21 Haziran 2013 Cuma

Anıtpark Forumu Notları (20 Haziran)

20 Haziran 2013 Anıtpark Forumu Notları

-Şehirler, haberleşme birbirinden kopuk. Forumlar düzenli hale geldiğinde ortaklıklar belirleyebiliriz.

-Gündemi belirleme ve manipülasyon gücünü Başbakan’ın elinden almalıyız; gündemi biz belirlemeliyiz.

-İnsanların birleşmesi; farklı görüşlerin biraraya gelmesi çok değerli.

-Konuşmalıyız; çünkü birbirimize ihtiyacımız var.

-Bizim kuşağımız insan olmak, insan kalmak ve bunun herkes tarafından anlaşılmasını istiyor.

-Bildiğimiz anlamda siyaset sona ermiştir. 

-Her yerde HES mücadelesi oluyor ve oralarda da aynı şekilde müdahale ettiler. Gezi, çevre yıkımı ve
diktatörlük dayatmasına karşı bir başkaldırıydı.

-Eylem pasif direnişle çıktı. Eylemi süreklileştirmek için pasif direnişe devam etmemiz gerekiyor.

-Eylemin geleceğiyle ilgili forumlardan çıkacak çözüm önerileri önem taşıyor. Alışverişi/benzin kullanımını
azaltmak gibi öneriler de buralardan çıkacak.

-Toplumsal muhalefetin bugüne kadar yaptığı çağrılardan insanlar hep korktu. Umutsuzdu. Bu son 3
haftada ise her şey değişti.

-Kısa vadede konuşma/paylaşma; uzun vadede meslek örgütü/sendika/siyasi parti/dernek vs. ye bağlı
örgütlenme ve sokağa çıkma, sesimizi duyurma yoluna gitmeliyiz.

-Eve gider ve susarsak hiçbir şey değişmeyecek.

-Her yerde, her fırsatta konuşmalıyız. Konuşalım, anlatalım; her yerde örgütlenelim.

-MHP-CHP kendini kişiler olarak sokakta temsil etmeye başladı; çünkü mecliste bu partiler bizim
isteklerimizi dile getirmiyor.

-Gücümüz örgütsüzlüğümüzde (Genç arkadaşlar farklı düşünüyor; örgütlenme konusunda); çünkü bir
başımız yok. Başı alıp bitiremezler.

-Örgütlü olunca insan birey olarak sesini yitirmeye başlıyor.

-Muhafazakar insanların da aramızda olması lazım. Mevcut partinin onlar için çözüm olmadığını
anlatmamız lazım.

-“Olayların ilk günü iletişim engellendi; internet kesildi; ben de sinirden sokağa çıktım ameliyatlı halimle

O günden beri Batman gibi gündüz işte, gece sokaklardayım.” (Genç yazılımcı)

-Devlet şiddetini tanımayan, bize küfür eden bir sürü insan var. AKP’yi sevmese de evde oturan da bizi
anlamıyor.  O insanlara bir şekilde ulaşmalıyız. Kendi içimizden çıkmalıyız.

(Forum’da Gezi olaylarından önce eylem için hiç sokağa çıkmadığını belirten 4 kişi vardı.)

-Bu olayların en büyük katkısı empati oldu.

-“Önce tavsiye ettim, olmadı. Şimdi isyan ediyorum”. (Genç yazılımcı)

-İnsanlar hayatlarına karışılmasından o kadar sıkıldılar ki sonunda sokağa döküldüler.

-Türk halkı birbirine hoşgörülü olmayı yeniden hatırladı.

-Muhalefetin kendisini yeterince ifade edemediğini düşündüğü için sokağa çıktı bu insanlar.

-Ötekileştirilenler için de sokağa çıkalım artık.

-Medyanın içinde olmak, herkesin gazeteci tarafını ortaya çıkarması çok önemli.

-“Bu parka belki bin kere gelip gittim, benim gibi düşünen birini bulabilir miyim diye” (5 yaşında
çocuğuyla gelen katılımcı)

-Korkuya karşı sokağa çıktık, sokak korkumuz vardı; artık yok.

-Özgürlüğümüzü kimse elimizden alamayacak. Her tür özgürlüğümüzü; başörtüsü, cemevi, her tür..

-Bizler azınlığız aslında; anlamayanlara anlatmamız lazım. Ama çok şey başardık, çok güçlüyüz.

-Kesinlikle örgütlü olmalıyız; ama tek bir ses olmamalı. Türkiye’nin sesi olmalı bu. Her yere ulaşmalıyız.
Bu oy toplamak değil; derdini anlatmak. (Örgütlenme konusunda bir başka yaklaşım)

-Forumlar şu yüzden güzel: Koşturmacadan, gazdan birbirimizi hiç dinlemeye fırsatımız olmamıştı.

-Kendi medyamızı yarattık. İnsanlar inanmıyor artık diğer anaakım medyada anlatılanlara.

-Bu hareketin en büyük farkı; gençlerin ailelerinin ve halkın desteğini alması. Biz bir şeyleri değiştirmeye
çalışırken bizim yanımızda ailelerimiz bile yoktu (12 Eylül mağduru bir katılımcı)

-28 Şubat sürecinde muhafazakar kesimin birbiriyle teması çok güçlüydü. Kullanabilecekleri demokratik
hakların hepsini kullandılar. Burayı iyi okumak gerekiyor.

-Medyayı, açıklamaları takip etmeli, çok iyi analiz etmeliyiz.

-Karşıda bir taraf var; biz onlardan daha zekiyiz, iyiyiz dememeliyiz. Biz sadece daha çok okuyoruz, daha
çok düşünüyoruz.

AnıtParkForum için iletişim bilgileri:
https://twitter.com/AnitParkForum

Her akşam 19:30 Anıtpark, Bahçelievler, Ankara
https://www.facebook.com/events/267160523424719/

1 yorum:

  1. OTURUP KONUŞSAK

    Desek ki,

    "Bak güzel abim, ablam. Senin Recep Tayyip Erdoğan'a karşı duruşunla Recep Tayyip Erdoğan'ın temsil ettiği anlam dünyasına karşı duruşun birbirine karıştığı an haklı mücadelende bizden alabileceğin desteği yitirdin. Zira, Tayyip Erdoğan'a oy veren insanların çoğu o tencere-tava seslerini duyunca 'yeni bir 28 Şubat mı' sorusunu sordular. Çünkü yaraları çok taze. Çünkü acıları çok derin."

    Desek ki,

    "Başlangıçta, polisin anlamsız ve gereksiz şiddetini protesto etmek için; o şiddete karşı koymak için Gezi Parkı'na giden insanların başımızın üzerinde yeri vardır. O insanlarla oturur, konuşur, çay içer, dertleşiriz. Lakin; bin yıllık sol örgütlere ve ulusalcı-faşizme kaptırdınız işte o meydanı. Onların ne bana, ne de sana tahammülü olmadığını bile bile bir şekilde aynı toplam içinde anılmayı içinize sindirebildiniz. Bir Troçkist ile bir Kemalisti birbirinden ayırt edebilecek güç bırakmadı bu durum bizde..."

    Desek ki,

    "Dış mihraklar meselesine kızgın olduğunuzu biliyoruz. Ancak bu kızgınlık, dış mihrakların o ya da bu oranda alanlarda olmadığı, çeşitli işler çevirmediği anlamına gelmez. CNN International'ın Gezi Parkı'ndan 3 saat aralıksız yayın yapmış olması gerçeğini değiştirmez. Bir arkadaşımın da dediği gibi: CNN mevlüd yayınlasa arkasında bir sebep ararım."

    Desek ki,

    "Elitist, ötekileştirici bir sosyal medya dili geliştirildi bu süreçte. İnsanların sosyal statüleri, kimlikleri, inançları, fizyolojik özellikleri dalga ve aşağılama konusu yapıldı. Bu dilin geliştirilmiş olması 'birbirimizi anlamak' konusuna bir katkı sağlamıyor olduğu gibi, aradaki iletişimsizlik uçurumunu daha da açtı."

    Desek ki,

    "Biz, Gezi Parkı eylemindeki çekirdek birincil kitle ile, bu eyleme eklemlenen ikincil ve üçüncül kütleleri birbirinden ayırma temayülündeyiz. Siz de, bu yönde bir temayül geliştirebilir ve 'yandaş' profili ile 'dindar-Müslüman' profilini birbirinden ayırabilirsiniz. Gelecek için umut verici bir hamle olur."

    Desek ki,

    "Yaklaşan, yaklaştırılmaya çalışılan Alevi-Sünni gerginliğini çok küçük adımlarla bozabilir, bu ülkenin 'birlikte yaşamaya mecbur olan eşit yurttaşları' olduğumuz gerçeğinin altını birlikte çizebiliriz. Kendi adıma ben, bu konuda birlikte çalışmaya hazırım. Benim gibi düşünen pek çok insan bulabileceğimden de eminim."

    Desek ki,

    "AK Parti tabanı zannettiğiniz gibi 'koyun', 'kömürcü-makarnacı', 'gerizekalı' insanlardan oluşmuyor. Şu dili bir kenara bırakalım. AK Parti tabanındaki 'koyun', 'kömürcü-makarnacı' ve 'gerizekalı' ortalaması diğer %50'nin ortalaması ile aynı. Bu tavır, iletişimsizliğimizin temel dinamiklerinden birini oluşturuyor."

    Desek ki,

    "Bizim 'iletişime geçebiliriz' çağrımızı yanlış anlamayınız. Birlikte yaşamaya tahammül etmemiz için gerekli asgari nezaketi elden bırakan taraf genellikle biz değiliz inanın. 20 gündür, sizi anlamaya çalışan, size adaletli muamele etmeye çalışan pek çok insan görüyorum etrafımda çünkü. Lütfen 'ama devletin polisi, şiddet' falan diyerek emri biz veriyormuşuz gibi davranmaktan vazgeçin."

    Desek mi?

    YanıtlaSil