20 Haziran 2013 Perşembe

Etiler Sanatçılar Parkı Forumu (19 Haziran)

Forum, İstiklal Marşı okunması talebiyle başladı. Buna karşı çıkanlar oldu ve oylama yapılması önerildi. Oylama önerisi ise kabul görmedi. İki görüş dile getirildi. Birincisi, bu tavırlar sebebiyle hükümet bugünkü gücünü kazandı. İkinci görüş ise Gezi’de en çok rahatsız olunan şey parti bayraklarıydı. Forumlarda da aynı şeyi yapmayalım, görüşü geldi. En sonunda direniş sırasında ölenler, yaralananlar ve kayıplar için saygı duruşunda bulunuldu.
Özellikle boykot konusu ve bunun yararlı olup olmayacağı konuşuldu. Boykotun işe yaramayabileceği görüşü var. Bu boykot sonrasında zarar gören çalışanlar olabilir. Patronlar işten çıkarmalar yoluyla boykottan yara almamaya çalışabilir. Bu da patrona değil, çalışana zarardır dendi. Karşıt görüş olarak ise satın aldığımız her şeyden kazanılan vergi sayesinde hükümetin ekonomi politikasına zarar verilebilir dendi. Özellikle yabancı firmalar Türkiye sınırları içinde para bulundurmadıkları için bu markalar için tüketicinin vergisi olmazsa hükümet zor duruma düşürülebilir dendi. Örnek olarak NTV boykotu verildi. Bu sayede bir dönüşüm olduğu ve istifaların, işten çıkarmaların başladığı söylendi. Bu süreçte herkesin bedel ödeyebileceği ama bunu göze almak gerektiği konuşuldu.
Ayrıca vergi konusunda şöyle bir alıntı yapıldı: “No taxation without representation”. Katılımcılar mecliste temsil edildiklerini düşünmüyor, bu sebeple de tüketimi minimuma indirerek vergiyi de minimuma indirmek çözüm olabilir dendi.
Boykot için üretim ve tüketim süreçlerinden haberdar olunması gerek. Marketleri boykot edip mahalle bakkalına döneceksek, bakkalı da tanımamız gerekiyor. İlişkilere yakından bakılması lazım. Kontrollü küçülmeye gidilmeli. Tüketim kooperatifleri bir örnek olabilir. Herkes fakirleşecekse, kimsenin düşmesine izin verilmemesi lazım.
Çarşı’ya dair bir fikir vardı: Bugüne kadar futbol taraftarı kimliğiyle direnişe katıldılar ama artık “halk” olarak katılmaları gerektiği söylendi. Futbolun büyük bir endüstri olduğu ve en büyük tüketicisinin de taraftar olduğu söylendi. Bu sebeple artık futbol işe karışmasa iyi olabilir dendi.
Forum Etiler’de toplandığı için Karanfilköy ve FSM’den de katılımın zorlanması iyi olabilir dendi. Etiler’den diğer mahallere çağrı yapılabilir ya da bu parktan o taraflara temsilci gönderilebilir. Topluca bir piknik yapılabilir, konuşulup tanışılır. Piknik için bu pazar gününün uygun olduğu konuşuldu. 23 Haziran Pazar günü 17.00’de Etiler Sanatçılar Parkı’nda piknik olacak. Bu sırada çocuklar için bir resim atölyesi de düzenlenecek. Gezi Parkı’nda yapılana benzer bir çocuk atölyesi burada da gerçekleştirilebilir.
Kullanılan dil konusunda yoğun tartışmalar ve eleştiriler oldu. Söylemin ötekileştirici olmaması gerekiyor. Mümkünse herkesin daha dikkatli ve düşünceli olması gerekiyor. Özellikle AKP seçmeninin ötekileştirilmesi ve cinsiyetçi söylemler sorun olarak değerlendirilip tartışıldı. Söylemin AKP karşıtlığı üzerinden değil, demokrasi üzerinden kurulmalı dendi.
Yaygın bir görüş de şu: AKP seçmenini tanımamız lazım. Bu sebeple herkes eşiyle, dostuyla, komşusuyla konuşmalı, hatta tanışmalı. Bunun yanında sadece tanımak yeterli değil. AKP seçmeninin de “bizi” tanıması gerekiyor. Empati kurulmalı. Mümkün olduğunca çok kişi foruma getirilmeli. Hem tanışmak hem de fikirleri öğrenmek, tartışmak açısından önemli.
Facebook üzerinde kurulan Açık Parti’nin bahsi geçti. Faşistler dışında herkese açık olduğu söylendi. Mümkünse buranın tüzüğüyle gerçek bir partiye dönüştürülmesi, mümkün değilse buradaki parti katılımcılarının diğer partilere ekleneceği söylendi.
Parti konusunda karşıt bir fikir ise şöyle: Bu direnişten bir parti çıkarmak mevcut oyların daha fazla bölünmesinden öteye gitmez. Bu sebeple oy bölmek yerine muhalefetten taleplerimizi güçlendirebiliriz dendi.
Direnişe sunulacak desteğin ekonomik boykotun ötesinde geçmesi gerekiyor. Herkes mesleği doğrultusunda profesyonel destek de sunabilir. Mesela bir danışman parti kurulması halinde ücretsiz danışmanlık yapacağını belirtti. Aynı şekilde avukatlar ve yazılımcılar da benzer şeyler söylediler.
Yeni yasalara dair herkes kendi uzmanlık alanından güncel durumu anlatabilir dendi. Mesela bir şarap danışmanı yeni alkol düzenlemesini anlattı. Bir öğretmen 4+4+4’le ilgili bilgi verebileceğini söyledi. Travma ve strese yönelik de bir yoga hocası ve psikolog Gezi için hazırladıkları programı burada uygulayabileceklerini belirtti.Profesyonel destek böyle alanlarda da sağlanabilir.

Son olarak bu forumlar sürdürülebilir olmayabilir dendi. Her gün herkesin foruma gelmesi sağlanamayabilir. Bu sebeple örgütlenilmesi lazım. Örgüt kelimesinden, örgütlenmekten korkmamak lazım. Birbirimizi tanımak, ihtiyaç halinde kimle iletişime geçebileceğimizi bilmek önemli. İçimizdeki doktorları, avukatları ya da birlikte proje yürütebileceğimiz diğer kişileri tanımamız lazım. Örgütlenmek böyle bir şey; korkmamak lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder