Abbasağa Park Forumu
Tarih: 30 Temmuz 2013
Konu: Direnişte Kadınlar
Duyurular 1: Bugün, Trans bir kadın, Adana’dan Gamze
öldürülmüş bir şekilde bulundu. Hükümetin söylemleri trans cinayetlerini
destekliyor. Daha öncesinde Kürtlere ve Ermenilere yönelen pek çok saldırıyı
gördük. LGBT’ler olarak bu konuda bir eylem yapacağız. Sizleri haberdar
edeceğiz.
Duyuru 2- Gezi süreci sonrası tutuklamalar devam
ediyor. Bugün de pek çok kişi gözaltına alındı. Bunu protesto etmek için Kartal
Heykeline yürümeyi öneriyorum. Beşiktaş sakinlerini de eyleme çağıralım.
-Forumdan
gelen bir öneri yürüyüşün başka bir gün daha kalabalık bir şekilde yapılması
yönünde oldu.
Öneriyi
yapan kişi bugün yürümenin refleks olarak anlamlı olduğunu, gözaltına
alınanlardan bir kadının çıplak aramaya maruz kaldığını belirtti.
İkinci
bir kez daha oylanması önerildi. Oylama sonucu net bir karara varılamadı.
Moderatörler son bir kez daha oylamaya sundu. Forum katılımcıları söz aldı.
Katılımcı 1: Yürümeyelim diye oy verdim. Tabii ki gözaltıları
protesto edeceğiz. Özel bir gündemle bir araya gelindi. Yürüyüşü daha organize
olduğumuz bir gün yapalım. Bugün kadın gündemi konuşulacak. Mikrofonu bir
erkeğin almasını da doğru bulmadım.
Katılımcı 2: Yarım saat geç başlamak bir sorun
yaratmaz. Refleks gösterip yürüyüş yapalım.
Forumun
çoğunluğundan yürüyüş kararı çıktı. Forum yürüyüş sonrasında devam edecek.
ARA
Duyurular: Başlangıçta Abbasağa Kültür Sanat
Grubunun dinletisinin yapılacağı duyuruldu.
Gezi
eylemleri sürecinde yaşamını yitirenlerin ailelerine kartlar gönderileceği
duyuruldu.
0-15
yaş arası Sarıgazi’deki yoksul çocuklara yeni alınmış bayramlık elbiselerin
ulaştırılacağı duyuruldu.
Gezi
için flash-mob dansı yapmayı önerdiler. Bu dansın nasıl yapılacağını
anlatacaklarını belirttiler. Bu dansı öğrenmek isteyenler Gezi Parkı Sanat
Kolektifi Facebook grubuna üye olup, grupla ilişkiye geçebilir. Eylemin, Taksim
Meydanı’nda Cumartesi yapılması planlanıyor.
Moderatör: Gezi direnişi boyunca kadınlar önde yer
aldı. Öncelikle doğaya, tarihi değerlere sahip çıkmak için oradaydık. Uzun
yıllardır kadınlara yönelik saldırılarda kadınların sokağa çıkma nedeniydi.
Başbakan’ın kürtajı yasaklamaya kalkışması, kaç çocuk doğuracağıma karışması
gibi kadın düşmanı pek çok söylemi kadınların direnişte yer alma nedeniydi.
Kadınlar, her zaman sokaklar geceler bizim dedi. Gezi direnişinde de gecelerce
sokaklarda yerini aldı. Kadınlar
direnişle özgürleşiyor. Bugün burada kadınlar konuşacak. Konuyu direnişte
kadınlarla, direniş deneyimlerimizle sınırlı tutmayı önereceğim. Sizler için de
uygunsa söz sırası almaya başlayabilirsiniz.
Konuşmacı 1 (Kadın): Bugün yaşadığımız birr olayı
aktarmak istiyorum. Yandaş medyanın saldırılarına maruz kaldık. Geçtiğimiz gün
Akit Gazetesi gençlik kamplarına yönelik çirkin iddialarda bulundu. Kadın erkek
kamp yapıyorlar diyerek öğrenci çalışmalarını hedef gösterdi. Bugün Akit Gazetesi
önünde bu bunu protesto etmek istediğimizde saldırıya maruz kaldık. Canımızı
zor kurtardık. Bu saldırı tüm ilerici kesimlere kadınlara yapılmıştır. Bir Akit
Gazetesi yazarının 14 yaşında bir kıza tecavüzünü ahlaklı görüp, ses çıkarmayan
ama mayoyla denize giren kadını ahlaksız gören AKİT Gazetesi’ni kınadığımızı
herkese haykıralım.
Geçtiğimiz
günlerdeki forumda diren hamile eylemi üzerine konuşmuştuk. Kadın cinayetleri,
taciz ve tecavüz her gün artarak devam ediyor. AKP iktidarıyla kadınların sorunları
ayyuka çıktı. Tüm kadınları söz almaya davet ediyorum.
Konuşmacı 2 (Kadın): Merhaba çapulcular. Daha önceki
forumlardan birine diren hamile kıyafetimle çıkmıştım. Geçtiğmiz Cuma öğlen
saat 14:30 - 17:20 arası Taksim’de bir
direniş yaptım. İkinci gün cumartesi günü yine oradaydım. Bu sefer “diren anne”
yazısını seçtim. Elimdeki kartona “Sırtımda pala karnımda sıpa; bir sopa eksik
kaldı onu da sen nerene dayarsan daya” diye yazdım. Ben bir yazarım.
Şiirlerimde hiç argo kullanmamıştım. Şimdi ilk kez argo kullandım. İktidarın
anladığı dili yazmak gerek demek ki. Palayı eylemlerde vurdular, biliyoruz. Ben
eylem yaparken coplarını sallaya sallaya yanımdan geçtiler. Saat 20:10 gibi üç polis
yanımda durup kimliğimi görmek istedi. “Veremem kimsiniz?” dedim. “Polisiz”
dediler. “Siz kimliğinizi gösterin” dedim. Biri göstermek istemedi. Diğeri
göstermesi için emir verince gösterdi. “Ey ahali yetişin burada polis var” diye
bağırdım. “Kim beni size şikâyet ettiyse derhal gelsin; kim olduğunu bileyim.”
dedim. Kitchenette’ten sesimi duyan bir çift geldi. Sonrasında
üç genç geziden geldi. “Ben sizi rahatsız ettim mi?” diye sordum her birine. “Rahatsız
ettiniz” demediler. Polis yine de “sizi götüreceğiz” dedi. “Beni kimin şikayet
ettiğini, kuşkulandığınız kişiyi bana gösterin” dedim. Geziden gelen
çocuklardan biri “bu anneye bir şey olursa ne yapacağız” deyip baroyu aradı.
Polislerin üçü de gitti. Dokuzda eylemi bitirmek benim için çok anlamlıydı. Bir
nevi dokuz doğurmak gibi. Bu üç arkadaş ve Kitchenette’ten gelen çift beni yalnız bırakmadı. Çok mutluyum.
Böyle bir dayanışma çok güç veriyor.
Konuşmacı 3 (Kadın): Konuyla ilgili bir sorunum var. Kadın
sorununu tartışacağız deniyor ama sorun yaratan kadınlar değil erkekler olduğu
için bunun üzerine durmak isterim. Bugün öncelikle kadınlara söz verelim. Sonra
erkeklere söz verelim diye öneriyorum. Kürtaj yasağı gündem olduğunda kadın
hareketi kürtaj yasağını püskürtmeyi başardı. Biz sokaklarda, kendimizi ezdirmemeyi
direnmeyi öğrendik. Cinsel şiddet başımıza gelecek en kötü şey değil. Bunun en
kötü şey olduğu düşüncesi namus anlayışından kaynaklanıyor. Bunlar daha çok
yaşanacak. En zayıf yanımız olduğunu düşünmeleri kötü. Kolumuzu kaybetmek daha
kötü. Biz kadınlar Gezi direnişinde de güçlüydük. Bu güçle evde kendimizi
ezdirmeyelim. Yerimiz mutfak değil direniş alanları, sokak… Erkekler hep sorar “biz
ne yapalım?” diye. Bence erkeklerin yapacağı eline, beline, diline hakim olmak.
Hiçbir kadına el kaldırmamak karşısındaki kadın her kim olursa olsun. Kavga
etmeyi bilmenin avantajını kadınlar üzerinde kullanmayın. İkinci olarak
belinize hakim olun. Sizi arzuladığından emin olmadığınız bir kadına cinsel olarak
yaklaşmayın. Karşınızdaki kadının ne giydiği size cinsel olarak yaklaşması
demek değildi. Giysisi vs… gibi nedenlerle kadınları taciz etmeyin. Dile hakim
olmak. Sadece barikatta mücadele arkadaşlarımız oldukları için değil LGBTTleri
aşağılamayın. Lezbiyen, gey, trans olmak ayıp değil. Eylemlerde küfürlü
sloganlar karşısında Küfürle değil İnatla Diren” dedik.
Orospu
çocuğu en çok kullanılan sözdü. Kadınlar evlendiklerinde ücretsiz seks hizmeti
vermek zorunda kalabiliyor. Ücretli seks işçiliği ayıp değil. Ayıp olan müşteri
olmak, pezevenk olmaktır. Küfretmek istiyorsanız “pezevenk, sik kafa” deyin.
Kadınlar ve LGBTTler üzerinden küfür etmeyim
Konuşmacı 4 (Kadın): Feminist olmak her erkeği aynı
kategoriye koymak olmamalı. Siz çıkın biz konuşalım demeyelim. Argo ile neyi
çözeriz? AKP bu kadar argo kullanıyor. Çözse kendi argosuyla pek çok şeyi
çözerdi. Gezide kim eline, diline, ne kadar hakim oldu bilmiyorum. Ama benim
gördüğün oradaki erkekler bize sahip çıktılar. Erkekleri indirgemek, hepsi
aynıymış gibi yaklaşmak geçmişte kaldı. Eşitli diye bir şey var. Ben 17
yaşındayken de sokağa çıkıyordum hala da çıkıyorum. AKP buna karışamadı. Biz Gezi’de
ötekileşmedik. LGBTTler onurumuzdur. Barikatta polisten korkmayan insanlardı
herbiri. LGBTT cinayetlerine karşı herkes ses çıkarmalıyız. Yaptığı işe göre
kimseyi yadırgamayalım. Kadın bedeni üzerinden siyaset yapılmasına izin
vermeyelim.
Moderatör: Bir uyarıda bulunmak istiyorum. Burada
kimseyi konuşmacı olarak dışlamıyoruz. Eşitlik her yerde yok. Ben de oturduğum
semtte rahatça sokağa çıkıyorum ama her semtte durum böyle değil. Bugünkü
forumda öncelikli söz hakkı kadınların olsun diye önerdik. Erkeler her yerde
konuşuyor kadınların kendini rahat ifade etmesi için bunu önerdik.
Konuşmacı 5 (Kadın): Kadın
sorunu başlık olarak her platformda ele alınıyor. Sonrasında sorun oluyor.
Kadınlar tartışmaya gönüllü olmuyor. Ben sorunun erkeklerle ayrıştırılarak ele
alınmasını doğru bulmuyorum. Sosyalistim. Kadınlar olarak tek başına
çözeceğimiz bir sorun değil. 1871 Paris barikatlarında da kadınlar vardı. 2013
Harizan’ında 15 günlük bir komün hayatı geçirildi. Bu aşkı örgütleyen kadınlar
da vardı. Gerici sistem ataerkil kültür kendini kadın bedeni üzerinden var
etti. Cadı olma, örtünmeye zorlama gibi sistemin kendini gerçekleştirmesi
kadının kapatılması üzerinden oluyor. Kadın, ailenin toplumun namusu oluyor. O
yüzden AKP saldırıyor. Kaç çocuk doğuracağıma, aldırıp aldırmayacağıma karışıyor.
Bunu tek başıma aşamam. Bu; erkeklerle birlikte vereceğim bir mücadele. Böyle
bakıyorum bu soruna. Direniş boyunca edilen küfürlerden bahsedildi. 31 Mayıs’ta
Harbiye’ye çıktığımda herkes “orospu çocuğu” diye bağırıyordu. Küfrü sevmesem
de kendimi bir süre sonra küfrederken buldum. Bir boşalmaydı. Başbakan “ananı
da al git” derken ona, onun dilinden yanıt vermekti. Beni küfür bu yönüyle
rahatsız etmedi.
Konuşmacı 6 (Erkek): Açıkça
söylemek gerekirse heteroseksüel bir erkek olarak alındım biraz. Bu konuda kromozomlarımdan
dolayı sizlerle yanyanayken suçlanmak hoş bir şey değil. Bu sorun bir zihniyet
sorunudur. Tayyip Erdoğan’ın zihniyeti yüzünden sırf erkek olduğum için
suçlanmak hoşuma gitmedi. Sadece açıklama yapmak istedim.
Konuşmacı 7 (Erkek): Ben,
68 kuşağıyım. Daha önceki forumlarda 68 kuşağıyla 2013 kuşağını kıyaslamıştım.
Kadınlarla ilgili kıyaslamayı da şimdi yapacağım bu açıdan. Şu anda biz devrimi
yaşıyoruz ve dünya da bunu gözlemliyor. Bu devrimi yaşarken benim kafamda şu
belirdi, özellikle 68 döneminde kadınlar hiç yoktu. Aileler de istemiyordu
zaten bunu. O zamanki eksikliği şimdi kadınlar tamamlamalı. Belediye
meclislerinde, il meclislerinde ve mecliste kadınların sayısı erkeklerle eşit
olmalı. Kadınlar görev aldığı zaman bunu daha iyi yapabiliyorlar. O yüzden
gençlerin şu sıcak dönemde gençlerin genç kadınların daha çok görev alması
lazım. Onlardan rica ediyorum. Çekinmeyin!
Konuşmacı 8 (Kadın): Benim
diyeceğim buradaki tartışmalarla ilgili. Biz erkeklik algısından bahsettik. Lütfen
buradaki erkek arkadaşlar bireysel algılamasın. İkinci olarak, kadınlar ve
gençler Gezi Direnişi sırasında en önlerde yer aldı. Şimdiye kadar en çok onlar
ezildi. Kürtaj, hamilelik konularında tepkimizi gösterdik. Şimdiye kadar küçük
kız çocuklarına tecavüz edildi. Ama yine
AKP onları suçladı, tecavüzcüleri serbest bıraktı. Tüm ezilmişliğimize rağmen Gezi’de
kadınlar sokaktaydı. Bugün tartışmamız gereken kadınların taleplerinin ne kadar
göz önüne alındığıdır. Neler yapabileceğimizi hep beraber konuşmamız gerekiyor.
Tüm Türkiye’de kadınlar ne istiyor, nasıl bir dünya hayal ediyor bunu
konuşalım.
Konuşmacı 9 (Kadın): Biz bir çerçeve
çizmeli ve buna sadık kalmalıyız. Farklı siyasal görüşlerimiz, farklı politik
düşüncelerimiz var. Biz madem ki burada hep beraber tartışıyoruz. Ortak bir
konu üzerinden konuşalım. Bu da gezi direnişinde kadınlar olabilir. “Neden
kadınlar bu kadar önde?” diye hep soruluyordu. AKP’nin kadın düşmanı
politikaları yüzündendi bu. Buradaki erkek arkadaşlar bu konuda neler düşünüyor
merak ediyorum. Gezi’de AKP’nin politikalarına karşı birikmiş öfkenin
yansımasını gördük. Kadınlar hep öndeydi. Gezide biz direnerek ölmeyi öğrendik.
Türkiye’de günde 5 kadın ölüyor. Bu direnişte erkek egemen sistemin uyguladığı
şiddeti gördük. Destan yazdılar diye alkışlandılar. Direnişten sonra kadın
cinayetlerinin arttığını gördük. Erkek egemen sistemin saldırıları devam etti.
Hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak tabii ki. Kadınlar istihdamın dışında
tutuluyor, her gün şiddete uğruyor, siyasette yer alamıyorlar özgürce, hamileliği
bile suç sayılıyor. Siyasette yükselmelerinden bahsediliyor ama önlerine bir
sürü engel çıkarılıyor. Bütün bunları birlikte değiştirmek için, ilk konuşmacı
arkadaşımızın da yaptığı gibi eylemlerde birlik olabiliriz. Diren hamileyle
ilgili bir yanıt oluşturabiliriz. Akit Gazetesi’ni birlikte protesto
edebiliriz.
Konuşmacı 10 (Kadın): Arkadaşa katılıyorum. Erkek egemen
sistemi her gün kadınlar ve erkekler olarak yeniden yaratıyoruz. Erkek egemen
sistemi anlamalıyız öncelikle. Birkaç sorum olacak. Yanıt bekliyorum. Erkek
arkadaşlar yakınlarındaki herhangi bir kadının kararlarıyla onun adına fikir
sahibi oldular mı? Kadının nasıl davranacağını, ne giyeceğini, hangi okulda,
hangi bölümü okuyacağını, okuyup okumayacağını, eve kaçta gelip çıkacağını onun
adına belirlediler mi? Gece ondan sonra mahallelerinde yürümekten çekindiler
mi?
Kalabalık bir otobüste tacize uğramaktan korktular mı hiç? Otobüsteki yerlerini
bu korkuya göre seçtiler mi? Bu soruları sormaktaki amacım erkekleri yargılamak
değil onların bir şeyleri algılamasını sağlamak. Ben bunun için birçok erkek
arkadaşımla mücadele ettim. Çok iyi niyetlilerdi aslında ama onlar da bu
sistemin kodlarıyla yetişmişti. Demek istediğimin özü böyle bir toplumda
yaşıyoruz ve bu yüzden de önce birbirimizi anlamalıyız ve somut bir mücadeleye
girişmeliyiz hep beraber.
Konuşmacı 11 (Kadın):
Az önceki sorular üzerinden düşünelim. Kromozomlardan bahsetti bir arkadaş.
Bu kromozomlar sorunu tabiki değil. Mesele nasıl bir sistem içinde
toplumsallaşıyoruz. Öğrendiklerinizi aile ve okulda küçüklükten itibaren
öğreniyoruz. Bunların hiçbiri münferit değil sistematik olaylar. Neden sadece
kadınlarla politika yapıyoruz? Kadınlar için politika yapmanın tarihi var.
Neden mücadele kadınlarla ilerler? Direnişe bakmamız bile yeterli. Polis
şiddetini gözünle görürken evde çocuğuna mama yapmak onu beslemek zorundasın.
(Sesler yükselince,
moderatör tarafından sıra alıp konuşma uyarısı yapıldı. İlk günden beri
görüşlere saygı gösterildiği, biri konuşurken müdahale edilmemesi, bunun
konuşan kişiye saygısızlık olduğu ifade edildi.)
Konuşmacı devam… Her toplantıda bir grup erkek sesini
yükselttiği için sağlıklı tartışamıyoruz. Bu gibi olaylar yaşandığı için kadınlarla
birlikte kadınlar olarak politika yapıyoruz. Direniş boyunca biz evlerimizde
çocuklarımıza bakıp, kocalarımı beklediğimiz için kadınlarla politika
yapıyoruz. Orospu Çocuğu sloganları için “bir boşalmaydı” dedi. İktidarlar da
boşalma anlarını kadınlar üzerinden yaşar ve geliştirir. Nedenleri üzerine
düşünelim. Biz bu dili kullanmayalım. Bunlar münferit olaylar mı sistematik
olaylar mı?
Konuşmacı 12 (Kadın): Konuya erkek şiddeti sorunu derken tek
tek erkekleri kastetmiyoruz. Bu erkek egemen sistemin sorunu. Erkeklerde her ne
kadar kadın haklarını destekliyorum dese de erkek egemen sistem erkeklere
avantaj sağlıyor. Kadın istihdam oranlarını biliyor musunuz? Türkiye’de %24 25
arasında gidiyor. Avrupa ülkerinde çok daha yüksek bu oran. Biz Kuzey Afrika,
Ortadoğu ülkeleriyle aynı kategorideyiz. Ben bir işe başvurduğumda kadın
olduğum için kabul alamıyorum. Gece evime dönerken kadın olduğum kıyafetimden
dolayı fiziksel sözlü tacize uğruyorum. Erkeklerin hiçbiri tacize uğramadan
evlerinin yolunu tutuyor. Kadınlar olarak çocukluğumuzdan beri erkeklere her
türlü hizmeti vermek için yetiştiriliyoruz. Kadının içinden geliyor deyip
erkekler evişlerinin peşinden koşmuyorlar. Erkek egemen sistemden tek bir erkek
bile azade değil. İstediğiniz kadar kadınların yanında olduğunu söyleyin, ama
bu sistem size avantajlar sağlıyor. Tecavüz ve cinayet ıssız bir yerde değil
hayatın içinde oluyor. En yakınımızdaki erkeklerden geliyor bu cinayetler,
taciz ve tecavüzler… Kim bunlar? Kocalar, babalar, patronlar, erkek arkadaşlarımız.
Kaç erkek sevgilisi eylemde dirensin diye “çocuğa ben bakayım, yemeği ben
yapayım.” dedi. İşe kendimizden, en yakınımızdan başlamak bu işin en önemli
çözümü.
Konuşmacı 13 (Kadın): Kadına yönelik şiddete değinmek istiyorum.
Çok fazla safhaları var. Son noktası ölümle sonuçlanabiliyor. Kadın hep yalnız.
Hükümet kadını o zaman da önemsemiyor. Kadınlara koruma kanunu diye bir kanun
var. Bu kanuna göre yetkililer koruma veriyor ama; öldürülen kadınların çoğu da
koruma altındaydı. Kadınlar karakola gittiğinde “ölüm haktır, öl de kurtul”
diyebiliyorlar. Devlet kadınlara sahip çıkmıyor; bu uygulamayı yapanlar ceza
almıyor. Sığınma evlerinin durumu kötü. Koruma kanunu var ama kadınların bunu
suiistimal ettiği söyleniyor. Kadın şiddet gördüğünde bunu ailesi bile bilmiyor
olabilir. Bazıları cesaret edip koruma istiyor ya da sığınma evinde kalıyor.
Günde 5 kadın öldürülürken bu nasıl suiistimal edilebilir? Bu suiistimalin
oranı nedir? Birkaç kişi suiistimal etse bile neden diğer şiddet yaşayanlar değil
suiistimal öne çıkarılıyor? Cinayetlere dair bir açıklama duymuyoruz. Fatma
Şahin bir konuşmasında cinayetleri haber yapan medyaya kızmıştı. Kadın o kadar
yok sayılmış ki kadın cinayetlerinin haber yapılması bile istenmiyor. Medyada
haber olmasın kimse duymasın diye düşünülüyor. El ele olmalıyız. Birlikte
olmalıyız. Bir kadın şiddet görüyorsa bir erkeğin ablası annesi kardeşidir. Bunu
erkeklerle değiştirmeliyiz.
Konuşmacı 14 (Erkek): Erkeğin kadınlarla ilgili konuşması
ateşten gömlek gibi oluyor. Gezi’de yola çıktığımız radikal feminist arkadaşlar
var. Bizi karşınıza alırsanız düşmanınız arkada kalır. Forumdan pek çok kişi
gitti. Küfür yemeye gelmedik dediler. Kadınlar öldürülüyor. Erkekler de
öldürülüyor. Devrim şehitleri erkekler. Erkeklere karşı örgütlenelim dememelisiniz.
O zaman aşktan bihabersiniz demektir. Erkek senin sevgilin, eşin olacak. Biraz
daha saygı istiyoruz. Bu konuşulanlar ağır geldi. Birini kırdıysam özür
dilerim.
Konuşmacı 15 (Erkek): İlk kez forumda konuşuyorum. Geçenlerde
Hendekteydim. “Gezi olaylarını uygun buluyor musunuz” dediler. “Evet” dedim. İnsanlar
ağaçlar için birleşti. Belli başlı yerlerde bu tür olaylar çıkıyor. Kaybolan
erkekler daha fazla. AKP’den Türkan Dağlı geldi, dolaştı, insanlarla konuştu. “Hükümetten
memnun musunuz?” dedi. “Nasıl memnun olayım!” dedim. O zaman 3 çocuk haberleri yeni
çıkmıştı. Çocuğumuza iş bulamıyoruz ki nasıl eş bulalım? Bu refah düzeyine göre
biz bu çocuklara nasıl bakalım? Hoca hanıma konuştuğu kişilerin evlerine
götürecek yemeği olmadığını söyledim. “Sizin döneminizde en fazla kadın cinayetleri
erkek cinayetleri çıkıyor” dedim. İşsiz adamın çocuğu, evinde eşi olur mu? Hanımlar
yeteri kadar korunuyor. Mesele hükümetin ekonomik düzeyi düzeltmesi. Ben
Hataylıyım. Gezi olaylarında iki hemşerim öldü. Burada Mustafa Kemal’in
portresi yok. Bu hoşuma gitmiyor.
Gezi’de ölenlerin anne baba kardeşleri Mustafa Kemal’in resmini burada
görmediklerinde o zaman onlar da ölmüş sayılır.
Konuşmacı 16 (Kadın): Abbasağa’nın erkekleri çok alınganmış bugün
bunu öğrendik. Bazı konuşmacılar da sert çıktı. Birkaç sorum olacak: Kadın
cinayetlerini işleyenlere mahkemeler indirim veriyor. Namus ve ağır tahrik
nedeniyle. Eşlerini aldatmaları gerekçe gösteriliyor. Sanki erkekler
aldatmıyor. Erkekler hep taciz ediyor. Sokakta yürürken birileri gelip yanına
sokulup “amını yalamak istiyorum” diyebiliyor. Bu beni rahatsız ederken
erkekler niye buna karşı çıkmıyor. Buna sen niye alınmıyorsun?
Forumu dinleyenler arasında
küfür etmemesi yönünde itirazlar gelir. Bazıları küfür etmediğini, yaşadığı
tacizi anlattığını söyler. Moderasyon, katılımcıları konuşmacının sözünü
kesmemeye davet eder.
Konuşmacı 17 (Kadın): Ben bir erkek ve kız çocuk annesiyim.
Benim için erkek ve kız çocuğumun bi farkı yok. İkisini de aynı seviyorum.
İkisine de ayrımcılık yapmadım. Erkek küçük olduğu halde kız çocuğumu erkek
çocuğuma emanet etmedim. Çok yankoş var. Anneler de hata yapıyor. Kız çocukları
erkek çıocuklarına emanet edilir baba yoksa erkek çocuk baba yerine konar.
Cocuklar ağlayamaz. Çocuk esirgeme yurtlarında çalıştım erkek çocukların gizli
gizli ağladığını gördüm. Bu konuda kızlar daha rahat. Onların duygusal olmaları
rahat. Erkeklere izin verilmiyor. Duygu sevmektir. Küçük bir çocuğun
duygularını ifade etmesine izin vermezseniz yol alamayız. Erkek ve kız çocuklaın
birbirine eşit olduğu bir toplumda yaşamıyoruz. Anne ve babaların etkisi var.
Duyuru: Mühendis-Mimar-Şehir Plancıları Grubu
Beşiktaş’taki Kadıköy iskelesiyle ilgili eylemleri anlatır. İlki B.
Belediyesine iskelenin durumunu öğrenmek için verilen dilekçelerdir. Cevabını
almaya bir hafta kaldı. Forumda verilen karar göre 1 Ağustos Perşembe günü
18.30’da bisikletlerle Beşiktaş Kadıköy iskelesi yolunda eylem yapılacak. Bu
ulaşım hakkımızın engellenmesi anlamına geldiği için eyleme geniş katılım
sağlamak çok önemli. Kaldırılan durağımızı, polisin kapattığı yolu geri almak
istiyoruz. Perşembe günü bisikletliler, bisikleti olmayanlar eyleme çağrılıyor.
Başka
bir duyuru Yedikule bostanlarıyla ilgili yıkımı durdurmak üzerine yapıldı.
Bunun için 31 Temmuz’da Koca Mustafa Paşa’da buluşulacak.
Konuşmacı 18 (Erkek): Bir konuya çözüm bulmaya çalışıyoruz.
Eleştiri içe yönelik yapılırsa kaos çıkar, eleştiriler dışa yönelik yapılmalı
ve çözüm üretilmeli. Çözüm üretmede yetersiz kalıyoruz. Sorunların temelinde
kapitalist sistem yatar. Kar üzerinden rekabet, bencillik, ahlaksızlık üretir.
12 Eylül öncesi şiddet, adli olaylar çok yoktu. Eğitimli, bilinç düzeyi yüksek
insanlar vardı. Kadın erkek sorunu, kadın erkek eşitliği konusunda bir sorun
yoktu. Kapitalizm ahlaksızlık ve suç üretiyor. İnsancıl yaşam tarzı kurmalıyız.
Erdemli insan olmalıyız. Felsefi etik değerler çerçevesinde kendimizi
donattığımızda bu eleştiriler ortadan kalkar. Dışa yönelik çözüm üretmeyi
tavsiye ediyorum.
Konuşmacı 19 (Erkek): Biz erkekler, özeleştiri vermeliyiz.
Erkekler olarak bu sorunları anlayamadık. Biz özeleştiri vermeden kadının
durumunu anlayamayacağız. Bunun tarihi bir arka planı var. Kadın, işçi sınıfından
önce itaat etmeye düşürüldü. Kapitalist ulus devlet erkektir. Kadınlar mücadele
eder. Feministlerin tanımladığı gibi bir erkek düşmanlığı değildir. SSCB’de de
devrim yapıldı. Çok mu demokratik ve özgürlükçüydü. Değildi. Devletçiydi. Kadın
orada özgürleşebildi mi? Kadın özgürleşmesi için esas olarak cins devrimi
lazım. Buna karşı tedirgin olmayın. Kadınlar az bile söylüyor. Bu
söylediklerimi feministlik sanmayın. Erkek kendini gözden geçirmeli. Bu
tarihten biz de sorumluyuz
Konuşmacı 20 (Kadın): İlkel çağlarda sihir ve büyüye ilgi var
ve kadının nasıl çocuk doğurduğu bilinmiyor. Bunun büyü ile olduğu sanılıyor.
Kadının doğurganlığı anlaşılınca büyü bozuldu. Sonrasında, ordu-saray-tek
tanrılı dinler egemen oldu. Savaşlar gelişti. Ataerkil toplum oluştu. Hamurabi
kanunlarından itibaren kadınlar Tanrılara kurban ediliyor. Truva savaşında da
karşı tarafa bakire kız bağışlanıyordu. Şikayet etmekten öte yapıcı olmaya
çalışalım.
Konuşmacı 21 (Kadın): Son iki konuşmayla biraz rahatladım.
Gerilmiştim. Neden? Abbasağa’da beş altı foruma katıldım. İlk kez bu kadar
tahammülsüz bir müdahale gördüm. Gezi’deki dayanışmanın sonrasında da sürmesini
isterim. Çok farklı ezme ezilme biçimleri var. Sınıfsal farklarımız, ulus, cinsiyet
olarak farklarımız var. Erkek egemen cinsiyetçi sistem var. Gezi ruhu gerçekten
varsa burada konuşan kadınların sözleri üzerine düşünülmesini talep ederim. Konuşan
kadınlar ne demek istiyorlar? Ben benzer bir davranışı birine yaptım mı diye
düşünün. Kız kardeşimi engelledim mi? Bir kadını giysisinden dolayı yargıladım mı?
Kadınların sözlerini engelleyecek bir şey yaptım mı? O ne düşündü? Gibi
soruları kendinize sorun. Birbirimizden
farkımız yok demeyelim. Çünkü bunu söylemek ezme ezilme ilişkisini
önemsizleştiriyor, kadına yönelik şiddeti görünmez kılıyor. “Kadına bir şey
olmuyor” derken şiddeti meşrulaştırdığımızı unutmayalım.
Konuşmacı 22: (Erkek) Kadınların kadın olmalarından
kaynaklanan sorunları var. Onları dinleyelim. Sistem kadın ezilmesi üzerinden
kurulmuştur. İlk işten atılan en son işe alınan kadındır. Evdeki işler de
kadınların üzerinde. Ben evde bulaşık yıkıyor, yemek yapıyorum. Bizim evde kim
erken gelirse sofrayı o kurar. Tek tanrılı dinler üzerinden kadıların kapatılmasına
karşı çıkmalıyız. Başı örtüsüne karışamam ama dinler kadını kapatıyor. Kadın
erkeği tahrik etmemek için kapanıyor. Erkekler kadınlara sadece cinsellik
üzerinden bakmamalı. Aşk sevgi olmadan cinsellik olmaz.
Konuşmacı 23 (Kadın): Dil dayağına dikkat çekmek istiyorum.
Cinsiyetçi ifadelere. Kültür Sanat çalışma grubunun bir çalışmasındaydım.
Yandaki çocuklar direnişçilik oynarken bir sürü cinsiyetçi slogan atıyordu.
Bahsettikleri eylemin, organların ne olduğunu bilmeden bu sözleri sarf ediyordu.
Gezi’de kullanılan dile yönelik bir duyarlılık oluşmuştu. Ben bunu arkadaşlarımla
konuştuğumda “aman feminist” yanıtını aldım. Gezi ütopyaydı, parklar gerçek
hayat. Bu hayattan memnun değilim. Burada da dil dayağı var. Kıyafet görünüş
gülümseme bile erkekler tarafından yanlış anlaşılıyor. Bizim kimseye verdiğimiz
bir mesaj yok. Biz rahatsızlıklarımız söylediğimizde de tepkiniz “pist feminist”
olmasın.
Konuşmacı 24 (Erkek): Kadınlar özeldir. Hükümetin kadına
şiddeti hoş gördüğü söyleniyor. Bu hükümet aldığı oyun yarısını kadınlardan aldı.
Buna nasıl yanıt vereceksiniz? Fahişeye giden erkekler suçludur dendi. Bu
ülkede jigololar da var. O zaman kim suçlu olacak? Rusya’da kadınlara laf
atılmıyor. Votka içip uyunuyor.
Konuşmacı 25: … Bu
konuşmacı söz almadı.
Konuşmacı 26: (Konuşmanın
ilk kısmı duyulamadı…) Ailemde akrabalar benim kız kardeşim hakkında ağza
alınmayacak laflar söyledi. Bu beni çok sarstı. Annemi toprağa vermem ikinci yıkımdı.
Babamla konuştum “ya akrabalar ya ben” dedim. Onları seçti. Ben babam öldü mü
kaldı mı bilmiyorum. Kadınlar benim için candır.
Konuşmacı 27: … Bu
konuşmacı söz almadı.
Konuşmacı 28 (Kadın): Kızıp küsüp ayrılan abiler amcalar niye
bunu yaptı anlamadım. Karşı olduğumuz şey erkek ırkı değil; zihniyettir.
Erkekler rahat büyürken kadınlara kıyafeti, davranışı vs üzerinden küçüklükten
itibaren kendini kısıtlaması aşılanır. Kadınlar kıyafetlerinde, davranışlarında
özgürdür. Bu toplum erkeklerden oluşmuyor. Kardeşinize sevgilinize, annenize
nasıl davranıyorsanız etrafınızdaki kadınlara da öyle saygıyla davranabilirsiniz.
Konuşmacı 29 (Kadın): Cinsiyet ayrımcılığı hepimiz için
geçerli. Herkes kendi kararını kendi verir. Türkiye İstanbul’dan ibaret değil.
Dünya büyük şehirlerden oluşmuyor. Afrika’da zorunlu sünnet var. Anadolu’da
çocuk gelinler var. Çocuk yetiştiren de kadın. Her kadın bunu yapmak zorunda
değil tabii. Kadının bir duruşu olmalı. Şiddet kötü. Şiddeti durdurmak gerekir.
Konuşmacı 30 (Kadın): Forum notlarını yazdığım için daha önce
söz alamadım. Serbest kürsü olunca pek konuya değiniliyor. Ben de birini seçeceğim.
Bazı konuşmacılar feminizmden kötü bir şeymiş gibi bahsetti. “Yanlış anlamayın
feminist değilim, beni feminist sanmayın” sözlerini konuşmalarında geçirdiler.
Öncelikle feminizm kötü, korkulacak bir şey değildir. Tam tersine kadınlar ve
erkekler için son derece özgürleştiricidir. Feminist bir yazar yıllar önce
“Kadın doğulmaz, kadın olunur” demişti. Feminizm bize nasıl sistemin istediği
ataerkil kadınlar olarak yetiştirildiğimizi gösterdi ve bunun değişebilir
olduğunu, kadınların kendilerinden başlayarak, birlikte örgütlenerek cinsiyetçi
sistemi nasıl dönüştürebileceklerini de gösterdi. Erkek de doğulmaz, erkek de
olunur. Erkeklik de toplumsal olarak belirlenir. Erkeklerde de şiddet
uygulayan, duygularını saklayan ya da duyguları bastırılan, kadınlara taciz,
tecavüz eden adamlar olarak anılmak istemezler. Bu durumdan memnun
değilsinizdir. Dolayısıyla sisteme alternatif, egemen olmayan bir erkeklik de
yaratmak mümkün. Bu nedenle feminizmden korkmayın. Feminizm kadınlara da
erkelere de bu rollerden çıkmaları için olanak sağlıyor. Feminizmden kaçmak yerine bence feminizme
daha çok yaklaşın diyebilirim.
Öneri (Erkek): Kadına değer verdiğimizi ve onu anlama
çabamızı göstermek için erkeleri Taksim’e eteklerle bekliyorum. Taksime kadın
kıyafetleriyle çıkalım diyenlerle bu eylemi yapalım. Kadın kıyafetleriyle gezelim. Oylayalım mı?
Eylem
önerisi foruma soruldu: Yarı yarıya onay verildi.
Forum 00.02’de sona erdi.