21 Haziran 2013 Cuma

Maçka Parkı Forum Notları (19 Haziran)

Moderatör belirlendikten sonra bir gece önce konuşulanlar sıralandı:

1) Yapılan boykota devam edilmeli, bu boykot direnişe devam ederken hükümeti titretmek için gereklidir.
2) Hükümet yandaşları mizah materyali olmamalı, dikkatli bir dil seçilmeli, kendi tarafımıza alabilmeliyiz.

Sonra söz almak isteyenler sırasıyla kalkıp konuştular. Herkes fikrini beyan etti, belirtilen fikirlerin tekrar edilmemesine gayret gösterildi. Aşağıda söz alan kişilerin söyledikleri, onaylanmayanların sebeplerini sıraladım.

- Direnişi devam ettirmek adına fikri olanı dinlemeliyiz.
- Alkışlamak, onaylamak ve konunun değiştirilmesi için el hareketlerinin kullanilmasi olumlu karşılandı.
- Biri dediki gruplar küçüldü, enerji dağıldı. Bizi anlamak isteyenlere bu şekilde uzak duruyoruz. Bizim buradaki eylemimizi pek çok kişi duymuyor, bilmiyor. Kendi içimizdeki konuşmalarla, paylaşımlarla kalmamalı.
- Birisi Şişli halkının dahil olabilmesi için belediyenin de dahil edilmesi gerektiğini söyledi ancak bu fikir onaylanmadı. Hiçbir partinin altında-yanında bulunmak istemedikleri söylendi.
- Bu forumda konuşulanların şeffaflaşıp sokağa çıkması fikri doğdu. Bültene dönüştürülmesi, sokağa asılması ve herkesin okuması önerildi. Taksim Dayanışması’nın parklara birer tane temsili çadır kurma fikrine bu fikrin de eklenmesi, o bültenlerin bu çadırlardan dağıtılması konuşuldu. Ancak çadır koymanın getireceği sıkıntılar (sürekli kalacak kişinin can güvenliği, Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olan parklarda izin verilmeyeceği...vs) düşünülerek yapılmasının mümkün olamayacağı görüldü. Bunun üzerine bir blogda veya sitede yazilan yazıların, kişilerin çıktı alıp sokağa, apartmanlarına asmaları konuşuldu.
Blog içeriğinin nasıl oluşturulması gerektiği soruldu. Gönüllü bir ekip kurulsun, her akşamki forumu bu ekipten biri takip etsin, not alsın ve bloğa yazsın denildi. Ancak karara varılamadı.
- Hükümeti korkutan iki önemli şey olduğu; birincisinin bizlerin sokakta olması, ikincisinin dünya ve kendi problemlerimizi konuşmaya başlamamız. O yüzden bu harekete devam etmemiz gerektiği, bu forumlara arkadaşlarımızı, komşularımızı getirmemiz gerektiği söylendi.
- Birisi atölyelerin yapılması gerektiğini, kursların açılmasını, buraya ilgi çekilmesini, hatta takas sistemi ile alış verişin yapılmasını teklif etti. Kredi kartı kullanılmayan bir yaşam biçimini benimsememiz gerektiği vurgulandı. Ama başkası da STK olma yolunda ilerlememiz gerektiğini, komün hayatın, atölyelerin bu direnişin özünü yansıtmadığını vurguladı. Bir an önce dernek olmamız gerektiğini çünkü zaman geçtikçe bu kadar çok ilgiyi toplamakta zorlanacağımızı, enerjinin kesileceğini belirtti. Ancak dernekleşme fikrine, oluşacak hiyerarşiden dolayı çoğunluk karşı çıktı.
- Sosyal ağların kullanılması gerektiği söylendi. Ancak kullanılan dilin bir an önce değişmesi gerektiği, RedHack’in bile çok ötekileştiren cevaplar verdiği söylendi. Bu tutumu kesmemiz gerektiği, usluba ve dile dikkat etmemiz gerektiği konuşuldu.
- Birisi, uzun ve kısa vadede tüm projeler güzel ama 2 gün önce bir eylemden çıktık ve siyasal bir sonuç almamız şart dedi. Sonuç almazsak yazık olur, bu konuda en önemli şey seçim barajının kalkması olur. Bunu hedeflemeli, bu konuda kampanya oluşturmalıyız dedi.
- Burada toplanmak harika ama, iletişim, fikri ortaya koymak ve eyleme dökmek giderek zorlaşacak. O yüzden toplanmadan önce gündem belirlemek, o gündem doğrultusunda tartışmak lazım. Herkesin en büyük korkusu direnişin sekteye uğraması. Geri çekilmek yenilgiye uğramak demek değil, bunu çok iyi idrak etmeli ve çevrenize de böyle anlatmalısınız. İnsanlarla konuşurken bunun farkına varılmalı, bunu aktarmak gerekir. Yoksa algılar karışır denildi.
- Yaptığımız hareketin hala belli bir kesim tarafından anlaşılmadığı, bizim ne için direndiğimizi anlatmamız gerektiği söylendi. İletişim sorunu olduğu, burada olmayana aktarmamız gerektiği, çıkan sonuçları online olarak bildirmemiz gerektiği konuşuldu.
- Birisi AKPli seçmenin olduğu bir mahallede oturduğunu, günler sonra evine döndüğünde karşılaştığı yanlı halden bahsetti. Medyanın yarattığı algı ile bana karşı savaş aştılar, bu insanların gözünü açmalıyız dedi. Atılan iftiraları asılan yazıyla mı aşarız yoksa tutup kolundan Gezi’ye mi getirmeliyiz bunu düşünmeliyiz dedi.
- NY Times’a iki sayfalık reklam verildiği gibi, parayı toplayıp ana akım medyaya ilan verilmesi teklif edildi. Evimden insanlara ulaşamıyorsam, sokakta anlatamıyorsam, onun evine girmeyi denemeliyim denildi. Ancak bu sektörde olan iki kişinin uyarısı ile bu gazetelere neden reklam veremeyeceğimiz izah edildi. Gazeteler zaten bu reklamı kabul etmezmiş, çünkü haber yapamamalarının sebebi hükümetin üstlerinde vergi ile kurdukları hakimiyetmiş. Ciddi bir şekilde vergi borcu çıkartmakla (zamanında Aydın Doğan’a yapıldığı gibi) tehdit ediliyorlarmışlar. Ayrıca zamanında çıkan bir yasa ile, bu medya holdingleri başka alanlarda da iş sahibi olmaya başlamış. Eskiden yasak olan bu durum, şimdi otomotivden, eğlence sektörüne, sanayiden başka pek çok alana uzanan çeşitli iş kollarına dağılmış. Dolayısı ile diğer alanlardaki işlerinin etkilenmemesi için bu tarz haber yapmaktan, böyle ilanları
basmaktan itina ile kaçınacaklar dendi.
- Bunun üstüne, hepimizin mektup yazması gerektiği, Konya’daki, Mersin’deki adama olayların anlatılması gerektiği konuşuldu. Hükümetin hücre çalışması ile buralara geldiği, tepeden inmediği dolayısıyla bizlerin de gerekirse kahvehanelere gidip konuşmamız gerektiği vurgulandı.
Bunun üzerine söz alan birisi yaşadığı olayı aktardı; “babam çiftçi ve AKPli bir Anadolu köyünde yaşıyor. 31 Mayıs’ta olaylar olduktan sonra telefonda konuştuğumda olayların hiçbirinin farkında olmadığını anladım. Halk TV ile Ulusal Kanalı seyretmesini söyledim. Sonra dehşete düşmüş gördüklerinden, hemen köyün kahvehanesine koşmuş ve Halk TVyi açtırmış, herkese seyrettirmiş. 20 gün boyunca tüm köy olayları takip etmişler. Babamın köydekiler için son söylediği söz durumu açıklıyordu: Nefretlerinde boğuldular...”
- Birisi kutuplaşmadan korktuğunu, sokakta gerilim olduğunu söyledi. Herkes birbirinden şüpheleniyor ve agresifleşiyor dedi. Yakınlarımızla konuştuğumuz dilde ve tonda sokaktaki ile de konuşmalıyız denildi.
- İnsan Hakları Mahkemesi için 500 imzanın gerekli olduğu ancak İstanbul’dan bile bu kadar imza toplayamadıkları anlatıldı. Bu durumu yaymak lazım, Beyoğlundaki merkeze gelip şiddet görenlerin ıslak imza ile şikayetçi olmaları gerekir denildi. https://www.facebook.com/emine.yucekok#!/CapulcularOrmani?fref=ts adresinde konu ile alakalı fotoğrafların toplandığı belirtildi.
- Piknik, panayır yaparak Şişli halkının katılımının sağlanması, onları çekebilecek bir şeylerin yapılması gerektiği söylendi. Bu pazardan itibaren her Pazar piknik yapılmasına karar verildi.
- Bu hareketi ne kadar içselleştirdik, daha önce neydik, insanlara nasıl bakıyorduk? Aşağılıyor muyduk? Bu hareketle değiştik mi? Bunları hergün düşünmemiz gerektiği söylendi.
- Eğitim vereceğini açıklayan ekibin STKlar ile çalışması gerektiği belirtildi. Tepki almamızın iyi bir şey olduğu, demekki birilerini düşündürdüğümüz söylendi. Duranadam gibi kendi bireysel direnişlerimizi yapmamız gerektiği, yaratıcı olmamız gerektiği söylendi.
- Bütün illerden bir temsilcinin çağrılması fikri ortaya atıldı. Kendi kendimize konuşup, kapalı kalıyoruz denildi.
- Tencere tava eylemlerinde düşüş olduğu, seslerin azaldığı konuşuldu. Bunun arttırılması gerektiği söylendi. AKPlilerin ılımlı olanları ile konuşurken bile takım tutar gibi parti tuttuklarını gördüğünü, sebep sonuç ilişkisi ile konular anlatıldığında bile yine de RTE dendiği, bu insanlara bir şekilde ulaşılması gerektiği söylendi.
- Kışlanın inşaatının tamamen durdurulmadığı, tehlikenin ortadan kalkmadığı belirtildi. Meclis ile ilgili konuları konuşmadan önce asıl bu konuda bir bilgi, fikir sahibi olmamız gerektiği belirtildi.
- http://gezihukuku.org/ adlı web sitesine şiddet mağdurlarının başvurabileceği söylendi.
- Son olarak, bundan sonra her konuda birlik olmak, herkese, her topluluğa destek vermemiz hatırlatıldı. Pazar günü saat 17:00’de Taksim tramvay durağında başlayacak olan trans onur yürüyüşünden tutun, Cumartesi annelerine, Silivri’ye...vs.

Yarın meclise nasıl girilir, bağımsız nasıl olunur, baraj kaldırılmalı mı konuşulacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder