25 Haziran 2013 Salı

Heybeliada Forumu Notları (22 Haziran)


Heybeliada’dan merhabalar
Tweeter hastagı:   #heybeliadaforumu
Periyot : Her Çarşamba-Cumartesi 21.00-23.00
Yer : İsmet İnönü Parkı
Sevgiler
Heybeliada Forum Ekibi

1.Forum Tutanağı :
22 Haziran 2013 tarihinde Heybeliada İsmet İnönü Parkı’nda yapılan foruma yaklaşık 50 kişilik bir katılım sağlandı. 12 eylülde cezaevinde yatan da ordaydı, 20 yaşında olup da ‘yeni uyanan’ da. Köpeğiyle gelen, çocuğuyla gelen, anne, mühendis, doktor, öğrenci, erkek, kadın. Her kesimden insan olsa da her kesimi temsil eden insan diyemeyeceğimiz bir grup toplanmıştı.

İlk olarak diğer forumlarda artık ortak dil haline gelen alkış, lafı fazla uzattın ve fikrine katılmıyorum anlamına gelen el-kol hareketlerinin de burada uygulanması ve nasıl uygulanması gerektiği açıklandı. Konuşma yapanların sırası, konuşma yapanın kendi seçtiği bir diğer konuşmacıya söz hakkı vererek belirlendi.

Ağırlıklı olarak yaşanılan süreçte kişisel olaylar ve tanık olunanlar anlatıldı. Öneriler geldiyse de ortak konu bu ilk toplantıda herkesin birbirini dinlemesi ve birbiriyle tanışmasıydı. Aşağıda, konuşanların sırasıyla neler anlattıklarına dair bilgiler vardır. Çok ayrıntılı olamasa da gelemeyenler, bırakıp gidenler ve hatırlamak isteyenler için, buyurun;

Toplantıya başlanıldığı sırada Taksim’e yeniden müdahale başlamıştı. Ellerinde karanfillerle Taksim’e gelenler 31 Mayıs’tan itibaren hayatını kaybedenler için toplanmış ve bu insanlara müdahalede bulunan polisin öncesinde yaptığı anons ‘Halka açık alanı işgal ediyorsunuz, lütfen burayı terk edin.’ ilk konuşmacıyla yeniden hatırlatıldı ve şu soruldu: Biz kimiz, halk kim?

Gaz yemeyen ama yaşananların çoğunu, işi dolayısıyla, her saniye takip edebilen konuşmacı Abbasağa Parkı’ndaki forumların kararlarını anlatıp bu kararların adada da uygulanıp uygulanamayacağını sordu. Abbasğa Parkı’ndan çıkan kararlardan biri: Çocuklara ders vermeye yönelik öğrenci masalarının oluşturulması, tutuklu arkadaşlara destek için avukat masalarının oluşturulması, yaralılara yardım için doktor masalarının oluşturulması.

İstanbul’un Taksim’e uzak yerlerinde yaşayan ya da bu olayları hiç bilmeyen insanlara bu olayların anlatılması gerektiği söylendi. Nasıl örgütlenildi, hükümet bizi bunca zaman nasıl ve neden kandırıyordu?

Açık teklif internet sitesinden bahsedildi. Yandaş medyada çalışan insanlar olur da istifa ederse burası o insanlara kucak açmaktadır. Ayrıntılı bilgi için:acikteklif.tumblr.com

Apolitik gençliğin yaptığı bu ayaklanmayı destekleyen bir anne onların önünde değil arkasında olduklarını söyledi. ‘Bir amaç için toplanıyoruz. Biz de kendi içimizde bölünüyoruz. Buradaki insanlar aynı görüşte de olsalar aynı partiye oy vermiyorlar. Peki bundan sonra ne olacak, siyasi bir parti mi kurulacak? Halk coşkuyla bir şeyler yapmaya çalışıyor ama bu nedir?’ sorusunu yöneltti.

17 yaşındaki bir arkadaş Kocaeli’ndeki kitap fuarında Banu Avar’ın konuşmasından etkilendiğini söyleyerek konuşmadan bölümler aktardı. Okulunda sağ görüşlü insanların olduğunu ve o insanların da ne düşündüğünü öğrenmenin önemli olduğunu dile getirdi.

Gaza maruz kalan çocukların akıbeti konusunda endişe duyan bir başka anneyi aramızda bulunan tek doktor yanıtladı:

Gazın ilk etkisinin küçük bir astım başlangıcı olduğunu ve bunun solunum testiyle tespit edilebileceğini söyledi ve ekledi ‘Hassas bünyelerde kalıcı hasara yol açabilir. Akciğerin nefes alıp verebilme kapasitesini düşürebilir. Kansere yatkınlığı olanlarda (mesela sigara içenler) ilerleyen dönemlerde kansere çevirebilir. Yoğun gaza maruz kalanlar sağlık kontrolünden geçmelidir.’

Gezi parkı direnişinin ortaya çıkışının alışıldık olmadığını ama bu hareket politik değildir düşüncesini de doğru bulmadığı dile getirdi bir genç. ‘Bir anarşist olarak parlamenter sisteme karşı olsam da kendi içinde yaşadığım çelişki bu toplanan insanların seçim barajı üzerine çalışma yapması gerekliliğidir. Buradan birçok öneri ve sonuç çıksa da insanların bunları körükörüne kabul etmeyip önerilere karşı fikirlerini söylemeliler.’

Forumların önemliliğin altı çizildi çoğu kez. Yoğurtçu Parkı’ndaki forumlarda iki farklı düşüncenin ortaya çıktığı söylendi: ‘Bu forumlarla bölünüyoruz/yayılıyoruz.’ Yerellerdeki toplanmaların daha çok insana ulaşılmasını sağlayabileceği fikrini destekleyenlerde ‘peki sonrasında ne olur’ düşüncesi vardı. ‘Evetlerde ortaklaşmak meşakkatli bir süreç bu yüzden öncelikle herkes birbirini dinlemeli herkes konuşmalı illa ki bundan sonra süreç mutlaka evrilecektir. Birbirimize güvenmeyi öğrenmeliyiz.’

12 eylülü, 12 martı ve bugünleri gören, cezaevinde yatan birinin heyecanını herkes şu sözlerle yeterince hissetti. ‘Bu ayaklanma benim ve arkadaşlarımın yüreğini soğuttu. Ölsem de gam yemem artık. Bunu nasıl görmez insanlar? Bu hareket olmasaydı kadın/erkek ayrı otobüslerde seyahat edip evimizde bile içki içemez duruma gelecektik. Bunu görmek için âlim olmaya gerek yok. Hükümet cehaleti örgütlüyor. Bizse sıfırdan bir şeye başladık. Temelleri güçlü attık. Bundan sonra gençler meydanlarda, gerekirse onlar için ölürüm.’

Bu süreye kadar genel olarak yaşanan olayları aktaranlara biri karşı çıkarak forumun amacının bir şeyler üretmek olduğunu ve buraya çıkanların geçmişi değil geleceğe dair bir şeyler anlatması gerektiğini söyledi. Önerilere ihtiyaç vardı geçmişteki yaşananlardan ziyade. Bunun üzerine topluluktan ‘Peki senin önerin nedir’ sesleri yükselse de arkadaşımız sözü başkasına vermeyi tercih etti.

Feminist olduğunu belirten biri ise bir önceki arkadaşın öneri sunulması gerekliliğine açık olduğunu ama öncelikle birbirimizi tanımamız gerektiğini dile getirdi. Tekel direnişine benzer bir duygunun yaşandığını ve bu müzakere sürecinin yaşanması gerektiğini vurguladı. Bu sırada topluluktan bayan/kadın meselesinin açıklığa kavuşturulması gerektiği söylendi ve bu konuda bir açıklama yapıldı.

Direnişin içinde yer alan bir diğer kişi insanlık namına, yapılanlardan utandığını bu yüzden bir öneri sunamayacak kadar şaşkın olduğunu söyledi. ‘Olanları çevremize anlatalım, görmeyenlere duymayanlara anlatalım. En kısa ve en verimli çözüm budur.’

Gezi olaylarının insanlara nefes aldırdığını ne yapacağını henüz bilmese de güvenmemiz gereken bir kuşak olduğunu dile getiren başka bir konuşmacı ‘Bizim düşündüğümüz eski örgütlenme biçimlerinden bambaşka örgütlenme biçimleri var. Onları dinlemeliyiz.’ dedi ve ayrıca Haydarpaşa, Emek sineması gibi savaşılacak birçok yerin varlığını hatırlatarak gücümüzü oralara da aktarmamız gerektiğini söyledi ve direnen herkese teşekkür etti.

12 eylülü, 12 martı görmemiş ama bu günü yaşamış başka bir heyecanlı arkadaşımız daha vardı aramızda. Her şeye ve herkese lanet yağdırdı. AVM’lere, o AVM’lerden alınan çantalara, sessiz kalanlara vs. Adayı çok sevdiğini ve adalar üzerinde son zamanlarda planlanan yeni düzenlemelere de lanet yağdırarak adalara sahip çıkılması gerektiğini dile getirdi. Gezi Parkı olaylarıyla artık insanların birbirine gülümsediğini ve birbirleriyle konuştuğunu ve bunun bir kazanım olduğunu da dile getirdi. (Kahrolsun ba(ğ)zı şeyler)

Bir başka arkadaş ise korkusunu dile getirdi. ‘Farklı sesler olsa da birbirimize benziyoruz. Beni korkutan budur. Burada AKP’den birinin olmamasıdır. Onları da tanımalıyız. Diğer kitlenin de burada olması gerekli, burada olmamalarını tehlike olarak görüyorum.’

Taksim gezi parkını koruma ve güzelleştirme üyesi bir arkadaş Türk insanının medyasının TV olduğunu ve onu kontrol altında tutanlar bu insanların algılarını da kontrol altında tuttuğunu hatta bu konuda da gayet başarılı olduklarını söyledi. Bu yüzden o insanlarla konuşmamız gerektiğini onları buraya davet etmemiz gerektiğini ve onların da konuşması gerektiğini söyledi.

Bunun üzerine başka biri ise o kişilerin içinde zaten ikna edileceklerin edildiğini, bu saatten sonra davet etmeliyiz dediğimiz insanların rüzgârına kapılıp gidebileceğimizi ve isteyenin gelebileceğini ama özel davete gerek olmadığını söyledi.

Kınalıada’nın forumundan çıkan mesajın burada da uygulanması gerekliliğine değinildi. Doğayı koruma, kültürel mirasın önemi ve iletişim. Kamusal alanların varlığının ve katılımın önemi vurgulandı. Ada kütüphanesinin restore edilip yeniden açılması hakkında bilgi verildi. Bunun için 6 temmuza kadar imza toplanıldığı söylendi. Adadaki kütüphanenin yeniden halka açılması için gerekenler için Orhan Silier’den bilgi alabilirsiniz. Ayrıca imza için de Gencay Cafe ve HSSK’de formlar bulunmaktadır. 
#direnkütüphane

Son olarak bu hafta LBGT Onur Haftası olduğu hatırlatılarak 30 haziran’da Taksim’de Onu Yürüyüşü yapılacağının bilgisi verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder