9 Ekim 2013 Çarşamba

Abbasağa Park Forumu Notları 12 Ağustos 2013



Tarih: 12 Ağustos 2013, Pazartesi
Konu: Gezi Direnişi’nin Kazanımları

Konuşmacı 1: Küçük Armutlu’dan geliyorum. 18 Ağustos’ta saat 19.00’da Kentsel dönüşüm üzerine Küçük Armutlu’da forum yapmak istiyor ve parklardan destek bekliyoruz.
Taksim ayaklanmasında şehit düşenler için 17 Ağustos 16.00’da Galatasaray Lisesi önünde şehit aileleriyle birlikte eylem yapacağız. Herkesi bekliyoruz.
Konuşmacı 2:  Hükümetin yapmaya çalıştığı Türkiye’yi bölmek sonra bizi kovacaklar. Dine de saldırıyorlar. Bunları dikkat edelim. Müslümanmış gibi görünen Sabateistler gibi davranıyorlar. Bunu teşhir etmek lazım. Gerçek dinciler tavır almalı. Seçimlerde ortak aday çıkarmayı öneriyorum.
Konuşmacı 3 : (Almanca konuşuyor.) Almanya’nın güneyinden anti-faşist ve anti-kapitalistler olarak buraya geldik.  Gezi Direnişini öğrenmek için buradayız. Sizlerle dayanışmamızı ifade etmek istiyoruz.  Geldiğimiz yerde Gezi’yle dayanışmak için mitingler organize ettik. Sizin mücadelenizi kendi mücadelemiz olarak görüyoruz.
Moderatör: Bugün, Gezi Direnişi’nin bizim için ne ifade ettiğini konuşmak istedik. Gezi ruhuyla adaylarımızı açıklayacaksak Gezi direnişiyle ilişkilendirerek tartışalım. Bugün pek çok konuda kadın, LGBTT hakları, kentsel dönüşüm, şehrin sorunları, ulaşım hakkına kadar sözlerimizi henüz derli toplu ifade edemedik. Gezi Direnişi’nin bize ne kattığı üzerine ısrarla tartışmayı öneriyoruz çünkü buradaki tecrübe bundan sonra nasıl ilerleyeceğimizi de gösterecek.
Konuşmacı 4: Hayatım Gezi’den önce ve sonra diye ikiye ayrıldı. İki ağaç meselesiyle başladı ama benim için yaşam hakkımın, özgürlüğümün alınmasına, kadınların yaşam hakkına dönük saldırılara karşı çıkmak öncelikliydi. Gezi eylemlerinin arkasında dış güçler, faiz lobisi gibi gruplar aransa da Gezi Direnişi bir halk hareketidir. Kimse bunu dış mihraklara, para olayına çevirmesin.
Konuşmacı 5:  Geçen hafta Gülsuyu Mahallesi’ndeki uyuşturucu çeteleri halka yönelik saldırılar yaptı. Sonra ESP bürolarına saldırıldı. Bu olayları protesto etmek için Gülsuyu halkı karakola yürümek istedi. Çeteler üzerlerine ateş açtı. Haklarında herhangi bir dava açılmadı; tutuklama yapılmadı. Bu nedenle saldırıların polis destekli olduğunu düşünüyoruz. Bu saldırılar devam edebilir. Herkesi Gülsuyu Mahallesi’yle dayanışmaya çağırıyoruz.
Konuşmacı 6: Ülkemizde ters gideni doğruya çevirmek için hepimiz Gezi’ye çıktık ve orada yeni bir inşanın temelleri atıldı. Hepimiz bir olursak güç oluruz.
Bizi birleştiren Gezi kimliğidir. Bu nedenle kimse burada alt kimliklerini açıklamasın.
Seçimler için Gezi Direnişi’nde yer alan bağımsız bir aday çıkaralım.
Konuşmacı 7: Gezi eylemlerine katıldığımdan beri artık duyduklarımdan ve eskiden korktuğum düşüncelerden rahatsız değilim. Gezi Direnişi bize farklı bakış açılarından bakmayı öğretti. Artık “ben biliyorum” demiyorum. Bilmediğim çok şey olduğunu Gezi’de öğrendim. Birbirimizin düşüncelerini kabul etmesek de dinlemeyi öğrenelim. Düşüncelerimiz nedeniyle çatışmayalım. Ben bunu öğrendim ve milyonlarca kardeş kazandım.
Konuşmacı 8:  Gezi’nin ruhu demokratik, ekolojik toplum ruhudur. Gezi Direnişi, özgürlük için kadının ve doğanın mücadelesiydi. Kürt halkının özgürlük mücadelesiydi. Alt kimlik diye bir şey yoktur. Bu alt kimlik söylemi Gezi ruhuna uygun değil. Çünkü Gezi demokrasi ve özgürlükler hareketidir. Babalık, erkeklik yapmak isteyen başbakana karşı özgürlük ve demokrasi talebidir. Biz bu değerler üzerinden kendimizi gözden geçirmeliyiz. Bu ruhun arkasından yürümeyi bilmeliyiz.
Konuşmacı 9: Geçen gün arkadaşımla metroya binecektik. Birimiz metroyu kaçırdı. Görevli arkadaşıma “merak etme bayan benim yanında sen bir sonrakine bin”  demiş. Kadınlara toplumda bu şekilde bakıyorlar. Hiçbir sistem kadına özgürlüğünü vermedi. Hangi parti gelirse gelsin vermeyecek. 17 gün boyunca komün yaşamı biz savaşarak kazandık. Bu savaşı sürdürmeliyiz.  Biz faşizmi ezmedikçe o bizi ezecek. Biz kendi hukukçularımızı, milislerimizi çıkarabilecekken neden sandığa gidiyoruz? Bize verileni seçmeyelim. Kendimi kendim yönetmek istiyorum. Hepinizi alanlara savaşmaya çağırıyorum.
Konuşmacı 10: Gezi öncesinde çok fazla sorunun yarattığı bir birikme vardı. Gezi’deki ilk polis baskınlarından sonra protestolar halk ayaklanmasına dönüştü. Sonra Gezi’de komün hayatı nasıl sürdüreceğimizi pratik olarak öğrendik. Bu hayat hükümeti korkuttu ve Gezi’ye müdahaleler devam etti. Şimdi parklarda toplanıyoruz. Bundan sonra herkesin çalışması ve örgütlenmesi gerekir. Beşiktaş’ın yerelindeki sorunları çözmek, buranın ihtiyaçlarına yanıt verecek bir mücadele zemini oluşturalım. Her mahalle ve ilçenin sorunlarına müdahil olurken nasıl hareket edeceğimizi geliştirelim. Gezi’den sonra Beşiktaş’ın sorunlarını konuşalım ve ortak eylemlilikler örgütleyelim diye öneriyorum.
Konuşmacı 11: Gezi’den önce biriken çok fazla şey vardı. Gezi’den kısa bir süre önce Beşiktaş’ta 1 Mayıs ve Taksim’de 6 Mayıs’ta şiddetli müdahaleler olmuştu. Gezi gibi bir isyan bekleniyordu. İnsanlar umutsuzluğa kapılmışken hiç olmayacak sandıkları şeyin olduğunu gördüler. İki ağaçla başlayan eylemler bir halk isyanına dönüştü.
Şimdi görece daha az hareket ediyoruz. Somut çalışmalar, birlikte üretimler yaparsak birbirimizi yıpratmayız. Beşiktaş’ın ve ülkenin genel sorunları üzerine plan yapan forumlar haline gelelim.
Konuşmacı 12: Gezi’de Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkezler, kadın, erkek, transseksüel, Müslüman, Hristiyan, Yahudi yoktu. İnsanlar olarak vardık. Oradaki güce ve otoriteye karşı direndik. Ben ağaçlar için değil, polisin faşist müdahalesine karşı sokağa çıktım. Bana göre, Gezi ruhu bu faşist tavra karşı çıkmaktır. Forumda konuşurken alt kimliklerimizden sıyrılmamız gerekiyor. Üst kimlik insan olmaktır bunun üzerinden konuşalım.
Konuşmacı 13: Gezi Direnişi’ne İzmir’den geldim. Oradaki insanların yanında durmak gerektiğine inandım. Bir ağaç için gelip binlerce ağaç görmekten gururluyum. İyi ki varsınız.
Konuşmacı 14: Bayramda neler olduğuna bakalım. Başbakan halktan korkan açıklamalar yaptı. “Neyiniz eksik, 3 çocuk diyemez miyim?” dedi. Beyoğlu’nda bir kadın bıçaklanarak öldürüldü. Gezi’de destan yazan polisler Beyoğlu emniyetinin yakınındaki bu cinayeti engelleyemediler. Bakan Suat Kılıç tribünleri ve üniversiteleri tehdit etti. Gezi ruhu bundan sonra her yerde, tribünlerde, üniversitelerde ve seçim döneminde devam ettirelim. Cevabı seçimde verelim.
Konuşmacı 15: Ankara 100. Yıl Mahallesi’nden geliyorum. Biz orada neden sayımızın azaldığını tartışmıyoruz. Forumlara katılım azalsa da yapacağımız her somut iş yeni bir Gezi yaratacaktır. Ankara’da halk şenliği düzenledik. Kadınlar kadın çalışma grubu oluşturdular. Ev ziyaretleri yapmak ve somut işlerle örgütlenme zemini yaratmak istiyoruz.  Gezi ruhu bitmedi. Forum ve parkları somut işler üzerinden ilerletelim.  
Konuşmacı 16: Olayları başlatan iki ağaç özgürlüğün ifadesine ve umuda dönüştü. Milliyet yazarı Kadri Gürsel bir yazısında Gezi ruhunun uluslararası alandaki önemine değinmişti. Amerika’da pek çok yerde Gezi olaylarının Ortadoğu’ya, Türkiye’deki barış sürecine etkisi tartışılıyor. Gezi olayları dünyada da çok önemli bir konu.
Abbasağa Eğitim Grubun’dan bir kişi parka dev bir satranç alanı yapmak istediğini ve Belediye ile görüştüğünü söyledi. Belediye halkın onayını talep ettiği için konuyla ilgili imza topladığını iletti.
Konuşmacı 17:  Alt kimlik üst kimliğe gerek yok. Tartışmaları bunun üzerinden ilerletmeyelim. Burası Anadolu, biz demokrasinin ve medeniyetin toprağındayız.
Konuşmacı 18:  Sürekli bahsedilen üç-beş ağaç cümlesi aslında gerçek bir anlamı ifade etmeliydi. Biz gerçekten üç-beş ağaç için sokağa çıkabilseydik,  memlekette bazı şeyleri daha erken fark etme şansımız olurdu. Gezi ruhunun forumlarda devam etmesi adına birbirimize tahammül etmeyi öğrenelim, kullandığımız dile dikkat etmek gerekiyor.
Konuşmacı 19: Gezide birçok mücadele deneyimi biriktirdik. Müdahale olduğunda orada bulunmak isteyen insan sayısı daha fazlaydı. Bir saldırı durumunda insanlar birleşebildi. Forumlarda da bu mücadeleyi büyütmeyi ve devam etmeyi tartışmak gerekiyor. Sabretmeye ihtiyacımız olacak bundan sonraki süreçte. En zorunu başarıp korku eşiğini aştık diye düşünüyorum.
Konuşmacı 20: Gezi de beni en çok etkileyen insanların Anadolu yakasından Avrupa yakasından köprüden yürüyerek geçmesiydi. Sebebi de insanların düşünmeyi önemsemesi. Geçmişte ne olduğunu değil gelecekte ne olacağını düşünerek harekete geçtiler. Kimliklerin de aşılmaya doğru gittiğini düşünüyorum. Buraya gelen tüm kimlikler (kadın, Kürt, eşcinsel vs…) kendi sorunlarını da ifade ederek var olma şansı buluyor, bu bizi zenginleştirir, ayrıştırmaz.
Konuşmacı 21: Daha önce hiç karşılaşma imkânımız olmayan kişilerle yan yana gelip onları tanıma ve konuşma imkânı bulduk. Farklılarımızla yan yana olmak, değiştirmeye değil değişmeye gelmek çok önemli. Bizi burada nelerin birleştirdiği konusunu sistematik olarak konuşalım. AKP’ye karşıyız demek soyut kalıyor. AKP’nin hangi politikalarına karşı olduğumuzu örnekleyerek konuşalım. Daha açık ve net olalım. Aramızda gönüllü komisyon kurup ortaklıklarımız üzerinden Barış ve Özgürlük bildirgesi yazmayı öneriyorum. (Forum katılımcılarına soruldu, onay verildi. Gönüllü olanlar bir araya gelip foruma bir metin önerecekler. )
Konuşmacı 22: Gezi eylemlerinin örgütlü eylemler olmadığı söylenirken eylemlere katılan örgütlü arkadaşlarının hakkının yendiğini düşünüyorum.  Barikatlarda duranlar örgütlü arkadaşlardı. Bizi bir şey yapmamış gibi gösterip sonra bize provokatör denmesi canımızı yakıyor.
Konuşmacı 23: Gezi bize farklılıklarımızı kutlamayı kattı. Empati kurmayı ve öğrenmeyi öğrendim. Yaşamak istediğimiz şehrin prototipini Gezi’de çizdik. Orada çok mutluyduk. Baskıdan uzaktık ve birbirimize güveniyorduk.
Konuşmacı 24: 31 Mayıs’tan bir hafta önce Taksim Metro çıkışında yapılacak olan AVM’ye karşı imza toplanıyordu. Arkadaşımla imzalasak mı diye konuştuk ancak “Bizim imzamızla ne değişecek” diyerek imza atmayıp yola devam ettik. Sonrasında içmeye gittik içki masasında ülkeyi kurtarmaya çalıştık. Bu ülke bir şey değişmez biz azınlığız diye düşünüyorduk.
Bir hafta sonra kendimi gözümde gözlük ve ağzımda maskesiyle Taksim’de buldum. Bir hafta önce apolitiktim. Bu ülkeden gitmek istiyordum. 1 hafta sonra tanımadığımız binlerce kişi ile taş taşımak beni çok umutlandırdı ve duygulandırdı. Bundan sonra ne olacak diyenlere ben değiştim diyorum. Ben yalnız değilim ve ‘biz’ duygusunu hissettim.
Konuşmacı 25: Gezi benim gördüğüm kadarıyla Alevilerin ve kadınların katılımı yoğundu. Bu insanlar uzun zamandır yaşadıkları baskılardan dolayı dertlerini ifade etmek için Gezi’ye katıldılar. Direniş başka tarihlerden gelen kişilerin kendileri gibi olmayanlarla buluşmasını sağladı. Bu bir zenginliktir. Buna alt kimlik olarak değil zenginlik olarak bakalım.
Konuşmacı 26: Gezi ile birlikte korku imparatorluğu yıkıldı. Sonrasında bu korkuyu yaratmak için, Çarşı grubuna, Divan oteli yöneticilerine, Koç grubuna, siyasi parti ve birtakım sivil toplum örgütlerine operasyonlar düzenlendi. İnsanlar direnişin parçası olmaktan korkar duruma geldiler. Bu korku imparatorluğunun yeniden yıkılması gerekiyor. 
Konuşmacı 27: Gezi eylemlerini ülkemizdeki demokrasi krizi doğurdu. Biz Gezi’ye katılanlar çoğunluk demokrasisi değil, çoğulcu demokrasi istiyoruz. Biz her soruna demokratik bir çözüm istiyoruz. Bunun çoğulcu bir meclis yaratarak yapabiliriz. Eylemler sırasında futbolun Türkiye’de oynadığı rol de ilgimi çekti. Çarşı Grubu’nun sürece sahip çıkması, futbol kültürünü değiştirmeye ona politik bir kimlik vermeye çalışması çok önemliydi. İstanbul United konsepti bu şekilde yaratıldı. Diğer yandan Hackerlerin rolü de önemli. Onların yaydığı bilgiler, daha fazla şeffaflık ve demokrasi getirme çabasıdır. Bu, halkın gücünü artırdı. Demokratik sürece yardımcı oldu.
Konuşmacı 28: Son iki senedir AKP’ye karşı küçük küçük eylemlerle pek çok kişi sokağa çıkıyordu. Gezi eylemleri bu tepkilerin bir anda sokağa çıkmasıydı. Biz, gerici piyasacı bir iktidar istemiyoruz. Eylemler buna yönelik bir tepkiydi. Önceden planlanmış değildi tepki hareketiydi. Çok şey kazandık. İktidarın politikalarını durdurduk. Biz sokağa çıkarak bunu kazandık. Şimdi taleplerimizin ne olacağını ve ne için mücadele edeceğimizi tartışıyoruz.
Konuşmacı 29: Gezi eylemlerinde bana göre, ötekileştirilmenin azalması ya da tamamen kalkmasıydı önemli olan. Eşcinsel, Alevi, Kürt… farklı ve çatışma halinde olan bir sürü insan bu eylemlere katıldı. Birlik beraberlik ortamı oluştu.
Konuşmacı 30: Gezi direnişi insanlara nasıl hakkını arayacağını öğretti.
Konuşmacı 31: Gazi parkı ile mahallelerin önemini anladık. Ben, Karadenizliyim, Rize Fındıklı’danım. Orada termik santraller kurulmaya başlandığında bunu tesadüfen gören halk çalışmayı durdurdu. Biz köyümüze sahip çıktık ve şimdi bizim deremize HES projesi giremiyor. Mahkemede bunu kazandık. Bir araya gelince her şey başarılabilir.
Konuşmacı 32: (İngilizce konuşuyor) Buraya, New York’tan geliyorum. Wall Street’e eylemlerine katılmıştım. Taksim eylemleri beni bu nedenle çok heyecanlandırdı. Eylemlerin dünya çapına yayılmasını temenni ediyorum.
Konuşmacı 33: Öyle tarihler vardır ki hiçbir zaman unutulmaz. 1453, 1923 ve 31 Mayıs 2013 gibi... Aralarında hiçbir kan bağı olmadığı halde insanların bir araya gelip zulme karşı dur dediği tarihler bunlar. Gezi Parkı eylemleri bir demokrasi ateşi yakmıştır. Bu ateş mazlumu değil zalimi yakar. Gezi Direnişi, adalet arayanların hareketiydi. Kadın cinayetlerine, işçi ölümlerine dur denilen bir yerdi. Hakların savunulduğu bir yerdi. Hayvan haklarını savunanlar da vardı. Bu daha başlangıç mücadeleye devam.
Konuşmacı 34: Somut öneride bulunacağım: Bütün hafta Gezi ruhunu konuşmamız önemli. Ama bir hafta boyunca bunu ne kadar konuşabiliriz? Parklarda neler yapacağımızı dair önerilerimizi konuşalım.
Konuşmacı 35: Taksim Dayanışma toplantısına birçok grup katılıyor. TD de forumlar gibi yola nasıl devam edeceğinin arayışı içinde.  TD ve forumların ilişkisinin nasıl olacağı bir gündem. Abbasağa’dan da bu toplantılara katılım oluyor. Ancak buraya geri dönüşü yapılmıyor. Forumlar kendi temsilcilerini seçmeliler ve toplantıya katılan temsilciler forumlara bilgi vermeliler diye düşünüyorum. Forumun yürütmesini seçmeyi öneriyorum.
Taleplerle beraber hedeflerimizi de konuşalım. Önümüzdeki seçimde partiler forumların taleplerini dikkate alacaklar mı? Bu çok önemli.
Konuşmacı 36: Forumdan temsilciler seçilebilir. Bunun yanında gündemli forum toplantıları yapmayı öneriyorum.  Mesela, Ortadoğu’da gündem çok yoğun. Ortadoğu’da barışın nasıl sağlanabileceğini konuşabiliriz.
Konuşmacı 37: Halkın içinden muhtar adayı, belediye meclisi adayları belirleyip seçimlerde onları desteklemeyi öneriyorum.
Konuşmacı 38: Burada seçim yaparak temsilci belirlemenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Forumun katılımcıları sürekli değişiyor. Ayrıca nasıl bir yöntemle seçim yapacağız? Temsiliyetin tek yolu bence yeni bir tüzel kişilik kurmak olabilir. Dernek, parti, kooperatif gibi. Mesela parklar birleşerek kooperatif kurabilir.
Konuşmacı 39: Gezi’de Kürt, Türk, Ermeni, Müslüman, ateist, Hristiyan kimliklerimizle orada olmayı, birbirimizi tanımayı ve mahalle kültürünü, komünal yaşamı öğrendik. Komşumuz açken tok yatmamayı öğrendik. Forumları da bunun üzerine kuralım.
Konuşmacı 40: Gezi’yi kendi kendimize konuşunca içe dönük bir tartışma yapmış oluruz. Belli konu ve gündemler üzerine konuşalım. Mesela, kadın forumunu nitelikli bir tarzda yeniden yapalım. Yerdeki cinsiyetçi sloganı değiştirelim. Aramızdan ayrılanların yeniden gelmesi için bir şey yapalım. Diğer forumlarda seçim yapılıyor ve temsilciler seçiliyor. Bunun demokratik yollarını bulabiliriz.
Not: Forumda 50’ye yakın kişi söz almış, tüm konuşmalar not edilememiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder