hakkında serbest kürsü yapıldığı söylendi. Perşembe günü de (1 Ağustos) serbest kürsü öncesi tekrar toplanarak (saat 20:00’de) serbest kürsü için gündem maddelerini belirleyecekler. 

• Tüm çalışma gruplarının raporlarını/web sayfasına konmasını istedikleri toplantı notlarını İletişim Çalışma Grubu’na iletmesi istendi. Böylece güncel notlar/raporlar web sayfamızda bulunabilecek.

• Cuma akşamı (2 Ağustos) Bahçelievler Forumu’nda Yeryüzü Sofrası etkinliği gerçekleştirilecek (Egemenlik Parkı’nda). Cuma günü Bahçelievler forumla dayanışma içinde olmak kabul edildi. Ne şekilde gidileceği ve planlama forum gönüllüleri tarafından ayrıca bildirilecek. 

• Gezi Parkı’nda revirde gönüllülük yapanlar bir grup kurmuşlar ve temel ilkyardım eğitimi vermek istiyorlar. Forum tarafından uygun görüldü. Günü forum gönüllüleri belirleyip duyurusunu yapacak. 

• Zeytinburnu’nda bulunan ve içinde ufak bir ağaçlık da bulunan bir kamusal alanın bakımsız/susuz kalmış olduğu, bunun için Zeytinburnu’ndaki forumun ortak eylem önerdiği duyuruldu.

Maçka Parkı Forum Notları (30 Temmuz)

-TMMOB yasası ile ilgili olan eylem ile ilgili bilgi verildi.
Basın toplantısı yapıldı .Cumhurbaşkanlığına çağrıda bulunuldu. Mevcut anayasaya ve uluslararası sözleşmeye aykırıdır. Gezi parkında taksim dayanışma ve TMMOB için göz altı olmadı ancak parkta 14 kişi (evsizler ve Beşiktaş taraftarları göz altına alındı.)

-Akşam üzeri Kazova işçilerine destek olmak için o bölgeye gidildi. 40 kişi civarında toplanıldı. Ziyaret edilip geri foruma dönüldü.

- Logo, afiş, broşür, pankart kurumsal kimlik çalışmalarının önemli olduğu söyleniyor. Profesyonel destek alabiliriz. Bir arkadaşın bu konuda bir dahaki ay destek olabileceği söylendi.

- Forum yordamı oylanıyor.Amaç, Hedef ve İlkeler okundu ve tartışıldı. Evlerinde izole edilmiş lafının insanlara dokunabileceği söylendi , bu lafın kırıcı olabileceği söylendi. Günlük hayatların rutinine ifadesi eklenebileceği söylendi. Forum yordamı onaylandı. Tolganın maddesi'de yordama geçecek. Oylama yapıldı, kabul edildi. Eylül'ün ilk Salı'sına kadar geçerlidir. 

- Mahallelerin koordinasyonu ve bayramlaşması gündemi önerildi.

- Kısa orta ve uzun vade'li planlarımız ve mahallelerin koordinasyonu konuşulacak. 

- Kısa vadeli planların konuşulması önerildi. 

- Tuzla ve Şahintepe tiyatro için destek istedi. Etkinlik planı çıkarma önerisi geldi.

- Plan Başlıkların belirlenmesi talep edildi. 
Kısa vadeli projeler olarak bayramın üçüncü günü, iftarın başka bir versiyonun mahallemizde tanışma ve bayramlaşma organizasyonlarının düzenlenmesi konuşuldu. 

- Parkların ortak bir şekilde hareket etmek için kısa uzun ve orta vadeli planların konuşulması gerektiği söylendi. Gündemlerin merkezileştirip parkların koordinasyonunda konuşulmuş ve insanların bu planlar ile ilgili düşünüp gelmesi dış koordinasyon tarafından tavsiye edildi.

- Teşvikiye, Nişantaşı ve Maçka'dan bir ütopya karar çıkarılması teklif edildi. 

- Mahallede bir ortak çalışma yapılması önerildi. Teşvikiye mahallesinde bir pilot proje olarak ürettiğimiz düşünceleri mahallelerde de paylaşılması önerildi. Pazar pikniklerinde üretilenlerin mahallelerde de paylaşılması önerildi. Yer yüzü sofrası gibi ortak bir bayramlaşma toplanması gündeme geldi. Herkesle tanışmış oluruz. Mahalle muhtarı seçmek de önemli , diğer mahallelere örnek olabiliriz.

- Abbasağa ile birlikte bir çalışma yürütüp bazı bölgelere bayramlık kıyafet yardımı konuşuldu. 

- Etiler forumundakiler 100 kişi görünce üzülüyoruz diyorlarmış. Kapı kapı gezip kim olduklarını ve ne yaptıklarını anlatıyorlarmış . 

- Bayramlaşma için Cumartesi günü- 3.gün karar verildi. Komite seçildi. Perşembe günü komite çalışıp çalışmalarını getirecek. 
...
Pablo Neruda hakkında bilgi veriliyor. Buğdayın türküsü şiirinin ilk 4 mısrası İspanyolca olarak okundu. 
Neruda'dan 4 şiir okunacak. Nazım Hikmet'den de ceviz ağacı şiiri okundu.
...
Gündemler ve toplantı sona erdi.

Londra Forumu Notları (24 Temmuz)


FORUM 5: 24 July 2013, Dalston Garden

Grup Raporlari
  • Formatlama Penguenlerinin forumun isleyisine dair kisa ozeti; bir cevirmen oldugu muddetce herkes rahat hissettigi dilde konusabilir, konuyla ilgili fikir bildirimleri hava durumu icin isaret dili kullaniyoruz ve grup raporlariyla basliyoruz..
Dalston Curve Garden’in Menajeri anlatiyor; 
  • Ilk olarak gecen hafta bahsetmistik. Dalston Curve Garden’in bahcesinin cesitli gruplar tarafindan sikca taleb edilip kullanilmasi ve bahcenin zaman icinde cok basarili bir sekilde duzenlenmesiyle o alanda yasal hakki olan cevre konutlarin ( bazi alisveris merkezleri dahil ) talepleri dogmus. Gecen hafta bu gruplari temsil eden danismanlarla gorusmeler baslatilmis. Bahce Hackney Councel’a ait. Bahcenin bulundugu alan yillar once kullanim disi olarak belirlenmis, ancak yillar icinde degerli bir hale gelmis getirilmis bir cok kesim icin. Ozellikle cocuklar ve gencler icin cesitli aktiviteler yapiliyor yillardir, ayrica muzik gruplari kucuk partiler, ve benzeri sanatsal aktivitelere ev sahiplgi ediyor. Insanlar burda paylastiklari zamandan gercekten mutlu oluyorlar, onlara alternatif yollar sundugumuz icin. Bizim amacimiz alisveris  merkezini temsil eden danismanlar ve hackney belediyesiyle baslatilan diyalogta bir uzlasma saglamak. Onlara parkin insanlara sunduklarini ve herkes icin cok onemli oldugunu anlatmak istiyoruz. Yasalarda da esnek olunabilir, yonetmelik size hak taniyor diye yesillendirilmis ve hizmet veren bir yeri duzlestirme hakkiniz olamaz, biz bunu ifade edecegiz. Bu bahceyi Hackney belediyesine bagli bir cok organizasyon kendi toplantilari, aktiviteleri icin kllaniyor onlarin da bu diyalog surecine dahil etmek istiyoruz. Bunlardan biri HCVS.  http://www.hcvs.org.uk
  • Gorusmelerde muhatab alinacak tarafa  bu siteden ulasilabilir http://www.kingslandconsultation.com
  • Sehir Planlama ve Mimarlik Grubumuz, bu konuyu yakindan takip etmesinin yani sira, bireyin yasadigi yerle ilgili haklari uzerinden bir yerin yikilmasiyla neler kaybediyoruz neler kazaniyoruz gibi konulara deginecek bununla ilgili bir atolye calismasi yapacak.
Politik Grup  
  • Gecen hafta yapilan ortak forum degerlendirildi. Cok farkli gruplardan gelen arkadaslar olmasa da bir kac yeni arkadas vardi ve olumlu, guzel deneyimler yasandi.
  • Forum oncesi Naksibendi dergahina gidildi ancak geri cevrildik
London Gezi Aid ( Hukuk Grubu) 
  • Ortak forum platformuna katildik, Londra Taksim komitesinden destek aldik
  • Avrupa kapsaminda duzenlenmis  Cumartesi Annelerine destek eylemimizde Gezi tutsaklarina Kart Gonderme standi acacagiz ve tutsaklarin mektuplarini okuyacagiz, ayni zamanda bir fotograf sergisi de yapilacak.
  • Turkiye’ye gonderilecek heyetle ilgili calisma biraz yavasladi eylemlerden dolayi ama dosya bir kac gune tamamlanacak.
It  Atolye Grubu
  • Herkese acik , mailing listte yoksaniz kendinizi blogta , atolye kismindan mailing liste linkleyip email adresini ekleyebilirsiniz
Sokak Eylemleri Grubu
Tate Modern eylemi
  • Sloganlara calismamiz lazim, renkli dovizler, tencere, tava, maske, baret, ne varsa getirebilirsiniz arkadaslar…
  • Tate Modern Icin Sloganlar;
  1. This is just the beginning, we will keep fighting
  2. Stop fasist attacks in Turkey
  3. Whose street- Our Street, Whose square – Our Street, Tayyip Tayyip out out out, Tayyip Tayyp down down down
  4. Stand up Turkey, London is with you
  5. What do you want it? Justice, When do we want it? Now
  6. Erdogan be ware! Gezi Parki is everywhere
  7. This is what democracy looks like ( like a song )
  8. Say Hey, Say Ho  Tayyip Tayyip has to go
Uluslararasi Aktivistlerle Iletisim Grubu ( Occupy London Ve CAAT gibi) 
  •  22 Temmuz Occupy Assembly ; anlamli bir bulusma oldu, butun bulusma livestream cekildi, turkiyedeki durum anlatildi ve bu platformda yapilanlar anlatildi. Uc farkli gruba ayrildik, skills share, eylem deneyimleri ve gruplararasi iletisim. CAAT  ve Occupy London destek hem olusumumuza hem de Tate Modern eylemine destek veriyor. 5 agustos diger eylem gruplariyla ( brasil, greek gibi) network meeting yapilacak hemen sonrasinda yeni bir general assembly duzenlenecek
Belgesel Grubu
  • Kurgu asamasindayiz, teknik sorunlar cozuldu, format degisikligi yapacagiz. Calismalarimiz iki hafta daha surecek muhtemelen.
Ceviri Grubu
  • Translatingtaksim.com’da hala gonullulere ihtiyac var. Site icin sadece ceviri yapmak zorunlulugu yok, onemli haberler buraya email olarak da atilabilir.http://translatingtaksim.wordpress.com
Chapulling Movie  yapimci ariyor
Sokak performanslari
  • Cadir Projesi ve Sembollerle ilgili eylemini Tate Modern’den sonra yapacak.
Formatlama Penguenlerimizden feedback
  • Politikada uzman bi arkadasimla konsutum, burdaki millet vekilleriyle nasil gorusmeliyiz onunla ilgili tavsiyeler verdi. Forumlar ilginc bir olusum , millet vekillerine forum olarak gitmek cok onemli. London Gezi’nin kurumsallasmasina gerek yok. Her hafta degiserek gelen 100 kisi olmak cok onemli. Daviid Cameron’un danismaniyla iletisim kurma sansimiz var bunu degerlendirmeyi dusunuyoruz.
  • Geziyle ilgili ne nasil oldu temali olaylari felsefi ve sosyolojik acidan ele alip arastirarak calismalar yazilar uretmek isteyen bir grup acildi, ilgilenen arkadaslarda forumda iletisim saglayabilirler.
DUYURU VE ONERI
  •  Prudetial Freecycle Ride London – 3rd August 2013. 3 Agustosta 8 mil boyunca insanlar biraraya gelip bisiklet surecekler, dunyanin en uzun bisiklet konvoyu olusacak. Biz de Gezi Parki icin bu eyleme katilabilirz, uzerimize giydigimiz tisortlerle ya da basit renk ya da sembollerle orda oldugumuzu belli edebiliriz. Bisiklet surecegimiz icin cok agir  olabilecek malzemeler tasiyamayiz. Bununla ilgili gelecek forumda da oneriler getirebiliriz. Ancak katilmaz istiyorsan asagidaki linkten kayit yapmaliyiz ya da Mugeyle iletisime de gecilebilir. (This summer’s Prudential RideLondon FreeCycle on Saturday 3 August offers a brilliant opportunity to get the whole family together to experience the fun and freedom of cycling around an eight-mile traffic-free circuit in central London.)
  • We could ride together for Gezi. http://www.prudentialridelondon.co.uk/The_Events/Prudential_RideLondon_FreeCycle.htm
  • Turkiye’ de dort gencin Antalya’dan baslayip istanbul’a Gezi parkina destek amacli ozgurluk yuruyusunden ilhamla, Londra’dan Starzburg’a Avrupa capinda bir  baris ve ozgurluk yuruyusu duzenleyelim onerisi geldi ve cok olumlu karsilandi. Bununla ilgili yakinda internette bir anket duzenlenecek.
  • Burdaki forumlarimizin Istanbul’daki ya da diger sehirlerdeki direnis gruplariyla iletisime gecmesi ve birbirimize motivasyon saglamamiz acisindan SKYPE acalim dendi, bunun icin bir calisma yapilacak IT grubunun da yardimiyla.
  • Gaz bombalariyla ilgili 250 sanigin saliverilmesi istendi. Bununla ilgili imza kampanyasi yapalim.
  • Film izleme ve ardindan sohbet etkinligi icin 1 agustos dusunuluyor. Arcola cadirini dusunuyoruz onay alinacak. Film olarak da ilk frumda da bahsedilmis olan ‘Ekumenopoliss’ kararlastirildi
  • BIZIM FM her pazar Nino’un gundemi programindan bizim calismalarimiza destek verecegini belirtti, konusmak icin katilimda bulunabilir ve eylem duyurulari yapabiliriz.

FORUM ICI SOHBET
  • Taksim, Kizilay ve Dikmen olaylariyla ilgili farkli eylemler yapip, burdaki Ingiliz kamuoyunu bilgilendirelim.
  • Tencere tava calan komsunuzu ihbar edin soylemi cok tehlikeli ve ortacagdan kalma cadi avini isaret eden bir eylem. Bu gibi soylemleri teshir edelim
  • Farkli eylem gruplariyla anladigim bir sorun, bir suru eylem var, bir cati altinda toplanabilirz belki ozellikle de Almanya’daki  forumlarla ortak bir eylem yapilabilir.
  • 96′daki olum oruclarina yonelk bir calisma yapilmasi onerisinde bulunuyorum.
  • Edmonton’da forum yaparsak ordan insanlardan da gelebilir.
  • Zaman sorunundan oturu ayri atolye calismalarindan onemli buldugumuz konulari detayli tartisma karari alindi.
  • Gezi uzaydan gelmedi bir toplumsal hareket, herkes kendine gore aciklayabilir. Atolye calismalari bu baglamada cok onemli. Cezaevi surecleri konusulmali kapsamli bi sekilde.
  • Basin ve Medya Grubu kurulmali ayni sekilde Mali Grup olmali daha duzenli bir maddi destek saglamak icin grubun calismalarina.
  • Erdogan kazlicesme toplantisindaki polise emir verdigini soyleyen konusmasi kinanmali, ingiliz siyayesitinde boyle bi soylem bulamazsiniz… Diger konu , gezi olayi biraz geri cekiliyor, milyonlar taksimde degil artik, baris sureci soz konusu, baris sureci de geziye dahil olmali
  •  Turiyede bi baris sureci var , akpden once olmasi gereken bir surecti, bdp aciklamasi biz bu siddete maruz kaldik siz bizi desteklemediniz, o zmn nerdeydiniz , tek tarafli bakmayalim , baris surecini katmayalim , iki irk arasinda hicbir zaman kavga olmamaliydi o yuzden .
  • Istanbul’da katilan oyuncu arkadasimizin konuyla ilgili yorumu: Gezi baris surecine destek verdi ve vermeliler, abbasaga, yogurtcu, cihangirde minik gezi formlari olustu. Skype onerisine katiliyorum. Cok destek olurdu , burda bunun oldugundan kimsenin haberi yok. Carsi grubundan destek alalim. Gezi anti- government ama daha cok anti- tayyip bence, bir oyuncu olarak bir ay sonra dondugumde bir tiyatrom olacak mi bilmiyorum. Avrupadaki unlu yazar, oyuncu ve digerlerinin Erdogona yonelik yazdigi kinama mektubu beni cok heyecanlandirdi, cok onemli oldugunu dusunuyorum.
  • Gruptan uc dort kisilik temsilci olsun, burda beliren gorusleri degisik platforlara goturmeli
  • Asil mucadele edilmesi gereken siyasi guctur. Siyaset yapmaliyiz ama ozgurlukcu olursak insanlar biraraya gelebilir ve basariya ulasilir. Sirri Sureyya Onder’in  bugun kepcenin onune durmasi bu hareketin baslamasinda onemli  bir kivilcimdir, bu yuzden baris sureci icin de onemli oldugunu dusunuyorum
  • Baris sureci iktidarin kurt toplumuyla konusmasi halklarin arasinda zaten bir kavga yok.
  • Pasif bir sekilde sunu yapalim bunu yapalim demeyelim. Herkes kendini rahatsiz eden seyle ilgili calisma yapsin. Ve bi grupta olmak hep orda gorev yapmak anlamina gelmiyor, daha sonra baska gruplara gecilebilir.
  • Fikir ayriligimiz yok bence aslinda, bir grup lobi dayanisma calismasi yapan arkadaslarimiz , sistematik ve orgutlu bi calisma yapalim daha fazla insan bizi dinler.Diplomasi grubu oneriyoruz .
  • F tiplernin toplunmdaki etkisi onemli, ben f tipinde kaldim, bunun konusulmasi gerektigine inaniyorum.
  • F tiplesilmis bir ulkede yasiyoruz, cocuklar icin 11 tane f tipinin acilisi vardi bugun.
  • Taksim olaylari, alti yedi eylul olaylarini hatirlatiyor, lezbiyen, gay, kurt, ermeni kendini aciklayamadigi icin  bu olaylar oldu. Cocuklara tecavuz edilen insanlarin serbest kalmasiyla ilgili calismalar yapmaliyiz.
  • Prensip olarak surekli degisen bir formasyon uygulaniyor London Gezi forumda ve boylelikle insnalar uzerinde bir iktidar saglanmadigi kanisindayiz.
  • Cok zaman onemli degil, zamani etkin kullanmak onemli, herkesin ayni sekilde zmaani yok
  • Grubun daha etkin olabilmesi icin rise up.net, e basvurup bilgi alalim bir toplanti ne kadar etkin olabilir diye arastirabiliriz.
  • Genclik komisyonu diye bir oneri vardi onu tekrar gundeme getiriyoruz. Taksimde en onde saflari olan gencler ve bu olaylari baslatan gencler ama burda bir genc sikintisi var, tanidigimiz gencleri cagiralim genclik komisyonu olustururuz, ihtiyarlar ve de politik grup disinda da gruplarimiz olur =)
  • Turkiyeden birilerini cagirilip odalarla baglanti kurulabilir. Mucella Yapici mesala.
Forum sonu ve park temizligi….izmaritleri  yerlere atmamaya ozen gostersek daha guzel olur gibi…

Bakırköy Çamlık Parkı Forum Notları (24 Temmuz)

Duyurular

1. Kültür ve Sanat Çalışma Grubu 25 Temmuz Perşembe günü saat 20.00’da Çamlık Parkı’nda toplanacak.

2. Sağlık ve Spor Çalışma Grubu 25 Temmuz Perşembe günü saat 20.00’da Çamlık Parkı’nda toplanacak.

3. Çevre ve Şehir Planlama Çalışma Grubu 27 Temmuz Cumartesi günü saat 14.00’da Çamlık Parkı’nda toplanacak.

4. Siyaset ve Fikir Çalışma Grubu gelecek haftadan itibaren her Perşembe saat 20.00’da Çamlık Parkı’nda toplanacak.

5. Çamlık Parkı Forumu’ndaki üniversite öğrencilerine, öğretim görevlilerine hitaben şu duyuru yapıldı. Üniversitelerde yapılmakta olan forumlar 26 Temmuz Cuma günü İTÜ Ayazağa Kampüsünde toplanacaktır. Bu ortak yapılacak forumun muhtemel gündemlerinden biri, polisin üniversiteye girişini engellemek konusudur.

NOT: Çalışma grupları ve forumla ilgili diğer konular hakkında bilgi edinmek için forum gönüllülerinin telefon numarası: 0541 897 29 16

Gündem Konuları

1. Siyaset ve Fikir Çalışma Grubunun foruma getirdiği öneriler tartışmaya açıldı. Buna göre;
-Haftada iki serbest kürsü kurulması üzerine konuşuldu. Buna göre; Biri Çamlık Parkı’nda biri Bakırköy’deki başka bir parkta olmak üzere haftada iki serbest kürsünün kurulmasına karar verildi. Çamlık Parkı’nda kurulacak kürsünün gündemini Siyaset ve Fikir Çalışma Grubu belirleyecek. Diğer parklardaki serbest kürsü, forumu tanıtım amaçlı olacağı için serbest gündemle kurulacak.

-25 Temmuz Perşembe günü kurulacak Serbest Kürsü’de başlık olarak ‘Kimiz, Neyiz?’ tartışılacak. Forum oybirliğiyle onayladı.

-Diğer parklarda kurulacak olan ilk serbest kürsünün 2 Ağustos Cuma günü Millet Gezi Parkı’nda yapılmasına karar verildi.

2. Hayvan haklarıyla ilgili ayrı bir çalışma grubunun kurulması gerektiği söylendi. Bununla ilgili yapılacak olan çalışmalar önümüzdeki günlerde foruma sunulacaktır.

3. İletişim ve Tasarım Çalışma Grubunun foruma getirdiği öneriler tartışmaya açıldı. Buna göre;

1. Facebook Beğeni Sayfasının Çamlık Forum’unun resmi sayfası olarak kullanılması, DirenBakirkoy facebook grubunda serbest kürsü olarak kullanıma devam edilmesi. (Duyurular, Haberler, Forumu ilgilendiren konular iletişim grubu tarafından sayfada yayınlanacak. Grupta yayınlananların forumu bağlayıcı özelliği olmayacaktır.)
2. Facebook Sayfa Yönetmeliği oluşturulacak ve bu yönetmeliğe uymayan yazılar ve yorumlar yayınlanmayacak/silinecek. (Facebook Sayfasındaki Paylaşımlar sadece adminler tarafından yapılacak)
3. Sosyal Medya Araçlarında yayınlanan duyuru, haber, vs gibi yazılar aynı dili kullanılarak yazılacak. (Web Sitesi – Facebook – Twitter entegre çalışacak. Bilgisayar kullanmak istemeyen katılımcılarımız için SMS ile bilgilendirme yöntemine geçilecek )
4. İnstagram kullanmaya başlayacağız.
5. Foursquare kullanımı ile Sosyal Medya Protestoları yapılacak. (Boykot yapılacak mağazaya giderek check in yapılacak)
6. Youtube Channel kullanımı yapılacak.
7. Dışarıya ve içeriye servis edilecek Görseller tek tema üzerinde toparlanacak. (Facebook Duyuru görseli, Websitesi yazı görseli, Banner, Pankart Görseli vs)
8. Forum içi yada Forum dışına servis edilecek , Duyuru, Haber, ve Görsel Unsurlar(Fotoğraf-Video) iletişim grubu tarafından servis edilecektir. Ör: Çalışma grubu etkinlik takvimleri, fotoğrafları, yada bilgilendirmeleri
9.İç ve Dış dahil tüm iletişim, iletişim grubunun sorumluluğundadır. Diğer Forumlarla iletişimide yine “iletişim grubu” sağlayacaktır.
10. Forum katılımcılarımız fark ettiği, yada yayınlamasını gerekli gördüğü haber ve duyuruları bilgi@direnbakirkoy.commail adresine gönderilecek. 1
4. Pazartesi günü yapılacak olan Yeryüzü Sofrası etkinliğinin tanıtımının nasıl yapılacağı konuşuldu.

-Yeryüzü Sofrası’yla ilgili ayrıntıların Forum Gönüllüleri ve ilgili diğer arkadaşlar tarafından bir an önce netleştirilip buna uygun afişlerin İletişim ve Tasarım Çalışma Grubu tarafından tasarlanmasına karar verildi.

-Cumartesi ve Pazar günleri stand çalışmasının yapılmasına, mahalle mahalle gezip el ilanlarının dağıtılmasına karar verildi.

Ayvalık Yunus Emre Parkı Forumu Notları (23 Temmuz)

yastığını koltuğunu matını kapan geliyor...toplaşırken bile konular belli artık suriye tabiat parkı ayrımcılık ütopya...nassınn iimisin şurda burda böölee bir yer

açıldı şunu gördün mü şuraya gittin mi deil...eyy gezi nelere kadirsin...

1-rana kolaç bugünkü forumun yöneticisi oldu...bu akşam özel bir konumuz yok dedi ve forum kurallarını yineledi...

2-dilimize dikkat etmeliyiz sertleşmeden ötekileştirmeden birleşmeye yönelik konuşmalıyız dendi...

3-şükrü arkadaşımız 27 temmuz-5 ağustos arasında yapılacak olan faaliyetle ilgili bilgi verdi...günced 10 yıldan fazla faaliyet gösteren stk...gezi de de masası vardı...
şimdi de bileşenlerle irtibat halinde...gençler kazdağları için buraya gelmek istedi ve böyle bir org yapıldı...27 temmuz-5 ağustos arasında 700 kişi gelicek...
zeytinli de çadır kuracaklar...bölgeden de çanakkale-b.esir baroları ayvalık tabiat parkı flatformu madra dağı platformu kazdağları platformu ve bir takım çevre 
dernekleri de bu toplaşmaya destek veriyorlar...gümced in org uyla da 3 ağustos ta bir kol altınoluk dan bir kol da altınova dan başlayıp zeytinli de birleşilen 
bir de yürüyüş var...ayrıca tarihi henüz belli olmayan da ilgili tarih aralığında bir konser...

4-aysel hn da 27 temmuz da çamcı köyünde yapılacak olan panel ve konser duyurusunu yaptı...

5-murat umar bey den forumların güzel resimleri istendi...

6-gönül yolunda yapılacak peyzaj çalışmalarıyla ilgili belediyenin sitesindeki bir bilgi aktarıldı...geçen hafta bu konuyla ilgili esas ihtiyaç yerine peyzaj
çalışmalarına bu kaynak niçin aktarılır diee belediye tepki çekmişti...siteye göre ilgili çalışmanın için de menfezin de yapımı var projesi tamam imiş...görecez herhal...

7-1900 lerdeki fotoğraflara bakıldığında oranın sığlık olduğu gözüküyor...menfez da olsa iç denizin sorununu bunun çözeceğini sanmıyorum...ancak kanallar yapıldı
kanalizasyon denize akmıyor...

8-en doğrusu orayı bir köprüyle bağlayıp yükseltmek dedi biri de...

9-ayv kipa nın orası da 4 senede neredeyse alt yapısız bir şehire dönüştü...o bölgede plansız bir yapılaşma var...oraya da kafa yormamız lazım...

10-iç deniz o kadar pis ki sakın çocuklarınızı bu denize sokmayın dedi şükrü eroğlu...çamlık paşalimanı oralarda da denize girmeyin...ben girmem vallaa...ayrıca eklemeliyim ki bunun kesin çaresi olmadığı takdirde 2-3 sene içinde ayv merkez deniz kıyısında o resimlere konu olmuş güzelim alanlarda oturmak denize paralel cadde üzerindeki evlerde de yaşamak pek mümkün olamıyacak...

11-aslında bugünkü forumun en önemli gündem maddesini k.köy belediyesinin 12 bilim insanına yazdırıp çizdirdiği kanal ve port projesi oluşturdu...projenin sadece yazdırılıp çizdirilme ve tartışmaya açılma aşamasında olduğunu belirtmek lazım öncelikle...ancak bunun belediyenin talebiyle de yapıldığını eklemek lazım...
henüz adımları atılmış deil...proje sarımsaklı dan murat reis e kanallar açılıp bu tarafta da gönül yolunun hem menfez arttırma hem de köprü yapımıyla iç denizin kurtarılmasına yönelik...buna ek olarak sarımsaklı tarafında bir alaçatı port benzeri bir yapılaşmanın olabileceği de var...ilgili panellere alaçatı port un yapım şirketi yetkilileri de katılmış...ancak bu toplantılara katılan arkadaşların anlatımlarıyla bu kanalların açılması akabinde rüzgarın da etkisiyle kumun nasıl geçeceği ve veya sarımsaklı plajlarının kumunun iç denize akıp akmayacağı konusu muallak...tabiii projenin anlamı bu minvalde gerçekleşip sarımsaklı plajlarının bu kanallar kanalıyla iç denize dolması dolayısıyla plajların yok olması demekse bu bir doğa katliamı olacaktır buna bir itirazı olacak biri yoktur sanırsam...ek olarak kanalkent projesi 150.000 kişinin yaşayacağı bir proje olarak lanse ediliyor olsa da sonuç olarak betonu destekleyen bir projedir...etrafımızda yeterince beton var...bknz alaçatı port projesi...tam bu bölge yani muratreisdeki sulak alan kuşların da çokca olduğu bir alandı...şu anda orası çok ciddi bir moloz biriktirme alanı olmuş... 

12-buradan yola çıkarak osman şengül günümüzde şehirciliğin bir rant kapısı haline geldiğini söyledi...3. köprü ist a açılması planlanan yeni bir kanal bunların tamamı yeni rantlar yaratmak için...bunun için yeni kanunlar yeni yönetmelikler yaratılıyor...meralar dahil bir takım insanlar tarafından kiralanabilecek...k.köy de amaç bu bir rant kapısı yaratmak...uygar insan doğaya ve insana dikkat eden sürdürülebilir bir ekoloji yanında olan ve onun için çalışan insandır...naçizane görüşüm çevre konusunun ağırlıkla üstünde durmaktır...

13-yine kanalkent projesinden yola çıkarak burada bile beton odaklı bir yaklaşım var...ama artık beton artı insanı temel alan yaklaşımlar bitti...kıt kaynakların tc tüketimiyle devam etmesi için bir buçuk dünya lazım...bunu abd tüketimine endekslersek 5 dünya lazım...dolayısıyla bu temelli politikalarla hiçbiryere varılamayacağı artık sadece işleri bu olan ya da gündemi ekoloji olan insanlar haricindeki normal insanlar tarafından da farkedilmeye başlandı ve özellikle geziden sonra gündeme sıkça taşınıyor...amiyane tabirle maymun gözünü açtı...

14-konu yine aynı ne zaman belediyeleri refah ve ak partiye kaptırdık...o gün itibariyle betonlaşmanın ve hunharca rant kapıları açmanın önü açıldı...bugün ise yok artık bu kadarı da olmaz yetmedi mi denilecek noktalardayız...suyumuz madenlerimiz yeşil kalmış üç beş ağacımız meralarımız dağlarımız hepsi rant aracı...burada bir parantez açıp karaburun yarımadasınındaki reslerin bölgeyi ve ahalisini ne hale getirdiğiyle ilgili bugünlerde çıkan yazıları da okumanızı dilerim...bu yazarın notudur...
bu bağlamda ayv ın bir sit alanı olması bölgeyi biraz kurtardı...sistem şöyle işliyor...dielim altınova da tarlalarınız var bir de şaanesinden belediye başkan adayınız...
uğraştınız çalıştınız maddi manevi destek oldunuz başkanı da seçtirdiniz...başkan göreve başladı ilk iş o tarlaları imara açmak verelim 3-5-7 kat demek...yetmedi öbürü yetmedi diğeri...yetmedi 2b...aslında anayasaya göre imara açılan bölgenin gelirlerini ya da kendisini köylüye aktarmak gerekiyor...ama çözümü var bir yönetmelik %90 toki %3 vakıflar bakiye köylüye...bu kanun bugüne kadar anayasa mahkemesinden döndü...ama osman pepe ne diyor orman vasfını yitirmiş arazileri eğer toplumsal yarar varsa toki istediği orman arazisinden çıkaracak...boşuna deil beykoz daki yangınlar...allahtan bu toplum yararına lafı var...böleee hiçbir girişim desteklenmeyecek aksine ciddi mualefet edilecek ki en azından bir yerden tutturulmaya çalışılacak...

15-bu bağlamda karşı durabileceğimiz ufak da olsa bir takım yollar var...bu çed sürecidir...ve bir takım mahkeme süreçleri...bu konuyu konuştuğumuzda kemer için bir hes ihtimali vardı köylüler çed sürecini bile istemediler direndiler ve o bölgedeki hes ihtimali şimdilik yürürlükten kalktı...diren çıralı...kıssadan hisse uyanık olmak zorundayız...bu anlamda çok işimiz var ve ayv tabiat platformunda çalışacak duyarlı insanlara ihtiyacımız var...sizleri bizlere destek vermeye davet ediyorum...

16-bu yüzyılın bu bölümündeki sorunumuz adı kapitalizm olan bir hastamızın olması...buna bir alternatif sunmalıyız...aslında dünyada globalleşmenin sonunun geldiği bugünün konusu deil son 10-15 senedir dünya ekonomi vs hakkında birtakım forcastler yapan aklı evvel abiler zaten bu yaşayacaklarımızı öngörüp alternatifleri hakkında görüş bildirmeye başladılar...burada biz normal insanlar olarak kafalarımızı bu globalleşme herşeyin paraya kara endekslendiği daa çok ev daa çok cip fikirlerinden kurtarıp nasıl bölgesel ve basit hayatlar yaşarıza çalıştırmamız gerekiyor...bu maddenin bir kısmı da yazarın notudur...

17-gezi parkıyla birlikte malum kanun taslağı geri çekildi...ancak ilk boş anımızda hemen tekrar gündeme gelecektir...1.derece sit alanlarına bacalı fabrika bile kurarlar bunlar...o yüzden çok tetik olmalıyız...res ler devam ediyor...ekoloji konuşan hiç kimse res e karşı olamaz çünki rüzgar enerjisi yenilenebilir bir enerji türüdür ve desteklenmesi gerekir...biz yerlerine karşıyız...bknz karaburun daki adını hatırlamadığım bir köyün sanırsam radikal de çıkan res sonucunda ne hale geldikleri yazısı

18-evet çevre de önemli ancak başka sorunlarımız da var suriye çözüm süreci seçimler yaşam alanlarımız vs...biz sustuğumuz zaman hökömet at koşturuyor...o yüzden her şekil ve şartta direnmeye devam etmeliyiz...

19-ilk defa katıldım dedi bir genç arkadaş...bir sürü tutuklama oldu...en iyi arkadaşlarımdan biri ali tombul hastanede...biraz da bunları konuşmalıyız dedi...

20-özgür arkadaşımız bu toplantıların devamlılığından dem vurdu...herşeyi konuşmalıyız...hem de her mecrada...demokratik yaşamımıza bu şekilde devam etmeliyiz...
yaşam alanlarımızdaki tüm olumsuzlukları dile getirmeliyiz konuyla ilgili her kimse onları uyarmalıyız...eğer biz konuşmazsak muhtarından yerel yönetime her birim ben yaptım oldu diebilir...çevre işsizlik ya da ekonomik diğer problemlerden bağımsız deil...çevreyi alt üst eden projelerin toplum tarafından kabul görüp başarılı olması bu projelerin dağıttığı umutla doğru orantılı...küçük istihdam projelerini konuşmalıyız burada...bu mecraları diri tutalım konuşmaya tartışmaya devam edelim...mutlaka işe yarar şeyler çıkacaktır...bir zamanlar bir kent konseyimiz vardı başkan dinliyordu...insanlar konuştukça herkeş ayağını denk oluyordu...en azından burayı diri tutmalıyız...

21-son olarak ses düzeni yer ve forumun günüyle ilgili bir takım görüşmeler yapıldı...şimdilik aynı yerde zamanda devam etmeye karar verildi...ama ses düzeninin mutlaka olması gerektiği de vurgulandı...


bu akşam da 120-150 kişiyi bulduk...