Forum iletişim bilgileri:
Twitter: @cayyolu3fidan
E-mail: cayyolu3fidan@gmail.com
Yer: Çayyolu Üç Fidan Parkı
Tarih ve saat: 02.08.2013 21:00
Kişi sayısı: 30
Anahtar kelimeler: Sigara Bırakma Atölyesi,
Polisin Üniversitelere Girmesi, Rojava, Silivri
Duyurular:
·
Bir hekim katılımcımızın önerisiyle ve
danışmanlığında, isteyenlerin katılabileceği bir sigara bırakma atölyesi
kurulmasına karar verildi. Katılmak isteyenlerin isimleri not edildi.
GÜNDEM:
·
Polisin üniversitelere girmesi ile ilgili düzenleme
·
Rojava
·
Silivri
KONULAR/FİKİRLER:
1. Polisin üniversitelere girmesi
ile ilgili düzenleme
·
Forumlar arası eşgüdüm toplantısında polisin
üniversitelere girmesi konusunun konuşulması önerildi.
·
Üniversitelere polisin girmesi, Rojava gibi herkesi
ilgilendiren konuların bütün forumlardan herkesin katılabileceği ortak bir
forumda konuşulması gerektiği söylendi. Katılımcımız, bu forumlarda ülke
siyasetiyle ilgili kararlar alınabileceğini belirtti.
·
Üniversite öğrencisi olduğunu belirten bir katılımcımız,
“İnsanlara YÖK’ü neden istemediğimizi anlatmaya çalışıyorduk. Eskiden polisin
sadece sosyaliste saldırabileceği düşünülüyordu, şimdi polis şiddetini tatmayan
kalmadı. Üniversite öğrencileri polisin üniversitelere sokulmasına sessiz
kalmaz.” dedi.
·
Şu anda bütün üniversitelerin kamu sektörü gibi hizmet
satın aldığı, özel güvenliklerin de buna dahil olduğu, şimdi bunlara polis ya
da bekçi statüsü verilmek istendiği anlatıldı. Siyasal, ODTÜ gibi bazı
üniversitelerin buna izin vermediği belirtildi.
·
Bir katılımcımız, “Polis devleti kavramını üniversitelere
yerleştirmek istiyorlar. Bu daha fazla cop, daha fazla dayak, daha fazla
işkence demektir.” dedi.
·
“Şu anda rektör izni olmadan polis okula giremiyor, bunu
değiştirmek istiyorlar.”
·
Başbakan, “Şiddete karşı şiddet” demişti.
·
Bir katılımcımız, “Üniversitelere polisin girmesini
rektörler talep ediyorlar. Polis yaşlı, engelli demeden herkese saldırdı. Ali
İsmail Korkmaz’ın katili de bir polistir! Katille insanın bir arada bulunması
doğru değil. Bunu forumlarda konuşarak çözmeliyiz. Üniversiteler buna ses
çıkarmazsa niye direndik biz o zaman?” diye konuştu.
·
Bir başka katılımcımız, “Slogan, pankart yasaklanıyor.
Eylül ayı için devler isyan provaları yapıyor. Korku bacayı sarmış. Stadyumlara
da engel olamayacaklar. Bunun için kamera sistemleri, biletlerin internet
üzerinden satılması gibi fişleme yöntemleri kullanmaya çalışacaklar. “Bakın,
polise ihtiyacınız var.” propagandası yapacaklar. Kimlerle kolkola gireceğimizi
bilmeliyiz. İnsanlara Gezi olaylarını daha iyi anlatmalıyız.” dedi.
·
“Üniversite gençliği, toplumsal muhalefetin en dinamik
kesimidir.” diyen bir katılımcımız da YÖK’ün buna karşı icat edildiğini
hatırlattı. Polisin üniversitelere girmesinin gençlerin kalan haklarının da
ellerinden alınmasına neden olacağını vurguladı. “Türkiye’de büyük bir gençlik
hareketi oldu ama yine de dünyadaki gençlik hareketinin gerisindeyiz. Dünya
gençlik forumu düzenlenmesini öneriyorum.” dedi.
·
“Şu anda 12 Eylül’ün bile gerisindeyiz.”
·
Esas sorunun forumların aktif hale getirilmesi olduğunu
düşünen bir katılımcımız, “Çocuklar zaten sürekli polisle karşı karşıyalar.
Gençlik grupları aralarında konuşuyorlar. Bizler çocuğumuzun okuldan eve dönüp
dönmeyeceğini bilemez hale geleceğiz. Ortaklaşa bir şeyler yapmalıyız. Çocuklar
velileriyle, komşularıyla, halkla birlikte yürümeliler. Onların canlı
kalkanları olmalıyız. Bizim polise verecek bir canımız daha yok!” dedi.
·
Bu olaylardan herhangi birine katılanlara harç, öğrenim
kredisi ve yurt tehdidi yapıldığı belirtildi.
·
Yaralılara doktorların değil, polis ve askerlerden oluşan
sıhhiye ekiplerinin müdahale edeceği iddia edildi.
·
Bir katılımcımız, “Bu baskı unsurunu, tabipleri gözaltına
alırken de göstermişlerdi. Türkiye, Gezi olaylarından sonra ne gibi baskı
unsurlarıyla karşı karşıya kalabileceğini görmüş oldu. İşi, ana kavşaklara
telefon kulübeleriyle ihbara kadar getirdiler. Türkiye’de açık faşizm
uygulanıyor! İktidar, kendine karşı söz söyleyen herkese balyozunu göstermeye
başladı. Can Dündar örneği ortada. Daha ne “Can”lar gidecek! McCharty,
Almanya’da Hitler, Türkiye’de Tayyip! Gençler bağımsızlığına düşkün. Ben kendi
adıma her zaman onların yanında olacağım.
·
Forum ilanlarının büfelere bırakılması, Çayyolu
Postası’nın arasına konulması önerisi geldi.
·
Çayyolu bültenine karşı, forumu onlar düzenliyor gibi
gösterilebileceği için tepki geldi.
2.
Rojava
·
Foruma bu gündem için katıldığını belirten bir
katılmcımız, Rojava’da yaşananları özetledikten sonra “Katliamı yapan kişilerin
üzerinden Türk kimliği çıktığı söyleniyor. Kürt halkına yapılacak katliamın
hattı çiziliyor. Başbakan güya İsrail’e ağzının payını vermişti. Şimdi görün, aynı
başbakan neler yapıyor. PYD, tarafını belli etti, PYD de tartışılır.” dedi.
·
Bir başka katılımcımız, “Kürtlere yapılan katliama diye
vurgulamak yerine insanlara yapılan katliama üzülüyorum demek isterim. PYD de
iğrenç çıkar ilişkileri güdüyor. Davutoğluyla da görüştüler. Bunların sorumlusu
Nato ve ABD, hükümetimiz de çanak tutuyor. PYD’ye karşı olmayalım desek, bir
şey oluyor, başka bir yüzlerini görüyoruz.” dedi.
·
Bir katılımcımız, “PYD taraf olunca tüm dengeleri
değiştirebiliyor. Türkiye hükümetiyle çok ciddi bir barış sürecine girildi. Biz
bu sürecin barış içinde sürmesini istiyoruz. Kürtler onunla görüşmesinler,
bununla görüşmesinler, kiminle görüşsünler? Sol muhalefet olsaydı sorunlarını
onlarla çözerlerdi. Toplumsal muhalefet de çok zayıf.” dedi.
·
Bir katılımcımız, “Kürt halkı ve Türk halkı kendi
kaderlerini belirleme hakkına sahiplerdir. Bu mücadele haklarımızı gerçekten
verecek mi? Barış süreci konusunda AKP’ye güvenmiyorum.” dedi.
·
“Kesinlikle ırkçılıktan nefret ederim.” diyen bir
katılımcımız, “Savaşın her türlüsüne karşı olmalıyız. Sınır, harita vs. için
insanlar ölmesin. Zulüm hangi ırka-millete yapılırsa yapılsın haksızlıktır.
Barzani, orada toprak kuralım da kim ölürse ölsün moduna girdi. Bu insanlar
artık kendi çıkarlarından yana” diye konuştu.
·
“Rojava’da insanlık suçu işleniyor, bunun başında da
bizim hükümetimiz geliyor”
·
“BDP neden Rojava konusunda hükümete tepki vermiyor?
Çıkar ilişkisi olduğu için. Şu anda hükümetle pazarlık halindeler, bunu bozmak
istemiyorlar.”
·
Bir katılımcımız, “Politik nedenlerle yıllarca
yurtdışında yaşamak zorunda kaldım. 26 yıldır ailemle bayram geçiremedim. Benim
eşim Kürttü. Onun yüzünden oraya gittim, her zaman ona destek verdim. Ben Gezi
olaylarını destekliyorum. Ama ondan destek göremedim. Hayatın gerçek gidişi farklı.
Biz kendi hayatlarımızı verdik, bu ülkede bir şey değişmedi, onlar bizim
sloganlarımızı çaldılar.” dedi.
·
“Gezi olaylarında herkes var, İslamcılar da var. PKK ve
BDP’nin tabanında artık kesinlikle şeriat var. Halk ortak fikirde birleşip
‘Hükümet istifa’ derken anadilde eğitim ikinci planda kalmalı. Soruyorum:
‘Seçimle gelen seçimle gider’ sözünü Türkiye’de Sırrı sakık’tan başka kim
söylemiştir?”
3.
Silivri
·
“Hiçbir şey tabu değildir. Her şey tartışılmalıdır.
Ergenekon duruşması için çağrı yapıldı. Ben o çağrıya katılamam. Darbecilerle
olamam.”
·
“Çağrıya karşıyım ama orada masum insanlar da var. Onlara
destek olmalıyız. Oraya gidip mahkemeyi basmak şeklinde değil ba başka bir
şekilde.”
·
“Hukuk herkes için geçerli. Göz göre göre ihlal edilen
savunma hakları, tutuklu hakları için destek olunmalı. Bana dokunmayan yılan
bin yaşasın demek olmaz.”
·
“Herhangi bir hukuksuzluğun karşısında dururuz ama
darbecilerin yanında olmayız.”
·
“Bu ülkede hep savunma hakkı elde edemeyen insanlar oldu.
Diyarbakır Cezaevi’nin yanında bulunan iskeletleri gördünüz. Silivri’deki
herkes darbeci demiyorum. Ama bu katliamları yapanlar da var. Ben nasıl gidip
onları savunayım. Hukuk istiyoruz.”
·
“Nerede haksızlık varsa ona karşı durmalıyız. 90’larda
yapılan katliamlar var. Bu hükümet neden onlarla uğraşmıyor? Olmamış bir
darbeyle uğraşıyor. Haksızlık ona yapılmış, buna yapılmış önemli değil. Önemli
olan kimin yaptığı. Kim yaptı? Faşist hükümet. Bu dönemde yapılan insanlık
suçlarını dile getirmeliyiz.
·
“Kime yapıldığının da kimin yaptığının da önemi yok.
Önemli olan ne yapıldığı ve yapılanın yanlış olup olmadığı. Hukuk iktidarın
oyuncağıdır. Doğruyu yanlışı bulurken kıstasımız vicdanımız
olmalı.”
·
“Biz hukuka destek vermeliyiz, askere değil. Bu ülkeyi
askerler yönetti. Cumhuriyet mitinglerinde sayının azlığı görülünce AKP askere
saldırmaya başladı.”
·
Rojava konusuna daha dikkatli yaklaşmalıyız. Orada
demokratik bir toplum kuruluyor. Bu başarılırsa, dalga dalga yayılır,
emperyalist devletlerin başına bela olur.
SONRAKİ TOPLANTI:
Tarih ve saat: 06.08.2013
Yer: Çayyolu
Üç Fidan Parkı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder