Tarih: 12 Ağustos 2013, Pazartesi
Konu: Gezi Direnişi’nin Kazanımları
Konuşmacı 1: Küçük Armutlu’dan geliyorum. 18 Ağustos’ta
saat 19.00’da Kentsel dönüşüm üzerine Küçük Armutlu’da forum yapmak istiyor ve
parklardan destek bekliyoruz.
Taksim ayaklanmasında şehit düşenler
için 17 Ağustos 16.00’da Galatasaray Lisesi önünde şehit aileleriyle birlikte
eylem yapacağız. Herkesi bekliyoruz.
Konuşmacı 2: Hükümetin
yapmaya çalıştığı Türkiye’yi bölmek sonra bizi kovacaklar. Dine de
saldırıyorlar. Bunları dikkat edelim. Müslümanmış gibi görünen Sabateistler
gibi davranıyorlar. Bunu teşhir etmek lazım. Gerçek dinciler tavır almalı.
Seçimlerde ortak aday çıkarmayı öneriyorum.
Konuşmacı 3 : (Almanca konuşuyor.) Almanya’nın
güneyinden anti-faşist ve anti-kapitalistler olarak buraya geldik. Gezi Direnişini öğrenmek için buradayız.
Sizlerle dayanışmamızı ifade etmek istiyoruz.
Geldiğimiz yerde Gezi’yle dayanışmak için mitingler organize ettik. Sizin
mücadelenizi kendi mücadelemiz olarak görüyoruz.
Moderatör: Bugün, Gezi Direnişi’nin bizim için ne
ifade ettiğini konuşmak istedik. Gezi ruhuyla adaylarımızı açıklayacaksak Gezi
direnişiyle ilişkilendirerek tartışalım. Bugün pek çok konuda kadın, LGBTT
hakları, kentsel dönüşüm, şehrin sorunları, ulaşım hakkına kadar sözlerimizi henüz
derli toplu ifade edemedik. Gezi Direnişi’nin bize ne kattığı üzerine ısrarla
tartışmayı öneriyoruz çünkü buradaki tecrübe bundan sonra nasıl ilerleyeceğimizi de gösterecek.
Konuşmacı 4: Hayatım Gezi’den önce ve sonra diye ikiye
ayrıldı. İki ağaç meselesiyle başladı ama benim için yaşam hakkımın,
özgürlüğümün alınmasına, kadınların yaşam hakkına dönük saldırılara karşı
çıkmak öncelikliydi. Gezi eylemlerinin arkasında dış güçler, faiz lobisi gibi
gruplar aransa da Gezi Direnişi bir halk hareketidir. Kimse bunu dış
mihraklara, para olayına çevirmesin.
Konuşmacı 5: Geçen hafta Gülsuyu Mahallesi’ndeki uyuşturucu
çeteleri halka yönelik saldırılar yaptı. Sonra ESP bürolarına saldırıldı. Bu
olayları protesto etmek için Gülsuyu halkı karakola yürümek istedi. Çeteler
üzerlerine ateş açtı. Haklarında herhangi bir dava açılmadı; tutuklama
yapılmadı. Bu nedenle saldırıların polis destekli olduğunu düşünüyoruz. Bu
saldırılar devam edebilir. Herkesi Gülsuyu Mahallesi’yle dayanışmaya çağırıyoruz.
Konuşmacı 6: Ülkemizde ters gideni doğruya çevirmek
için hepimiz Gezi’ye çıktık ve orada yeni bir inşanın temelleri atıldı. Hepimiz
bir olursak güç oluruz.
Bizi birleştiren Gezi kimliğidir. Bu
nedenle kimse burada alt kimliklerini açıklamasın.
Seçimler için Gezi Direnişi’nde yer
alan bağımsız bir aday çıkaralım.
Konuşmacı 7: Gezi eylemlerine katıldığımdan beri
artık duyduklarımdan ve eskiden korktuğum düşüncelerden rahatsız değilim. Gezi
Direnişi bize farklı bakış açılarından bakmayı öğretti. Artık “ben biliyorum”
demiyorum. Bilmediğim çok şey olduğunu Gezi’de öğrendim. Birbirimizin
düşüncelerini kabul etmesek de dinlemeyi öğrenelim. Düşüncelerimiz nedeniyle
çatışmayalım. Ben bunu öğrendim ve milyonlarca kardeş kazandım.
Konuşmacı 8: Gezi’nin ruhu demokratik, ekolojik toplum
ruhudur. Gezi Direnişi, özgürlük için kadının ve doğanın mücadelesiydi. Kürt
halkının özgürlük mücadelesiydi. Alt kimlik diye bir şey yoktur. Bu alt kimlik
söylemi Gezi ruhuna uygun değil. Çünkü Gezi demokrasi ve özgürlükler
hareketidir. Babalık, erkeklik yapmak isteyen başbakana karşı özgürlük ve
demokrasi talebidir. Biz bu değerler üzerinden kendimizi gözden geçirmeliyiz.
Bu ruhun arkasından yürümeyi bilmeliyiz.
Konuşmacı 9: Geçen gün arkadaşımla metroya
binecektik. Birimiz metroyu kaçırdı. Görevli arkadaşıma “merak etme bayan benim
yanında sen bir sonrakine bin” demiş.
Kadınlara toplumda bu şekilde bakıyorlar. Hiçbir sistem kadına özgürlüğünü
vermedi. Hangi parti gelirse gelsin vermeyecek. 17 gün boyunca komün yaşamı biz
savaşarak kazandık. Bu savaşı sürdürmeliyiz. Biz faşizmi ezmedikçe o bizi ezecek. Biz kendi
hukukçularımızı, milislerimizi çıkarabilecekken neden sandığa gidiyoruz? Bize
verileni seçmeyelim. Kendimi kendim yönetmek istiyorum. Hepinizi alanlara
savaşmaya çağırıyorum.
Konuşmacı 10: Gezi öncesinde çok fazla sorunun
yarattığı bir birikme vardı. Gezi’deki ilk polis baskınlarından sonra
protestolar halk ayaklanmasına dönüştü. Sonra Gezi’de komün hayatı nasıl
sürdüreceğimizi pratik olarak öğrendik. Bu hayat hükümeti korkuttu ve Gezi’ye müdahaleler
devam etti. Şimdi parklarda toplanıyoruz. Bundan sonra herkesin çalışması ve
örgütlenmesi gerekir. Beşiktaş’ın yerelindeki sorunları çözmek, buranın
ihtiyaçlarına yanıt verecek bir mücadele zemini oluşturalım. Her mahalle ve
ilçenin sorunlarına müdahil olurken nasıl hareket edeceğimizi geliştirelim.
Gezi’den sonra Beşiktaş’ın sorunlarını konuşalım ve ortak eylemlilikler
örgütleyelim diye öneriyorum.
Konuşmacı 11: Gezi’den önce biriken çok fazla şey
vardı. Gezi’den kısa bir süre önce Beşiktaş’ta 1 Mayıs ve Taksim’de 6 Mayıs’ta
şiddetli müdahaleler olmuştu. Gezi gibi bir isyan bekleniyordu. İnsanlar
umutsuzluğa kapılmışken hiç olmayacak sandıkları şeyin olduğunu gördüler. İki
ağaçla başlayan eylemler bir halk isyanına dönüştü.
Şimdi görece daha az hareket ediyoruz. Somut
çalışmalar, birlikte üretimler yaparsak birbirimizi yıpratmayız. Beşiktaş’ın ve
ülkenin genel sorunları üzerine plan yapan forumlar haline gelelim.
Konuşmacı 12: Gezi’de Türkler, Kürtler, Lazlar,
Çerkezler, kadın, erkek, transseksüel, Müslüman, Hristiyan, Yahudi yoktu.
İnsanlar olarak vardık. Oradaki güce ve otoriteye karşı direndik. Ben ağaçlar
için değil, polisin faşist müdahalesine karşı sokağa çıktım. Bana göre, Gezi
ruhu bu faşist tavra karşı çıkmaktır. Forumda konuşurken alt kimliklerimizden
sıyrılmamız gerekiyor. Üst kimlik insan olmaktır bunun üzerinden konuşalım.
Konuşmacı 13: Gezi Direnişi’ne İzmir’den geldim. Oradaki
insanların yanında durmak gerektiğine inandım. Bir ağaç için gelip binlerce
ağaç görmekten gururluyum. İyi ki varsınız.
Konuşmacı 14: Bayramda neler olduğuna bakalım.
Başbakan halktan korkan açıklamalar yaptı. “Neyiniz eksik, 3 çocuk diyemez
miyim?” dedi. Beyoğlu’nda bir kadın bıçaklanarak öldürüldü. Gezi’de destan
yazan polisler Beyoğlu emniyetinin yakınındaki bu cinayeti engelleyemediler. Bakan
Suat Kılıç tribünleri ve üniversiteleri tehdit etti. Gezi ruhu bundan sonra her
yerde, tribünlerde, üniversitelerde ve seçim döneminde devam ettirelim. Cevabı
seçimde verelim.
Konuşmacı 15: Ankara 100. Yıl Mahallesi’nden
geliyorum. Biz orada neden sayımızın azaldığını tartışmıyoruz. Forumlara
katılım azalsa da yapacağımız her somut iş yeni bir Gezi yaratacaktır.
Ankara’da halk şenliği düzenledik. Kadınlar kadın çalışma grubu oluşturdular.
Ev ziyaretleri yapmak ve somut işlerle örgütlenme zemini yaratmak
istiyoruz. Gezi ruhu bitmedi. Forum ve
parkları somut işler üzerinden ilerletelim.
Konuşmacı 16: Olayları başlatan iki ağaç özgürlüğün
ifadesine ve umuda dönüştü. Milliyet yazarı Kadri Gürsel bir yazısında Gezi
ruhunun uluslararası alandaki önemine değinmişti. Amerika’da pek çok yerde Gezi
olaylarının Ortadoğu’ya, Türkiye’deki barış sürecine etkisi tartışılıyor. Gezi
olayları dünyada da çok önemli bir konu.
Abbasağa Eğitim Grubun’dan bir kişi parka dev bir satranç
alanı yapmak istediğini ve Belediye ile görüştüğünü söyledi. Belediye halkın
onayını talep ettiği için konuyla ilgili imza topladığını iletti.
Konuşmacı 17: Alt kimlik üst kimliğe gerek yok. Tartışmaları
bunun üzerinden ilerletmeyelim. Burası Anadolu, biz demokrasinin ve medeniyetin
toprağındayız.
Konuşmacı 18: Sürekli bahsedilen üç-beş ağaç cümlesi aslında
gerçek bir anlamı ifade etmeliydi. Biz gerçekten üç-beş ağaç için sokağa
çıkabilseydik, memlekette bazı şeyleri
daha erken fark etme şansımız olurdu. Gezi ruhunun forumlarda devam etmesi
adına birbirimize tahammül etmeyi öğrenelim, kullandığımız dile dikkat etmek
gerekiyor.
Konuşmacı 19: Gezide birçok mücadele deneyimi
biriktirdik. Müdahale olduğunda orada bulunmak isteyen insan sayısı daha
fazlaydı. Bir saldırı durumunda insanlar birleşebildi. Forumlarda da bu
mücadeleyi büyütmeyi ve devam etmeyi tartışmak gerekiyor. Sabretmeye
ihtiyacımız olacak bundan sonraki süreçte. En zorunu başarıp korku eşiğini
aştık diye düşünüyorum.
Konuşmacı 20: Gezi de beni en çok etkileyen
insanların Anadolu yakasından Avrupa yakasından köprüden yürüyerek geçmesiydi.
Sebebi de insanların düşünmeyi önemsemesi. Geçmişte ne olduğunu değil gelecekte
ne olacağını düşünerek harekete geçtiler. Kimliklerin de aşılmaya doğru gittiğini
düşünüyorum. Buraya gelen tüm kimlikler (kadın, Kürt, eşcinsel vs…) kendi
sorunlarını da ifade ederek var olma şansı buluyor, bu bizi zenginleştirir,
ayrıştırmaz.
Konuşmacı 21: Daha önce hiç karşılaşma imkânımız
olmayan kişilerle yan yana gelip onları tanıma ve konuşma imkânı bulduk.
Farklılarımızla yan yana olmak, değiştirmeye değil değişmeye gelmek çok önemli.
Bizi burada nelerin birleştirdiği konusunu sistematik olarak konuşalım. AKP’ye
karşıyız demek soyut kalıyor. AKP’nin hangi politikalarına karşı olduğumuzu
örnekleyerek konuşalım. Daha açık ve net olalım. Aramızda gönüllü komisyon kurup
ortaklıklarımız üzerinden Barış ve Özgürlük bildirgesi yazmayı öneriyorum. (Forum
katılımcılarına soruldu, onay verildi. Gönüllü olanlar bir araya gelip foruma
bir metin önerecekler. )
Konuşmacı 22: Gezi eylemlerinin örgütlü eylemler
olmadığı söylenirken eylemlere katılan örgütlü arkadaşlarının hakkının
yendiğini düşünüyorum. Barikatlarda
duranlar örgütlü arkadaşlardı. Bizi bir şey yapmamış gibi gösterip sonra bize provokatör
denmesi canımızı yakıyor.
Konuşmacı 23: Gezi bize farklılıklarımızı kutlamayı
kattı. Empati kurmayı ve öğrenmeyi öğrendim. Yaşamak istediğimiz şehrin
prototipini Gezi’de çizdik. Orada çok mutluyduk. Baskıdan uzaktık ve
birbirimize güveniyorduk.
Konuşmacı 24: 31 Mayıs’tan bir hafta önce Taksim Metro
çıkışında yapılacak olan AVM’ye karşı imza toplanıyordu. Arkadaşımla imzalasak
mı diye konuştuk ancak “Bizim imzamızla ne değişecek” diyerek imza atmayıp yola
devam ettik. Sonrasında içmeye gittik içki masasında ülkeyi kurtarmaya
çalıştık. Bu ülke bir şey değişmez biz azınlığız diye düşünüyorduk.
Bir hafta sonra kendimi gözümde gözlük
ve ağzımda maskesiyle Taksim’de buldum. Bir hafta önce apolitiktim. Bu ülkeden
gitmek istiyordum. 1 hafta sonra tanımadığımız binlerce kişi ile taş taşımak
beni çok umutlandırdı ve duygulandırdı. Bundan sonra ne olacak diyenlere ben
değiştim diyorum. Ben yalnız değilim ve ‘biz’ duygusunu hissettim.
Konuşmacı 25: Gezi benim gördüğüm kadarıyla Alevilerin
ve kadınların katılımı yoğundu. Bu insanlar uzun zamandır yaşadıkları baskılardan
dolayı dertlerini ifade etmek için Gezi’ye katıldılar. Direniş başka
tarihlerden gelen kişilerin kendileri gibi olmayanlarla buluşmasını sağladı. Bu
bir zenginliktir. Buna alt kimlik olarak değil zenginlik olarak bakalım.
Konuşmacı 26: Gezi ile birlikte korku imparatorluğu
yıkıldı. Sonrasında bu korkuyu yaratmak için, Çarşı grubuna, Divan oteli
yöneticilerine, Koç grubuna, siyasi parti ve birtakım sivil toplum örgütlerine
operasyonlar düzenlendi. İnsanlar direnişin parçası olmaktan korkar duruma
geldiler. Bu korku imparatorluğunun yeniden yıkılması gerekiyor.
Konuşmacı 27: Gezi eylemlerini ülkemizdeki demokrasi
krizi doğurdu. Biz Gezi’ye katılanlar çoğunluk demokrasisi değil, çoğulcu
demokrasi istiyoruz. Biz her soruna demokratik bir çözüm istiyoruz. Bunun çoğulcu
bir meclis yaratarak yapabiliriz. Eylemler sırasında futbolun Türkiye’de
oynadığı rol de ilgimi çekti. Çarşı Grubu’nun sürece sahip çıkması, futbol
kültürünü değiştirmeye ona politik bir kimlik vermeye çalışması çok önemliydi.
İstanbul United konsepti bu şekilde yaratıldı. Diğer yandan Hackerlerin rolü de
önemli. Onların yaydığı bilgiler, daha fazla şeffaflık ve demokrasi getirme
çabasıdır. Bu, halkın gücünü artırdı. Demokratik sürece yardımcı oldu.
Konuşmacı 28: Son iki senedir AKP’ye karşı küçük
küçük eylemlerle pek çok kişi sokağa çıkıyordu. Gezi eylemleri bu tepkilerin
bir anda sokağa çıkmasıydı. Biz, gerici piyasacı bir iktidar istemiyoruz. Eylemler
buna yönelik bir tepkiydi. Önceden planlanmış değildi tepki hareketiydi. Çok
şey kazandık. İktidarın politikalarını durdurduk. Biz sokağa çıkarak bunu
kazandık. Şimdi taleplerimizin ne olacağını ve ne için mücadele edeceğimizi
tartışıyoruz.
Konuşmacı 29: Gezi eylemlerinde bana göre, ötekileştirilmenin
azalması ya da tamamen kalkmasıydı önemli olan. Eşcinsel, Alevi, Kürt… farklı
ve çatışma halinde olan bir sürü insan bu eylemlere katıldı. Birlik beraberlik
ortamı oluştu.
Konuşmacı 30: Gezi direnişi insanlara nasıl hakkını
arayacağını öğretti.
Konuşmacı 31: Gazi parkı ile mahallelerin önemini
anladık. Ben, Karadenizliyim, Rize Fındıklı’danım. Orada termik santraller
kurulmaya başlandığında bunu tesadüfen gören halk çalışmayı durdurdu. Biz
köyümüze sahip çıktık ve şimdi bizim deremize HES projesi giremiyor. Mahkemede
bunu kazandık. Bir araya gelince her şey başarılabilir.
Konuşmacı 32: (İngilizce konuşuyor) Buraya, New York’tan
geliyorum. Wall Street’e eylemlerine katılmıştım. Taksim eylemleri beni bu
nedenle çok heyecanlandırdı. Eylemlerin dünya çapına yayılmasını temenni
ediyorum.
Konuşmacı 33: Öyle tarihler vardır ki hiçbir zaman
unutulmaz. 1453, 1923 ve 31 Mayıs 2013 gibi... Aralarında hiçbir kan bağı
olmadığı halde insanların bir araya gelip zulme karşı dur dediği tarihler
bunlar. Gezi Parkı eylemleri bir demokrasi ateşi yakmıştır. Bu ateş mazlumu
değil zalimi yakar. Gezi Direnişi, adalet arayanların hareketiydi. Kadın
cinayetlerine, işçi ölümlerine dur denilen bir yerdi. Hakların savunulduğu bir
yerdi. Hayvan haklarını savunanlar da vardı. Bu daha başlangıç mücadeleye devam.
Konuşmacı 34: Somut öneride bulunacağım: Bütün hafta
Gezi ruhunu konuşmamız önemli. Ama bir hafta boyunca bunu ne kadar
konuşabiliriz? Parklarda neler yapacağımızı dair önerilerimizi konuşalım.
Konuşmacı 35: Taksim Dayanışma toplantısına birçok
grup katılıyor. TD de forumlar gibi yola nasıl devam edeceğinin arayışı içinde.
TD ve forumların ilişkisinin nasıl
olacağı bir gündem. Abbasağa’dan da bu toplantılara katılım oluyor. Ancak
buraya geri dönüşü yapılmıyor. Forumlar kendi temsilcilerini seçmeliler ve
toplantıya katılan temsilciler forumlara bilgi vermeliler diye düşünüyorum. Forumun
yürütmesini seçmeyi öneriyorum.
Taleplerle beraber hedeflerimizi de
konuşalım. Önümüzdeki seçimde partiler forumların taleplerini dikkate alacaklar
mı? Bu çok önemli.
Konuşmacı 36: Forumdan temsilciler seçilebilir.
Bunun yanında gündemli forum toplantıları yapmayı öneriyorum. Mesela, Ortadoğu’da gündem çok yoğun. Ortadoğu’da
barışın nasıl sağlanabileceğini konuşabiliriz.
Konuşmacı 37: Halkın içinden muhtar adayı, belediye
meclisi adayları belirleyip seçimlerde onları desteklemeyi öneriyorum.
Konuşmacı 38: Burada seçim yaparak temsilci
belirlemenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Forumun katılımcıları sürekli değişiyor.
Ayrıca nasıl bir yöntemle seçim yapacağız? Temsiliyetin tek yolu bence yeni bir
tüzel kişilik kurmak olabilir. Dernek, parti, kooperatif gibi. Mesela parklar birleşerek
kooperatif kurabilir.
Konuşmacı 39: Gezi’de Kürt, Türk, Ermeni, Müslüman,
ateist, Hristiyan kimliklerimizle orada olmayı, birbirimizi tanımayı ve mahalle
kültürünü, komünal yaşamı öğrendik. Komşumuz açken tok yatmamayı öğrendik.
Forumları da bunun üzerine kuralım.
Konuşmacı 40: Gezi’yi kendi kendimize konuşunca içe
dönük bir tartışma yapmış oluruz. Belli konu ve gündemler üzerine konuşalım. Mesela,
kadın forumunu nitelikli bir tarzda yeniden yapalım. Yerdeki cinsiyetçi sloganı
değiştirelim. Aramızdan ayrılanların yeniden gelmesi için bir şey yapalım. Diğer
forumlarda seçim yapılıyor ve temsilciler seçiliyor. Bunun demokratik yollarını
bulabiliriz.
Not: Forumda 50’ye yakın kişi söz almış, tüm konuşmalar not
edilememiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder