21 Haziran 2013 Cuma

Anıtpark Forumu Notları (20 Haziran)

Anıtpark Forum Notları (20 Haziran Cuma)

Genel: Forum konuşmaları 19.50 de başladı, yaklaşık saat 22.00 ye kadar sürdü.  16-17 bireysel
konuşmacı vardı. Üç avukat arkadaş da birlikte konuşarak hukuki süreç hakkında bilgi verdiler ve
soruları cevapladılar. Forum süresince katılımcı sayısı 48-55 arası değişti. Bir önceki gün ilk katılımın
10 kişi civarında olduğu belirtildi ve bugünkü katılımın ilk toplanmaya kıyasla güzel olduğu konuşuldu.
Herkesten tanıdıklarını getirmesi ve daha fazla katılım için çaba göstermesi istendi.

Konuşmacılar: (unuttuklarım veya çok iyi not alamadıklarım olabilir, lütfen uyarın)

1. İlk konuşmacının söyledikleri son 21 günün genel bir özeti niteliğindeydi. Neden toplandık,
neden sokaklara çıktık konuşuldu.

2. 17 yaşında bir arkadaş söz aldı. İlk defa sokağa çıktığından bahsetti. Forumların kopukluğuna
ve iletişimin arttırılması gerektiğine dikkat çekti.

3. AKP seçmenini aşağılayan tavırların yanlışlığına değindi. Statükoyu (status quo: mevcut
durum) koruyanların cahil insanlar olduğundan dem vuruldu. Hor görmeyen bir tavır
benimsenmesi gerektiği söylendi.

4. İklim de çevre konularının önemine değinildi, bu olayların çıkış noktasının önemli bir nokta
olduğu belirtildi. “ AVM lerde değil, parklarda toplanılabilir.” dendi.

5. Örgütlenme sorunu ortaya konuldu.

6. Millet ve din üzerinden siyaset yapan mevcut partilerin halkın beklentilerine çözüm olmadığı
belirtildi. “Başörtülü ve içki içmeyen” kesimin de forumlara dahil olması gerektiği söylendi.

7. 19 yaşında yazılımcı bir arkadaş söz aldı. Aktif direnişin içinde olduğunu ve olmaya devam
edeceğini belirtti. Ara ara yapılan facebook-twitter erişimi kısıtlamalarına ve internet
kesintilerine değindi. “burada kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz” dendi. Gerekirse AKP
taraftarlarının konuştuğu gruplara girmek ve onları da diyaloğa davet etmek gerektiği
söylendi.

8. CHP Gençlik Kollarında örgütlü olarak bulunmuş bir arkadaş söz aldı. Kendi arkadaş
grubunun CHP yapısında daha ziyade “yaramaz çocuklar” olarak görüldüğünden bahsetti.
Olayların şiddetlendiği Pazar gününü “Kanlı Pazar” olarak nitelendirdi (bu tanım sonrasında
genelde kabul gördü). 20 gün öncesine kadar insanların oturup kürt meselesini bu kadar
tartışabilmesinin mümkün olmadığından dem vurdu. İnsanlarda “biz otuz yıl kürt meselesini
de bu medyadan izledik” düşüncesinin oluştuğunu belirtti.

9. Forumdaki konuşmalarda dahi farkında olmadan bir “ötekileştirme” yaptığımıza dikkat çekti.
Burada oturup “biz” diye konuşmanın bile bir “onlar” yarattığına değindi.  Bu dönemde
insanlar arasında iletişimin arttığını,” alt komşumu twitter paylaşımlarından sonra tanıdım,
sonra karşılaşınca gel sana bir sarılayım dedi” diyerek belirtti. Medyanın bir ucundan tutmak
gerektiğini, düşündüklerimizi ve gördüklerimizi paylaşmamız gerektiğini söyledi.

10. Söz alan arkadaş daha önce neden sokağa çıkmadığımızı sorguladı. Roboski’de, HES’lerde,
tecavüz davalarında neden bu kadar kuvvetli sesimiz çıkmadığını sordu. “bence bu bir
kahramanlık hikayesidir. Böyle onurlu bir gençlik kaşla göz arasında nasıl yetişti?” dedi.
Sokakta kendi korkumuzu yendiğimizi ve RTE nin tiranlığını bitirdiğimizi söyledi. “karşı”basını
okumak gerektiğini, kafalarının nasıl çalıştığını anlamak gerektiğini savundu. Haftalardır
Kennedy’de süren direnişi “ Kennedy de lastik top gibiyiz, bir ileri bir geri gidiyoruz sıkılana
kadar ordayız” diyerek özetledi J

11. 48 yaşında, 12 Eylül’ü yaşamış bir kadın söz aldı. “bizim yanımızda en yakınlarımız bile
yok. Ailelerin teslim ettiği çocuklar var” diyerek derdimizi anlatamadığımızı net bir şekilde
gösterdi. 28 Şubat sonrası (ben ilk defa şimdi bakıyorum mesela ne olmuş o zamanda diye)
mühafazakar kesimin en büyük avantajının temaslarını çok güçlü devam ettirmesi olduğunu
söyledi. “RTE yi dinlemeye tahammül edemiyoruz ama dinlemeliyiz. Maalesef onun sözünü
emir kabul edenler var. Son açıklamalarını dikkatle dinlenince o gece Gezi’ye saldırılacağı
anlaşılyordu” dedi. RTE nin 2002 de biz sessiz bir devrim yaptık lafı ciddiye alınmalı, esas
bu süreç Orta Doğu’nun arap baharıyla karşılaştırılmalı dedi. “Kemalist Türkiye bir tezdi.
2002 den beri yaşadığımız ülke ise bir antitez. Bunun sentezini yapmak sizin elinizde” dedi.
(bilmeyen varsa, bu Hegel’in öne attığı bir kavramdır, önce bir tez oluşur, sonra bunun
antitezi çıkar. Ama esas gelişme, ikisinin de doğru yanları alınarak yapılan sentez sonucu
olur.)

12. 37 yaşında, inşaat mühendisi bir arkadaş söz aldı. Bir çocuğu olduğunu söyledi ve “ her şey
onun geleceği için” dedi. “Sistem AVM ler yapıyor, onların içine girip sadece tüketmemizi
bekliyor. Dün 10 kişiydik, bugün 11 i başarı görecektik. Az değiliz, çoğalacağız” diye konuştu.

13. AVUKATLAR

3 kişilik bir avukat ekibi geldi ve çok yararlı bilgiler paylaştılar.

a) Gözaltı süresi 24 saattir ve “yakalandıktan” sonra başlar. Ne zaman yakalandığınızı
avukatınıza söyleyin.

b) Gözaltılarda yıldırma politikası uygulanıyor. Süreyi uzatıyorlar, psikolojik baskı yapıyorlar.

c) Fotoğraf çekilyor. Delil yoksa bile delil üretiliyor.

d) Asla bir şey imzalamayın! Yemek verirken bile imzalatılmaya çalışılan kağıtlarda başka
maddeler olabiliyor. Şerh düşün: Yemeğimi aldım ama üstteki maddeleri onaylamıyorum
diye, öyle imza verin. Kimlik hariç hiçbir şey vermek zorunda değilsiniz. İstediğiniz soruyu
cevaplayıp istemediğinizi cevaplamayabilirsiniz.

e) Telefonları alıyorlar. Hukuksuz, ama alıyorlar. Twitter, facebook direkt açılmasın
telefonda. Şifre koyun. Ordan başka arkadaşlarınıza ulaşıp onları da alabiliyorlar.
Mesajlarını sil.

f) Avukatına güven. Baro’dan gönderilen avukatların hepsi gönüllü avukatlar, Gezi
olaylarına karşı olanlar gönderilmiyor. 

g) Polise direnme. Karakola gittikten sonra anlayışlı memurlar var ve avukatlar  da bekliyor.
Emniyete kadar sabredin.

h) Ankarada 2000 e yakın gözaltı yapıldı toplamda. Şu an gözaltında 28 kişi var. Türkiye
genelinde 9 kişi kayıp.

i) Gözaltına alınmış herkesin manevi tazminat hakkı doğmuştur, kullanın.

14. 12 Eylülde ordudan atılan eski bir asker söz aldı. “Bu ülkede yaşamanın bir faturası var.
Duyarlı iseniz bedelini ödüyorsunuz” dedi. “Umutsuzluğumu umuda çevirdiğiniz için teşekkür
ederim.” Cuma günü 18.30 da imranlı vakfında bir söyleşi olacağının duyurusunu yaptı. Sosyal
medya da dolaşan “ geç çapulculardan annelere mektup” hakkında konuşacakları söyledi.

Öneri geldi: herkes mesleği ile ilgili konu hakkında bilgi verebilir. Meclise başörtülü bir vekil
girse tepkimiz ne olmalı? Böyle konuları tartışabiliriz.

15. Gezi parkı çapulcuları olarak 20 gündür nefes alabiliyoruz ve biraz özgür hissediyoruz ama
yeni    MİT yasa tasarısı çok önemli ve buna odaklanmalıyız denildi.

16. Söz alan arkadaş buna katılmadı ve halk hareketi her türlü yasanın üzerindedir dedi. Dünden
daha güçlü ve umutluyuz. Dursak bile korkuyorlar dedi. Türkiyenin kaderini belirleyecek
yönlenme bu forumlardan çıkacak denildi.

17. Son olarak dağılırken bir arkadaş “ sayımız arttıkça aramıza sivil polisler de katılacaktır. Onları
da görüşlerini bildirmeye davet ediyorum dedi.

Bugün 19.30 da, Anıtpark’ta tekrar toplanılacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder