20 Haziran 2013 Perşembe

Fatih Saraçhane Forum Notları (20 Haziran)


Forumda konuşmacıların gündem talepleri:
-  Seçim barajının düşürülmesi gerekir,
-  Yerel meclislerin, belediyelerin icraatlarında söz sahibi olması gerekir,
- Forumlara katılan kişileri temsil edecek lider değil sözcüler olmalı; bu kişiler adaylaştırılmalı,
-  Gezi Parkı olayları süresince, şiddettin uygulanmasında sorumlu olanların yargılanmalı,
-  Karşıt görüşte insanlar sosyal medya üzerinde ötekileştirilmemeli,
-  Gezi Parkı’nda her ne kadar samimi bir ortam olsa da, park içerisinde ayrımcılıklar yaşanmıştı. Bu daha sonra sosyal medyada ötekileştirmeyle devam etti. Forumlara ‘ötekileştirilen’ kişiler ve gruplar olmalı.

Katılımcıların konuşmalarından özetler:

“AKP tabanına ilişkin olarak karşı tutum sergilemek doğru bir davranış değil. Muhalefetiyle, hükümetiyle bütün bir sistemi eleştirmek gerekiyor. Sosyal medyada AKP’lileri  çok fazla eleştiren söylem vardı. Onların da taleplerini dinlemeliyiz.”

“Bir Kürt olarak, Gezi Parkı’nda beni rahatsız eden şeyler oldu. Herkes gibi astığımız bayraklarımız kaldırıldı. Uludere’de ölenlerin isimlerini ağaçlara astık; ancak gördük ki ertesi gün isimler kaldırılmış. Bu Gezi ruhuna ters bir davranıştır. Her kim iktidara gelirse gelsin, herkesi farklılıklarıyla ama herkesi eşit kabul etmeyen hükümet olmadıkça ben mutlu olmayacağım.”

“Seçim barajının kaldırılması gerekiyor. Çünkü benim kullandığım oy boşa gidiyor. Mecliste şu an beni temsil eden hiçbir parti yok. Ben temsil edilemiyorum.”

“Kredi kartı kullanmayın. Borcu olan insan düşünemez. Eğer protesto yapıyorsak bunu ortaya çıkaran sistemi protesto etmeliyiz. Ben 25 yıldır sistemi protesto ediyordum ve kendimi yalnız hissediyordum. Bu kadar insanın sisteme karşı durabildiğini görünce kendimi güçlü hissettim.”

“Gezi Parkı’nda kardeşçe bir ortam vardı; fakat bence bu sahte bir kardeşlikti. Gezi Parkı’nda başörtüsünü savunan insanlardan hiçbiri 28 Şubat sürecinde kimse ses etmedi. Ben bu insanlarla kardeş olamam.”

“Şimdi akıma Grup Yorum’un bir türküsü geliyor: Başına bir şey gelirse, parklara gel parklara… 
Büyük siyasi taleplere henüz ihtiyacımız yok. Bize bakiye kalan Gezi Parkı taleplerini değerlendirmeliyiz.”

“AKP özgürlük arayışını sokaklara döktü. Zamanında eleştirdiği kişilerin aynısını şu an AKP yapıyor.  ‘Buradan parti çıkaralım’ fikri bizi tekrar ayırır. Zamanında, 99 depremiyle sokaklara dökülüp birlik olan halk, depremin etkisinin geçmesinden sonra evlerine dönüp tekrar sistemin çarkı haline geldi.“

“Yirmi gündür birlikte çok güzel bir söylem geliştirdik; fakat oradayken birtakım olaylarda başörtülere karşı saldırı olduğu iddiası vardı. Bunun doğruluğu-yanlışlığı tartışılır. Fakat bu gezi ruhuna aykırı… Hep birlikte olabiliriz, biz orada sizinle birlikteydik. Şimdi de siz bizinle birlikte olun. Buna karşı bir basın açıklaması yapabiliriz.”

“Bu şehrin insanı olarak, belediyenin icraatlarına katılabiliriz. Haydarpaşa’ya karşı destekçi olabiliriz; sivil tepki ortaya koyabiliriz.”

“Türkiye’de yaşanan olay, sorgulayan topluluk oluşma biçimi… Gezi olaylarında ortak nokta doğaydı,  genel manadaysa tüm hak ve özgürlükler olarak gelişti. İnsanlar, burada şunu sorgulamalı: Nedenler neydi, kitlesel örgütlenme üzerine nasıl düşünebiliriz.”

“Ben olayların tamamında vardım; ancak hiç taş atmadım, hiç şiddetle karşılık vermedim. Evet, şiddete karşı şiddet kullanılabilir. Gezi’de yeni politize olmuş gençler, bütün ömürlerini barikatlarda geçirmeye başlayınca olayı Counter-Strike oyununa çevirdiler. Çatışmalar sürerken de, çadırlarda insanlar bir araya gelip politika konuşmaya devam ediyordu. Barikatlardakiler, çadırdakilere ben taş atabiliyorum, ben süperim hiyerarşisi oluşturdular. Hatta, direnmeyecekler maskelerini sahneye bıraksın dediler. Oysa direnişçiler ayrı bir kitle değildi ki… Gezi taş atanlarla, barikattakilerle kazanılmadı; insanların ısrarla meydanlara gelmesiyle kazanıldı. Yani hep birlikte kazandı.”

“İnsan öldürüp ağaç eken bir anlayış var. İnsan olduğumuz ve yaşamaya hakkımız olduğu için burada durduğumuzu unutmayalım. Korku imparatorluğunu yıkmak için inadına durmalıyız. ”

“Forum çıkan talepler önemli, eylemleri organize etmek için komiteler kurabiliriz.”

“Şu an bulunduğumuz park, Saraçhane Parkı. Fatih için önemli bir yeri var. Fatih Belediyesi’ne başvuruda bulunarak buranın ismini Abdullah Cömert olarak değiştirebiliriz.”

“Ben İskenderun’dan geldim. İstanbul’da Siyasal Bilimler’de okuyorum. En önemli eksiklik birbirimizi tanımıyoruz. Birbirimizin kültürünü ve geçmişini bilmiyoruz. Gezi Parkı’nda belirli şeylere aldırış ediliyor. Çevreyi kirletenler de var orada. Bu da bilinç seviyesinin artmamasından kaynaklanıyor. Birbirimizin kültürünü bilmiyoruz. Ayrışmaya yol açan söylemler kullanıyoruz. Diktatörlüğe son cümlesine inanmıyorum; ölenler için bir adım öne diyorum. ”

“Bugün 33 kişi Çağlayan’a götürüldü, terör örgütü olmakla suçlanacaklar. Birçoğu tutuklanacak. Cadı avı devam edecek. Tutuklanan, yaralanan insanlara sahip çıkalım. Bunlara izin vermeyelim.”

“Sorun AKP diktatörlüğü mü? Bu nerede kalmalı, tartışmalıyız. Mesele ne, bir rejim mi sistem meselesi mi? Adalet arayalım, adalet arama biçimlerimizi oluşturalım. Emri veren de önemlidir, tetiği çeken de önemlidir.”

Yarın 21.00’de Fatih Saraçhane Parkı’nda, dördüncü toplantı için buluşuyoruz.
(facebook.com/fatihforum)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder