2 Ağustos Güvenpark Dayanışması Forum Notları
Gündem: #DİRENHUKUK
* Bugün iki avukat arkadaşımız bize, ''polis ve devlet şiddetine karşı nasıl korunabiliriz, herhangi bir hukuki süreç nasıl işler, neler yapmalıyız'' konularında bilgilendirme yaptılar ve sorularımızı cevaplandırdılar. Çarşamba günü tahliye olan iki direnişçi arkadaşımız da bizimle birlikteydi ve yaşadıkları hukuksuzlukları anlattılar.
* Avukat arkadaşımız hukuk devleti diye bir şey olmadığından söz etti.
- Anayasal hakkımızı kullanarak eylem yapıyor ve ifade özgürlüğünde bulunuyoruz.
- Diyelim başbakanı protesto ediyoruz. Buradaki tehdit unsuru ifade özgürlüğümüzü kullanmaktan ziyade başbakanı protesto etmeye cüret etmemizdir.
- Bizi suçlarken başbakanı protesto etmemizi veya anayasal hakkımızı kullanmamızı gerekçe gösteremeyecekleri için başka bir şey bulurlar.
- Gezi olayları sırasında devlet memurunu öldürmeye çalışmak, polise görevini yaptırmamak suçlarından yargılandığımızı gördük.
- Karşımızdaki polisin tüfek gibi kullandığı gaz fişekleri, tam korumalı kaskları, akrebi, toması, plastik mermisi ve Ethem'i öldürdüğü tabancası var. Bize dağılın uyarısı yapıyor. Anayasal hakkımız olduğu için dağılmıyoruz ve polise görevini yaptırmamış oluyoruz. Tersini düşünelim; Dağılmıyoruz ve polis bize saldırıyor. Böylelikle görevi adlettiği uygulamayı yerine getirmiş oluyor.
* İfade özgürlüğünün nerde nasıl kullanılacağına karar veremezler. Hak verilmez alınır. Tutuklu kalan arkadaşlarımızın özgürlüklerini de söke söke alacağız. Bu forumlar, arkadaşlarımıza gönderilen mektuplar, avukatlarınçabaları... Hiçbiri boşa çıkmadı, çıkmayacak da. Kendilerini yalnız hissetmemeleri çok önemli. Devlete ve hukuka karşı haklılığımızı kanıtlamamız gerekiyor. Öncelikle ifade özgürlüğümüzün sonuna kadar arkasında durmalıyız.
* Polisin sizin özel eşyalarınızı imha etmeye hakkı yoktur. Örneğin bir sabah gezi parkındaki çadırları yakamaz. Bunu yaparsa hem özel eşyanızı gasp etmiş olur hem de delil olarak kullanılması gereken bir aracı ortadan kaldırır. Suç duyurusunda bulunun.
* ODTÜ öğrencileri kalabalık bir sayıyla AKP binasına yürümek istediğinde polis şu anonsu yaptı: ''ODTÜ A1 kapısındaki öğrenciler! Yaptığınız eylem yasa dışıdır. Dağılmazsanız zor kullanarak dağıtılacaksınız.''
ODTÜ öğrencileri bu anons esnasında ıslık çaldılar, alkışladılar ve anonsu duymamış olma haklarından yararlandılar. Ve sonra aralarından bir öğrenci şu anonsu yaptı: Tek tip giyinmiş üniformalılar! Anonsunuz meşru değildir. Anayasal hakkımızı kullanıyoruz. Yaptığınız eylem yasa dışıdır. Dağılmazsanız zor kullanarak dağıtılacaksınız.''
Onlar istediklerini yani ifade özgürlüklerini aldılar. Çünkü çok kararlılardı, çok meşrulardı ve bunun farkındalardı. ''Benim sorunlarım var ve bu sorunları kaynağına götürüyorum.'' dediler.
* Pankart ve afiş asmak suç değildir. Diyelim biz bu forumu düzenlemek için anons yaptık, afiş astık. Eğer bunları suç unsuru göstererek bize bir ceza verilmek istenirse şu savunmayı yapmamız gerekir: ''Ben o afişi asmasaydım bu toplantı olmayacaktı. Bu benim ifade özgürlüğümü sağlamak için kullandığım aracımdır, yani dolayısıyla hakkımdır.'' Daha önce bir arkadaşımız bu sebepten para cezasına çarptırıldı ve bu savunmayla karar geri alındı. Cumartesi Pazar dahil savunmamızı 15 gün içerisinde verirsek eğer, karar %90 ihtimalle geri alınacaktır.
* Canımıza kasteden ve tam teşeküllü bir koruma içerisindeki kolluk kuvvetlerine taş atmak meşru müdafadır.
* Yakalama tutanağında ifade özgürlüğümüzü kullandığımız için gözaltına alındığımızı söyleyemeyecekleri için işlemediğimiz suçları üzerimize yönelteceklerdir. Yakalama tutanağını imzalamamalıyız. Ya da imzadan imtina hakkımızı kullanabiliriz. (İmzadan imtina, tutanak yalan. İmzadan imtina, anlatılan kişi ben değilim.)
* Gözaltı haklarımız:
-Doktor hakkı (Derhal adli tıpa götürülmeliyiz.)
-Yakınımıza haber verme hakkı ( Telefon hakkı değil. Biri açmadıysa diğerini, o açmadıysa başkasını ararız. Hakkın bitti diyemezler. Mümkünse bizi ciddiye alacak birilerini aramalıyız. Çünkü konuştuktan sonra hakkımız biter. Telefonumuzu aldılarsa, kontörümüz yoksa ya da canımız öyle istiyorsa karakolun telefonunu kullanırız. Babamı aramayın dersek babamızı ararlar. Ulaşmalarını istemediğimiz kişileri ağzımızdan kaçırmayalım.)
-Avukat hakkı (Avukatımızı mutlaka ifade vermeden önce çağırmalı, o olmadan ifade vermemeliyiz. Avukatımız dosyamızı almadan geldiyse mutlaka incelemesini istemeliyiz.)
* Gözaltı sırasında üstümüzde ne varsa yazdırmalı ve o tutanağı imzalamalıyız. Eşyalarımızı geri alabilmek için gereklidir.
* İfademiz değiştirildiyse kesinlikle imzalamamalıyız.
* Dikmende eylemcilerin üzerine araba süren eli palalı hakkında beş vatandaş suç duyurusunda bulundu. Olayı anlattılar, yaralamaya, öldürmeye teşebbüs ettiğini belirttiler, palanının araba plakasını, adını soyadını verdiler. Palalı hakkında soruşturma başlatıldı. Eğer beş arkadaşımız suç duyurusunda bulunmasaydı soruşturma da açılmayacaktı. Sokağınızda kask numaralarını kapatmış polisler gördüyseniz ihbar edin. Polis kask numarasını suç işlemek için kapatır, yaptığının suç olduğunun farkındadır. Tencere tava çalan komşuların ihbar edilmesinin istendiği şu günlerde, biz de canımıza kast edenleri ihbar etmeliyiz. Alternatif hukuku biz yaratacağız.
* Özel mülk hariç istediğimiz yere küfür, hakaret ve şiddet çağrısı içermeyen yazıları, istediğimiz araçla yazmak ifade özgürlüğüdür.
* Halkın gezi tutuklamalarına, hukuksuzluklara karşı verdiği tepki haziran direnişçilerinin büyük bir kısmının serbest bırakılmasını sağladı. Şimdi geriye kalan arkadaşlarımızın için çalışacağız. Haklarımızı bilmeliyiz. Tepkimizi koymalıyız. Eğer bir hukuksuzluk varsa mutlaka suç duyurusunda bulunmalıyız. Daha çok ses çıkarmalıyız ki cesaretimizden korksunlar. Bugün burada konuşulanları herkese anlatalım. Bu bilgilere sahip çıkıp paylaşalım.
Gündem: #DİRENHUKUK
* Bugün iki avukat arkadaşımız bize, ''polis ve devlet şiddetine karşı nasıl korunabiliriz, herhangi bir hukuki süreç nasıl işler, neler yapmalıyız'' konularında bilgilendirme yaptılar ve sorularımızı cevaplandırdılar. Çarşamba günü tahliye olan iki direnişçi arkadaşımız da bizimle birlikteydi ve yaşadıkları hukuksuzlukları anlattılar.
* Avukat arkadaşımız hukuk devleti diye bir şey olmadığından söz etti.
- Anayasal hakkımızı kullanarak eylem yapıyor ve ifade özgürlüğünde bulunuyoruz.
- Diyelim başbakanı protesto ediyoruz. Buradaki tehdit unsuru ifade özgürlüğümüzü kullanmaktan ziyade başbakanı protesto etmeye cüret etmemizdir.
- Bizi suçlarken başbakanı protesto etmemizi veya anayasal hakkımızı kullanmamızı gerekçe gösteremeyecekleri için başka bir şey bulurlar.
- Gezi olayları sırasında devlet memurunu öldürmeye çalışmak, polise görevini yaptırmamak suçlarından yargılandığımızı gördük.
- Karşımızdaki polisin tüfek gibi kullandığı gaz fişekleri, tam korumalı kaskları, akrebi, toması, plastik mermisi ve Ethem'i öldürdüğü tabancası var. Bize dağılın uyarısı yapıyor. Anayasal hakkımız olduğu için dağılmıyoruz ve polise görevini yaptırmamış oluyoruz. Tersini düşünelim; Dağılmıyoruz ve polis bize saldırıyor. Böylelikle görevi adlettiği uygulamayı yerine getirmiş oluyor.
* İfade özgürlüğünün nerde nasıl kullanılacağına karar veremezler. Hak verilmez alınır. Tutuklu kalan arkadaşlarımızın özgürlüklerini de söke söke alacağız. Bu forumlar, arkadaşlarımıza gönderilen mektuplar, avukatlarınçabaları... Hiçbiri boşa çıkmadı, çıkmayacak da. Kendilerini yalnız hissetmemeleri çok önemli. Devlete ve hukuka karşı haklılığımızı kanıtlamamız gerekiyor. Öncelikle ifade özgürlüğümüzün sonuna kadar arkasında durmalıyız.
* Polisin sizin özel eşyalarınızı imha etmeye hakkı yoktur. Örneğin bir sabah gezi parkındaki çadırları yakamaz. Bunu yaparsa hem özel eşyanızı gasp etmiş olur hem de delil olarak kullanılması gereken bir aracı ortadan kaldırır. Suç duyurusunda bulunun.
* ODTÜ öğrencileri kalabalık bir sayıyla AKP binasına yürümek istediğinde polis şu anonsu yaptı: ''ODTÜ A1 kapısındaki öğrenciler! Yaptığınız eylem yasa dışıdır. Dağılmazsanız zor kullanarak dağıtılacaksınız.''
ODTÜ öğrencileri bu anons esnasında ıslık çaldılar, alkışladılar ve anonsu duymamış olma haklarından yararlandılar. Ve sonra aralarından bir öğrenci şu anonsu yaptı: Tek tip giyinmiş üniformalılar! Anonsunuz meşru değildir. Anayasal hakkımızı kullanıyoruz. Yaptığınız eylem yasa dışıdır. Dağılmazsanız zor kullanarak dağıtılacaksınız.''
Onlar istediklerini yani ifade özgürlüklerini aldılar. Çünkü çok kararlılardı, çok meşrulardı ve bunun farkındalardı. ''Benim sorunlarım var ve bu sorunları kaynağına götürüyorum.'' dediler.
* Pankart ve afiş asmak suç değildir. Diyelim biz bu forumu düzenlemek için anons yaptık, afiş astık. Eğer bunları suç unsuru göstererek bize bir ceza verilmek istenirse şu savunmayı yapmamız gerekir: ''Ben o afişi asmasaydım bu toplantı olmayacaktı. Bu benim ifade özgürlüğümü sağlamak için kullandığım aracımdır, yani dolayısıyla hakkımdır.'' Daha önce bir arkadaşımız bu sebepten para cezasına çarptırıldı ve bu savunmayla karar geri alındı. Cumartesi Pazar dahil savunmamızı 15 gün içerisinde verirsek eğer, karar %90 ihtimalle geri alınacaktır.
* Canımıza kasteden ve tam teşeküllü bir koruma içerisindeki kolluk kuvvetlerine taş atmak meşru müdafadır.
* Yakalama tutanağında ifade özgürlüğümüzü kullandığımız için gözaltına alındığımızı söyleyemeyecekleri için işlemediğimiz suçları üzerimize yönelteceklerdir. Yakalama tutanağını imzalamamalıyız. Ya da imzadan imtina hakkımızı kullanabiliriz. (İmzadan imtina, tutanak yalan. İmzadan imtina, anlatılan kişi ben değilim.)
* Gözaltı haklarımız:
-Doktor hakkı (Derhal adli tıpa götürülmeliyiz.)
-Yakınımıza haber verme hakkı ( Telefon hakkı değil. Biri açmadıysa diğerini, o açmadıysa başkasını ararız. Hakkın bitti diyemezler. Mümkünse bizi ciddiye alacak birilerini aramalıyız. Çünkü konuştuktan sonra hakkımız biter. Telefonumuzu aldılarsa, kontörümüz yoksa ya da canımız öyle istiyorsa karakolun telefonunu kullanırız. Babamı aramayın dersek babamızı ararlar. Ulaşmalarını istemediğimiz kişileri ağzımızdan kaçırmayalım.)
-Avukat hakkı (Avukatımızı mutlaka ifade vermeden önce çağırmalı, o olmadan ifade vermemeliyiz. Avukatımız dosyamızı almadan geldiyse mutlaka incelemesini istemeliyiz.)
* Gözaltı sırasında üstümüzde ne varsa yazdırmalı ve o tutanağı imzalamalıyız. Eşyalarımızı geri alabilmek için gereklidir.
* İfademiz değiştirildiyse kesinlikle imzalamamalıyız.
* Dikmende eylemcilerin üzerine araba süren eli palalı hakkında beş vatandaş suç duyurusunda bulundu. Olayı anlattılar, yaralamaya, öldürmeye teşebbüs ettiğini belirttiler, palanının araba plakasını, adını soyadını verdiler. Palalı hakkında soruşturma başlatıldı. Eğer beş arkadaşımız suç duyurusunda bulunmasaydı soruşturma da açılmayacaktı. Sokağınızda kask numaralarını kapatmış polisler gördüyseniz ihbar edin. Polis kask numarasını suç işlemek için kapatır, yaptığının suç olduğunun farkındadır. Tencere tava çalan komşuların ihbar edilmesinin istendiği şu günlerde, biz de canımıza kast edenleri ihbar etmeliyiz. Alternatif hukuku biz yaratacağız.
* Özel mülk hariç istediğimiz yere küfür, hakaret ve şiddet çağrısı içermeyen yazıları, istediğimiz araçla yazmak ifade özgürlüğüdür.
* Halkın gezi tutuklamalarına, hukuksuzluklara karşı verdiği tepki haziran direnişçilerinin büyük bir kısmının serbest bırakılmasını sağladı. Şimdi geriye kalan arkadaşlarımızın için çalışacağız. Haklarımızı bilmeliyiz. Tepkimizi koymalıyız. Eğer bir hukuksuzluk varsa mutlaka suç duyurusunda bulunmalıyız. Daha çok ses çıkarmalıyız ki cesaretimizden korksunlar. Bugün burada konuşulanları herkese anlatalım. Bu bilgilere sahip çıkıp paylaşalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder